Oteller Kitabı
Yusuf Atılgan’ın Serpil Gence’yle evlenmesi sağlayan bu roman, aynı zamanda Ömer Kavur’un yönetmenliğinde Antalya Altın Portakal, Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu, 44. Venedik, Valencia ve Nantes, Üç Kıta Film Şenliği ödüllerini de toplamıştır.
Oteller Kitabı
Oteller Kitabı bir kente ulaştığınızda hangi otelde kalmamak gerektiği konusunda size bilgi vermekle birlikte yalnız o telleri anlatmaz başka tellerden de çalar.
Kitap Özellikleri
Basım Yılı | 2018 |
Baskı | 6 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 21 |
ISBN-10 | 9757904021 |
Kağıt Türü | 3. Hm. Kağıt |
Sayfa Sayısı | 330 |
100 TL Üzeri Kargo Tek Fiyat 14,90 TL
100 TL Üzeri Kargo Tek Fiyat 14,90 TL
Ürünle İlgili Öne Çıkan Kampanyalar
- Ödeme Seçenekleri
- Yorumlar (0)
Çok satanlarda kampanya Tümünü Gör
BENZERKİTAPLAR
Bizi Ara! 0850 304 36 49
Bizi takip et Sosyal Medya Hesaplarımızdan
“Gençliğin Mektebi” 30 yıl mazisi olan, aynı zamanda bu idealin neticesi olan gençliğin yetiştiğini görme bahtiyarlığına kavuşbilmiş olmanın huzurunu yaşayan bir kurum. Nice seneler bizi daha iyi daha yenilikçi daha özgün hizmet vermekten başka bir yere taşımadı. Elimizden gelenden daha fazlasıyla okuyucularımızı memnun etme ideali peşinde koştuk. Durmadık, durmayacağız. Gelecek nesiller bu mektebin çınarları olacak.
Önemli Bilgiler
- Teslimat Koşulları
- Teslimat Noktaları
- Banka Hesapları
- Üyelik Sözleşmesi
- Satış Sözleşmesi
- Garanti ve İade Koşulları
- Gizlilik ve Güvenlik
- Uluslararası Yayıncı Belgesi
Oteller Kitabı
Oteller Kitabı, bir kente ulaştığınızda, hangi otelde kalmamak gerektiği konusunda size bilgi vermekle birlikte, yalnız o telleri anlatmaz, başka tellerden de çalar.
434 pages, Paperback
First published November 1, 1996
Book details & editions
Loading interface.
Loading interface.
About the author
Ferhan Şensoy
31 books 179 followers
26 Şubat 1951’de Çarşamba’da doğdu. Galatasaray ve Çarşamba liselerinde okudu; DGSA Mimarlık Bölümü’ne girdi. 1968’den sonra Yeni Ufuklar ve Soyut dergilerinde öykü ve şiirleri çıktı. 1971’de Grup Oyuncuları’nda profesyonel tiyatroculuğa adım attı. İlk oyunu “Haneler” Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda sahnelendi. Fransa’daki tiyatro eğitiminden sonra Magic Circus’ta Jerome Savary’nin asistanı ve oyuncu olarak çalıştı. 1980’de, İstanbul’da kendi topluluğu Ortaoyuncular’ı ve bu tiyatroya oyuncu yetiştirecek tiyatro okulu Nöbetçi Tiyatro’yu kurdu. Ortaoyuncular ekibiyle televizyon dizileri ve filmler çekti. 1989’da Kel Hasan’dan İsmail Dümbüllü’ye, ondan da Münir Özkul’a geçen simgesel kavuğu devraldı. 1989’da Ses Opereti’ni onararak Ses-1885’i açtı. 1994’de İçinden Dalga Geçen Tiyatro isimli gemi tiyatrosunda “Seyircili Seyir Defteri” ve “Kırkambar – Gece Tiyatrosu”nu gerçekleştirdi.
Ratings & Reviews
What do you think?
Rate this book
Write a Review
Friends & Following
Community Reviews
327 ratings 12 reviews
Search review text
Displaying 1 – 12 of 12 reviews
167 reviews 9 followers
Ferhan Şensoy’un turneleri için gittiği yerlerde kaldığı oteller hakkında yazdığı anı-anlatı tarzında eğlenceli parçalardan oluşuyor kitap. Bazı yerlerde çok güldüm. Yaşadığım şehirlere dair parçaları daha bir merakla okudum. Arı Sineması hakkında beklediğimden daha az söz etmiş..
Anayurt Oteli
1839 yılında Keçici Zade Malik Ağa’nın yaptırdığı üç katlı eşraf konağı, Yunanlıların şehri boşaltırken ardında bıraktıkları yangının ardından İzmir’e yerleşen torun Rüstem Bey tarafından, Eski Nüfus Kâtibi Ahmet Efendi’nin ısrarıyla otele dönüştürülmüş ve Anayurt Oteli adıyla 40 yıldır hizmet vermektedir. Malik Ağa’nın oğlu Haşim Bey ile bir hizmetçi arasında yaşanan gayrimeşru ilişkiden doğan Saide Hanım, Ahmet Efendi ile evlendirilmiş; üç düşüğün ardından 44 yaşındaki Saide Hanım 28 Kasım 1930’da, henüz yedi aylık olan Zebercet’i dünyaya getirmiştir. Ufak tefek olduğu için değerli bir taş adı olan ve toplum nezdinde kız çocukları için daha uygun görülen ismiyle henüz ilkokul sıralarında küçümseme ve iğnelemeyle tanışan Zebercet, ilkokulu bitirmesinin ardından annesini kaybedince eğitim hayatına daha fazla devam etmez ve askere gidene dek, sekiz yıl boyunca babasıyla oteli işletir. Askerden dönüşünün üzerinden iki ay geçmeden de 63 yaşındaki Ahmet Efendi’yi kaybeden Zebercet, babasının görevini devralarak on yıldır yanında olan Zeynep isimli ortalıkçı kadınla oteli çekip çevirmektedir. Kendini obsesif bir şekilde dış dünyaya kapatan Zebercet’in hayatı 18 Ekim 1963 Perşembe gecesi gecikmeli Ankara treniyle gelen kara saçlı, kara gözlü, uzun kirpikli, uzun boylu, 26 yaşlarındaki genç bir kadının geceyi Anayurt Oteli’nde geçirmek istemesiyle değişir. Babasının kimselere vermemesini vasiyet ettiği bir numaralı odada misafir ettiği bu kimliksiz kadını, ertesi gün büyük ova köylerinden birine gitmesi için isteği üzerine sekizde uyandıran Zebercet, kadının yeniden göreceğine kendine öyle inandırır ki kadın döndüğünde odayı aynı şekilde bulsun diye odayı öylece bırakır, hatta ışığı açık unutan kadının ardından ışığı bile söndürmez. O yaşına kadar sigara içmemesine rağmen sırf kadın içiyor diye sigaraya başlaması, bıyıklarını kesmesi, giysilerini, ayakkabılarını değiştirmesi de hep aynı umudun yansımalarıdır. Ancak bu simülasyon, kadını bir kez öpebilmek için akşam içtiği çayın bardağını dudaklarına götürürken düşürüp kırmasıyla bozulur. Geri gelen gerçekliğin yarattığı boşluğu Zeynep’e yaşattığı mekanik tecavüz de doldurmaz. Aradan geçen bir haftanın ardından gelen müşterileri “boş oda yok” bahanesiyle kapıdan döndürüp yeni bir gerçeklik oluşturmak için farklı yollar deneyen emektar kâtibi, ortalıkçı kadını ve babasının bir zamanlar berberden sahiplendiği kediyi boğmak da tatmin etmez. Dönecek bir hayatı olmadığı anlayan Zebercet için geriye tek bir yol kalmıştır: Varoluşu ancak yok oluşuyla mümkün olacaktır. Semra Yengesine umutsuzca âşık olan Faruk Dayısının seçtiği yoldan yürümesi de hiçbir zaman kendi kimliğini bulamamış Zebercet’e yakışan bir karardır. İronik bir düşünceye kapılarak bu iş için en uygun tarih olarak doğum gününü seçse de günlerce sürecek bekleyişe dayanamaz ve 10 Kasım 1963’te, kısa bir süre rakibi olarak gördüğü Emekli Subay’ın kaldığı iki numaralı odada kendini asarak bekleyişini sonlandırır.
Yusuf Atılgan’ın Serpil Gence’yle evlenmesi sağlayan bu roman, aynı zamanda Ömer Kavur’un yönetmenliğinde Antalya Altın Portakal, Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu, 44. Venedik, Valencia ve Nantes, Üç Kıta Film Şenliği ödüllerini de toplamıştır.
Anayurt Oteli Konusu
Yusuf Atılgan’ın psikolojik romanı olan Anayurt Oteli‘nde, Zebercet denen birinin hayatı anlatılır. Zebercet, Anayurt Oteli denen bir yerin sorumlusudur. Burası, geçmişte bir yangın geçirmiş, köydeki tüm yerler yanarken orası kurtulmuştur. Zebercet’e bu otel, babası tarafından kalmıştır. Zebercet ailenin tek çocuğudur. Annesi onu yedi aylık olduğunda erken doğumla doğurmuştur. Zebercet çok aceleci biriydi. Herkes bunu başına kalkardı.
Zebercet’in oteline gecikmeli Ankara treniyle bir bayan gelmişti. Kadın yirmi altı yaşında, uzun boylu, hafif balık etli, uzun kirpikli, güzel bir bayandı. Zebercet’in otelinde bir gün kalmış ve çıkış yapmıştı. Zebercet’e bir hafta içinde geri geleceğini söylemişti. Kadının otelden ayrılmasıyla yaşlıca bir adam otele gelmiş ve “boş oda var mı?” diye sormuştu. Zebercet ona bir oda vermişti. Bu adam kendisinin emekli subay olduğunu söylemişti. Emekli subay her gün Zebercet’in yanına inip konuşmak istiyordu. Zebercet ise onunla konuşmak istemiyordu. Çünkü o, topluma dönük ve sosyal biri değildi.
Otelde çalışan bir de ortalıkçı kadın vardı. Bu kadının adı Zeynep’ti. Köyden gelmiş ve çok acı çekmiş biriydi. İki kez evlilik yapmıştı. İlk evliliğinde bakire olmadığı için sokağa atılmıştı. İkinci kocası da onu istememişti. Bunun üzerine kızın bir akrabası, kızı alıp, Zebercet’in oteline getirmişti. Kız işini çok iyi yapıyordu, sürekli otel işleriyle ilgileniyordu. Zebercet ise gecikmeli Ankara treniyle gelen kadına karşı bir şeyler hissediyor ve kadını hayal edip kendini tatmin ediyordu. Cinsel duyguları çok ağır basan bir insandı. Her gün o kadını bekliyordu. Kadın ise bir türlü gelmiyordu. Onun için her gün hazırlanıyordu. Gidip yeni yeni elbiseler alıp, tıraş oluyordu. Oteldekiler de ondaki bu değişimi fark ettiler.
Günler sonra emekli subay geldi ve otelden ayrılacağını söyledi. O da gidince Zebercet iyice bunaldı ve oteline kapalı levhası taktı. Kim gelip, otelde kalmak isterse “kapalıyız ya da yer yok” diyordu. Zebercet bir gün aşevine gittikten sonra çok fazla içki içti. Ardından da kalkıp bir adamın peşine takıldı. Adam onu, horoz dövüşü yapılan bir yere götürdü. Bunu izledikten sonra on yedi yaşlarında bir çocukla tanıştı. Çocukla birlikte sinemaya gidip film izlediler. Zebercet ona bile cinsel istekler duydu.
Eve geldiğinde ortalıkçı kadının yanına gitti ve kadını soyup zorla birlikte oldu. Ardından da kadını öldürdü ve sakladı. Kadının akrabaları gelip kadını sorduğunda onları hep geçiştirdi. Bir gün otele polisler geldi. Otelde yaşlı bir adamın kalıp kalmadığını sordular. Zebercet “evet, o emekli subaydı” diye karşılık verdi. Polis ise “o aranan bir katil” dedi. Kızını boğmuş ve kaçmıştı. Zebercet durumu anlayınca, adamın oteli acilen terk etmesinin sebebini anladı. O günlerde diğer bir adamsa gerdek gecesinde karısını öldürmüştü. Zebercet de bu adamın mahkeme sorgusuna gitti. Adam kadını neden öldürdüğünü bir türlü söylemedi. Zebercet sanki kendi yargılanıyormuş gibi hissetti. Gün geçtikçe psikolojisi bozuluyordu.
Bir gün dışarı çıktığında yaşlı bir adamla karşılaştı. Yaşlı adam, ona kimlerden olduğunu sordu. Zebercet “ben Keçicilerdenim” diye karşılık verdi. Adam “sizin ailenizde kendini asmış olan biri var mıydı?” diye sordu. Zebercet “evet, benim dayımdı” dedi. Faruk’un başından geçenleri, adam ona anlattı. Faruk, yengesi Semra’ya aşık olmuştu ve asla kavuşamayacaklarını anladığında kendini öldürmüştü. Hem de bu adam on dokuz yaşındayken bunu yapmıştı. Zebercet olayı düşünüp, kendi haliyle Faruk’un durumunu benzetti. Kendini otele hapsetmişti aklına ara sıra geçmişi geliyordu.
Eskiden ramazanda anne ve babasıyla yaşadığı olayları hatırladı. O günleri özlemişti. Şimdiyse hayatını mahvetmişti. Sonunda masasına geçti ve otelde kalanların adlarını yazdı, sonra bunun ne kadar saçma olduğunu düşündü. Yaşamasının da bir anlamı kalmamıştı. Ne yapacağını biliyordu. Kendini öldürecek ve bu hayata son verecekti. Gidip ortalıkçı kadını öldürdüğü odada kendini de astı. Böylece bu saçma hayatı da sonlandı.
Anayurt Oteli Soruları ve Cevapları
anayurt oteli kimin eseri?
Anayurt Oteli yazarı Yusuf Atılgan’dır.
Anayurt Oteli Yorumları
sapıkça bir kitap özetten bunu anladım okumasam daha iyi
evet ben okudum oldukça sapık öğretmenimiz nasıl anayurt oteli kitap özeti ödevi verdi anlamıyorum ben okurken utandım
okuduğum en güzel kitaplardan bir tanesi anayurt oteli kimin eseri ise helal olsun ellerine sağlık adamın
ne zaman kaybı arkadaşlar bence okuyun
sevgili arkadaşlar bu kitap avangardist akim ve postmodernizim akiminin etkisiyle yazilmiş olup yalnizlaşma ve yabancilaşma konusunu ele almaktadir.
cisel öğelerin çok kullanildiği bu kitapta bilinç altina önem veriliyor.
bnce gayet post-modern akim ile yazılmış güzel kitap okuyun tavsiye edilir
kişinin yanlizligi ve toplumdan soyutlanma çabası. sonunda hayattan kopuşu sonu olum ve hicranlar
pskolojiyle ilgilenenler okusun derim
cok güzel
pskolojik bir roman, gerçekten okunması gerektiğini düşünüyorum ben yeni bitirdim ve herkese tavsiye ederim.
merak uyandırıcı bir kitaba benziyor..
bence hiç te iyi değil. kitabı okudum mu bana ne verdi diye sorarım kendime. söyleyin arkadaşlar size verdiği güzel şey ne . koca bir hiç. romanda çıkış yolu iyiye doğruya güzelliğe gidiş yok.
hal ekleriyle bağlaçların yazımını bile birbirinden ayırt edemeyen pop okurlarının yorumlarına bakarak kitap okumaya karar verecekseniz allah, türk okurunun yardımcısı olsun !
okudum ama 50 sayfa devamını oksaymışım keşke
en iyi turk romanlardan birisi. tavsiye ederim
ben okumadım özeti bakılırsa okumam galiba
okuyupta pişman olduğum nadir kitaplardan biri sadece zaman kaybı
bence buyuk bir saheser anayurt oteli yazarı mükemmel bir işe imza atmış
zaman kaybı sapıkça yargılar içeren bi kitap eğer ygs lys için kitap okuyan arkadaşlar varsa bu kitabı direk es geçsin gerçekten zaman kaybı.
filmini gördümdü, fevkalâdeydi.. oyuncular reji ve mekân uyumluydular.
unutamadığım cümle:
ortalıkçı çirkin kızın koynuna sokulduğunda onun zebercet’e sorduğu:
“sen misin dayı?” idi..
satır aralarına sığdırılan bu tek cümlenin -aslında çok yaygın olan- aile içi cinsel istismâra değinmesi-, hele hele bundan yıllar önceki bir filmde sıradan bir tutum değildi.
doğrusu kitabı bulup okumak isterdim.
bence çok güzel bir kitap.kesinlikle okuyun derim(: gerçek hayatta yaşanabilecek olayları en açık şekilde dile getirip pskolojik tasvirlerle süsleyerek anlatmış.hayatın kuytu köşesine gizlenmiş küçük bunalımların sonunun ne olacağını açıkça gösteren kitap.okumalısınız. (:
anayurt oteli gerçekten çok güzel bir kitap.yalnız özeti yazan kişi biraz yanlış yazmış.
zaman kaybından başka birşey değil okumak saçmalık
aslında çok güzel bir kitap yusuf atılgan güzel yazmış konusu etkileyici karakterler de tutarlı o yüzden okumakta fayda var diye düşünüyorum
öğretmen ödevde zebercet hangi romanın kahramanı diye sormuş googleda aratınca burası çıktı kolay oldu güzel yazmışsınız teşekkür ederim çok işime yaradı
roman tahlili çok güzel olmuş kim yazdı ise tebrik ederim çok işime yaradı
konusu çok güzel aşkın insanın hayatını ne kadar değiştirebileceğini dönemin toplumunu da içine alarak harika anlatmış 10 numara roman
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.