Die 183 Tage Regelung im Steuerrecht
Das deutsche Steuerrecht sieht die 183 Tage Regelung ausschließlich für Personen vor, die Einkommen aus nicht selbstständiger Arbeit beziehen und im Ausland tätig sind.
183 Neyin Numarası? 183 Nedir? 183 Nerenin Numarası? 183 Hattı Nedir?
Kadın cinayetleri sonrası gündeme gelen 183 neyin numarası, nedir, nerenin numarası ve 183 hattı nedir, ne işe yarar, neden aranır?
10 Aralık 2022
Güncellenme: 10 Aralık 2022
Emine Bulut cinayetinin ardından 183 ne hattı merak konusu oldu. Peki 183 neyin numarası, 183 hattı nedir, nerenin numarası, alo 183 nedir, neden aranır, hangi hizmetleri veriyor sorularının detaylı cevabını sizlerle paylaşacağım.
183 NEYİN NUMARASI?
183 nerenin numarası ? Aile Bakanlığı çağrı merkezlerinden biri olan Alo 183 Sosyal Destek Hattı aranarak aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakınları ile gaziler ve gazi yakınlarına yönelik hizmetlere erişim sağlanabilmekte ve rehberlik ve danışmanlık hizmeti sunulmaktadır. 183 neyin numarası sorusunun cevabı budur.
183 NEDİR?
Peki alo 183 nedir ? Alo 183 hangi durumlarda aranır ? İhmal, istismar ve şiddet vakaları veya töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için tedbir mahiyetindeki ihbarlar da alınmakta, durumun aciliyeti göz önünde bulundurularak vakanın bulunduğu ilde görevli Acil Müdahale Ekip Sorumlusuna ve/veya kolluk kuvvetlerine bildirilmektedir. Acil Müdahale Ekibi vakayı değerlendirmekte, gerekli durumlarda emniyet veya jandarma birimleri ile koordinasyon sağlayarak, en kısa zamanda müdahale edilmesi sağlanmaktadır. İşte 183 neyin numarası konusunu açıklamış olduk!
ALO 183 HANGİ HİZMETLERİ VERİYOR?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Alo 183 Sosyal Destek Hattı 5 kategoride hizmet veriyor.
ÇOCUK
Evlât edinme, koruyucu âile, çocuk hakları, çocukların âile yanında desteklenmesi, suça yönelen veya suçun mağduru olan çocukların rehabilitasyonu, sokakta yaşayan/çalıştırılan çocuklara yönelik hizmetler, çocukların korunma altına alınması, çocuk yuvâsına, yetiştirme yurduna, sevgi evlerine, çocuk evlerine yerleştirilmesi, kuruluşlardan ayrılan çocukların işe yerleştirilmesi ve toplum içinde izlenmesi, çocuklara yönelik gönüllü hizmetlerine ilişkin gelen talep, tâvsiye ve şikâyetler değerlendirilerek rehberlik yapılmakta, gerek görülmesi halinde Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü veya ilgili ilin Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünde görevli Acil Müdahale Ekip Sorumlusuna aktarılarak müdâhale edilmesi sağlanmaktadır.
KADINA ŞİDDETE HAYIR
Kadına şiddet, töre ve namus cinâyetlerine maruz kalma gibi vakalara yönelik çağrılar alınmakta, kadın konukevleri, âile danışma merkezi hizmetleri ve yararlanabilecekleri diğer hizmet modelleri hakkında bilgi verilmekte, halin âciliyeti göz önünde tutularak vakanın bulunduğu ilin Acil Müdahale Ekip Sorumlusuna yönlendirilmektedir. Acil müdâhale ekibi vakayı değerlendirmekte, emniyet veya jandarma birimleri ile koordinasyon sağlayarak, kısa zamanda müdâhale edilmesini sağlamaktadır.
ENGELLİLER
Engellilerin yasal hakları, eğitim, rehabilitasyon hizmetleri, engellilere yönelik istihdam çalışmaları, ulaşılabilirlik, engellilere verilen yardım ve bağlanan aylıklar, sağlık hizmetleri, engellilerin koruma altına alınması, Bakım Rehabilitasyon veya Engelli Yaşam Merkezlerine yerleştirilmesine ilişkin iş ve işlemlere ilişkin istek, tâvsiye ve şikayetler değerlendirilerek gerekli bilgilendirme yapılmakta, vatandaşların hizmet alabilecekleri ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına yönlendirilmesi sağlanmaktadır.
YAŞLILAR
Yaşlıların huzurevlerine veya huzurevi yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezine yerleştirilmesi, yaşlılara bağlanan aylıklar, yapılan yardımlar, yaşlı dayanışma merkezleri tarafından yürütülen hizmetler, evsiz, sokakta kalan yaşlılarla alâkalı istek, ihbar ve şikâyetler değerlendirilerek gerekli bilgilendirme yapılmaktadır.
ŞEHİT YAKINLARI VE GAZİLER
Şehit yakınları ve gazilere verilen yasal haklar, tedâvi ihtiyaçlarının karşılanması, istihdam ve sosyal güvenlik hakları vb. konularda vatandaşlar tarafından yapılan çağrılar alınmakta, gerekli bilgilendirme yapılmakta, Şehit Yakınları ve Gaziler Dairesi Başkanlığı’mız ile aranan ildeki valilik ve kaymakamlıklara, şehit yakınları ve gazilere yönelik hizmet veren diğer kamu ve sivil toplum kurumlarına yönlendirilmektedir.
ALO 183 – 7/24 HİZMET VERİYOR
183 neyin numarası öğrendiniz peki çalışma saatleri nedir ? Alo 183 Hattı 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet veriyor ve yurt içinden yapılan aramalar ücretsizdir. Yani aradığınızda telefon faturasına yansımıyor. Ayrıca 183 hattında Kürtçe ve Arapça bilen personel de çalışmaktadır.
İşitme ve konuşma engelli vatandaşlarımız 183 hattını aramak isterlerse de işaret dilini bilen personel tarafından hizmet veriliyor. 3G – 4,5G uyumlu telefonlar ile hafta içi 08:00 – 24:00 saatleri arasında, Cumartesi günleri ise 08:00-17:00 saatleri arasında 0 549 381 0 183 no’lu hat kullanılarak görüntülü görüşme yapma imkanı tanınıyor.
Bununla birlikte Alo 183 hattına Whatsapp üzerinden 7 gün 24 saat kesintisiz olmak üzere 0 501 183 0 183 nolu hat üzerinden ulaşılabilmektedir.
183 neyin numarası, 183 hattı nedir, nerenin numarası, alo 183 nedir, neden aranır, hangi hizmetleri veriyor, sorularının cevaplarını umarım detaylı şekilde aktarabilmişimdir. Aklınıza takılan soruları yorumlar bölümünde bizlerle paylaşabilirsiniz.
Takiye.com’u twitter ve google haberler üzerinden abone olarak takip edebilirsiniz.
SORU-CEVAP kategorimizdeki diğer yazılar için ise buraya tıklayabilirsiniz.
- 182 Neyin Numarası? 182 Nedir? 182 Nerenin Numarası? 182 Neden Arar?
- 153 Neyin Numarası? 153 Nedir? 153 Nerenin Numarası?
- 122 Neyin Numarası? 122 Nedir? 122 Nerenin Numarası?
Die 183 Tage Regelung im Steuerrecht
Wer als deutscher Arbeitnehmer für seinen in Deutschland ansässigen Arbeitgeber längere Zeit im Ausland tätig ist und sein Gehalt direkt aus der Heimat erhält, bei dem greift eventuell die sogenannte 183 Tage Regelung.
- Berechnung der 183 Tage Regelung
- Selbstständige
- Grenzgänger
- Nachweis
Diese besagt, dass man als Arbeitnehmer weiterhin in Deutschland steuerpflichtig bleibt, sobald man für einen deutschen Arbeitgeber weniger als 183 Tage im Jahr im Ausland arbeitet und seinen Lohn vom deutschen Firmensitz erhält. Sobald man mehr als 183 Tage im Jahr in dieser Situation ist, kann man vielleicht von niedrigeren Steuersätzen des Staates profitieren, in dem man für sein Unternehmen tätig ist.
Berechnung der 183 Tage Regelung
Für die Ermittlung ist die Anzahl der Aufenthaltstage ausschlaggebend.
In die Berechnung fließen nicht nur die reinen Werktage mit ein, sondern auch:
- sowohl Ankunfts- als auch Abreisetag
- sämtliche Wochenenden
- alle Feiertage
- sämtliche Urlaubstage (alle vor, während und nach Abschluss der Tätigkeit im jeweiligen Land verbrachten Tage)
Der Berechnungszeitraum für diese Regelung ist normalerweise das klassische Kalenderjahr. Es kommt hier darauf an, ob das Geschäftsjahr im Tätigkeitsland eventuell zu einem anderen Zeitpunkt beginnt. Es kann auch ein spezieller, variabel festgelegter Zeitraum für die 12 Monate vereinbart werden.
- Ein Arbeitnehmer war vom 1. August 2019 bis zum 20. Januar 2020 für ein deutsches Unternehmen in Neuseeland tätig. Laut Abkommen startet das Geschäftsjahr dort am 1. April. Der Arbeitnehmer hält sich dadurch nicht länger als 183 Tage in Neuseeland auf. Ursache ist, dass die Berechnung der Aufenthaltstage nicht jahresübergreifend geschieht, sondern für jedes einzelne Steuerjahr extra ermittelt wird.
Die 183 Tage Regelung für Selbstständige
Das deutsche Steuerrecht sieht die 183 Tage Regelung ausschließlich für Personen vor, die Einkommen aus nicht selbstständiger Arbeit beziehen und im Ausland tätig sind.
Für sie gilt weiterhin eine Steuerpflicht, wenn sich ihr gewöhnlicher Aufenthalt oder ihr Wohnsitz zwar im Ausland befinden, sie ihre Einkünfte aber in Deutschland erzielen. Solche in Deutschland erwirtschafteten Einkünfte müssen nach deutschem Steuerrecht versteuert werden. Dies bezeichnen Experten als “beschränkte Steuerpflicht”.
Wer also in einem anderen Land lebt, aber weiterhin wirtschaftlich mit Deutschland verbunden ist, dessen in Deutschland erwirtschafteten Einkünfte unterliegen weiterhin der Steuerpflicht in Deutschland. Dies ist die sogenannte, “erweiterte beschränkte Steuerpflicht”.
Befinden sich der Wohnsitz und der gewöhnliche Aufenthalt nicht in Deutschland und stammen auch die Einnahmen aus selbstständiger Tätigkeit nicht aus Deutschland, ist man in Deutschland nicht steuerpflichtig.
183 nömrli qrar
Bakara sûresi 286 ayettir. Medine’de on senelik bir müddet içinde peyderpey nâzil olmuştur. Mushaf tertîbine göre 2, nüzûl sırasına göre 87. sûredir. İsmini, 67 ile 71. âyetler arasında bahsedilen, İsrâiloğulları’nın sığır kurban etmeleri kıssasından almıştır. Sûreye, içinde Âyetü’l-Kürsî bulunduğundan ا َ لْكُرْسِيُّ (Kürsî), Kur’ân’ın zirvesi olduğu için سَنَامُ الْقُرْاٰنِ (Senâmu’l-Kur’ân), hidâyet nûrunun parlaklığı sebebiyle de اَلزَّهْرٰي (Zehrâ) ismi verilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in en uzun sûresidir. Bu hâliyle sûre, Kur’ân’ın geniş bir özeti mâhiyetindedir.
“Bu sûre, neredeyse dînin tamamını ihtivâ eder” buyurmuştur. (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân 2/2876
Nuzül
Mushafta ikinci, nüzûl sıralamasında 87. sûredir, Medine’de nâzil olmuştur. Kur’an’ın en uzun sûresidir. Tamamının bir nüzûl sebebi olmamakla birlikte birçok âyeti için özel iniş sebepleri vardır. O âyetler açıklanırken nüzûl sebepleri hakkında da bilgi verilecektir.
Konusu
Sûrede bahsedilen temel konulardan bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:
Kur’an’ın Allah tarafından gönderilen hak bir kitap olduğu,
Tevhîd, nübüvvet ve âhiret gibi îman esaslarının delillerle beyân edilmesi,
Mü’min, kâfir ve münafıkların vasıfları,
Hz. Âdem’in diğer yaratıklar arasındaki konumunun belirlenmesi, şeytanla imtihanı ve cennetten indirilmesi,
İsrâiloğulları’nın tarih içindeki durumları, Kur’an’a ve Peygamberimize karşı tavırları, hidâyete davet edilmeleri, yanlış itikad ve davranışlarının tashihi,
Ka’be’nin inşâsı ve kıblenin Mescid-i Aksâ’dan Mescid-i Harâm’a çevrilmesi,
Müslüman şahsiyetin inşası ve İslâm toplumunun teşekkülü için: Namaz, oruç, zekât, hac ve cihad gibi ibâdetlerle ilgili hükümlerin; adâlet, ahde vefâ ve infak gibi ictimâî hayata dair esaslar ile âile hukûku, devletler arası ilişkiler, iktisadî ve siyâsî düzenlemelerin getirilmesi,
Ferd ve cemiyeti bozulup dağılmaktan korumak için sihir, içki, kumar ve faiz gibi yasaklara dikkat çekilmesi,
Allah’ın birliğini, her şeye kâdir olduğunu ve ölüleri diriltip hesap soracağını çeşitli misallerle ortaya koyarak insanları îman ve itaate çağırması,
Kulluğun özü olan ve mü’mini Rabbine bağlayan bazı duaların öğretilmesi.
Hâsılı dikkatle incelendiğinde Bakara sûresinin, ihtiva ettiği hükümler, konular ve maksatlar itibariyle muazzam bir insicama, belirli ve düzenli bir plana sahip olduğu görülür. İlk âyetlerde sûrede incelenecek olan konuların ana hatları verilmekte, daha sonraki bölümlerde ise her konu sûre bütünlüğü içinde en uygun yerini almaktadır. Sûre, hidâyeti kabul eden kulun, emredilen hükümleri yerine getirme hususunda Rabbinden kolaylık talebiyle sona ermektedir. Muhtelif konular ele alınmakla birlikte sûrenin esas hedefi, Kur’an’ın hidâyetini gerçekleştirmek ve bundan âzamî istifadeyi sağlamaktır. Sûre boyunca devamlı bu hedef gözetilmiş ve sûrenin başı ile sonu o hedefte birleşmiştir. [1]
[1] Sûrenin bu açıdan büyük bir vukûfiyetle ele alınmasına örnek olarak bk. Drâz, en-Nebeü’l-azîm, s. 163-211; En Mühim Mesaj: Kur’ân, s. 195-299.
Fazileti
Ele aldığı mevzulara bakıldığında Bakara sûresinin çok önemli, faziletli ve büyük bir sûre olduğu görülür. Peygamber Efendimiz’in “Kur’an âyetlerinin efendisi ve en büyüğü” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 142, 178) olarak beyân ettiği Âyetü’l-Kürsî de bu sûrede yer almaktadır. Sûrenin faziletini beyân eden pek çok rivayet nakledilir. Bunların birkaçı şöyledir:
› “Kur’an’dan uzak kalarak evlerinizi kabirlere çevirmeyin. Şunu bilin ki şeytan, içinde Bakara sûresi okunan evden ürküp kaçar.” (Müslim, Müsâfirîn 212)
› “Kur’an’ı okuyun; çünkü o, kıyamet gününde kendisiyle hemhâl olanlara şefaatçi olarak gelecektir. Zehrâvân’ı yani Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerini okuyun; [1] çünkü onlar, kıyamet gününde iki büyük bulut veya iki gölgelik ya da iki kuş sürüsü hâlinde gelerek kendilerini okuyanları savunacak ve koruyacaklardır. Bakara sûresini okuyun; çünkü ona sarılmak bereket, terketmek ise hasret ve pişmanlıktır; ona sihirbazların gücü yetmez.” (Müslim, Müsâfirîn 252)
› “Bakara sûresinin sonundaki iki âyeti her kim gece vakti okursa bu iki âyet o gece ona yeter.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 10)
› Sahâbeden Üseyd b. Hudayr bir gece Bakara sûresini okuyordu. Atı da yanında bağlı bulunuyordu. Derken at ürküp hırçınlaşmaya başladı. Üseyd okumayı kesince at da sâkinleşti. Tekrar okumaya başlayınca at yine tedirgin bir şekilde ileri geri gitmeye başladı. Üseyd susunca at da sâkinleşti. Bu durum iki kez daha tekerrür etti. Oğlu Yahyâ ata yakın bir yerde bulunuyordu. Atın çocuğa bir zarar vermesinden korktu ve onu bulunduğu yerden yanına çekti. Bu sırada başını kaldırıp gökyüzüne baktığında buluta benzer bir şey içinde kandiller misali ışıklar gördü. Bunlar yavaş yavaş yükselerek nihayet gözden kayboldu. Sabah olunca durumu Resûlullah (s.a.s.)’e anlattı… Efendimiz şöyle buyurdu:
› “Onlar seni dinlemeye gelen meleklerdi. Eğer okumaya devam etseydin sabah olunca onları herkes görecekti, kendilerini halktan gizlemeyeceklerdi.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 15; Müslim, Müsafirin 242)
Bu ve benzeri rivayetlerden de anlaşılacağı üzere Bakara sûresi, hem evlerimizi hem de gönüllerimizi mânen îmâr edecek, okuyanı âdeta maddî mânevî şerlerden muhâfaza ederek onu meleklerle beraberliğe yükseltecek bir fazilet ve şerefi hâizdir.
Şimdi, bütün mâna, hikmet ve sırlarından kalbe yansıyan miktarıyla o sûrenin tefsiri başlamaktadır:
[1] Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerine, hidâyet nûrlarının parlaklığı ve okuyanlara verilecek ecrin büyüklüğü sebebiyle, اَلزَّهْرَاوَانِ (Zehrâvân) ismi verilmiştir.
Bakara Sûresi 183. Ayet Tefsiri
Bakara Süresi 183. Ayet Tefsiri
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَۙ ﴿١٨٣﴾
183: Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki böylece günah ve fenâlıklardan korunursunuz.
TEFSİR:
الصِّيَامُ (sıyâm) kelimesi, sözlükte yiyip içmek, konuşmak ve yürümek gibi fiillerden kendini tutmak ve hareketsiz kalmak demektir. Dinî terim olarak “sıyâm”, imsak vaktinden itibaren, akşam namazı vaktinin girişine kadar Allah Teâlâ’ya kulluk niyetiyle yemekten, içmekten, cinsî münâsebetten ve orucu bozan diğer şeylerden nefsi alıkoymaktır. Oruç, yalnız bedenle yapılan ibâdetlerden biri olması sebebiyle şartları taşıyan her müslümana farz-ı ayndır.
Ancak insanların mânevî derecelerine göre tuttukları orucun keyfiyeti de değişmektedir. Mesela oruç tutarken sadece yeme, içme ve cinsî münâsebetten uzak durma avamın işidir. Havasın orucu bütün haramlardan uzak durmaktır. Havas-ı havassın orucu ise yine farz olan oruçla birlikte gönlü Allah Teâlâ dışında her şeyden uzak tutmaktır. Bu bakımdan orucun hakikatine erişmek için sadece mîdenin değil, bütün uzuvlarla birlikte kalbin de oruç tutması gereklidir. Kalp, Allah’ın verdiği nimetlerin kıymetini düşünerek, orucun rûhânî derinliğine nüfuz etmelidir.
Âyet-i kerîmedeki “Sizden öncekilere farz kılındığı gibi” (Bakara 2/183) ifadesi şu incelikleri içerir:
› Oruç ibâdetine ehemmiyet vermek. Allah Teâla onu önceki toplumlara emrettiği gibi, İslâm ümmetine de emretmiştir. Bu, orucun nefisleri ıslah etmedeki tesirini ve sevabının bolluğunu gösterir. İnsanlığın, terbiye ve nizam bakımından bu ibâdete büyük bir ihtiyacı ve tatbikinde hesaba gelmez faydası olduğunu bildirir.
› Öncekilerden geri kalmamak için müslümanları bu ibâdeti iştiyakla yapmaya teşvik etmek. Zira müslümanlar ibâdetlerde yarışıyorlar, özellikle Ehl-i kitaba üstün gelmeyi seviyorlar ve onların “Biz şeriat ehliyiz” diyerek kendilerine karşı övünmelerini engellemek istiyorlardı.
› Belli bir zorluğu olan oruç ibâdetinin sadece bu ümmete yüklendiğini sanıp da muzdarip olmamalarını temin etmek ve orucun, öteden beri uygulanagelen ilâhî bir kanun olduğunu bildirmek. Zira bir bir zorluk ve sıkıntı genele yayıldığı zaman, ona tahammül etmek kolaylaşır.
› Mü’minlerin azimlerini kamçılamak, bu hususta gevşek davranmalarını engellemek, önceki ümmetlerden daha üstün bir gayretle bu ibâdeti ifa etmelerini sağlamak. (İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, II, 156-157)
Oruç, İslâm’ın önemli şartlarından biridir. Başlı başına nefisle cihattır; nefsin terbiye ve tezkiyesinde pek mühim bir yere sahiptir. Günahlara ilgisi olan nefsanî temayüller bununla sakinleştirilir. Oruç, bir irade ve kalb işidir. Hayatın lezzetini, iradenin kıymetini tattıracak en güzel bir özelliktir. Fakat o nefse, ilâhî emirlerin en meşakkatlisi gibi görünür. Bu hikmete binâen önce dinî emirlerin en hafifi olan namaz, ikinci olarak ortası olan zekât, üçüncü olarak da en zoru olan oruç emredilmiş, böylece dinî emirlerin bildirilmesinde tedricî bir yol takip edilerek insanlara bir alıştırma yapılmıştır. (Elmalılı, Hak Dini, I, 627-628)
Oruç ibâdetinde, yaratılıştan gelen bir yardım olmadığı gibi aksine insan fıtratının ona karşı direnmesi sözkonusudur. Bunun için oruç ibâdetinde en açık yön ihlastır. Ona riyanın karışması mümkün değildir. Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur:
“Âdemoğlunun her ameli katlanır. Hayır ameller, en az on katıyla yazılır. Bu, yedi yüz katına kadar çıkar. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: «Oruç, bu kâidenin dışındadır. Çünkü o, sırf benim içindir. Ben de onu dilediğim gibi mukâfatlandıracağım. Zira kulum benim için şehvetini, yemesini ve içmesini terketti.” Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, iftar vaktindeki, diğeri de Rabbine kavuştuğu andaki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah yanında misk kokusundan daha hoştur.” (Müslim, Sıyâm 164)
İnsan psikolojisi açısından baktığımız zaman orucun daha farklı hikmetleri gün yüzüne çıkar. Oruç, psikolojik açıdan insanı destekler, beden ve ruh dengesini sağlar. İnsan iradesini kuvvetlendirir. Başka zamanlar bir saat tahammülü olmayan tiryakiler, oruçlu oldukları müddetçe sabredebilmektedirler. Oruç, heyecan ve korkulara, sinir ve şuur bozukluklarına karşı müspet tesir yapmakta, ağır rûhî bunalımlara karşı sinirlerin dayanma gücünü artırmaktadır. Böylece insanın ruhî açıdan tedavisine yardımcı olmaktadır. Oruç şehveti kırar, nefsin heveslerini mağlub eder. Oruç, aynı zamanda midenin ve bedenin dinlenmesiyle vücuda ait birtakım sıhhî ve tıbbî faydaları bulunan bir beden terbiyesini de içine alır. Oruç, on bir ay durmadan çalışan midemizin ve diğer hazım azalarımızın dinlenmesini ve sıhhat kazanmasını temin eder. Vücudun hastalıklara karşı mukavemetini artırır. İçtimai açıdan oruç, zengin ile fakir arasındaki dengesizliği gidererek, bunlar arasında rûhî, iktisâdî ve içtimaî bir âhenk tesisine yardımcı olur. Oruç zengine açlığın ve imkânsızlığın ne demek olduğunu hissettirerek, fakirin halini anlamaya ve ona yumuşak davranmaya sevk eder.
Oruç, insandaki şehevî arzuları dizginleyerek nesli ve cemiyeti bozan gayr-i meşrû ilişkilere de set çeker. Dünyanın âdi lezzetlerini, makam sevgisini küçük gösterir, kalbin Allah’a bağlılığını artırır ve ona bir melekiyet safiyeti bahşeder. Oruç tutanlar, her türlü arzularına hakim olmayı başarır. Nefsin arzularını ihtiyaca göre ve meşrû yolla kullanmasını bilir. Bunun için Peygamber Efendimiz:
“Ey gençler! Evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan engeller ve ırzı korur. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruca devam etsin. Çünkü oruç tutmak, insanın şehvetini kırar” (Buhârî, Savm 20; Müslim, Nikah 1, 3) buyurur.
Bütün bu faydalarına rağmen orucun asıl hikmeti, Allah’ın emrine boyun eğerek kulluk zevkini tatmak; ruhu, riyâ izlerinden temizleyerek ihlâsı artırmak, bizzat Allah’ın korumasına girerek nefisle cihad etmek ve takvâ derecesine ulaşmaktır. Bu bakımdan orucun günlerini ve daha başka hikmetlerini haber vermek üzere buyruluyor ki:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
| # | Meal | Ayet |
|---|---|---|
| Arapça | يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَۙ | |
| Türkçe Okunuşu * | Yâ eyyuhe-lleżîne âmenû kutibe ‘aleykumu-ssiyâmu kemâ kutibe ‘ale-lleżîne min kablikum le’allekum tettekûn(e) | |
| 1. | Ömer Çelik Meali | Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki böylece günah ve fenâlıklardan korunursunuz. |
| 2. | Diyanet Vakfı Meali | Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz. |
| 3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 183,184. Ey İnananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamıyanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir. Oruç tutmanız eğer bilirseniz sizin için hayırlıdır. |
| 4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. |
| 5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz. |
| 6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ey o bütün iyman edenler! Üzerlerinize oruc yazıldı, netekim sizden evvelkilere yazılmıştı gerek ki korunursunuz |
| 7. | Hasan Basri Çantay Meali | Ey îman edenler sizden evvelki (ümmet) lere yazıldığı gibi sizin üzerinize de oruç yazıldı (farz edildi). Tâki korunasınız. |
| 8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ey îmân edenler! Sizden evvelkilere farz kılındığı gibi, oruç tutmak (sizin de)üzerinize farz kılındı; tâ ki (günahlardan) sakınasınız. |
| 9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Ey müminler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de oruç farz kılındı. Gerek ki oruç sayesinde fenalıklardan korunasınız. |
| 10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ey imân edenler! Oruç sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu gibi sizin üzerinize de farz olmuştur. Tâ ki sakınabilesiniz. |
| 11. | Ümit Şimşek Meali | Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınıp korunasınız diye, size de farz kılındı. |
| 12. | Yusuf Ali (English) Meali | O ye who believe! Fasting is prescribed to you as it was prescribed to those before you, that ye may (learn) self-restraint,- |
| Sadece meal okumak ile Kur’ân-ı Kerim’in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Bakara Sûresi 183. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
| * | Türkçe okunuşlarından Kur’an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.