Press "Enter" to skip to content

Server Error in / Application

Bünyesinde 80 dernek, federasyon ve konfederasyonu bulunduran Yörük Türkmen camiasının çatısı durumundaki Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği Kazakistan’da 2 hafta önce yaşanan darbe girişimine karşı “Bu ayaklanma Kazakistan’ın bağımsızlığını tehdit etmektedir. Burada yaşayan kardeşlerimizi itidal ve sağduyulu davranmaya davet ediyoruz” yönünde STK’lar nezdinde yaptığı ilk açıklamayla dikkatleri çekmişti.

Yörük ve Türkmen Birliği’nden Kazakistan’a geçmiş olsun ziyareti

Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği yönetimi Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly’i Ankara’da Büyükelçilik makamında ziyaret ederek, son durum hakkında bilgi alıp “Kardeş ülke Kazakistan’ın her daim yanındayız” diyerek geçmiş olsun dileklerini iletti.

Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği yönetimi Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly’i Ankara’da Büyükelçilik makamında ziyaret ederek, son durum hakkında bilgi alıp “Kardeş ülke Kazakistan’ın her daim yanındayız” diyerek geçmiş olsun dileklerini iletti.

Bünyesinde 80 dernek, federasyon ve konfederasyonu bulunduran Yörük Türkmen camiasının çatısı durumundaki Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği Kazakistan’da 2 hafta önce yaşanan darbe girişimine karşı “Bu ayaklanma Kazakistan’ın bağımsızlığını tehdit etmektedir. Burada yaşayan kardeşlerimizi itidal ve sağduyulu davranmaya davet ediyoruz” yönünde STK’lar nezdinde yaptığı ilk açıklamayla dikkatleri çekmişti.

TDYTB yönetimi destek açıklamasının ardından önceki gün de Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly’i Büyükelçilik makamında ziyaret etti. Büyükelçi Saparbekuly ülkesindeki son durumla ilgili bilgi verirken” Büyük bir felaket atlattık. Bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve kardeş halkını, sizleri yanımızda görmek bizleri sevindirdi” dedi.

Büyükelçi Saparbekuly, Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in açıkladığı üzere ülkesindeki barış gücünün istikrarının sağlanması üzerine 2 gün önce ülkesinden ayrıldığını söyleyerek “İlk günlerde yoğun bir bilgi kirliliği oluştu. Bizler Türkiye’de hem basın yayın hem TV’lere çıkarak, sosyal medyadan da şeffaf olarak olaylarla ilgili doğru açıklamaları verdik. TBMM Başkanı, devletinizin yetkili kurumları ile siyasi partilerin genel başkanlarını ziyaret ederek de gerekli açıklamaları yaptık. Şükür ülkemizde halkımızın can ve mal güvenliği, huzuru sağlandı. Teröristler yakalandı. İki ülke arasındaki İş birliğimiz bundan sonra da artarak devam edecek” diye konuştu.

Ardından da “Birliğinizin çalışmalarını yakından takip ediyorum, kültürel, sosyal ve ekonomik işbirliğini geliştirmek isteriz” dedi.

Görüşmede Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği adına Başkan İrfan Tatlıoğlu, “Biz de 15 Temmuz’da FETÖ darbe girişimiyle bu acıyı yaşadık, iyi biliriz. Kazakistan’da sağlanan istikrar bizleri de sevindirmiştir. Çünkü, aynı kaynaktandır suyumuz, aynı soydan boyumuz. Türk dünyasındaki her bir kardeşimizin acısı bizim acımız, mutluluğu bizim mutluluğumuzdur. Kayıtsız kalamayız. Birliğimiz, dirliğimiz, kardeşliğimiz bakidir” ifadelerini kullandı.

Ankara’da toplanan birlik yönetimi 2022-2025 dönemi yol haritasının belirlenmesi amacıyla ilk Stratejik Plan Çalıştayı’nı da gerçekleştirdi. Kısa adı TÜRKSOY olan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı’nın Oran’daki binasında yapılan 2 günlük Çalıştay’a Uludağ Üniversitesi’nden, Anadolu Üniversitesinden ve Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinden öğretim üyeleri ile Dış işleri Bakanlığı, TÜRKSOY, Yurt Dışı Akraba Topluluğu Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu ve TİKA yetkilileri de katıldı. Sorun ve çözüm önerileri değerlendirilip, kurumlarla iş birliğine gidilmesi de karara bağlandı.

Bu çerçevede ilk kültürel iş birliği protokolü TÜRKSOY’la yapıldı. Protokolü Türksoy adına Genel Sekreter Yrd. Bilal Çakıcı, Birlik adına da Başkan İrfan Tatlıoğlu imzaladı. – BURSA

Server Error in ‘/’ Application.

Description: An unhandled exception occurred during the execution of the current web request. Please review the stack trace for more information about the error and where it originated in the code.

Exception Details: System.IndexOutOfRangeException: There is no row at position 0.

Source Error:

An unhandled exception was generated during the execution of the current web request. Information regarding the origin and location of the exception can be identified using the exception stack trace below.

Stack Trace:

[IndexOutOfRangeException: There is no row at position 0.] System.Data.RBTree`1.GetNodeByIndex(Int32 userIndex) +2136139 System.Data.DataRowCollection.get_Item(Int32 index) +21 Millifolklor.PdfViewer.Page_Load(Object sender, EventArgs e) +685 System.Web.Util.CalliEventHandlerDelegateProxy.Callback(Object sender, EventArgs e) +51 System.Web.UI.Control.OnLoad(EventArgs e) +95 System.Web.UI.Control.LoadRecursive() +59 System.Web.UI.Page.ProcessRequestMain(Boolean includeStagesBeforeAsyncPoint, Boolean includeStagesAfterAsyncPoint) +678

Bağımsız Kazakistan bugüne nasıl geldi?

16 Aralık kardeş Kazakistan Cumhuriyeti`nin Bağımsızlık günü. Hem de yalnız Bağımsızlık günü değil. Bir de anım günüdür. Eğer 1991, 16 Aralık`ta Kazakistan bağımsızlığını ilan ettiyse de aynı günde, 1986`da bir de Sovyet tanklarının taarruzu sonucu yüzden fazla evladını kaybetti. O yüzden Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev 1991`de ülkesinin bağımsızlığını 16 Aralık günü ilan etti. Yani hem bayram olsun, hem de gelecek kuşaklar dedelerinin kahramanlıklarını hatırlasın. Ben de 2012`de bu vesileyle yazdığım bir yazıyı Türkçe`ye uygunlaştırarak paylaşmak gereği duydum. Türk insanının bir az daha bilgilenmesi için faydalı olur diye düşündüm. Bu arada onu da belirtelim ki, Aralık Kazak Türkçesi`nde Jeltoqsan demek.

16 Jeltoqsan 1986 ve 1991 – Kazakistan`ın Bağımsızlık ve Anım Günü

1987 yılında Almanya`da askeri hizmette olduğum zaman askerliğe yeni gelmiş bir Kazak genci hiç vakit işitmediğimiz olaylar hakkında söz ederdi. Soyadı Omarbekov olan şu küçük boylu oğlan derdi ki, 1986 yılının Aralık ayında Almatı da dahil olmakla Kazakistan`ın bir çok şehirlerinde gençler ayağa kalkarak Gorbaçev hakimiyetine itiraz etmiş. Omarbekov da bir tıp talebesi ve genç olarak olayların tam da içindeymiş. Sonra şundan dolayı onu okuduğu üniversiteden hariç etmişlermiş. Şu Kazak genci derdi ki, o hele yakasını iyi kurtara bilmiş. Olaylarda ölenler olmuş, hem de yüzlerce. Artı, hapse atılanlar, yaralananların da sayısı binlerceymiş.

Bir genç olarak, hem de Sovyet devletine sadık birisi gibi, Omarbekov`un söylediklerini çok da idrak edemezdim. Aslında, o olayların mahiyetini anlamak benim için zordu. Kazak dostumun söylediklerini göz önüne getirmeye bele zorlanıyordum. Çünkü kapalı Sovyet rejiminin sadık bir askeri olarak bu tür muhalif hareketleri aklımdan bele geçiremezdim…

Yıllar geçti, aylar gitti. Şimdi demir perde yoktur artık. İnsanlar fikirlerini serbest şekilde ifade edebilirler. Tarihi olaylara da objektif yanaşma imkanlarımız vardır. Ancak bununla beraber bilgisizliyimizin de altını çizmek zorundayız. Böyle bilgisizliklerden biri de 16 jeltoqsan (Aralık) 1986 yılında başlayan ve şiddetli baskılarla biten Almatı olayları ile bağlıdır. Evet, bugün hâlâ bir çok insanlar o müthiş günlerde nelerin olup bitdiğinden habersizdir.

1986 yılının 16 Aralık günü Sovyetler İttifakı Komünist Partisi Merkezi Komitesi`nin Genel Sekreteri Mihail Gorbaçev Kazakistan Sovyet Sosialist Cumhuriyeti Komünist Partisi`nin 1. Katibi Dinmuhammed Akmetulı Konayevi vazifesinden alıkoyarak yerine Kazakistan`la hiçbir ilişkisi olmayan, milliyetçe Rus, Rusya Sovyet Federe Sosialist Cumhuriyeti Ulyanovsk Vilayet Parti Komitesi`nin 1. Sekreteri Gennadi Kolbin`i atadı. Şöyle bir durum Kazakistan`da ciddi itirazlara sebep oldu. Aynı günde Almatı şehrinde bir grup genç Komünist Partisi Merkezi Komitesi önünde itirazlara başladı. Onların seslendirdiyi şiarlar esasen şöyleydi: “1937 yılının tekrarına imkan vermeyiz!”, “Her halka kendi lideri!”, “İmparatorluk sersemliğine son koyulsun!”, “Halkların kendi mukaddaratını tayinetme hukuku talep ediyoruz!”

Olaylar beklenmedik olduğu için ne Kazakistan, ne de SSCB hakimiyeti onlara karşı tedbirli değildi. Ama Sovyet ceza makinesi hemen seferber edilerek harekete geçebildi. Moskova`nın talimatıyla şehirle telefon bağlantısı kesildi. Ardından da milis kuvveleri “Çovğun” kod adlı ameliyatla itirazçıları dağıtmayı başardı. Bu harekette özel tayinatlı milis kuvvetlerinin imkanları geniş bir şekilde kullanıldı. Hem de bu kuvvetler Sibirya Askeri Okulunun öğrencilerinden teşkil edilerek Almatı`ya yeritildi. Tabii ki, itirazları dağıtmak için seferber edilen milis kuvvelerinin çoğunu Ruslar teşkil ediyordu.

16 jeltoqsan itirazının yatırtılması sonucu bir çok insanlar yaralandı. Üç kişi helak oldu. Yüzlerce insan hapsedildi. Tabii olarak bu haber Almatı ve Kazakistan`ın başka vilayetlerine yayıldı. Milisin ve Sovyet hakimiyetinin barışçıl göstericilere karşı gaddar davranışları bir anda yeni yeni insanların hiddetine sebep oldu, Aralık ayının 17 ve 18`de daha büyük çaplı itiraz gösterileri düzenlendi. Şu gösterilerde hiçbir teşkilatçının olmayışı ondan haber veriyordu ki, Kazak halkının herbir ferdi uzun yıllardır kalbinde taşıdığı bağımsızlık arzusu uğruna bir imparatorluk merkezi olan Moskova`ya itiraz için imkan beklemekteymiş. Doğru, sonraki yıllarda yazılan bazı yazılarda deniyor ki, 16 Aralık ve sonraki olayların teşkilatçısı rolünü gizli de olsa şimdiki Cumhurbaşkanı, o dönemde Kazakistan SSC Bakanlar Şurası başkanı olan Nursultan Nazarbayev üstleniyormuş. Böyle iddia ediliyor ki, Nazarbayev hâlâ o zamanlar Kazak olmayanların Cumhuriyet`te vazife başına getirilmesine hiç de sıcak yanaşmıyormuş. Hem de dikkate alırsak eğer, rus dilini bilmeyen Kazaklar top yekün devlet vazifesi üstlenemezdiler, Nazarbayevin şu endişesi anlaşılandır.

16 Aralık`ta başlayan itirazlar ayın 25`dek devam etmekle Almatı dışında Karağandı (Karaganda) da dahil olmakla bir çok büyük şehirlerde kendini gösterdi. Ancak hiçbir teşkilatçının ve hazırlığın olmayışı yüzünden şu olaylar şiddetli bir şekilde yatırtıldı ve hattâ Sovyetler Birliği halklarının ondan haberi de olmadı. Yalnız bir kaç yıl sonra açıklanan rakamlar olayların yeterince büyük çaplı olmasından haber veriyor.

Böylece, “16 jeltoqsan” adı almış olayların istatistikleri şudur: Milis ve başka hukuk muhafaza kurumları tarafından 8500 kişi tutuklandı. 1700`den fazla şahıs ağır beden hasaretleri (esasen kelle-beyin karakterli) aldı. Savcılık organlarında 5324, KGB`de (Devlet Güvenlik Komitesi) 850 kişi sorgulandı. 900 kişi idari cezaya (kısa müddetli hapis, para cezası) mahkum edildi. 1400 kişiye haberdarlık (uyarı) ilan edildi. 319 kişi işinden atıldı. 309 öğrenci üniversitelerden kovuldu. 99 kişi cinayet takibine tabi tutuldu ve onlardan biri – 20 yaşlı Kayrat Noğaybayulı Rıskulbekov 1988 yılı Mayıs ayının 21`de hâlâ tam aydın olmayan şartlarda öl(dürül)dü. Onu da not edelim ki, bu gence ölüm hükmü çıkartılmışdı ve sonradan hüküm 20 yıllık hapisle değiştirilmişti. 1992 yılında, artık bağımsız Kazakistan Cumhuriyeti o olayların bütün katılımcıları gibi Kayrat`a da beraat verdi. Şununla da kalmayarak Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev 1996 yılında ona “Halk kahramanı” adını da verdi (ölümünden sonra).

O olayların dağıtılması zamanı hem de ölenler oldu; ne az, ne çok: tam da 174 kişi! Artı, öldürülenlerin defni gizli şekilde hayata geçirildi. Hem de toplu mezarlarda. Öldürülenlerden 168`i 58 mezarda defnedildi o günlerde. Bundan amaç olayların mikyasını saklamaktı. Çünkü Sovyet hakimiyyeti anlıyordu ki, olaylarda boy gösteren şiddet ve kaddarlık hakkında bilgiler geniş yayılacağı halde itirazlar daha da artabilir…

16 jeltoqsan 1986 olayları Gorbaçev`in başkanlığındakı Sovyetler Birliyinin dağılmasının başlangıcı oldu aslında. Bazen iddia ediliyor ki, SSCB`yi dağıtan olayların ilki Baltik ülkelerine ait. Halbuki bunlardan Litvanya`nın bağımsızlık harekatı “Sayudis”in kurulması 3 Haziran 1988`e, Estonya Halk Cephesi`nin kurulması aynı yılın Nisan ayına, Latviya Halk Cephesi`nin kurulması da aynı devre denk geliyordu. Şuna kadarsa o ülkelerde her hangi açık ve büyük çaplı hareketlenmeler gözetilmemişti. Kazakistan`da olanlarsa Sovyetlere ve özellikle rus dominantlığına karşı on binlerce insanın açık ve kararlı hareketlenmesiydi. Şu da bir daha gösteriyor ki, Kazakistan SSCB`nin dağılmasının ilkin ve kararlı ışartılarını 1986 yılının Aralık ayında göstermişti. Şunun sonucu olarak zorla Kazakistan`ın başına getirilmiş Kolbin 1989 yılında vazifesini bırakarak yerini Nursultan Nazarbayev`e devretmeli oldu. Nazarbayev de kendi sırasında süreci doğru idare ederek 1991 yılı Aralık ayının 16`da ülkesinin bağımsızlığını resmileştirmeyi becerdi. Ve tarih de tesadüfen seçilmedi: 16 Aralık 1991! 16 Aralık 1986 yılında başlanan hareketlenmeden tam beş yıl sonra aynı günde Kazakistan Cumhuriyeti bağımsızlığına kavuştu. Ve bugün Kazakistan tarihine 16 Jeltoqsan gibi yazıldı. Bazen iddia ediliyor ki, Kazakistan güya SSCB`nin tabii şekilde dağılması sonucu barışçıl yolla bağımsızlığına kavuşmuştur. Halbuki şuna kadar ülke 174 şehit vermiş, binlerce yurtsever insanının Sovyet zindanlarında işkencelere maruz kalması merhalesini geçmişti…

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.