Permanent International Altaistic Conference
18 dönem Kazak halkının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bir dönemdir. Yine bu dönemde otuz binden fazla insan idam edilmiş, yüz binlerce insan esir kamplarına gönderilmiştir. Bugünkü Kazakistan da kurulan Cumhuriyete Ruslar Kırgızistan adını verilir de ise yanlış adlandırıldığı gerekçesiyle Rus yönetimi tarafından; Kırgızistan Özerk SSC adı, Kazakistan Özerk SSC olarak değiştirilmiştir. Başlangıçta Orenburg şehri de Kazakistan sınırlarına dâhil olmasına rağmen daha sonra Orenburg şehri Rusya ya bağlanmıştır yılında baştaki özerk ibaresi kaldırılarak Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını almıştır ten 1934 e kadar tarım politikaları nedeniyle de bir sorun yaşanmıştır. Pek çok Kazak boyu, Uygur bölgesine göç eder. Bütün bunlarla beraber Ruslaştırma siyaseti neticesinde Kazak halkı milli kimliğini, dilini ve dinini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. İkinci dönemde; sanayi, eğitim, sanat ve kültürel faaliyetler gelişmeye başlar. Kazakistan ın değişik bölgelerinde üniversiteler, tiyatrolar ve akademiler açılır. Bu dönemde, Kuvanış Satbayev, Muhtar Avezov, Jüsipbek Aymavutov, Saken Seyfullin, Gabit Musirepov, Sancar Aspandiyarov, Külaş Bayseyitova ve Sara Jiyenkulova gibi şahsiyetler yetişir. Fakat bu dönem de Kazak halkı için çok zor ve çileli geçer. Ruslaştırma siyasetinin doruk noktaya ulaşması sebebiyle sonunda Kazak gençleri Komünist Rus idaresine karşı 1986 yılı Aralık ayında ayaklanırlar. Resmi kaynaklar bu ayaklanmanın Kazak asıllı Dinmuhammed Konayev in görevden alınıp, Rus asıllı Kolbin in Kazakistan Komünist Partisi Genel Sekreterliği ne getirilmesinden dolayı çıktığını söyleseler de, aslında ayaklanma; Komünist parti diktatörlüğüne, Ruslaştırma siyasetine, nükleer silah üretim sahalarının Kazakistan da ve Kazakların yoğunlukta olduğu bölgelerde kurulmasına ve çevre kirlenmesinin çok büyük boyutlara ulaşmasına karşı yapılır Aralık ayında olan ayaklanmanın Ruslara karşı yapılan önceki ayaklanmalardan farkı yoktur. Hatta önceki ayaklanmaların devamı niteliğindeydi. Bu ayaklanma Sovyetler Birliği idaresindeki diğer ülkelerin de uyanmasına ve onların da bağımsızlık mücadelelerinin başlamasına emsal teşkil eder. Sonuç olarak, bu dönemde uygulanan siyasetin Kazak Türklerine verdiği zararlar çoktur ve zamanla yapılacak araştırmalarla ortaya çıkacaktır. 250 yıl boyunca Çarlık Rusya sı dönemindeki sömürü ve asimilasyon siyaseti Türk halklarını birbirinden ayırmaya yöneliktir. Bu doğrultuda Kazakları cüzler üzerinden üç gruba ayırmaya 15
KAZAKİSTAN IN JAMBIL BÖLGESİ EFSANELERİ (İNCELEME-METİNLER)
1 T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Türk Dünyası Araştırmaları Anabilim Dalı Türk Halk Bilimi Bilim Dalı KAZAKİSTAN IN JAMBIL BÖLGESİ EFSANELERİ (İNCELEME-METİNLER) DOKTORA TEZİ Bibigül OSPANALİYEVA Danışman: Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN İZMİR-2011 I
4 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ. VIII KISALTMALAR. VII GİRİŞ. 1 KAZAKİSTAN LA İLGİLİ GENEL BİLGİLER. 1 A. Tarihi süreç. 1 B. Kazak Adı C. Nüfus Ç. Dil D. Din E. Coğrafya F. İklim G. Yer altı Zenginlikleri H. Sosyal Tabakalar (Jüzler) KAZAK TÜRKLERİ ve KAZAKİSTAN IN JAMBIL BÖLGESİ A. Jambıl Halkı B. Bölgenin Coğrafyası C. Taraz Şehri I. BÖLÜM: KAZAKİSTAN DA YAPILAN FOLKLOR ÇALIŞMALARI I. 1. Çarlık Döneminde Yapılan Derleme ve Yayın Çalışmaları I. 2. Sovyetler Birliği Döneminde Yapılan Derleme ve Yayın Çalışmaları I lı Yıllardan Günümüze (Bağımsızlık Dönemi) Yapılan Derleme ve Yayın Çalışmaları I
5 II. BÖLÜM: BİR TÜR OLARAK EFSANE ve KAZAKİSTAN EFSANELERİ A. Efsane Tanımı A. 1. Dünyada Yapılan Efsane Tanımları A. 2. Türkiye de Yapılan Efsane Tanımları A. 3. Kazakistan da Yapılan Efsane Tanımları B. Efsanelerin Tasnifi B. 1. Dünyada Yapılan Efsane Tasnifleri B. 2. Türkiye de Yapılan Efsane Tasnifleri B. 3. Kazakistan da Yapılan Efsane Tasnifleri III. BÖLÜM. EFSANE ÜZERİNE TÜRKİYE DE ve KAZAKİSTAN DA YAPILAN ÇALIŞMALAR III. A. Türkiye de Efsane Üzerine Yapılan Çalışmalar A. 1. Kitaptar A. 2. Tezler A. 3. Makaleler III. B. Kazakistan da Efsane Üzerine Yapılan Çalışmalar B. 1. Kitaplar B. 2. Tezler B. 3. Makaleler IV. BÖLÜM: KAZAKİSTAN EFSANELERİNİN ÖZETİ, TÜRÜ VE KÜLTÜREL BOYUTU Akırtas Akırtas Akırtas Tüymekent Tamdı Evliya Tamdı Evliya II
6 7. Tamdı Evliya Tamdı Evliya Tamdı Evliya Ayşa Bibi Ayşa Bibi Ayşa Bibi Ayşa Bibi Aktöbe Bekturmas Tekturmas Tekturmas Şaykorık Akköl Jiydeli Bulak Evliya Şengel Konırbay Tepe Tay Batır Taytepe Jılandı Lak Kempir Han Dağ Ay Adam Küntumış Evliya Ata Karahan Evliya Ata Karahan Urgım Minaresi Karadağ Tanrı Vermiş Hz. Âdem in Gözyaşı Çilek Talas III
7 38. Kurt Kazan. Tanrı Kazan Baygara Jambıl Boztumsık Marjan-ay, Maşan-ay Kaplan Kapanmış Üzüntü Geçidi Jalbı Karahoca Camisi Karadağ ın Başından Göç Geliyor Makpal Gümüş İbrik Domalak Ana Domalak Ana Domalak Ana Domalak Ana Domalak Ana Domalak Ana Şili Özen Hayvanların Tartışması Hayvanlar Hakkında Kopuz Hakkında Dombıranın Çıkışı Dombıra Hakkında Jetigen in Ortaya Çıkışı Korkut un Kopuzu Cüz, Kazak, Alaş Tavşan Hakkında Kazak Hakkında Korkut Nuh Ve Şeytan Üzüm Ve İçki Hakkında IV
8 69. Domuzun Eti Neden Yenilmez Sigara nın Ortaya Çıkışı Guguk Kuşunun Ortaya Çıkışı Hızır Evliya Ata Kulan Geçmez Çam Ağacı Ve Seksevil Hakkında Kaz Hakkında Kırlangıcın Kuyruğu Neden Çatal? Kırlangıç İle Peygamberdevesi Yer Sıçanı Hakkında Arıstanbab Mezarı Hakkında Mavi Türbe Beyaz Türbe Jambıl Hakkında Kızıjar Karadön Janay ın Jalgız Ayagı Kızıl Kaynar Mühürlü Pınar Üç Aral Üç Aral V. BÖLÜM: METİNLER V. 1. Kazak Türkçesi İle Metinler V. 2. Türkiye Türkçesine Aktarılan Metinler SONUÇ KAYNAKÇA DİZİN V
9 KISALTMALAR age agm agt bk C Haz SSC S s vb yay haz çev vd TDK : Adı geçen eser : Adı geçen makale : Adı geçen tez : Bakınız : Cilt : Hazırlayan : Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti : Sayı : Sayfa : Ve benzeri : Yayın : Hazırlayan : Çeviren : ve devamı : Türk Dil Kurumu VI
10 ÖNSÖZ Son yıllarda Türkiye ve Türk toplulukları arasındaki ilişkiler bilimsel alanda da meyvelerini vermeye başlamıştır. Özellikle Orta Asya Türk topluluklarından gerek lisans gerekse lisansüstü eğitim için Türkiye ye gelen ve Türkiye den bu ülkelere giden öğrenciler, kültür elçileri olarak tanınmalarının yanı sıra, bilimsel çalışmaların hız kazanmasında da önemli bir rol oynamışlardır. Özellikle sosyal bilimler alanında farklı ekollerin öğrenilmesi, Türkiye nin geçirdiği bilimsel aşamaların diğer Türk toplulukları tarafından da benimsenmesi hem Türkiye hem de Türkiye den yıllarca kopuk kalan Türk toplulukları için ayrı bir öneme sahiptir. Kazak efsaneleri üzerine hazırladığımız bu tezin temel amacı, Kazakistan ın yüzyıllar içinde oluşturduğu kültürel zenginliğin Türkiye de tanınması ve farklı alanlardaki çalışmalarda hem Kazak hem de Türk bilim adamlarına kaynak sağlamaktır. Çalışmamızda özel adların yazımı konusunda bazı sorunlar yaşanmıştır. Türkiye Türkçesi nde karşılıkları olsa da bazı yerlerde özel adların yazımında Kazak Türkçesi ndeki şekilleri yer almıştır. Bu da ayrı yaşanılan uzun zaman dilimlerinde bile, Kazak Türkçesi ve Türkiye Türkçesi nin ortak köklerinden ayrılmadığını ortaya koymaktadır. Kazakistan ın Jambıl Bölgesi Efsaneleri başlığını taşıyan bu çalışma, Önsöz, Giriş dışında altı bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerden sonra Metinler, Sonuç, Kaynakça Dizin yer almaktadır. Giriş bölümünde Kazakistan ın tarihi, geçirdiği süreçler ve günümüzdeki sosyal konumu üzerinde ana hatlarıyla durmaya çalışılmış, fakat özellikle de Jambıl bölgesi hakkında daha ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Daha sonra Jambıl bölgesinden 90 efsane ele alınmış ve yeni bir yöntem denemesi yapılmıştır. Buna göre; her efsane A. Efsanenin Özeti ve Yapısı B. Efsanenin Türü C. Efsanenin Kültürel Boyutu başlıkları altında incelenmiştir. Her efsane maddeler halinde özetlenmiş her madde aynı zamanda o efsanenin iskeletini de vermektedir. Böylece bir taraftan okuyucu efsanenin motif sırasına göre yapısını da görebilme imkânına sahip olmaktadır. İlerde Türk VII
11 Dünyası efsaneleri üzerinde yapılacak motif veya epizot incelemeleri için, bu yapısal özet önemli bir kolaylık ve malzeme sağlayacaktır. B. maddesinde efsanenin gezgin ve yerel olmasının yanında efsanenin hangi gruba girdiği belirtilmiştir. Böylece Jambıl bölgesi efsanelerinin çoğunun yerel efsaneler, daha az kısmının da uluslararası nitelikteki gezgin efsaneler olduğu görülmüştür. C. başlığı ile efsanenin kültürel boyutu tahlil edilmeye çalışılmıştır. Bu başlık altında tamamen yeni bir analiz yöntemi kullanılmış, her efsanenin Türk kültürü içinde ne gibi önemi olduğu efsanenin başta Türkiye olmak üzere diğer Türk boylarındaki durumları da yeri geldikçe incelemeye dâhil edilmiştir. Bu inceleme yöntemi yeni bir denemedir. Türk kültürü içinde efsanelerin önemi de bu incelemelerde ortaya çıkmaktadır. Çalışmamızın birinci bölümü Kazakistan da Folklor Çalışmaları başlığını taşımaktadır. Bu bölümü kendi içinde üç alt başlık halinde incelemeyi uygun gördük. Çalışmanın birinci alt bölümü Çarlık Döneminde Yapılan Derleme ve Yayın Çalışmaları başlığını taşımaktadır. Burada Çarlık Rusya sının bölgede uyguladığı politikalara zaman zaman yer vererek aynı zamanda Kazak halkının yüzyıllar içinde oluşturduğu zengin miras üzerine daha çok Rus bilim adamları tarafından yapılan derleme ve yayın çalışmaları üzerinde durulmuştur. Birinci bölümün ikinci alt başlığı Sovyetler Birliği Döneminde Yapılan Derleme ve Yayın Çalışmaları na ayrılmıştır. Bu dönemde bilindiği gibi, Birlik içinde yer alan tüm halkların Sovyetleştirilmesi politikası ön planda tutulmuştur. Birinci bölümün son alt başlığı ise 1990 lı Yıllardan Günümüze (Bağımsızlık Dönemi) Yapılan Derleme ve Yayın Çalışmaları dır. Bu bölümde Kazak halkının gerçek kazanımları ortaya konulmaya çalışılmıştır. İkinci bölüm Bir Tür Olarak Efsane ve Kazakistan Efsaneleri başlığını taşımaktadır. Bu bölümde kendi içinde iki alt bölüme ayrılmıştır. Efsane Tanımı başlığı altında Dünya da, Türkiye de ve Kazakistan daki bilim adamlarının tanımlamaları üzerinde durmaya çalıştık. Burada Rusya daki çalışmalar başlığını kullanmayı gerekli görmedik, çünkü Kazakistan bilim adamlarının çalışmalarının bu dönemde Rusya daki çalışmalardan kopuk olduğu söylenemez. VIII
12 Bu bölümün ikinci alt başlığı altında Dünya da, Türkiye de ve Kazakistan da yapılmış tasnif çalışmaları üzerinde durulmuştur. Tezimizin Üçüncü Bölümü, Türkiye de ve Kazakistan da Efsane Üzerine Yapılan Çalışmalar adını taşımaktadır. Bu bölümde sırasıyla Kitaplar, Tezler, Makaleler şeklinde alt başlıklarla Türkiye de ve Kazakistan da efsaneler üzerine yapılan çalışmalara yer verdik. Çalışmamızın Dördüncü Bölümü Kazak Efsanelerinin Özeti, Yapısı, Türü ve Kültürel Boyutu özelliklerine ayrılmıştır. Bu bölümde belli bir plan çerçevesinde efsanelerin olay örgüsü, türü ile kültürel boyutları açıklanmaya çalışılmıştır. Tezimizin Beşinci Bölümü Metinler başlığını taşımaktadır. Bu bölümde ilk planda Kazakistan da yayınlanmış çalışmalardan elde edilmiş 90 efsane metni Kazak Türkçesi yle verilmiş, daha sonra bu metinlerin Türkiye Türkçesine aktarımları yer almıştır. Bu bölümde tezimizin dilbilimciler tarafından da kaynak olarak kullanılabilmesi için serbest çeviriden kaçınmaya çalıştık. Olabildiğince orijinal metne sadık kaldık. Sonuç kısmı, Kazakistan ve özellikle de, farklı tarihlerde Jambıl bölgesinden derlenmiş ve yazıya geçirilmiş, efsane metinlerinin analizini içermektedir. Bu efsane metinlerin Jambıl bölgesi Kazak halkı arasında yer adlarıyla ilgili efsanelerin hâlâ canlı olduğunu ve bölgede evliya kültünün halkın hafızasında belirgin bir yer aldığını göstermektedir. Kaynakça, hem Türkiye de hem de Kazakistan da başta halk biliminin çeşitli alanları olmak üzere efsaneler üzerine yapılmış ve tarafımızdan ulaşılmış kaynakları içermektedir. Tezimizin son kısmı olan Dizin de efsane metinlerinde geçen yer ve kişi adlarının yanı sıra efsane alanında yaptıkları çalışmalarla ülkelerinde tanınan araştırmacıların adlarını içermektedir. Tez konumun temel kaynağı olan efsanelerle ilgili derleme ve yayın çalışmalarının çoğunluğu Kazakistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Muhtar Avezov Kütüphanesi ve Kazakistan Milli Kütüphanesi nden elde edilmiştir. Buralardaki kaynaklara ulaşmamda ve bu alandaki bilgi birikimini benimle paylaşmaktan IX
13 kaçınmayan Hocam Prof. Dr. Seyit KASKABASOV a yardımlarından dolayı müteşekkirim. Tez konumun belirlenmesinde, kaynaklara ulaşmamda ve çalışmam sırasında karşılaştığım güçlükleri aşmamda her zaman yanımda olan danışmanım, Değerli Hocam Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN e şükranlarımı sunarım. Ayrıca çalışmalarımın başından sonuna kadar yardımlarını esirgemeyen ve bu çalışmayı hazırladığım süre boyunca her konuda destek olan Muvaffak DURANLI ve arkadaşım Gülnar KOKIBASOVA ya ayrı ayrı teşekkürü bir borç bilirim. X
14 GİRİŞ KAZAKİSTAN LA İLGİLİ GENEL BİLGİLER A. Tarihi Süreç Kazakların tarih sahnesinde rol oynamaya başlamaları Özbek hanları devrine rastlamaktadır. Bu topraklar Türklerin tarih sahnesine ilk çıktıkları yer olmasından dolayı ayrı bir öneme sahiptir. Şimdiki Kazak topraklarında Üysinler, Karahanlılar, Hunlar, Karluk, Oğuzlar, Kıpçaklar vb. medeniyetler yaşamıştır. 1 XIII. yüzyılda gerçekleşen Moğol istilası Kazak halkının temelini oluşturan kavimlerin birleşerek devlet haline gelmesini asırlarca geciktirmiştir. Cengiz Han komutasındaki Moğol ordusu Türk kavimlerine çok büyük zarar vermiştir. Moğollar, Türk halklarını öldürmekle kalmamış kültürel değerlerini de ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Üretim alanlarını, sulama kanallarını, yerleşim merkezlerini yakıp yıkmışlar ve Türk kavimlerinin uzun zaman içinde elde ettikleri kültürel birikimleri yok etmişlerdir. Özellikle kitap zenginliği ve sayısı bakımından Mısır daki Aleksandır kütüphanesinden sonra gelen Otırar Kütüphanesi nin yakılması ve Türk kavimlerinin kültür ve manevi merkezi olan Otırar şehrinin yerle bir edilmesi ortak kültürümüze vurulan en büyük darbelerden biri olmuştur. Moğol istilası Türk kavimlerine büyük zararlar vermekle beraber onları tamamen yok edememiştir. Aksine önceleri boy boy yaşayan Türklerin Moğollara karşı birlikte mücadele etme mecburiyetini ortaya çıkarmıştır. Moğollara karşı güçlü olmak gerektiğini idrak eden Türk kavimleri birleşerek büyük devletler kurmuşlardır. Moğol istilasından sonra yönetim ve sosyal hayatta etkili olan Kıpçaklar, iç içe yaşadıkları ve yönetici konumunda olan Moğolları Kıpçaklaştırmışlardır. Daha sonraları Canibek ve Kerey Han öncülüğünde Kıpçakların Şeybani kolundan ayrılarak Kazak bozkırlarına yerleşenler zamanla Kazak ismini alarak ve 1456 yılında Kazak Hanlığı nı kurmuşlardır. 2 Kazak Hanlığı kurulduğu dönemde hayatta olan meşhur tarihçi Muhammed Haydar Dulati, Kazak Hanlığı nı Canibek ve Kerey Hanların tarihleri 1 Medeniyetlerle ilgili geniş bilgi için bk: Abdulvahap Kara. Eski Devirlerden Günümüze Kazakistan ve Kazaklar. İstanbul: Selenge Yay., s Kayyum Kesici. Dün, Bugün ve Hedefteki Kazakistan. I. Baskı. İstanbul: Kültür Sanat Yayıncılık, s
15 arasında kurduklarını belirtmektedir. Yarım asırda nüfusu 200 binden 1 milyona ulaşan Kazak Hanlığı, özellikle Kasım Han ( ) döneminde, zamanının büyük devletleri ve Rusya tarafından tanınmıştır. Haknazar Han ( ) döneminde bugünkü Kazakistan topraklarını oluşturan İdil ve Yayık Nehirleri arası, Sırderya kıyıları ile Altay ve Tarbagatay bölgesi Kazak Hanlığı sınırları içindedir. Esim ve Tevke hanlar döneminde Kazak halkının yapılanmasında büyük faydalar sağlayan çeşitli kanunlar çıkarılmıştır. Çıkarılan bu kanunlarda halk kurultayının nasıl toplanacağı, hangi boyun nereye yerleşeceği ve boylar arası ilişkilerin nasıl düzenleneceği ve buna benzer birçok konuda maddeler bulunmaktadır. Bu dönemde Kazak Hanlığı nın doğusunda 1465 te Jongar Devleti 3 vardır. Batıda ise Rusya bir imparatorluk olarak Kazak Hanlığı sınırlarına dayanmıştır. Rusya ve Çin, devlet siyaseti olarak Kazakistan ı Asya nın giriş kapısı ve anahtarı olarak görürler. Bu nedenle Kazakistan topraklarını ele geçirmek için adeta birbirleriyle yarışır durumdadırlar. Bunun neticesi olarak da Jongarlara silah, malzeme ve asker yardımında bulunmayı vaat ederek Jongarların Kazak topraklarına saldırmalarını sağladılar. 4 Jongar saldırıları 1599 dan 1750 yılına kadar devam eder. Bu uzun dönemde meydana gelen savaşlardan yorgun ve zayıf düşen Kazak halkı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, fakat ferasetiyle Abılay Han, Kazakların yok olma tehlikesini ortadan kaldırmıştır. Abılay Han, izlediği denge siyaseti sayesinde önce üç cüzü (Kazak boyları) birleştirerek Jongar tehlikesini bertaraf etmiş, sonra da Jongarların işgal ettikleri toprakları geri almıştır. Ayrıca Rusya ve Çinlilerle dâhice mücadele ederek Kazak halkının tekrar güçlenmesini sağlamıştır. Bütün bunlara ilaveten, yaşam alanları Cungarlar tarafından sınırlanan ve hayvanlarına otlak bulamayan Kalmuklar, XV- XVIII. yüzyıllarda devamlı olarak Kazaklara saldırmış ve ağır kayıplar verdirmiştir. Kazak ve Nogay toprakları verimliliği ve göçebe kavimlere uygun yapısıyla bu dönemde devamlı surette baskı altında kalmıştır Bu nedenle bölgedeki kavimler zaman zaman Kalmukların yaptığı gibi bölgenin büyük gücü Ruslarla anlaşma yoluna başvurmuşlardır. 5 3 Moğolca da Moğol anlamına gelen Züngar kelimesi Kazakçada Jongar olarak telaffuz edilmektedir. 4 D. Babayev. Kazakstan Tarihi (XV- XVII yy). Almatı: Ravan, s Rahmankul Berdibay. Destan Halk Hazinesi. Ankara: Yeni Avrasya Yay., s
16 Bu ararda Ruslar da Kalmuklarla birleşerek amaçlarına ulaşmaya çalışmışlardır Bu amaçla, Ruslar Kalmukları boş ve verimsiz arazilere yerleştirmiş ve onlara Kazak sınırlarını koruma görevini vermişlerdir. Bu dönemde Kalmuklar Rusların yanında yer alarak hem bölgede yalnız kalan Rusyanın güvenliğini sağlamış hem de diğer Türk kavimlerine büyük sıkıntılar çektirmişlerdir. 6 Özellikle 1723 de Kalmuklar, Boralday nehri kıyılarına saldırmış ve Kazakların topraklarını istila etmeleri sonuçları itibariyle önemlidir. Bu saldırılarda Kazak Türkleri büyük insan kaybına uğradılar, hatta tamamen yok olma tehlikesiyle kaşı karşıya kalmışlardır. Her şeylerini bırakıp kaçarken sadece canlarını kurtarmayı düşünen Kazakların tarihinde bu olay Aktaban Şubırındı (Aktaban Göçü) 7, Alkaköl Sulama 8, olarak adlandırılmıştır. 9 Karadağ ın başından Göç geliyor diye başlayan Elim-ay adlı ağıt şeklindeki türküsü bu dönemde ortaya çıkmıştır. Kazak askerlerinin düşmanlarla yaptıkları savaşta kazandığı büyük başarılar jıravların sazlarında nağmelenmiş, şiirlerinde yerini almıştır. Dilden dile, saz ve söz eşliğinde yeni nesillere aktarılan bu olay türkülerde yaşamaya devam etmektedir. 10 Bundan sonra Kazakistan ı Batısından Rusya, Doğusundan Çin tarafından sıkıştırılmaya başlanmıştır li yıllardan itibaren bu devletler Kazak topraklarını ele geçirmek için çeşitli planlar yapmış ve bunu hayata geçirmeye çalışmışlardır. Ruslar yıllar süren mücadele sonunda Kazakların zayıflamasını da fırsat bilerek bu planlarını ancak 1731 de Küçük Cüz ün Hanı Ebulhayır Han ı yenmiş ve egemenliğini kabul etmesini sağlamıştır. Zamanla Ruslar planlı olarak Kazak topraklarını ele geçirerek Jayık, Esil, Ertis boyuna verimli yerlerin hepsine askeri kaleler ile şehirler yapmış ve istila ettiği yerlere Rus nüfusu yerleştirmeye başmıştır. Özellikle iskân politikasında Ukrayna ve Rusya dan sürgün edilen göçmenlerin yerleştirildiği bilinmektedir. Kazaklar, XVIII. yüzyılın ın sonundan 1916 yılına kadar geçen zaman içinde Ruslara karşı üç yüz defa ayaklanmış ve bağımsızlık savaşı vermişlerdir Rahmankul Berdibay. Destan Halk Hazinesi. Ankara: Yeni Avrasya Yay., s. 72. Aktaban şubırındı: yaya ve yalınayak tabanları patlayıp beyazlaşıncaya kadar kaçmak anlamına gelmektedir. Alkaköl sulama: Alka göl e ulaşarak ondan su içildiğini anlatır. Kazak Sovyet Ensiklopediyası (Kazak Sovyet Ansiklopedisi). C. I. Almatı: Aktaban şubırındı maddesi s Kazak SSR Tarihı. C. III. Almatı: s Elmira Adilbekova. Koblandı Batır Destanı ile Dede Korkut Arasındaki İlişkiler. İzmir: Sosyal Bilimler Enstitüsü, s (Yayımlanmamış Doktora Tezi). 13
17 Ayaklanmaların milli kahramanları ise; Sırım Datoğlu, İsatay Taymanoğlu, Muhammet Ötemisoğlu, Kenesarı Kasımoğlu, Cankoca Nurmuhammedoğlu, Amangeldi İmanoğlu, Bekbolat Aşekeyoğlu gibi büyük kahramanlardır. Milli mücadelelerine aralıksız devam eden Kazaklar, zamanla çeşitli alanlardaki eksikliklerini de gidermeye çalışmışlardır. Yine sosyal ve siyasi sebeplerle yılları arasında Rus hükümetine karşı Türkistan da yapılan ayaklanma acımasızca bastırılmış nihayette Kazaklara ait 60 milyon hektardan fazla yerin adı değiştirilmiştir. Yapılan bu faaliyetlerin tümü tarihi unutturma çabasıdır ve başarı ölçüsü de ortadadır, 1917 Bolşevik İhtilali öncesi Kazakistan nüfusunun % 42 si Ruslardan oluşmaktadır, bu yoğun yerleştirme faaliyeti asimilasyon için en etkin rolü oluşturmuştur de Çarlık Rusya sında yaşanan iç çalkantılar ve de ihtilal sebebiyle Orta Asya da bağımsız ve serbest bir dönem yaşanmıştır. Bu serbestlik sonucu, yılları arasında eski Kazak cüzleri bir araya gelerek bağımsız Alaş Orda Devleti ni kurmuşlardır. Hükümet Başkanı Alikhan Bökeyhanov, başkenti Semey olan bu devlet ancak üç yıl yaşamıştır. Çok kısa bir egemenlikten sonra 1920 yılında Ruslar tekrar egemenliği ele geçirmiş ve bu tarihten sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dönemi başlamıştır. Fakat Kazak halkı bağımsızlığını kazanmak için bu dönemde de mücadeleden vazgeçmemiştir. 11 XIX. yüzyılın ikinci yarısıyla XX. yüzyılın birinci çeyreğinde yaşayan Şokan Valihanov, Ibıray Altınsarin, Abay Kunanbayoğlu gibi araştırmacı, eğitimci ve şairler ülkenin bilim ve eğitim alanında gelişmesi için büyük çaba sarf ederler. Alihan Bökeyhanov, Ahmet Baytursınov, Mirjakıp Dulatov, Mustafa Şokay, Muhammedjan Tınışbayev, Magjan Cumabayev gibi insanlar da ülkenin idari, ekonomik ve askeri alanda gelişmesi için büyük gayret sarfetmişlerdir. Yukarıda saydığımız bu adlar, yaptıkları çalışmalarla Kazak halkında milli şuurunu uyandırıp, Rus idaresine karşı bilinçli mücadelenin başlatılması ve bağımsız Kazakistan Devleti nin kurulması için alt yapıyı hazırlamışlardır. Sovyetler Birliği bünyesinde 74 yıl devam eden bu sürecin iki farklı dönemi vardır. Birinci dönemde; ve yılları arasında Kazak halkı kasıtlı olarak aç bırakılır ve bu durum 3 milyon insanın açlıktan ölmesine sebep olur. Bu 11 Kazak SSR Tarihı. Sotsializm Devri. C. II. Almatı: s
18 dönem Kazak halkının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bir dönemdir. Yine bu dönemde otuz binden fazla insan idam edilmiş, yüz binlerce insan esir kamplarına gönderilmiştir. Bugünkü Kazakistan da kurulan Cumhuriyete Ruslar Kırgızistan adını verilir de ise yanlış adlandırıldığı gerekçesiyle Rus yönetimi tarafından; Kırgızistan Özerk SSC adı, Kazakistan Özerk SSC olarak değiştirilmiştir. Başlangıçta Orenburg şehri de Kazakistan sınırlarına dâhil olmasına rağmen daha sonra Orenburg şehri Rusya ya bağlanmıştır yılında baştaki özerk ibaresi kaldırılarak Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adını almıştır ten 1934 e kadar tarım politikaları nedeniyle de bir sorun yaşanmıştır. Pek çok Kazak boyu, Uygur bölgesine göç eder. Bütün bunlarla beraber Ruslaştırma siyaseti neticesinde Kazak halkı milli kimliğini, dilini ve dinini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. İkinci dönemde; sanayi, eğitim, sanat ve kültürel faaliyetler gelişmeye başlar. Kazakistan ın değişik bölgelerinde üniversiteler, tiyatrolar ve akademiler açılır. Bu dönemde, Kuvanış Satbayev, Muhtar Avezov, Jüsipbek Aymavutov, Saken Seyfullin, Gabit Musirepov, Sancar Aspandiyarov, Külaş Bayseyitova ve Sara Jiyenkulova gibi şahsiyetler yetişir. Fakat bu dönem de Kazak halkı için çok zor ve çileli geçer. Ruslaştırma siyasetinin doruk noktaya ulaşması sebebiyle sonunda Kazak gençleri Komünist Rus idaresine karşı 1986 yılı Aralık ayında ayaklanırlar. Resmi kaynaklar bu ayaklanmanın Kazak asıllı Dinmuhammed Konayev in görevden alınıp, Rus asıllı Kolbin in Kazakistan Komünist Partisi Genel Sekreterliği ne getirilmesinden dolayı çıktığını söyleseler de, aslında ayaklanma; Komünist parti diktatörlüğüne, Ruslaştırma siyasetine, nükleer silah üretim sahalarının Kazakistan da ve Kazakların yoğunlukta olduğu bölgelerde kurulmasına ve çevre kirlenmesinin çok büyük boyutlara ulaşmasına karşı yapılır Aralık ayında olan ayaklanmanın Ruslara karşı yapılan önceki ayaklanmalardan farkı yoktur. Hatta önceki ayaklanmaların devamı niteliğindeydi. Bu ayaklanma Sovyetler Birliği idaresindeki diğer ülkelerin de uyanmasına ve onların da bağımsızlık mücadelelerinin başlamasına emsal teşkil eder. Sonuç olarak, bu dönemde uygulanan siyasetin Kazak Türklerine verdiği zararlar çoktur ve zamanla yapılacak araştırmalarla ortaya çıkacaktır. 250 yıl boyunca Çarlık Rusya sı dönemindeki sömürü ve asimilasyon siyaseti Türk halklarını birbirinden ayırmaya yöneliktir. Bu doğrultuda Kazakları cüzler üzerinden üç gruba ayırmaya 15
19 çalışmışlardır. Hükümetler sürekli Kazak halkının adını silmeye çalışmıştır. Kazak adı bu elgelerde yer almaz Kırgız- Kazak olarak geçer ki bu ad daha sonra 1924 te Kırgız olarak yer almıştır. 12 Ayrıca Ruslar halk kahramanlarını halkın gözünden düşürmek için aksi yayınlar yaparak suçlamışlardır. Yer- suv adlarını kasten değiştirmişler bu faaliyet Kazakistan ın kuzey bölgelerinden başlayarak Güney Kazakistan boyunca XX. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam etmiştir. 13 Bütün bu değişimlerden en çok etkilenen halkın alfabesiydi. Arap alfabesinden 1930 yılında Latin alfabesine geçilerek 1940 yılında Kiril alfabesi kabul edilir. 14 On yıl içinde halkın alfabesi üç kere değiştirilir. Halkın, Latin ve Kiril alfabelerini kabul etmesiyle ortaya ikinci defa okuma yazma bilmeyen eğitimsiz hale gelirler. Sonraki nesil daha önceki yazıyla yapılan çalışmaları anlamakta zorluk çekerler. O dönemde halkın asırlar boyu oluşturduğu ziraat sistemi bozulur. Çarlık hükümeti Kazakistan a farklı halklarını yerleştirmeleri boşuna değildi. Sebebi ise Kazakistan daki yerli halkı azaltmaktı da Kazakistan daki Kazakların sayısı % 29 kadar gerilemişti. Bölgede 1946 dan itibaren biyolojik ve kimyasal nükleer silahları yapan gizli kuruluşlar çalışmaya başlar. İnsanoğlunu yok etmeye yönelik yapılan bu bombaların denendiği yer Aral bölgesi olup sadece oranın insanlarına değil diğer bölgede yaşayan insanlara da büyük zarar verilir. Bu nükleer denemeler 1990 yılına kadar devam eder. Bu yüzden doğanın dengesi bozulur, iklim değişir, pek çok toprak çiftçilik için kullanşsız hale gelir. İnsanların sağlığı bozulur, ölü sayısı artar. Ayrıca bölgenin Rusya hükümeti tarafından kiralanan uzay üssü olarak kullanılması sonucunda bölgede büyük çaplı deneyler yapılmıştır. Bu deneyler uzun vadede bölgenin ekolojik dengesinin bozulmasına ve doğal kaynakların kirlenmesine neden olduğu bilinmektedir. 15 Eski mirasını yok etme döneminde edebiyatımız, medeniyetimiz de çok zarar görmüştür. Tarihi, geleneği, âdeti, dini bozacak işler övülür. Halkı için mücadele edenler suçlanır. Camiler kapatılır, yıkılır, mollalar sürgüne gönderilir. Halkı milli özelliklerinden ayırmak isteyenler Kazak müziği, sosyalist dönemin şartlarına uygun Rahmankul Berdibay. El bolamız Desek (Millet Olmak İstersek). Almatı: Kazakistan, s Berdibay, age. s. 43. Geniş bilgi için bk. Hatice Şirin User. Başlangıcından Günümüze Türk Yazı Sistemleri. Ankara: Akçağ, s Berdibay, age. s
20 değildir, şimdi Avrupa müziğine, opera sistemine geçmenin zamanı diyerek yabancı kültürü toplum içinde yerleştirmeye çalışırlar. Böylelikle türküler ve ezgiler itilerek önemsiz gösterilmiştir. B. G. Erzakoviç in derlediği türkülerin sayısının dört bin olduğundan bahsedilse de ve o derlediklerini sınıflandırarak notaya geçirse de yayınlamaya ömrü yetmemiştir. Ezgi geleneğini geliştirerek, güzel eserler yaratan pek çok sanat adamı sahneden yerini alamamıştır. 16 Kazakların en bilgili, aydın toplumu halk düşmanı sayılır. İnsanları Hıristiyanlaştırmak amacıyla İslamiyet öcü gibi gösterilir. Bu siyasetin günümüzde de zaman zaman devam ettiği görülmektedir. Kazakistan, 25 Ekim 1990 yılında egemenliğini, 16 Aralık 1991 yılında bağımsızlığını ilan eder. Bağımsızlığı simgeleyen mavi renk üzerinde özgürlüğün sembolü kartal ve aydınlığı simgeleyen güneş, bayrak olarak kabul edilir. Kazakistan ın Cumhurbaşkanı olarak 1991 den itibaren Nursultan Nazarbayev görevini sürdürmektedir. Görev süresi en son 2005 teki seçim sonucuna göre 2012 yılına kadar uzatılmıştır te milli para birimi olarak tenge kabul edilmiştir. B. Kazak Adı Kazak adının nereye dayandığı konusunda tam bir fikir birliğine varılmış değildir. Günümüze kadar Kazak kelimesi üzerine araştırma yapan Kazak bilim adamları dışında yabancı araştırmacılar da yer almaktadır. Bu konu üzerine araştırma yapan bilim adamları ve araştırmacıların çoğu Kazak adının bağımsız, hür yaşayan, serbest insan ya da halk manasına geldiğini söylemektedirler. Çünkü Moğol istilasına karşı çıkıp kendi bağımsızlığını elde etmeye çalışan kavimlere Kazak adı verilmiştir. Zamanla Kıpçak adı Kazak adına dönüşerek bağımsız bir ülke olarak tarihteki yerini almıştır. Kazak kelimesi ile ilgili çalışmaları iki grupta 1. Kazak sözüyle ilgili sözlü edebiyattaki çalışmalar. 2. Kazak adının etimolojisi ile ilgili görüşler şeklinde incelemeyi uygun gördük. Kazak şairi Abay Kunanbayev Kazak ın Esasının Nereden Çıktığı Hakkında adlı makalesinde şöyle demektedir: Araplar göçebe halklara Huzağı demişlerdir demektedir. Ayrıca eski zamanlarda bir han, göç etmekte olan kavmin (Kazakların) 16 Berdibay, age. s Dr. Turgut Demirtepe. Kazakistan Cumhurbaşkanı Seçimlerine Dair 29 Aralık s. 1, (1 Mayıs. 2008). 17
21 sırayla gitmekte olan develerini göstererek İşte bunlar gerçekten Kaz-ak mış demiş. Bu sözleriyle han, göç etmekte olan Kazak göç kervanını dönen kazların sırayla uçmasına benzeterek Kaz-ak gerçekten kazmış demiş demektedir. 18 Bir başka araştırma M. Agınjanov ve Sabit Mukanov tarafından yapılmıştır. Onlara göre Kazak sözü qaz ve sak kelimelerinden meydana gelmiştir. Qas- has, gerçekten, öz anlamına geldiğini söylemektedirler. Saklar eskiden Orta Asya da yaşayan göçebe kabilelerden biridir. Bu ikisi birleşerek qassak, hassak, yani hakiki sak anlamına geldiğini söylemişlerdir. 19 A. Haydarov ise Kazak adı ile ilgili şu fikri söylemektedir: Kazak sözü bir kabile adıdır. V. ve VIII. yüzyıllarda Kazak topraklarında yaşayan Az kabilesinin adı olarak yorumlamaktadır. 20 Tabi bu araştırmacıların inanç etrafında geliştirdikleri yorumları bilimsel açıdan kabul edilmiş değildir. Milli birlik adı olan Kazak etnonimi Sibirya yı istilaya başlayan Ruslarla, yapılan temas neticesinde, yanlışlıkla Ruslar tarafından Kırgız ve Kırgız-Kaysak ve Kaysak gibi adlarla adlandırılmıştır. Bu yanlışlar tamamıyla düzeltilmiş ve Kazak şeklini almıştır. 21 Ahmet Caferoğlu Kazak kelimesinin menşei hakkında şu bilgileri verir: Kumuk şivesinde silahşor, kızan, asker mükellefi gibi manada kullanılmıştır. Babür- Şah ta ise: Fetret Devri, bekârlık, serseri dolaşma gibi manalarda kullanılmıştır. 22 Zeki Velidi Togan a göre Kazak adı siyasi bir isyan neticesinde ailesiz (boydak) halde ve bazen aile ile birlikte cemiyetten uzaklaşarak dağ ve sahralara çekilen ve fırsattan istifade ederek hükümet işlerini ele alana kadar el ve kabilenin himayesinden dışarıda dolaşanlara ve benzerlerine verilmiştir. 23 Wilhelm Barthold un Timurlular hükümetinin fatihi Ebulhayr ın torunu olan Şibani Türk idi. Ve kendisini Türk olarak hissediyordu. Fakat herhalde takip ettiği fetih amaçlarında Türk milli gayelerini kullanmıyordu. Bütün göçebe fatihler gibi eyaletleri birbiri ardından ele geçiriyor ve ancak karşı durulamayacak zorluklar karşısında duraklıyordu. İran tarihçilerinden birinin sözlerine göre, hem Turan hem İran da askeri 18 Hasan Oraltay, Büyük Türkeli, İstanbul: s Oraltay, age. s Oraltay, age. s Ahmet Caferoğlu. Türk Kavimleri. İstanbul: Enderun Kitabevi, s Caferoğlu, age. s Zeki Velidi Toğan. Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi. İstanbul: s
22 zaferleri ile şan kazanmış ve Horasan ı fethetmişti. Herhalde yeni İran devletinin kurucusu İsmail Safevi ile olan savaşta yenilmemiş olsaydı bütün İran eyaleti ile yetinmeyecekti. Bundan az süre önce Kuzey bozkırlarında Ebulhayır zamanında esas Özbekler kitlesinden ayrılmış ve bundan dolayı Kazak adını almış olan Özbek kavminin bir kısmı tarafından yenilgiye uğratılmıştı. Göçebeler kendi hükümetlerinden ayrılıp, bununla savaş haline giren zümrelere bu adı veriyorlardı. İlk zamanlarda Özbek- Kazak deyimi kullanılmıştı. Kazak kelimesinin anlamı kendi boy ve kabilesinden ayrılan haydut çetelere katılan göçebe birlikler anlamında kullanılmıştır. 24 Barthold, Kazakların Özbek kavminden çıktığını söylemektedir. Oysa Saken Seyfullin, Kazak ismini alan boyun Nogay Han hükümdarlığının altında ve çoğu zaman Nogay olarak adlandırıldığını Barthold bilmiyordu diyerek onun yanlış bilgi verdiğini söylemektedir. 25 Mehmet Saray, Kazak kelimesinin başına buyruk anlamında kullanılabileceğini şu şekilde açıklamaktadır: Türk töresine göre hükümdarın ana vazifelerinden biri halkını düşmana karşı korumaktı. Bazı Türklerin 1456 yılı içinde Moğolların devamlı olarak Türk boylarına baskın yapması ve bunu Ebulhayır Han ın bir türlü önleyememesini görmeleri üzerine halkını koruyamayan hükümdarı kabul etmedikleri ve devletten ayrılarak kuzeye doğru çekildiklerine şahit oluyoruz. Törelerine ve istiklallerine bağlı olarak hareket eden bu Türklere Kazak adı verilmiştir. Türkçe de de başına buyruk hareket eden insanlara Kazak adam denir. 26 N. Ya. Marr, Kazak kelimesinin Kuzey Kafkas yerli halklarından, Ruslara, Ukraynalılara ve Türklere girmiş olduğu fikrindedir. Buna göre Kashi Kazak kelimesinin ilk şeklidir ve Kas-hi, Kas isminin çokluk şeklidir. 27 Kazak Dili sözlüğünde Kazak sözü tek başına bulunmamaktadır. Bunun yerine Kazak Eri (Kazak Yiğidi) sözü kullanılmıştır. İki kelime birlikte yakışıklı anlamını vermektedir Wilhelm Barthold. Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler. Ankara: s Saken Seyfullin. Şıgarmalar. C. VI. Almatı: s Mehmet Saray. Kazak Türkleri Tarihi. İstanbul: s A. Samayloviç. Kazak Kelimesi Hakkında Çev: Saadet Çağatay. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten. Ankara: s Kazak Tilinin Sözdiği. Almatı: Ahmet Baytursınoğlu Atındağı Til Bilimi İnstitutı, s
23 Alkey Margulan ise Kazak kelimesinin eski Sibirya Türkçesinde de mevcut olduğuna dikkat çektikten sonra, onun güçlü, sağlam, heybetli, alp ve değişmez gibi anlamlarda kullanıldığını belirtir. 29 Tölebek Seydualiulı, Kalıbay ın Kazak Nasıl Ortaya Çıktı? adlı makalesinde Kazak bilim adamlarınca kabul görülen kay-sak, kas-sak, kelimelerinin sak kabilesinin adından geldiği görüşü Kazakistan Tarihi ders kitaplarında belirtildiğini söylemektedir. Fakat araştırmacı, sak kelimesinin ne anlama geldiği üzerinde durur ve Fars padişahlarının göçebe halkı aşağılamak için sak kelimesinin kullandığını ve fars dilinde sak kelimesi it anlamına geldiğini söylemektedir. Yani, göçebe halkı hayvan peşinde dolaşan it gibi şeklinde aşağılandığını söylemektedir. 30 Fakat Farsıların Zaratuştra din mensuplarının Avesta adlı kitabında Orta Asya göçebelerine tur, atlı turlar dediklerini de belirtmektedir. Yani Fars padişahlarının göçebeler için kullandıkları aşağılayıcı kelimesi sak yerine dindarları tur kelimesini kullanmışlar. 31 Çin tarihçilerinin dediklerine göre Orta Asya da Türkdilli Hun, Kanglı, Üysin gibi halkları yaşamışlar ve Saka adlı halkı onlardan yenilerek Afgan ve Tajik coğrafyasına yerleşmişler. Çinlilerin bu bilgilerine göre Kazaklar Hun, Üysin ve Kanglı kabilelerinden geldiğini ve Sak adıyla Kazak adının ilgisi olmadığı ortaya çıkmaktadır. Kazak kelimesi batır (kahraman), savaşçı anlamına gelmektedir. Onu şöyle açıklamaktadır: Kazaklarda kaza (şehit) kelimesinin kullanıldığı fakat her ölen kişi için kaza kelimesinin kullanılmadığını söyler. Normal ölenler için kaytıs boldı, bakilık boldı, dam-tuzı tavsıldı gibi kelimelerinin kullanıldığını belirtir. Buradaki kaza ölümden daha kutsal, kahramanlığı yücelten bir kelimedir. Buna göre kaza olmak savaşçı için kullanılan ak (kutsal) ölüm olduğunu söyler. Bu açıklamaya göre kaza kelimesine ak kelimesi eklenerek kazak kelimesinin ortaya çıkması ve savaşçı anlamını vermesi bir raslantı olmadığını bildirmektedir Kazak SSR Tarihi. C. I. Almatı: s Baktiyar Abdildaulı. Kas- sak. Jalın Dergisi: No. 10. s G. V. Kan, N. U. Şayahmetov. Kazakstan Tarihı. Ders kitabı. Almatı: s ( ). 20
24 C. Nüfus Kazakistan ın son sayımlarına göre nüfusu dır. Ülkede 130 etnik grup yaşamaktadır nüfus sayımına göre, Kazakistan ın nüfusu dır. Etnik grupların dağılımı şu şekildedir: Kazaklar: % 59,2, Ruslar: % 25,6, Ukraynalılar: % 2,9, Alman: % 1,4, Özbek: % 2,9, Tatar: % 1,5, Uygur: % 1,5. Zaza: % 1. Ülkedeki tüm Türk halkları bir araya toplanırsa ülkenin % 65,1 ine tekabül etmektedir. Ülkede 2003 istatistiklerine göre din dağılımı şu şekildedir: % 47 Müslüman, % 44 Rus Ortodoks, % 2 Protestan, %7 diğerleri. Ç. Dil Kazakistan ın Resmi Dili Kazak Türkçesi dir. Rus Dili de kullanılmaktadır. Kazakistan halen 42 harften oluşan Kiril alfabesini kullanmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyetinde Türk halklarının bilim adamları görüşerek 34 harften oluşan Latin alfabesini hazırladılar. Bu alfabeye Azerbaycan, Özbekistan ve Türkmenistan geçmiş ve bu yeni alfabe okullarda okultulmaya başlamıştır. Fakat Kazakistan ın ortak Türk alfabesine geçmesi konusunda Kazak bilim adamlarının görüşü farklılık göstermektedir. Bazıları Arap alfabesine veya Göktürk alfabesine dönmeyi savunurken diğerleri Kiril alfabesinin korunması gerektiğini savunmaktadır. Bu çeşitli görüşlere rağmen 14 Aralık 2000 tarihinde Kazakistan Cunhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kazak alfabesinin Latin alfabesiyle değiştirilmesi konusunda bilim adamlarına talimat verdiği ve Latin alfabesini kullanma hazırlıklarının başlatıldığı bilinmektedir. 33 D. Din Kazakistan da yaşayan göçebe Türkler XI. yüzyılda İslam dinini kabul ederler. Fakat Müslümanlığa geçtikten sonra da çok Tanrılı dinin bazı unsurları yaşatmaya devam ederler. Kazakistan ın güneyinde kurulan Yessevi tarikatı İslamiyet in güçlenmesinde önemli rol oynamıştır. Kazakistan ın güneyinde yerleşik- tarımcılık ile göçebe kültürün yaşandığı bu bölgede İslam dini ile eski yerel inançların karışık şekilde yaşandığı bilinmektedir. Daha sonra bu bölgede Yesevilik ve Nakşibendîlik tarikatlarının etkisinden İslamiyet in gücü giderek artmıştır. Fakat buna rağmen tarikat 33 User, age. s
25 ve din merkezlerinden uzak halk arasında göçebe gelenekleriyle birlikte şamanizm ve animizm gelenekleri canlı olarak yaşanmıştır. Günümüzde Kazaklar arasında kutsal sayılan jer ana (yer ana), su ana, ot ana (od ana) olarak kutsal sayma, ata ruhlarını da kutsal sayma gibi inanç geleneklerini sürdürmektedirler. Halen atalar ruhu için adak adanması, kurban kesilmesi de yaşatılmaktadır. 34 E. Coğrafya Kazakistan ın doğusunda Çin, kuzeyinde Rusya, batısında Hazar Gölü, güneyinde Özbekistan ve Kırgızistan Türk Cumhuriyetleri bulunmaktadır. Kazakistan 2,7 milyon km² yüz ölçümü ile dünyanın en büyük yüz ölçümüne sahip dokuzuncu ülkedir ten 1998 e kadar ülkenin başkenti Almatı olmuştur yılından sonra Kazakistan ın yeni başkenti geniş bir alana yayılan ülkede nüfusun güneyde yığılmasının önlenmesi ve idari işleyişin kolaylaştırılması amacıyla Astana ya taşınmıştır. 35 Almatı, Astana, Şımkent, Taraz, Kızılorda, Karagandı, Öskemen Kazakistan ın önemli şehirlerindendir. Kazakistan 14 vilayet e ayrılmaktadır, ayrıca Kazakistan ın yönetim ve idare sisteminde Rusça oblast teriminden alınmış oblas da kullanılmaktadır. 36 Almatı oblası, Almatı şehri, Akmola oblası (Astana), Pavlodar oblısı (Karağandı), Kostanay oblısı, Güney Kazakistan oblısı (Şımkent), Jambıl oblısı (Taraz), Kızılorda oblısı, Mangıstav oblısı (Aktav), Atırav oblısı, Şığıs Kazakistan oblısı (Öskemen), Aktöbe oblısı, Kuzey Kazakistan oblısı (Petropavl), Batı Kazakistan oblısı (Oral) gibi. Kazakistan ın büyük bir kısmı ovalık olup ülke ve bozkırlardan oluşmaktadır. Kazakistan ın güneydoğusunda Balkaş gölünün doğusuyla devam ede gelen Alagöl, kuzeydoğusunda Jetısuv Alatav ı, güneyinde Tyan-Şan dağı bulunan verimli toprakları olan bir yerdir. Jetısuv adını o yörede akan yedi nehirden almaktadır. Bunlar: İle, Karatal, Lepsi, Aksu, Şu, Tentek ve Büyen nehirleridir. 37 Ülkenin Güney tarafı 34 Kazak SSR Tarihı. C. I. Almatı: s Kazakistan Ülke Raporu. Ankara: TİKA Yay., s Oblıs : eyalet, vilayet anlamlarına gelmektedir. 37 Jannat Ergaliyeva, Nurhat Şakizadaulı. Kazak Kültürü. Almatı: Al Farabi, s
26 genellikle dağlıktır. Karadağ ve Tanrı dağlarının uzantıları ülke sınırları içerisindedir. Karadağ sıradağları Sırderya ile Şu nehirlerini birbirinden ayırmaktadır. 38 F. İklim Denizlere uzak ve Asya nın da ortasında bir konuma sahip olması nedeniyle Kazakistan da tam anlamıyla karasal iklim egemendir. Kuraklık süresi ve sıcaklık farkları büyüktür. Yazın ortalama hava sıcaklığı kuzey bölgelerinde +25, güney bölgelerinde ise +35 derecedir. Kazakistan da tabiî bitki örtüsü kuzeyden güney e doğru farklılaşır. Kuzeyde küçük orman ve ağaçlıklarla kaplı bozkır sahası güneye doğru çöl görünümüne dönüşür. Irmak boyları ağaçlık ve çalılıktır. Kumluk alanlarda saksavul ağaçları ve çalı türünden ılgınlar genel manzarayı oluşturur. Altay ve Tanrı Dağları görkemli çam ağaçları ile süslüdür. G. Yer altı Zenginlikleri Kazakistan, Orta Asya ve Kafkas ülkeleri arasında en zengin yeraltı kaynaklarına sahip ülkelerden biridir. Yeryüzünde bilinen önemli madenlerin hemen hemen hepsi Kazakistan ın doğal zenginliğini oluşturmaktadır. Petrol, kömür, doğalgaz, uranyum, demir, krom, bakır, boksit, kurşun, altın, fosfor, gümüş, mermer, alçı, magnezyum ilk sayılabilecek olanlardır. Mendeliyev in tablolaştırdığı periyodik cetvelde yer alan elementlerin tamamı Kazakistan topraklarında mevcuttur. Kazakistan barit, volfram ve çinkoda dünya birincisi, uranyum, krom, kurşun, gümüş yataklarının zenginliği bakımından dünya ikincisi, mangan ve bakır itibariyle dünya üçüncüsüdür. Kömür, demir ve altın rezervleri itibariyle dünya sıralamasında ilk on arasında, doğal gaz, petrol ve alüminyum rezervleri açısından ilk on beş ülke arasındadır. 39 H. Sosyal Tabakalar (Jüzler) Jüz kelimesi, taraf, yön, parça ve yüz sayısı anlamlarına gelmektedir. Kazaklar üç jüzden oluşmaktadırlar. Jüzler askeri-siyasal örgütlenmenin sonucunda; merkezi bir yönetimin olmadığı zamanlarda, kabilelerin birleşerek Kazak topraklarını 38 Türk Dünyası El Kitabı. C. I. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, s ( ). 23
27 birlikte savunmak ve komşu ülkelere de birlikte seferler yapmak için kurulmuştu. Jüzler, yüzlük biçimindeki eski Türk ve Moğol askeri örgütlenme geleneğinin devamıydı. Kazak halkının üçe bölünmesinin bir başka nedeni de uçsuz bucaksız coğrafi özelliklerinden de kaynaklanmaktadır. Buna göre Kazakistan toprakları üzerinde üç etnik bölge meydana gelmiştir. Bunlar: Ulı jüz, Orta jüz, Kişi jüz dir. Şokan Valihanov, halk içinde yaygın olan çeşitli destan, masal, şiir ve rivayetlere dayanarak Kazakların jüze bölünme zamanı XV- XVI. yüzyıllarda Moğol ulusları örneği ile meydana geldiğini göstermiştir. Bu üç jüzü birleştiren ortak slogan Alaştır. Alaş, bütün Kazakların ortak atası olarak kabul edilen bir kahramandır. Bu sebeple Alaştan türediklerine inanmaktadırlar. Bu jüzlerin yerleşim alanları şu şekildedir: Ulu jüz İle nehri sahili ile Şu, Talas ve Sırderya boyudur. Ulu jüze mensup kabileler: Üysin, Kanlı, Dulat, Alban, Suan, Jalayır vb. Orta jüz Altay dağları kenarları ile Ertis kıyıları ve Jetisu yun kuzey kısmı, şimdiki Orta Kazakistan bölgesinde yaşamaktadırlar. Orta jüze mensup kabileler: Kıpşak, Argın, Nayman, Kerey, Konırat, Uvak vb. Küçük jüz halkı Sırderya nın Aral denize döküldüğü yerden başlayarak Hazar denizine kadar devam etmektedir. 40 Bu bölgede kişi jüz sayılan Tabın, Taba, Aday, Şömekey, Törtkara, Şekti, Aşlın, Serkeş vb. kabileler yaşamaktadırlar. 41 Kazaklar jüze bölünmelerine rağmen dili, kültürel ve ekonomik yaşam biçimleri bakımından aynıdır. Jüz şimdilerde bölge ve kabilelerini tanıtan bir tanımlama olarak da kullanılmaya devam etmektedir. 40 Ergaliyeva, Şakizadaulı, age. s D. Babayev. Kazakstan Tarihı. Almatı: Ravan, s
28 KAZAK TÜRKLERİ VE KAZAKİSTAN IN JAMBIL BÖLGESİ Kazakistan ın Güneyinde, Şu-İle dağları ile Balkaş ın batısındaki Karadağ yamacı (tepesi) Kırgız Aladağı ve Betpakdala arasında yer alan Jambıl bölgesi, adını Kazakistan ın büyük halk ozanı Jambıl Jabayev ten almıştır. Jambıl bölgesinin güneyinde Kırgızistan, batısında Güney Kazakistan, doğusunda Almatı oblısı ile kuzeyinde Karagandı oblısı bulunmaktadır. Çarlık Rusya nın yıllarındaki saldırısı neticesinde daha önce Kokand hanlığı bünyesinde olan Ulu Jüz ün toprakları İmparatorluğun bir parçası olur. Bu topraklarda Sırderya ve Jetisuv bölgeleri oluşturulmuş onlar da Türkistan Valiliğine yönetimine bağlanmışlardır. Hükümetin 11 Haziran 1867 tarihli kararıyla, yeni toprakları yönetmek için Yeni Kurallar konmuş ve bunun sonucunda Evliya Ata ilçesi oluşturulmuştur. Evliya Ata ilçesi yönetim açısından Sırderya bölgesine tabidir. Bu bölge batısında Tülkibas istasyonuna, doğusunda Şu ırmağının batısına, güneyinde şimdiki Kırgızistan ın Talas bölgesine kadar uzanan yeri kapsamaktadır. Merkezi Evliya Ata dır yılında idari yönetimin bölgeleştirme yasasına göre, burada altı il oluşturulur. Jambıl, Lugovoy (Kulan), Merki, Sarısuv, Talas, Sverdlov. Bu iller Güney Kazakistan eyaletine bağlı dır. Fakat ülkenin üretim gücünü artırmak ve toplumsal medeni gelişmedeki sorunları çözmek amacıyla 1939 yılında Jambıl eyaleti oluşturulur. Bu eyalete yukarıda gösterdiğimiz altı il dışında Korday, Juvalı ve Krasnagor ili de girer. Yüz ölçümü 144,3 bin km dir sayımına göre nüfusu 983,900 olan bölgenin merkezi 1997 ye kadar Jambıl dır. Daha sonra Taraz olarak değiştirilmiştir. Bu eyalette 4 şehir ve 10 il bulunmaktadır. 42 A. Jambıl Halkı Bu eyalette Kazakistan nüfusunun % 6. 6 yaşamaktadır. Nüfusunun % 64,8 ini Kazaklar, % 18,1 ini Ruslar, % 2. 3 ü Özbekler, yüzde 1. 4 ünü Koreliler, yüzde 3. 1 ini Düngenler oluşturmaktadır. Eyalet nüfusunun % 46,1 i şehirlerde diğerleri köylerde 42 Taraz. Jambıl Oblısı Ensiklopediyası, Almatı: Kazak Ensiklopedyası, s
29 yaşamaktadırlar yıl sayımına göre nüfusu dır. Taraz ise nüfusa sahiptir. B. Bölgenin Coğrafyası Yerleşim yeri genelde düzlüktür. Eyaletin Güney ve güney-doğusunda Kırgız Aladağı nın Kazakistan a ait kuzey ve kuzey-batı bölümü bulunmaktadır. Onun sivri tepeleri doğudan batıya doğru alçalmaktadır. Bu eyaletteki dağın en yüksek yeri ise Merki ırmağının başladığı yerdir. Bununla birlikte Karatöbe, Makbel, Şunkır, Kumbel adlı tepecikleri de yer almaktadır. Kırgız Aladağ ında eyaletin birkaç ırmağı Merki, Şalsuv, Aspara, Karakat adlı ırmaklarının başlangıç noktası bulunmaktadır. Eyaletin güney-batı tarafında Karadağ, güney-doğusunda Büyük Akdağ ile Küçük Karadağ yer almaktadır. Eyaletteki en uzun ve büyük ırmak Şu ırmağıdır. Talas ırmağı ikinci büyük ırmak sayılmaktadır. Eyaletin uzandığı toprağın içinde organik maddeler az olduğundan verimliliği de azalmaktadır. Bu yüzden toprakların verimsiz olduğu yerler yayla olarak kullanılmaktadır. Bu tür toprakları tarım amaçlı kullanmak için çok sulama yapmak gerekmektedir. Jambıl bölgesi pek çok kuş ve hayvan türünün bulunduğu yerdir. Dağ keçisi, maral, geyik, vahşi hayvanlardan: kurt, ayı, tilki ve başka da derisi değerli hayvanlar bulunmaktadır. Jambıl bölgesi sanayisi gelişmiş bölgelerden biridir. Bölgenin en önemli sanayi dalı, kimya sanayisidir. Ayrıca bölge en zengin maden kaynaklarını elinde tutmaktadır. Büyük ölçekte maden çıkarılmaktadır ve işlenmektedir. Ülkede metalürji, makine, petro kimya, tekstil, tarımsal ürünleri işlemeye yönelik sanayi dalları gelişmiştir. Küçük Karadağ tepesinin orta kısmında fosfor yatakları bulunmaktadır. Eyalet yer altı zenginlikleri ile doludur. Bu yer altı zenginlikleri arasında ilk sırada: doğalgaz, bakır, kurşun, çinko, altın, elmas, kömür, tuz, potasyum nitrat (güherçile) gelmektedir, fakat günümüzde bu zenginliğin hepsi işlenmemektedir. 26
30 C. Taraz Şehri VI- VII. yüzyıllarda Kazakistan toprağı Orta Asya dan Çin e giden İpek Yolu ticaret yoluyla birleşmiştir. Bu yönden Jambıl bölgesinin Taraz, Kulan, Şu, Mirka (Merki), Aspara gibi şehirleri ünlüdür. Bunların içinde Taraz şehri en eski zamanlardan beri hem ticaret hem de zanaat merkezi olmuştur. Talas adı Talas nehrinden kaynaklanmaktadır. XIX. yüzyılda Taraz şehrinin adı Evliya Ata idi yılına kadar adı Jambıl olur yılında Tekrar Taraz olarak değiştirilir. Taraz V. yüzyılda kurulmuş tarihi bir şehirdir. VII- X. yüzyıllar arasında Karahanlıların ve Karlukların başkenti olmuştur. İpek yolu üzerinde bulunması şehri bir ticaret ve medeniyet merkezi haline getirmiştir. XI. yüzyılda Taraz da gümüş dirhem basan bir darphane kurulmuştur. Tarihi kaynaklarda köpesler yani pazarcılar şehri diye de anılmaktadır. Bu bölgeyi ele geçirmek için Araplar ile Çinliler 751 yılında kıyasıya savaşmış ve bu savaş tarihe Talas Savaşı diye geçmiştir. Bu savaşın sonucunda Türkler Müslüman olmuşlardır. 43 Lev Nikolayeviç Gumilev in Talas Kırgını adlı çalışmasında Taraz adının başlangıçta Talas olarak kullanıldığını belirtmektedir. 44 Taraz hakkında en eski bilgi Büyük Han Soyunun Tarihi adlı Çin yıllığında bulunmaktadır. Bu bilgiye göre Aleksandr Natanoviç Bernştam: Miladi 55. yılında hunlar ikiye ayrırlar. Bir bölümü Çin in idare altına girer, Çji nin yönettiği ikinci grup bağımsızlıkları için savaşı devam ettirirler. Çin yöneticileri kendilerine karşı kuzey hunların savaşını yöneten Çji-Çji olduğunu düşünerek onu öldürürler. Bu yöneticilerin hayat hikâyelerinde Çji-Çji nin ordusu duvarlarla örtülü şehir içinde Talas ırmağının kıyısında olduğu yazılır, der. Taraz tarihi araştırıcıları Nikita Yakovleviç Biçurin, Alkey Margulan, T. N. Senigovalar da bu bilgiyi doğrulamakta ve genişletmektedirler. Alkey Margulan Çin yıllığındaki bilgilerinden yararlanarak Çji-Çji Miladi I. yüzyılın ortalarında Talas ve Şu ırmakları kıyısında kendi memleketinin başkenti Talas ı (Taraz ı) yaptırır demektedir. 45 Hunlar, Talas dışında Kızıl Kaynar, Tüyme-Kent, Tas-Ahır gibi pek çok şehir inşa ederler. Tüymekent şehrini surlarla ve dışarıdan derin çukurla çevirip içine su doldururlarmış. 46 Şehirlerin hepsinde Çin askerlerine karşı koruyan kaleler, yüksek : M. Davıtbayev. Köne Tarazdın Şeciresi. Taraz: s M. Davıtbayev. Karahan, Ayşa Bibi, Tekturmas Avliyeler. Almatı: s Alkey Margulan. Ejelgi Jır Anızdar. Almatı: Jazuşı, s
31 kuleler bulunmaktadır. Gerek şehirdeki gerekse onun etrafındaki halk hayvancılık ve tarımla uğraşırlar. Hunların bazı tayfaları Güney Batıya doğru hareket etmeye başlar. Fakat onların tamamı göç etmezler. Onların çoğu Kazakistan toprağında yaşamaya devam ederler. Bunlar daha sonra Türk Kağanlığı anılırlar. İki yüz yıl sonra Ulu jüz Kazaklarının temelini oluştururlar. Çin yıllığındaki bilgileri Aleksandr Natanoviç Bernştam, T. N. Senigova, M. S. Merşiyev, G. İ. Patseviç vb. gibi bilim adamları arkeoloji çalışmalarla kanıtlamaktadırlar. Çin tarihçisi Siuan Tsan a göre Taraz, o devirin en büyük şehridir. VIII. yüzyılın ilk yarısında Haladjdaki elyazmalarında Taraz, Ünlü ve Allah vergisi Türklerin şehri olarak gösterilmektedir. Taraz, İpek Yolundaki asıl şehir olarak Çin Devleti için önemli sayılmıştır. Taraz, o zamanlar dünyanın dört köşesini (Çin i, Türkistan ı, İran ı ve Roma yı) bağlamıştı. Bu yüzden Çin imparatoru, bu şehri ele geçirmek için önce Türkeş Kağanı Su Lunu öldürtür. Çok zaman geçmeden taht tartışması başlar, Türgeşler halsiz düşerler, Çinliler böylelikle Taraz ve Taşkent i ele geçirirler. Türkler topraklarını almak için Araplardan yardım isterler. Türk-Arap askerleri Çinlilerle Taraz yakınlarında savaşıp onları yenerler. Bir daha Orta Asya ya Çinliler yaklaşamaz hale gelir. Bu savaş Çinliler için Orta Asya dan ümitlerini kestiği savaş olur. Taraz da Türkler için yeni dönem, İslam dönemi, başlar. Satuk Buğra Karahan, Aniden İspandjabtan (Sayram) çıkıp 840 yılında Taraz ı alır, kendini hakan ilan ederek halkı yönetir. O andan itibaren Таlas şehri Fars-Tacik dilinde l nin r olarak söylenmesi sebebiyle Таraz olarak kullanılmaya başlamıştır. 47 Bu olayı araştıran Kazak tarihçisi A. Margulan Kadır Satuk Buğra Karahan ı Abdurrahim olarak gösterir. 48 Bu bilgi, Karahan soy şeceresinde de bulunmaktadır. Taraz, Müslüman Türk ün başkenti sayılmaktadır. Taraz daki İslami bilimlerin Buhara yla aynı seviyede olduğu kabul edilmiştir. İşte onun temsilcisi Evliya Ata Karahan dır. Kazaklarda evliyalar çok olmuştur, fakat onlardan bir tek Karahan Baba Evliya Ata olarak adlandırılır. Şecereye göre Karahan ın eşi Ayşa Bibi, Iskak Bab ın kızıdır. Peygamber soyundan olan kadınlara bibi denilmiştir. Ayşa Bibi nin mezarının yanında Babaca Hatun un mezarı bulunmaktadır. Efsanelere göre Babaca Hatun, Ayşa K. Baypakov. Ulı Jibek Jolı Jane Ortağasırlık Kazakstan (İpek Yolu ve Orta Asırdaki Kazakistan). Almatı: 1992, s. 34. Margulan, age. s
Türkmen, Fikret
– Âşık Lütfi-Hayatı, Sanatı ve Hikâyeleri, (Haz. Fikret Türkmen vd.) Kars Belediyesi Kültür ve Sanat Yay., Kars 2011.
– Kazak Destanları VIII-Alpamıs ve Kambar Batır, TDK Yay., Ankara 2011 (Yard. Doç. Dr. Metin Arıkan ile birlikte)
– Türkmenistan Kültürü Araştırmaları, AKM Yayınları, Ankara 2010.
– Âşık Mevlüt İhsani’den Derlenen Halk Hikâyeleri, TDK Yayınları, Ankara 2009 (Prof. Dr. Mustafa Cemiloğlu ile birlikte).
– Karacaoğlan Araştırmaları, İzmir 2009 (Makaleler Antolojisi)
– Âşık Şevki Halıcı’dan Derlenen Halk Hikâyeleri, TDK Yayınları, Ankara 2009 (Prof. Dr. Mustafa Cemiloğlu ile birlikte).
– Âşık Şeref Taşlıova’dan Derlenen Halk Hikâyeleri, TDK Yayınları, Ankara 2008 (Nail Tan ve Mete Taşlıova ile birlikte)
– Kırgız Destanları III-Kocacaş Destanı, TDK Yayınları, Ankara 2007 (Gülsine Uzun ve Baki Bora Hança ile birlikte)
– Türk Dünyasında Köroğlu Anlatmaları (B. A. Garriyev), TDK Yayınları, Ankara 2007. (Yrd. Doç. Dr. Muvaffak Duranlı ve Dr. Feyzullah Rahmankulov ile birlikte)
– Kırgız Destanları VI-Manas Destanı (Sagınbay Orozbakoğlu), TDK Yayınları, Ankara 2007 (Şurubu Uraimova ile birlikte).
– Kazak Destanları IV-Kırım’ın Kırk Batırı (Murın Jırav (Serginbayev)), TDK Yayınları, Ankara 2007 (Yrd. Doç. Dr. Metin Arıkan ile birlikte).
– Türkmen Şiiri Antolojisi, Türksoy Yayınları, Ankara 1995. (Prof. Dr. Gurbandurdı Geldiev ile birlikte.)
– Manas Destanı Üzerine İncelemeler (Çeviriler I), TDK Yayınları, Ankara 1995.
– Manas Destanı, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 1995. (Alimcan İnayet ile birlikte.)
– Halk Bilimi Yöntemi, (K. Krohn-J. Krohn’dan Çeviri), TDK Yayınları, Ankara 1995. (Günsel İçöz ile birlikte).
– Türk Halk Edebiyatının Ermeni Kültürüne Tesiri, Akademi Kitabevi, İzmir 1992.
– Sahada Folklor Derleme Teknikleri, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İzmir 1992.
– Az i Ya (Olcas Süleymanov’tan Aktarma), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1992. (Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu ve Mustafa Öner ile birlikte.)
– Letâif-i Nasreddin Hoca (Burhaniye Tercümesi)-İnceleme, Şerh, Kültür Bakanlığı Millî Folklor Araştırmaları Dairesi Yayınları, Ankara 1989. [İlaveli İkinci Baskı: “Nasreddin Hoca Latifelerinin Şerhi (Burhaniye Tercümesi) Transkripsiyon, İnceleme, Metin”, Akademi Kitabevi, İzmir 1999.]
– Tâhir ile Zühre Hikâyesi (İnceleme-Metin), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1983. [İkinci Baskı: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 1998.]
– Âşık Garip Hikâyesi Üzerinde Mukâyeseli Bir Araştırma, Baylan Matbaası, Ankara 1974. [İlaveli İkinci Baskı: Âşık Garip Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli Bir Araştırma (İnceleme-Metin), Akçağ Yayınları, Ankara 1995.]
Papers:
– “Sepetçioğlu’nun Kendi Ağzından Hayatı, Eserleri, ve Eserleri Hakkında Yorumları” Zile Kültür Ve Sanat Dergisi: Tarih ve Kültür III. Zile Sempozyumu Bildiileri Özel Sayısı, İzmir, 2016. ss.402-406.
– “Mahtumkuli ve Türk Dünyası”, Türkologiya, Azerbaycan, 2015 ss.30-34.
– “İssledovaniya po Yazıku, Literature i Kulture Altayskix Tyurkov, İzdannıe v Turtsii” (Altay Türkçesi, Edebiyatı ve Folkloruyla İlgili Türkiye’de Yapılan Çalışmalar), Bilim Dergisi 2007-3, İnstitut Altaystiki im. S.S. Surazakova, Gorno-Altay-Altay Cumhuriyeti, 2007, s. 116-120.
-“Mahtumkulu ve Türk Dünyası”,Türkologiya Dergisi, Bakü 2015, s.30-35
-“Türk Kültüründe Tarihi Gelişim İçinde Hayvan ve Bitkilerin “Ölçü Birimi” Olarak Kullanılması Hakkında.” Milli Folklor, C.12, S.95, 2012, S.96-102
– “Dede Korkut’ta Halk Hukuku Unsurları”, Bilig, S. 58, Ankara 2011, s. 245-256. 35-41.
– “Oğuzların İdari Yapı ve Boy Teşkilatlarında Dikotomik Özellik”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, S. XI/I, İzmir 2011, s. 11-14.
– “Türkmen Edebi Geleneğinde Yunus Emre, Karacaoğlan, Mahtumkulu Çizgisi”, Milli Folklor, C.11, S.84, Kış,2009, s.18-22
– “Türk Halk Tiyatrosunda Hareket Komiğine Bağlı Mizahi Unsurlar.” (Pınar Fedakar ile birlikte). Milli Folklor. C. 11, S. 82, Yaz 2009, s. 98-109.
– “Mukayeseli Edebiyat ve Mukayeseli Folklor Çalışmaları Üzerine Görüşler”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Ege Üniversitesi Basımevi, C. VIII, S. II, İzmir 2008, s. 111-116.
– “Doğulu Konuların Rus Edebiyatında İşlenmesi Meselesi”, Turkish Studies, Osman Nedim Tuna Armağanı, C. 2/2, 2007, s. 680–689.
– “Er Töştük Destanındaki Stereotype Motiflerin Analizleri”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Ege Üniversitesi Basımevi, C. VI, S. I, İzmir 2005, s. 235–239.
– “Romanya Tatarları Arasında Yaşayan Ortak Destan ve Hikâyelerimiz”, Türk Dili, TDK Yayınları, S. 600, Ankara 2001, s. 698–706.
“Certains Types Humoristiques Arabes Et Persans Dans L’Humour Anatolien”, Historical and Linquistic Interaction Between Inner-Asia and Europe, Szeged-Macaristan 1997, s. 375–380.
– “Yeni Bir Oğuzname Yazmasında Cengiz Han ile İlgili Rivayetler”, Türk Kültürü Araştırmaları, (Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’a Armağan), Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Y. XXXII/1–2, 1994, Ankara 1996. s. 343–362.
– “Türk Ortak Yazı Dili Problemi”, Avrasya Etütleri, S. I, Ankara 1994, s. 81–86.
– “De la naissance à la mort” Sur le quelques croyances Anatolies”, Altaic Religions Relief and Practics, Budapest 1992, s. 389–394
– “Dede Korkut Hikâyelerinin Anadolu ve Rumeli’de Yaşayan Kolları”, Türk Kültürü Araştırmaları, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Y. XXIX/1–2, Ankara 1991, s. 345–369: [Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1988, Ankara 1994, s. 157–177: “Türkeli Gazetesi” 15 Haziran 1998.]
– “Deux Epopès Entre Türkmenistan et Anatolie”, L’Asie Centrale et ses Voisins, Paris-İnalco 1990, s. 121–129.
– “La Survie de Certaines Croyances et Coustumes Turque Anciennes en Anatolie”, Aspects of Altaic Civilization –III, Indiana-ABD 1990, s. 223–229.
– “Köroğlu’nun Özbek Varyantları”, Millî Folklor, Türk Dünyası Özel Sayısı, Ankara 1989.
– “Anatoliskıy i Uzbekskıy Variantı Skazaniye O Tahire i Zühre”, Sovetskaya Turkologıya, S. 3, Bakü-Azerbaycan 1987, s. 63–67.
– “Les Aires d’Expansiton des Anecdotes de Nasreddin Hoca”, Makedonsky Folklor, XIX, S. 38, Skopye-Yugoslavia 1986, s. 23–31.
– “Türkçe Söyleyen Ermeni Aşuğları”, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, S. IV, İzmir 1985, s. 1–9.
– “Kazan’da Bulunan Yeni Bir Oğuzname Nüshası Üzerine”, Millî Folklor, S. 26, 1985, s. 4–7
– “Nasreddin Hoca Fıkralarının Yayılma Sahaları”, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, S. III, İzmir 1984, s. 141–152.
– “Türk-Ermeni Halk Edebiyatı Münasebetleri”, Türk Kültürü, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Y. XX, S. 225, Ankara 1982, s. 146–152.
– “Ermeni Harfleriyle Yazılmış Bir Meddah Hikâyesi: Kapucubaşı”, Türk Folklor Araştırmaları Yıllığı, 1976, Ankara 1977, s. 277–295.
– “Ermeniler Arasında Türk Halk Hikâyeleri”, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Araştırma Dergisi, S. 7, Erzurum 1976, s. 17–23.
– “Azerbaycan’da Halk Hikâyeleri Çalışmaları Hakkında Notlar”, Türk Kültürü, Türk Kültürünü Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Y. XI, S. 128, Ankara 1973, s. 648–651.
– “Boğazlıyan’da Çiğdem Pilavı”, Türk Folklor Araştırmaları, C. 12, S. 242, İstanbul 1969.
Further information can be found in the following books written about him:
İbrahim Dilek, Ferah Türker, Türkmen Bilgesi, Türk Kültürü Araştırmaları Armağan Dizisi, Ankara,2015 (350 pages);
Alimcan İnayet, Zeki Kaymaz, Prof. Dr. Fikret Türkmen Kitabı, Ege Üniversitesi Yayınevi, İzmir, 2012 (736 pages);
Gürer Gülsevin, Metin Arıkan, Prof. Dr.Türkmen Armağanı, Kanyılmaz Yayınevi, İzmir, 2005.(864 pages).
Resmen başladılar! Twitter’dan Erdoğan’a operasyon
ABD seçimlerine dolaylı olarak müdahale ettiği ortaya çıkan Twitter, şimdi de 14 Mayıs seçimleri için Türkiye’de operasyona başladı.
Resmen başladılar! Twitter’dan Erdoğan’a operasyon
GİRİŞ 15.03.2023 12:06 GÜNCELLEME 15.03.2023 12:06
İlk Yorum Yapan Sen Ol
Haber7-Özel
Dünyanın en zengin insanı Tesla’nın sahibi Elon Musk‘ın sosyal medya devi Twitter‘ı satın almasının ardından, uygulamanın ABD‘deki seçimlere ve seçmenlere yönelik yaptığı algı operasyonları deşifre edilmişti. Musk, açıkladığı veriler ile Twitter’ın algoritmik hareketler ile takipçileri yönlendirdiğini ortaya çıkarmıştı. Küresel güçlerin ABD‘de uyguladığı algı operasyonunu şimdi de Türkiye’de uygulamak üzere harekete geçtiği tespit edildi.
FETÖ VE SOLCU HESAPLAR ÖNERİLİYOR
Twitter, Türkiye’de seçim tarihlerinin 14 Mayıs olarak açıklanması ve artık seçim sathına girilmesiyle birlikte Türk seçmenlere yönelik algı operasyonlarını hızlandırdı. Küresel seçim mühendisleri, Twitter‘da yeni hesap açan kişilere öncelikle FETÖ‘cü, muhalif ve solcu hesapları önerirken, hesap açıldıktan sonrası için de çalışmaları hızlandırdı.
‘SANA ÖZEL’ SAYFASI
Twitter yeni sürümünde ‘Sana özel’ olarak adlandırdığı sayfa ile kullanıcılara takip etmediği kişilerin paylaşımlarını da gösteriyor. Kullanıcıların takip etmediği hesaplara etkileşim sunulan bu sayfada, özellikle Erdoğan hükümetine muhalif kişiler ve bu kişilerin paylaşımları sunuluyor. Bu yöntem ile Twitter, seçim süreci boyunca seçmenlerin neyi görüp göremeyeceğine müdahale ederek bir manipülasyon gerçekleştiriyor.
CHP ÇALIŞMALARI İÇİN TÜRKİYE’YE GELDİLER
ABD’de de bu tip manipülasyon çalışmalarını yapan karanlık ilişkilerle dolu Benenson şirketinin ekibi CHP’nin seçim çalışmalarını yürütmek üzere bir süredir Türkiye’de yer alıyor. Daha önce 7 Haziran 2015 genel seçimleri ve 31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesinde de İstanbul’a geldiği belirtilen ekip uyguladığı sosyal medya kampanyaları ile bugüne kadar 2 kez Barack Obama‘yı ABD Başkanı olarak seçtirdi.
Taksim’de 5 yıldızlı bir otelde bulunduğu belirtilen ABD‘li bu ekibin İstanbul’u 4, Ankara, İzmir ve Adana’yı 2 bölgeye ayırarak her bölgeye özel sosyal medya çalışmaları yaptığı ve özel içerikler geliştirdiği öne sürülen iddialar arasında yer alıyor.
AFAD, KIZILAY VE HÜDA PAR ÜZERİNDEN KARALAMA KAMPANYASI
6 Şubat depremlerinin ardından Türkiye Cumhuriyeti Devleti 11 ilimizde binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği depremle mücadele ederken, bu sosyal medya mühendislerinin uyguladığı algı operasyonları nedeniyle, devlet bir yandan depremin yıkımı diğer yandan ise yalan dolu haberlerle uğraşmak zorunda kaldı.
Öte yandan aynı müdahale HÜDA PAR‘ın Cumhur İttifakı‘na destek vereceğini açıklamasıyla tekrar uygulamaya sokuldu. Millet İttifakı paydaşı siyasetçiler, gazeteciler ve sahte sosyal medya hesapları, 2012 yılında kurulan HÜDA PAR’ı, 1990’lı yılların karanlık dönemlerinde ismi gündeme gelen Hizbullah örgütüyle lanse ederek kanlı eylemlerin sorumlusu olarak öne çıkarmaya çalıştı.
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.