Press "Enter" to skip to content

Logo position: relative;. icon position: absolute; width: 50px; top: 0; left: 185px; ->

Yüksek Öğretim Kuruluna sesleniyoruz!

Altay tankı 23 Nisan’da teslim edilecek

Türk savunma sanayiinin en önemli projelerinden biri olan ve zaman içerisinde farklı süreçlerden geçen Altay tankı için yeni bir dönem başlıyor. BMC CEO’su Murat Yalçıntaş, üretilen ilk Altay tankının 23 Nisan 2023’de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edeceklerini açıkladı. Yalçıntaş ayrıca, Altay ile ilgili merak edilen soruları da yanıtladı.

Sertaç Aksan

Son dönemlerde oldukça önemli gelişmelere sahne olan yerli ve milli savunma sanayiinde son derece kritik bir eşik daha aşılıyor… Türk savunma sanayiinin marka projelerinden biri olan ve bugüne kadar farklı sorunlar yaşayan Altay tankı projesinde yeni ve önemli gelişmeler yaşanıyor.

İlk olarak Mart 2007’deki Savunma Sanayii İcra Komitesi Toplantısı sonunda milli tank üretimi için verilen karar ve aradan geçen onca yılın ardından Altay tankı için belki de en önemli kilometre taşlarından biri geride bırakılıyor.

BMC İcra Kurulu Üyesi ve Üst Düzey Yöneticisi Murat Yalçıntaş, Sakarya Arifiye’de bulunan Tank Palet Fabrikası’nda Altay tankı projesi başta olmak üzere söz konusu tesiste üretilen savunma sanayii projeleriyle ilgili son gelişmeleri anlattı. Yalçıntaş’a, BMC Savunma Genel Müdürü Mehmet Karaaslan ve BMC Power Genel Müdürü Mustafa Kaval da eşlik etti.

Buradaki her şeyin sahibi Türk Silahlı Kuvvetleri

Kamuoyunda söz konusu tesisin yanlış değerlendirmelerle anıldığı meselesiyle konuşmasına başlayan Yalçıntaş, bu alanın tamamıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait olduğunu ve BMC’nin 25 yıl boyunca burayı sadece işleteceğini yineledi. BMC’nin bu süreçte 50 milyon dolarlık yenileme yapma taahhüdünde bulunduğunu ve bunu da gerçekleştirmeye devam ettiklerini izah etti.

Fabrikada yabancı kökenli personelin çalıştığı, burada üretilen savunma sanayii ürünlerinin ihracatının başka ülkelerin iznine bağlı olduğu gibi dezenformasyonlara da değinen Yalçıntaş, söz konusu kritik tesiste çalışanların tamamının Türk olduğunu da söyledi.

Tesiste üretilen her bir sistemin tüm haklarının sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait olduğunun altını çizen Yalçıntaş, herhangi bir ihracat sıkıntısı yaşamayacaklarını, devletin ilgili kurumlarının onay vermesi halinde dost ve müttefik ülkelere Altay tankı başta olmak üzere tüm sistemlerin satışını yapabileceklerini söyledi.

Altay tank projesi neden gecikti?

Altay tankının çok uzun soluklu bir proje olduğunu, başlanılan dönemden bu yana çok farklı gelişmeler yaşandığını anımsatan Murat Yalçıntaş, “Türkiye de bu dönemde çok farklı muharebelere girdi. Farklı coğrafyalarda savaşlara da tanıklık ettik. Tüm bunlar çok ciddi geri beslemeler sağladı. Bu tecrübeler ışığında Altay tankında çok önemli güncellemeler yapıldı. Bu nedenle biz halihazırda elimizde olan tankı ‘Yeni Altay’ olarak nitelendiriyoruz.” dedi.

Altay tankı projesinin neden geciktiği eleştirilerine de yanıt veren Yalçıntaş, şöyle devam etti:

“Proje ilk başladığında Batılı bir ülke ile çalışılıyordu. Motoru ve aksamları bize onlar verecekti. Ama Suriye’deki terör bölgelerine yapılan harekatların ardından ambargo uyguladılar. Tank projesi de en çok ihtiyaç duyduğu sistemler olmadan ilerleyemedi.

Bu noktada Türk Silahlı Kuvvetleri bir karar verdi ve ‘Biz bunları kendimiz üreteceğiz. Kimseye bağımlı olmak istemiyoruz.’ yaklaşımını sergiledi. Başta güç grubu olmak üzere çok büyük bir hızda yerlileştirme çalışmaları başladı. Ancak bir güç grubunun tasarlanması, prototip üretimi, testler ve nihayetinde üretim en az 6-7 yıllık bir süreci kapsıyor.

Yerlileştirme sağlanana kadar başka ülkelerle iş birliği içerisinde süreci ilerlettik. Şimdi teslim edeceğimiz Yeni Altay’da güç grubu başka bir ülkeden temin edildi. Ama bir süre sonra bu sistemler de tamamen yerli olacak.”

Yeni Altay Tankı 23 Nisan’da teslim edilecek

Altay tankı dendiğinde akla doğal olarak BMC’nin geldiği ancak bu projede çok farklı şirketlerin, kamu kurumlarının, mavi ve beyaz yakalı yüzlerce kişilik ekiplerin çok ciddi desteği olduğu hususu da Yalçıntaş’ın üzerinde durduğu bir diğer konu oldu.

Altay tankının ne zaman teslim edileceği bilgisini de ilk kez açıklayan BMC CEO’su Murat Yalçıntaş, şunları söyledi:

“Ürettiğimiz ilk yeni nesil Altay’ı 23 Nisan 2023 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edeceğiz. Biz çok zorlu testler yaptık, testten elde ettiğimiz verilerle platformu geliştirdik.

Şimdi iki adet yeni nesil Altay’ı TSK’ya vereceğiz. Onlar da kendi testlerini yapacak. Sonrasında bize ‘Seri üretime geçebilirsiniz’ derlerse biz de hemen seri üretime geçeceğiz ve elimizdeki tüm imkanları kullanarak mümkün olan en hızlı şekilde yeni nesil Altay tankların seri üretimine Ankara’da başlayacağız.

TSK’daki testlerin çok uzun süreceğini düşünmüyoruz. 2025 yılı içinde Kore Güç Grubu ile Altay’ı üretmeye başlayacak ve hemen TSK’ya teslim edeceğiz.

En çok merak edilen konulardan birinin Altay tankına entegre edilecek yerli güç grubu olduğunu biliyoruz. Yerli güç grubuyla ilgili prototipler tamamlandı. Testlere başladık. Çok büyük bir aksilik olmazsa 2026 yılında yerli güç grubumuzla yeni Altay tanklarını üretip, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edeceğiz. Bu tarihten itibaren hem motor hem de transmisyon yerli olarak Altay’ın üzerinde boy gösterecek.”

Altay tankını isteyen çok sayıda ülke var

Türk savunma sanayii ürünlerinin dünyanın dört bir yanında oldukça başarılı işlere imza attığı bir gerçek. Bu kapsamda yerli ve milli imkanlarla üretilen bir tankın da ihraç edilebilme potansiyeline değiniyor Yalçıntaş.

Altay tankına yurt dışından çok ciddi bir talep olduğu bilgisini paylaşan Yalçıntaş, “Üretimlerimizin büyük çoğunluğunu TSK’ya teslim edeceğiz. Ancak yıllık 25-30 civarında tank ihracatı yapabilecek potansiyelimiz var. Eğer ilgili kurumlar uygun görürse dost ve müttefik ülkelere Altay tankı ihraç edebilmemizin önünde bir engel yok.” diyerek sözlerini tamamladı.

Video kurgu: Cihan Karaahmetoğlu

İran Ermənistan üçün “təhlükəsizlik üçbucağı” qurur

Axar.az xəbər verir ki, bunu erməni politoloq Ara Poqosyan deyib.

“Ən azı iki “üçbucaq” mümkündür: Ermənistan-İran-Hindistan və Ermənistan-İran-Çin. Bu, kifayət qədər uğurlu ola bilər. Ən əsası isə bu əməkdaşlıq Rusiyanın müqaviməti ilə üzləşməyəcək, çünki bu əməkdaşlıq Rusiya maraqlarına ziddiyyət təşkil etməyəcək.

Bu, İrəvanın KTMT tərəfdaşları ilə münasibətlərinin soyuması fonunda xüsusilə aktualdır – xüsusən ölkənin KTMT daxilində mövcud təhlükəsizlik sisteminə alternativi olmadığı üçün. Ölkədəki bəzi qərbyönlü qüvvələrin Ermənistan və regionun digər dövlətləri üçün ümid bəslədiyi NATO-ya gedən yol əslində Türkiyədən keçir. Gələcəyə ümidini bu hərbi alyansa bağlayan hər kəs bunu nəzərə almalıdır. Bu mənada Türkiyənin aydın strategiyası var və o, milli dövlət maraqlarını, məsələn, hansısa “sülh epoxası” adı altında qurban verməyə hazır olan ölkələrdən deyil. Türkiyə üçün “sülh epoxası” yox, milli məqsədlərin həyata keçirildiyi dövrdür”, – Poqosyan bildirib.

O iddia edib ki, Ərdoğan bölgəni türk rənglərinə boyamaq və Osmanlı İmperiyasını bərpa etmək üçün iddialı planlar qurur:

“Bunun birinci şərti türk dünyası ilə birləşmək olmalıdır. Türkiyə Ermənistanı türk dünyasını parçalayan “paz” kimi görür. Böyük Turan ideyası Qərb üçün də faydalıdır. Üstəlik, bu ideya Çinin yüksəlişini cilovlamaq üçün illər ərzində Qərb ölkələri tərəfindən gücləndirilib.

İndi Rusiya-Çin-İran üçtərəfli əməkdaşlığının formalaşması aktiv fazaya qədəm qoyub, Türkiyənin Qərb üçün dəyərinin daha da artacağını görəcəyik”.

Türk Hemşireler Derneği: ‘Halkımıza Nitelikli Bakım Veremiyoruz! Engellerimiz Var ‘

Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde Hemşirelik Programına yüksek lisans eğitimi için başvuran öğrencilere, birinin uzmanlık alanı veteriner farmakoloji, diğerinin uzmanlık alanı veteriner parazitoloji olan iki veteriner öğretim üyesinin danışman olarak atanmak istediği bilgisi, 2022 yılının Haziran ayında derneğimize ulaşmıştır.

22.03.2023 – 19:10 Yayınlanma

İlk günden bu yana gerek sözlü gerekse yazılı olarak uzman hemşire yetiştirmenin veteriner öğretim üyeleri eliyle olmasının uygun olmadığını kendilerine anlatmaya çalıştık. YÖK’e ve Fırat Üniversitesi Rektörlüğü’ne yazılı başvurularda bulunduk.

Fırat üniversitesi bu konuda YÖK’e danıştı. YÖK tıp sağlık komisyonunda yer alan, bu ülkenin sağlık alanında eğitim veren fakültelerin dekanları veteriner öğretim üyesinin uzman hemşire yetiştirmesini uygun bulmadı.

Ancak üniversite yönetimi yanlışı yanlışla düzeltme ısrarından vazgeçmedi; veteriner öğretim üyelerinin, hemşire öğretim üyelerine mobbing uygulamasına ve onları tehdit etmesine göz yumdu. Hemşire öğretim üyelerine yapılan tehdit resmi olarak birden fazla kez kayıtlara geçti.

Mesleğini ve meslek kimliğini korumak adına mücadele eden Hemşire öğretim üyesi, uzaklaştırma kararı çıkartılacak düzeyde tehdide maruz bırakıldı. Üniversite yönetimi buna göz yumdu.

*Türk Hemşireler Derneği Başkanı – Azize Atlı Özbaş

Veteriner öğretim üyesinin, Anabilim dalındaki hemşire öğretim üyelerine mobbinge yönelik açılan soruşturmada mobing belgelendi. Soruşturmacı bu öğretim üyesinin bölüm dışında görevlendirilmesini önerdi.

Üniversite yönetimi bunu da görmezden geldi. Mobbingi, tehdidi, şiddeti meşrulaştırdı, yazılı olarak üniversiteye başvuran ve hemşire hoca isteyen öğrencilerinin hakkını gasp etti, 17.03.2023 tarihinde iç hastalıkları yüksek lisans öğrencilerine veteriner öğretim üyesi danışman atamasını resmen gerçekleştirdi.

Soruyoruz!

Vermesi gereken asgari dersleri bile tamamlayamayan, yüksek lisans programında tek bir ders bile yürütemeyen veteriner öğretim üyelerinin o bölümde tutulmasının, üstüne yüksek lisans öğrencisi verilmesinin gerekçesi nedir?

Bu ülkenin 200’e yakın dekan hocasının uygun bulmadığı bu uygulamadaki ısrarınızın nedeni nedir?
Kadın öğretim üyeniz uzaklaştırma kararı aldırmak zorunda kalacak kadar tehdit edildiğinde üniversite yönetiminiz hangi önlemi aldı?

Lisansüstü hemşirelik öğrencisi almak için mobbingden, tehditten geri durmayan veteriner öğretim üyelerinize istediklerini vermenin kurum kültürünüze ne yaptığının farkında mısınız?

Nitelikli hemşirelik hizmetlerinin yolunun nitelikli hemşirelik eğitimden geçtiği bilinciyle Fırat Üniversitesi yönetiminde yer alan tüm öğretim üyelerine sesleniyoruz!

İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalında veteriner hekimlerin yüksek lisans öğrencilerinin tez danışmanlığı üstlenmesi hukuka aykırıdır. Yaptığınız yanlıştan dönünüz!

Şiddeti, tehdidi, zorbalığı meşrulaştıran, ödüllendiren bir kültür öncelikle kurumunuza, sonra size zarar verecektir. Kabul etmeyiniz.

Yüksek Öğretim Kuruluna sesleniyoruz!

Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünün hukuka ve bilimsel gerekliliklere aykırı uygulamayı sürdürmesi halinde başta ilgililer hakkında disiplin soruşturması başlatmak üzere gerekli işlemleri bir an önce tesis ediniz.

Meslektaşlarımıza, sağlık çalışanlarına, öğrencilerimize sesleniyoruz!

Nitelikli eğitim hakkımızdır, talep ediniz.

Halkımıza sesleniyoruz!

Sizlere hak ettiğiniz bakımını sunmak için nitelikli bir hemşirelik eğitimi mücadelemizde yanımızda olunuz.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.