Press "Enter" to skip to content

Maraqlı romanlar

‘Dizinin dizime değişi, Handan’ın annesi için bir kelebeğin kanat çırpışıysa benim için kasırgaydı. Kaç sene geçti, hâlâ unutmam, günde en az beş sefer aklıma gelir. Biliyorum bu durumun, kökeni memeden kesildiğim güne kadar uzanan psikolojik nedenleri vardır. Ama bir kadını unutulmaz yapan şey, bir vakitler ona duyulan arzunun şiddetiyle doğru orantılı değil midir? O arzunun kıyısında, gerçekleşme olasılığının tam yanı başında, sanki arada başka hiçbir engel yokmuş gibi rahat davranabilmekle, kendini o tatlı yanılsamaya kaptırabilmekle doğru orantılı değil midir? Bu olgunun da mı sorumlusu benim mutsuz geçen çocukluğum? Cevap? Yok! Kalırsın öyle. ‘ Taşrada ve kâinatta, yapayalnız kalmış erkek çocukların hikâyesi.

Kısa Olmamasına Rağmen, Akıcılığı Sayesinde Bir Oturuşta Okunan 39 Roman

Bir oturuşta okunan kitaplar denildiğinde genelde kısa olanlar akla gelse de bazıları vardır ki hiç de kısa olmamasına rağmen elinize almanızla bitirmeniz bir oluverir..

Listede gerçekten kısa kitaplar da var elbette. Çünkü bu kitaplar, daha yayımlandığı gün bu gibi listelerde yer almayı hak etmiştir..

İçeriğin Devamı Aşağıda

1. Dan Brown – Dijital Kale

Ulusal Güvenlik Teşkilatı dünyanın kaderini değiştirecek ve dijital ortamdaki tüm şifreli metinleri bilecek özel bir bilgisayar üretir. Ne var ki, günün birinde bu özel bilgisayar karşılaştığı esrarengiz bir şifreyi çözemez. Ve kriptoloji uzmanı, zeki ve güzel Susan Fletcher göreve çağrılır. Genç kadın korkunç bir gerçekle yüzleşir. Silahlarla ya da bombalarla değil, Amerika Birleşik Devletleri’nin en güçlü haber alma örgütü olan Ulusal Güvenlik Teşkilatı çözülemez bir şifreyle rehin alınmıştır.

Sırlar ve yalanlar fırtınasına yakalanan Fletcher inandığı teşkilatı kurtarma savaşı verir. Dörtbir yandan ihanete uğrayan güzel kadın yalnızca ülkesini değil, kendi canını ve sevdiği erkeği de kurtarmaya çalışır.

400 Sayfa

2. John Steinbeck – Fareler ve İnsanlar

Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan John Steinbeck’in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir kesitindeki dramı insani ayrıntıları kaçırmadan sergilerken, ‘tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun’ türküsünü dillendirir. Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir.

Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small’un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında. Kitabın ismine ilham veren Robert Burns şiirindeki gibi; ‘En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider. ‘

128 Sayfa

3. J. K. Rowling – Harry Potter Serisi

Yaşlı, genç fark etmeksizin halen birçoklarının favori kitaplarından olan bu seri, okunmaya başlandığı zaman kolay kolay elden düşmeyecek kitapların başında geliyor.

Harry Potter sıradan bir çocuk olduğunu sanırken, bir baykuşun getirdiği mektuplarla yaşamı değişir: Başvurmadığı halde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na kabul edilmiştir. Burada birbirinden ilginç dersler alır, iki arkadaşıyla birlikte maceradan maceraya koşar. Yaşayarak öğrendikleri sayesinde küçük yaşta becerikli bir büyücü olup çıkar.

Hikaye de bundan sonra başlar!

J.K. Rowling’in zengin düşgücü, onu bebeğiyle yalnız yaşayan sıradan bir anneden, kitapları dünyada 90 milyondan fazla satan, 40’tan fazla dile çevrilen parlak bir yazara dönüştürdü.

Ortalama 400 Sayfa

4. Khaled Hosseini – Uçurtma Avcısı

Emir ve Hasan, Kabil’de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk. Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir’le Hasan’ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.

Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California’ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan’ın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları. Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.

Uçurtma Avcısı’nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü.

375 Sayfa

5. Amin Maalouf – Semerkant

‘Titanic’te Rubaiyat! Doğu’nun çiçeği Batı’nın çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim!’ Amin Maalouf, ‘Afrikalı Leo’dan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğu’ya, İran’a bakıyor. Ömer Hayyam’ın Rubaiyat’ının çevresinde dönen içiçe iki öykü. 1072 yılında, Hayyam’ın Semerkant’ında başlayan ve 1912’de Atlantik’te bit(mey)en bir serüven. Bir el yazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran’ın tarihinin de okunuşunun öyküsü / tarihi.

256 Sayfa

İçeriğin Devamı Aşağıda

6. Adam Fawer – Olasılıksız

Bitirmek için yarını, başkasına anlatmak için bitirmeyi beklemeyeceksiniz.

Bir sabah, yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızı düşünerek uyandınız. Bir saat sonra, onunla sokakta karşılaştınız. Sizce bu sadece bir tesadüf mü, yoksa çok daha farklı bir anlamı olabilir mi?

Siz hiç Loto’da büyük ikramiyeyi kazanmadınız. Ama birileri kazanıyor. Hem de sürekli! Onlar sizden daha mı şanslılar?

Şans nedir gerçekten? İçinizde bütün parayı kırmızıya yatırmanız gerektiğini söyleyen bir his var. Bu his bir öngörü müdür? Yoksa daha fazlası mı?

Yolda gidiyorsunuz. Kafanızı çevirip yandaki küçük parkta baktınız ve bir anda bu anı daha önce de yaşamış olduğunuzu hissettiniz. Evet, Deja Vu. Sizce nedir Deja Vu; Geçmiş mi, rüya mı yoksa geleceği mi görüyorsunuz?

Eğer siz de kontrolün kimde olduğunu merak ediyorsanız, ‘Olasılıksız’ tam size göre bir roman…

475 Sayfa

7. Ahmet Ümit – Beyoğlu Rapsodisi

Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden. Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çok kültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi. İnsanın bencilliğini, acımasızlığını, öfkesini, çaresizliğini en iyi anlatan mekân. Soluk soluğa bir gerilim, benzersiz bir final. Çok kollu, çok dallı büyük bir ırmağa benzeyen bu muhteşem cadde, papazı, fahişesi, cami hocası, pezevengi, hahamı, Alevi dedesi, bankacısı, işportacısı, öğrencisi, öğretmeni, tinercisi, dönercisi, dekoratörü, evsizi, midye satıcısı, esrar satıcısı, kanun kaçağı, Anadolu kaçağı, Avrupa kaçağı, Amerika kaçağı, Afrika kaçağı, yani yaşam kaçağı, beyazı, karası, sarısı, kızılı yani insan görünümünde olan kim varsa, hepsini, herkesi sorgusuz sualsiz kucaklamıştı.Kiliseleri, camileri, sinagogları, hanları, hamamları, bankaları, giyim mağazaları, kitabevleri, meyhaneleri, birahaneleri, şaraphaneleri, kafeleri, kültürevleri, randevuevleri, sinemaları, tiyatroları, galerileri, vakitleri çoktan dolduğu halde ömür sürmeye çalışan bilmem kaç yüzyıllık inatçı binaları, dar sokakları, kör çıkmazlarıyla Grande Rue de Pera, Cadde-i Kebir, İstiklal Caddesi ya da Beyoğlu nasıl adlandırılırsa adlandırılsın burası her gün, her an değişen yeryüzünün en büyük tiyatro sahnesi gibiydi.’

408 Sayfa

8. Antoine de Saint-Exupery – Küçük Prens

Antoine de Saint-Exupéry tarafından New York’ta bir otel odasında yazılan Küçük Prens yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. Küçük Prens’in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. Gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında Dünya’ya da uğrayan Küçük Prens Sahra Çölü’nde bir pilotla karşılaşır. İşte olan biteni de bu pilot anlatır bize. Kimdir Küçük Prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır, gittiği diğer gezegenlerde kimlerle karşılaşmıştır ve neler öğrenmiştir? Bu öyküyü dinlerken Küçük Prens’in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlamlandırmada ‘ne kadar da büyüdüğümüzü” görüyoruz. Küçük Prens’in de dediği gibi “Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten.”

112 Sayfa

9. Jean-Christophe Grange – Kızıl Nehirler

Biz Efendileriz, Biz Köleleriz. Biz Her Yerdeyiz, Hem de Hiçbir Yerde. Biz Karar Verenleriz. Kızıl Nehirlerin Hakimiyiz. Kalbinize güvenmiyorsanız ya da ocakta yemeğini varsa, bu kitabı okumaya başlamayın. grange’nin sınır tanımayan hayal gücü, sürekli artan gerilim, etkileyici karakterler, birbirinden korkunç cinayetler; hepsi daha ilk satırlardan itibaren size hükmedecek. ‘Kızıl Nehirler’ sadece Fransa’da 450 000 sattı ve 20 dile çevrildi. Soluk kesen bir tempo. İnsanı hemen saran bir hikaye. Çok gerçekçi şiddet sahneleri. İki sıradışı insanın çevresinde gelişen olaylar: biri enerji dolu, tecrübeli bir polis, diğeri sokaklardan gelme Mağripli bir çaylak. ‘İnsanı daha ilk sayyfalardan itibaren sarsan, altüst eden, yutan o kitaplardan biri. Sizi sürekli olarak gerilimin sınırlarında dolaştıracak; akkor hal,ine gelmiş bir telin üzerinde yürüyormuş hissi verecek kusursuz bir thriller.’ Le Monde ‘James Ellroy ve Thomas Harris etkisinde bir seri cinayet hikayesi.’

Le Nouvel Observateur

405 Sayfa

10. Zülfü Livaneli – Kardeşimin Hikayesi

Serenad fırtınasından sonra Livaneli’den nefes kesen bir roman..

Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalı’nın kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir.

Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız.

Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadeniz’in lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.

330 Sayfa

İçeriğin Devamı Aşağıda

11. İhsan Oktay Anar – Puslu Kıtalar Atlası

Bir ‘ilk kitap’, Türkçe edebiyatta yeni ve pırıltılı bir yazar. ‘Yeniçeriler kapıyı zorlarken’ düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: ‘Dünya bir düştür. Evet, dünya. Ah! Evet, dünya bir masaldır.’ Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve ‘puslu kıtalar’ üzerine bir roman.

238 Sayfa

12. Erasmus – Deliliğe Övgü

Eski Yunan ve Roma kültürünün canlandırıldığı Rönesans’ın en önemli savunucusu, Hümanizmin Batı Avrupa’daki en büyük temsilcisi olan Erasmus, aynı zamanda Reform’a giden kapıyı aralayarak günümüz Avrupası’nın şekillenmesine yardım eden ve kültür hayatına etki eden isimlerden biridir.

‘Deliliğe Övgü’ ise onun, fikirlerini cesurca dile getirdiği en önemli ve en popüler eserleridir. 1509’da kaleme alınan eser ilk kez 1511’de Paris’te basılmış, ilerleyen yıllarda çok sayıda Avrupa diline tercüme edilerek defalarca tekrar baskıları yapılmıştır. Ancak bu sakıncalı eser 1527 yılında Paris’te, daha sonra Milano, Venedik, İspanya ve Portekiz’de yasaklanmıştır. Çağının tüm nüfuzlu kişilerinin onunla tanışmak, onun desteğini almak için yarıştığı Erasmus ‘ Deliliğe Övgü’ ile engin bilgisini, zekasını, gözlem ve kurgu yeteneğini ortaya çıkarmış, eser Avrupa’da büyük ses getirmiştir. …

İşte ben (Delilik), insanların kendilerini boğdukları bütün dertleri birbirlerinden ayırarak hafifletmesini bilirim; ölümlülere dağıttığım cehalet ve gafletle onlara bazen daha mutlu bir talihin tatlı ümidini yollar, bazen ayaklarına sevimli şehvetin bir günlük güllerini serperim; iyiliklerim onları cezbeder ve ecel perisi eğirecek ipliği kalmamış, hayat onları kendiliğinden terk etmiş gibi olunca bile hayat için en ufak bir nefret duymak şöyle dursun, onu bırakmaya yöneltmesi gereken sebepler ne kadar artarsa, onların da hayata bağlılıkları o kadar artar…

136 Sayfa

13. Murat Menteş – Dublörün Dilemması

‘ . Biz yetimler intikam iştiyakıyla doluyuzdur. Dehşeti dengelemeye yatkınızdır. Başkalarının öçlerini de almaya hevesleniriz. Yetimlik bize kanlı doğaçlamalar yapma cüreti verir. Suçlamakla ya da suç işlemekle kaybolmayan bir masumiyet imtiyazına sahibizdir.

İtiraf etmeliyim ki, aziz okur, benim ömrüm, her birini gebertmek istediğim insanlarla aramdaki buzdağlarını eritmeye çalışmakla geçiyor. Mesela zenginlerden nefret ediyorum, ne yapayım, elimde değil. O restoran sürüngenleri, fiyaka kumkumaları, yapmacık kasvetin mıymıntı bekçileri, ticari bir şiveyle konuşan zehirli papağanlar, hileli bir neşe içinde geviş getiren bunak vampirler, modanın ipiyle kuyuya inen kibirli cambazlar, tatile gebe fırlamalar, alaturka bir sadizmle zıvanadan çıkanlar, alafranga bir mazoşizmle yılışıklaşanlar. Hepsine teker teker Kolombiya kravatı takmak istiyorum! [Kolombiya kravatı: Meksika mafyasının uyguladığı bir cezalandırma biçimi: Kurbanın gırtlağına bir delik açılır ve dili bu delikten sarkıtılır.]

Gerçi zamanla esnekleştim. Ulaşılması ve vazgeçilmesi en zor nimetin sükunet olduğunu anladım galiba. Tamam, zenginlere merhamet duyacak kadar güçlü değilim hâlâ, fakat sayıların artışındaki boşunalığın eşiğini görebiliyorum. İbrahim Kurban’dan öğrendiğim kadarıyla, yeşil banknotlar kamuflajdan başka bir şeye yaramıyor. Aptallığı, beceriksizliği, acizliği, yalnızlığı kamufle ediyorlar. Ayrıca, yetimlik zaman aşımına uğramaz, haddizatında yetim olmayanlar da yetimliğe doğru seyreder. Yani kimsesizlik, kimsenin tekelinde değildir. Kainat ve tarihin bekleme salonunda biraz soluklanıyoruz, çoğunlukla da adımız anonslanmadan kainata ve tarihe gömülüyoruz. ‘

263 Sayfa

14. Wilhelm Reich – Dinle Küçük Adam

Wilhelm Reich’ın, deyimleşmiş ‘küçük adam’a seslenişi, bilimsel değil, insanca bir belgedir. 1946 yazında, yayımlanma amacı olmadan, Orgon Enstitüsü’nün arşivi için yazılmıştır. Uzun yaşam ve acı deneyimlerinden damıtılan, kendi gerçek gereksinimlerinden bilincine varmaları ve artık zalimce kendi kendilerini mahvetmekten vazgeçmeleri için, insanlara yöneltilmiş sarsıcı bir çağrıdır.

128 Sayfa

15. Jose Mauro de Vasconcelos – Şeker Portakalı

Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos’un başyapıtı Şeker Portakalı, ‘günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü’dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos’un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze’nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı ‘yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını’ söyler.

200 Sayfa

İçeriğin Devamı Aşağıda

16. Dan Brown – Da Vinci Şifresi

Da Vinci Şifresi satışa çıktığı ilk haftanın sonunda büyük bir başarı kazandı. New York Times’ın ‘en çok satanlar’ listesine ‘1 Numara’dan girdi. Aynı zamanda Wall Street Journal, Publishers Weekly ve San Francisco Chronicle’ın ‘en çok satanlar’ listesinde ilk sıradaki yerini uzun süre korudu. Colombia Pictures kitabın film haklarını satın aldı.

Harvard Üniversitesi Simge-Bilim Profesörü Robert Langdon, Paris’te iş gezisindeyken, gece yarısı, Louvre’un yaşlı müdürünün ölü bulunduğu haberini alır. Langdon ve yetenekli Fransız kriptoloji uzmanı Sophie Neveu, cesedin etrafındaki izleri takip ederek bu garip esrar perdesini araladıkça, ipuçlarının onları Da Vinci’nin tablosuna götürdüğünü keşfederler. Büyük usta bu sırrı herkesin görebileceği bir yere, ünlü eseri Mona Lisa tablosunun içine gizlemiştir. Langdon bu garip bağlantıyı açığa çıkarınca tehlike artar. Cinayete kurban giden müze müdürü de, Sir Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo, Da Vinci ve aralarında diğer ünlülerin de bulunduğu gizli bir kuruluş olan Sion Manastırı Derneği’nin bir üyesidir. Langdon, aydınlatmaya çalıştıkları bu tehlikeli sırrın yüz yıllardır tarihin derinliklerinde gizlendiğinden şüphelenir. Böylece Paris ve Londra sokaklarında amansız bir kovalamaca başlar. Langdon ve Neveu, kendilerini, atacakları her adımı önceden bilen esrarengiz olduğu kadar da çok zeki olan bir adamla karşı karşıya bulurlar. Eğer bu karmaşık bilmeceyi çözemezlerse Priory’nin büyük yankılar uyandıracak bu çok eski gerçeği ebediyen kaybolacaktır.

495 Sayfa

17. Dostoyevski – Yeraltından Notlar

‘İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize. Utanırız bundan, insan olmayı yüz karası sayarız, benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. Ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş olmaktan. Zevk duyuyoruz bundan. Çok yakın bir gelecekte bir şekilde düşüncelerden doğmanın yolunu bulacağız.’

Dostoyevski’nin Gogol etkisinden kurtularak kendi sesiyle verdiği ilk büyük yapıt olan Yeraltından Notlar, Avrupa’daki büyük varoluşçu edebiyatı müjdeleyen bir roman. Kitap, okuruna ‘yeraltı’ diye adlandırdığı bir ruh halinden seslenen kahramanın uzun, çılgınca söyleviyle başlıyor. Ardından, bu ahlakçı, uyumsuz, dürüst kişinin yaşadığı bir aşağılanma olayı anlatılıyor. Yüz elli yıldır okunan gerçek bir başyapıt.

160 Sayfa

18. Jack London – Vahşetin Çağrısı

Vahşetin Çağrısı Jack London’ın en önemli eserlerinden biridir. Yazar bu kitabında, altına hücum çağını değişik bir açıdan ele alır. Romanın başkahramanları kızak köpekleridir. Jack London, altın hırsıyla gözü dönmüş insanların günlük yaşamlarını, davranışlarını, duygularını ve egolarını bir köpeğin gözüyle yansıtmaktadır. Evcil bir köpeğin kızak köpeği olması ve bunu takip eden olaylarla köpeklikten kurtluğa dönüşümü anlatılır. Burada yazar, bu dönüşümü verirken insanların değişimini de gözler önüne serer. Bu nedenle Vahşetin Çağrısı altına hücum çağı kapandıktan sonra bile önemini ve değerini hâlâ korumaktadır.

112 Sayfa

19. Haruki Murakami – İmkansızın Şarkısı

Bir yolculuk sırasında Beatles’ın ‘Norwegian Wood’ adlı parçasını duyan kahramanımız 37 yaşındadır ve bu parça onu Tokyo’da geçirdiği üniversite yıllarına götürecektir. En yakın arkadaşının intihar edişi, geçen zamanın ardından onun kız arkadaşıyla yakınlaşması, araya giren zorunlu ayrılık ve yeni bir kız arkadaş. ‘İmkânsızın Şarkısı’ yalın, çarpıcı ve sıcak bir aşk hikâyesini anlatıyor. Yazarı HARUKİ Murakami Japon edebiyatının aykırı, ama en çok okunan yazarı. Japon geleneklerinin dışında geliştirdiği üslubuyla adından çok söz ettiren Murakami’yi dünyaya tanıtan roman ‘İmkânsızın Şarkısı’.

1968-1970 yılları arasında geçen olaylar, o günün toplumsal gerçeklerini de satırlara taşıyor. Ama romanın odağında bu toplumsal olaylar değil üçlü bir aşk var. Gençliğin rüzgârıyla hareketlenen ‘İmkânsızın Şarkısı’nı ölümle erken karşılaşan gençlerin hayatı yönlendiriyor. Hiçbir şeyin önem taşımadığı, amaçsızlığın ağır bastığı, özgür seksin kol gezdiği bir öğrenci hayatı. Ama diğer yanda da yoğun duygular var. İmkânsız aşklar, imkânsız şarkılar söyleten. Hemen hemen her Japon gencinin okuduğu roman anayurdu dışında da çok kişi tarafından sahipleniliyor.

352 Sayfa

20. A. Nihal Atsız – Ruh Adam

‘Ruh Adam’, Türk edebiyatında pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihî romanlarını okumuş olanlar, tarihî bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır. Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikâyesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey olmadığı görülecektir. ‘Ruh Adam’, kendi nefsi ile mücadele eden bir insanın macerasıdır. Edebî-ruhî tahlilini yapanlar, eserin hakikaten bir roman mı, yoksa yaşanmış bir hayat mı olduğunu kestirmekte hayli tereddüde düşeceklerdir.

248 Sayfa

İçeriğin Devamı Aşağıda

21. Franz Kafka – Dönüşüm

Franz Kafka’nın 1915’te yayımlanan Dönüşüm adlı öyküsü, yazarın, anlatım sanatının doruğuna ulaştığı bir eseridir. Küçük burjuva çevrelerindeki yozlaşmış aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen bu uzun öykü, aynı zamanda toplumun dayattığı, işlevini çoktan yitirmiş kalıplara bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı bir biçimde dile getirir.

Kitabın Değişim olarak bilinen adının gerçekte Dönüşüm olduğu, ifadesini Ahmet Cemal’in açıklamasında bulur: ‘Gregor Samsa’nın bir sabah kendini yatağında bir böcek olarak bulması, salt bir değişim değil fakat ‘başkalaşım’dır O, insanlığını koruyarak bazı değişiklikler geçirmemiştir; artık farklı bir canlı türü olmuştur.’

Bu açıklama, Kafka’nın eserini tanımlarken kullandığı ifadeyle de örtüşür: ‘Herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. Şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. Özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi. Oysa insanlar için doğal yaşam, insanca yaşamdır. Ama bunu anlamıyorlar. Anlamak istemiyorlar. İnsan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var. Hayvana geri dönülüyor. Böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay.’

104 Sayfa

22. Agatha Christie – On Küçük Zenci

Yargıç Wargrave birinci mevki kompartımanında purosunu tüttürerek The Times gazetesinin politika haberlerini dikkatle okuduktan sonra gazeteyi bırakıp camdan dışarı baktı. Somerset’den geçiyorlardı. Daha iki saatlik yolları vardı.

Zenci adası hakkında şimdiye kadar gazetelerde okuduklarını düşünmeye başladı. Adanın deniz ve yat meraklısı bir Amerikalı milyoner tarafından satın alındığını, Devon sahillerine yakın olan adaya modern ve lüks bir köşk yapıldığını biliyordu; ama, anlaşıldığına göre, Amerikalı milyonerin yeni evlendiği üçüncü karısı denizi sevmiyordu ve adayı satışa çıkarmıştı. Satış için gazetelerde birçok ilan çıkmıştı. Sonunda adanın Owen adında biri tarafından satın alındığı duyulmuştu. Bu haberden sonra gazetelerin dedikodu yazılarının fısıldaşmaları başlamıştı. Zenci adası aslında Gabrielle Turl adında Hollywood’lu bir film yıldızı tarafından satın alınmıştı. Yıldızın bu adada kimse tarafından rahatsız edilmeden birkaç ay geçirmeyi düşündüğü ileri sürülmekteydi. Başka bir yazar ise, Zenci Adasının bazı gizli deneyler için İngiliz Amirallik Dairesi tarafından satın alınmış olduğunu iddia ediyordu.

191 Sayfa

23. Emrah Serbes – Erken Kaybedenler

AnKara polisiyeleriyle tanıdığımız Emrah Serbes, bu defa direksiyonu kırıyor ve edebiyatımızda pek de işlenmemiş bir başka meseleye el atıyor. Erkek çocukların enerjik, hüzünlü, alengirli dünyasına giriyoruz. Baba çalışıyor, anne ev hanımı, muhafazakârlığın kalesi. İşçiler, yoksullar, teyzeler, abiler. Kolay ağlayan sert adamlar. Taşra seyrekliği, mahallenin kalabalığı. Kıskanç, gururlu, saf ergenler. Emrah Serbes, çabuk öfkelenen, kolay vazgeçen, baştan çıkmış erkek çocukları konuşturuyor. Kederli, insana dokunan komik hikâyeler bunlar.

‘Dizinin dizime değişi, Handan’ın annesi için bir kelebeğin kanat çırpışıysa benim için kasırgaydı. Kaç sene geçti, hâlâ unutmam, günde en az beş sefer aklıma gelir. Biliyorum bu durumun, kökeni memeden kesildiğim güne kadar uzanan psikolojik nedenleri vardır. Ama bir kadını unutulmaz yapan şey, bir vakitler ona duyulan arzunun şiddetiyle doğru orantılı değil midir? O arzunun kıyısında, gerçekleşme olasılığının tam yanı başında, sanki arada başka hiçbir engel yokmuş gibi rahat davranabilmekle, kendini o tatlı yanılsamaya kaptırabilmekle doğru orantılı değil midir? Bu olgunun da mı sorumlusu benim mutsuz geçen çocukluğum? Cevap? Yok! Kalırsın öyle. ‘ Taşrada ve kâinatta, yapayalnız kalmış erkek çocukların hikâyesi.

Erken Kaybedenler. Yoldan çıkmış bir neslin manifestosu.

143 Sayfa

24. Hakan Günday- Kinyas ve Kayra

‘Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı’nın yüzü. Bilmiyorum. Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.

Kayra, bir gün bana ‘Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun’ demişti.’

576 Sayfa

25. J. D. Salinger – Çavdar Tarlasında Çocuklar

Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater’ı ve Ackley’i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice’i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.

Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger’ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler. Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield’in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger’ın. 1993’te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963’ten bu yana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.

208 Sayfa

İçeriğin Devamı Aşağıda

26. Sabahattin Ali – İçimizdeki Şeytan

‘İsteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.. ‘

Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın ‘kapana kısılmışlığını’ gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, ‘insanın içindeki şeytan’a keskin bir bakış.

268 Sayfa

27. Hank Moody – Tanrı Hepimizden Nefret Ediyor

Hank, New York Levitown’un Long Island kısmında dünyaya geldi. Yazarlık serüveninin başlarında pılıyı pırtıyı toplayıp New York City’e yollandı, burada kendisini döndürmek için Blockbuster’da (VHS kaset, oyun kiralama vb. şeylerin olduğu market zinciri) takılacaktı. Aslına bakarsanız Hank’in yeteneği ve zaman içerisinde görücüye çıkan yazıları, kısa sürede edebiyat otoriteleri tarafından da bir kenara not edilmeye başlanmıştı. Hank’in kısa hikayeleri ve sonradan ortalığı karıştıracak olan kitapları, değindiği gerçekçi ve cesur noktalar ile Charles Bukowski paralelinde gidiyordu ve bu, bir kült fenomenini takip eden üslubun Tanrı Hepimizden Nefret Ediyor’da patlamasına yol açtı.

CBGB (Manhattan)’de Karen Van der Beek ile tanıştı ve çok geçmeden kızları Rebecca da onlara dahil oldu. God Hates Us All’un yayımlanmasının ardından, Karen ve Rebecca, Hank’in dizi üzerinde yaptığı senaryo çalışmaları esnasında Los Angeles’a taşındılar.

Hank, Californication üzerine düştüğü notların çoğunda, sahip olduğu derin bakış açısını ve başkaraktere-kendisine ait yaşanmışlıkları özenle işlemeyi ihmal etmedi. Bazense, fırlama ve kendinden emin bir aykırının yanında kolaylıkla incinmeye hazır bir adam karşınızdaydı, özellikle Karen ile yaşadığı inişli çıkışlı ilişkiler ve Rebecca’nın bu birlikteliğe kattığı ekstra hassaslık, sabit ve belirleyici olan önemli faktörlerdi. Üzgün, boşluğa doğru nedensizce bakan, tek başına, perişan ve yorgun düşmüş biri, sürekli durduğu köşeden kendisini süzmeye devam etmekteydi.

Hank aynı zamanda ateşli bir rock tutkunuydu ve bununla ilgili birçok materyali (plak vb.) her fırsatta topluyordu. Warren Zevon kendisi için listenin başında duruyor ve kafasını viskiyle ota verdiğinde arkada mutlaka Zevon dönüyordu. Yazılarını ancak bu şekilde tamamlayabilmekteydi. Ara sıra, yaptığı çalışmalarda Black Sabbath’ın şarkı sözlerine de sırtını dayadığı oluyordu. Evinde bir klasik kabul edilen Gibson Les Paul asılıydı. Dizinin ikinci sezonunda, kendi parasıyla aldığı ilk albüm olan Led Zeppelin II’den gerçekleşen etkilenimleri gözler önüne serdi. İlginç bir şekilde, Hank’in üç romanı da, Amerika’nın Thrash Metal tarihine damga vuran grubu Slayer’ın albüm isimlerine göre şekillendi; bunlar, South of Heaven, Seaons In The Abyss ve God Hates Us All olarak sıralanmıştı.

176 Sayfa

28. Oscar Wilde – Dorian Gray’in Portresi

Keşke tersi olabilseydi! Keşke her zaman genç kalacak olan ben olsaydım da portrem yaşlansaydı! Bunun için. bunun için her şeyi verirdim!’ Özellikle bir genç adamın büyümesini, eğitimini, gelişimini, kendini ve inançlarını keşfetmesini işleyen Dorian Gray’in Portresi için Oscar Wilde, ‘bir ruhun hikayesi’ demişti. 1891’de ilk basıldığında ahlaksızlığı yücelttiği gerekçesiyle büyük tepki çeken romanın baş kişileri olan Lord Henry ile Dorian’ın karşılıklı etkileşimleri, Dorian’ın kendini giderek kötüye, şeytani olana, hazcılığa adaması kitabın eksenini oluşturuyor. Son derece saf ve yakışıklı Dorian’daki değişim, Lord Henry’nin sözleriyle ve Dorian’ın kendi portresinde kendi güzelliğini keşfetmesiyle başlar. Lord Henry’nin etkisiyle kötülüğün ve zevkin çekimine kapılan, dünyada gençlik ve güzellikten önemli bir şey olmadığına inanan Dorian için heyecan, kötülükte ve günahtadır; iyilik ve erdemse sıkıcıdır, edilgendir. İyiliği temsil eden Basil’in Dorian’a duyduğu saf tutkuda eşcinsellik öğeleri açıkça hissedilir. Dorian’ın büyük sırrını, portredeki değişimi gören yalnızca Basil olur. Portreye odaklanan, sonsuz gençlik karşısında ruhunu satan ve ruhunun ölmüş olmasından korkan Dorian için kurtuluş var mıdır? Ve Oscar Wilde’ın dediği gibi, herkes Dorian Gray’da kendi günahını mı görecektir?

252 Sayfa

29. Jostein Gaarder – Sofie’nin Dünyası

‘Benzer insanların’, yüzeysel bilgilerin geçerli olduğu çağımızda, ‘3000 yıllık geçmişinin hesabını yapamayan insan günübirlik yaşayan insandır’ diyen Goethe’nin günübirlik insanlarından olmama yolunda ciddi bir adım.

15. yaşgününü kutlamaya hazırlanan Sofi, bir gün posta kutusunda ‘Kimsin’ yazılı bir not bulur. Bu sorudan hareketle, bütün bir felsefe tarihinde sorulmuş soruları ve cevapları, sürükleyici bir roman kurgusu içinde anlatan Jostein

Gaarder, Umberto Eco’nun ‘Gülün Adı’nda Ortaçağ teolojisini romanlaştırma gücünü bu kitabında felsefede gösteriyor. Gaarder (1952) özellikle gençliğe yönelik kitaplarıyla tanınan Norveçli bir felsefe öğretmeni.

‘Sofi’nin Dünyası’ yayınlandığı 1991 yılından bu yana aralarında Korece, Rusça, Japonca, Arapça gibi diller de olmak üzere kırka yakın dile çevrilmiş ve yayınlandığı her ülkede en çok satan kitap olma başarısını elde etmiştir.

587 Sayfa

30. Franz Kafka – Dava

Franz Kafka’nın Dava adlı romanının bu çevirisi, yazarın Oxford Metinleri diye adlandırılan el yazıları üzerinde Amerikalı ve Alman uzman-ların yaptıkları son çalışmalarla oluşturulan metinden yapıldı.

Dava, Korku Çağı diye adlandırılan 20. yüzyılda insanoğlunun artık neredeyse kurtulunması olanaksız bir yazgıya dönüşen kuşatılmış yaşamının öyküsüdür.

Bu çağa korku egemendir, çünkü insan, hemcinsleriyle insanca bir dil aracılığıyla iletişim kurabilme, böyle bir dille insanca tepkiler uyandırabilme olanağından yoksun kalmıştır. Albert Camus’nün deyişiyle, bu olanağın bulunmadığı bir çağ artık ancak ‘Korku Çağı’ diye adlandırılabilir.

Kafka’nın Dava’da betimlediği yargılama süreci, böyle bir çağın en güçlü simgelerinden biridir ve onun eseri, insan insanın korkusu olarak kaldığı sürece, güncelliğini hiç yitirmeyecektir.

248 Sayfa

Maraqlı romanlar

Bu əsər muşketyor olmaq üçün ata evini tərk edən D’Artanyan adlı gəncdən və onun üç dostundan – muşketyorlar Atos, Portos və Aramisdən, onların başına gələn macəralardan bəhs edir.

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 75

0 Оценок: 0

  • 29 ноября 2022, 16:00

Жанр: Современная русская литература, Современная проза

Bu roman maraqlı süjetə malikdir: Fransa kralı XVI Lüdovikin kraliça üçün sifariş etdiyi bahalı boyunbağı saray daxilindəki ziddiyyətlər fonunda ağlasığmaz əhvalatların baş verməsinə gətirib çıxarır…

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 74

0 Оценок: 0

  • 17 ноября 2022, 12:00

Жанр: Классическая проза, Классика

Alçaq iftira əsasında həbs edilərək uğursuz İf qalasına salınmış, oradan cəsarətli qaçış həyata keçirərək Monte-Kristo adasındakı saysız-hesabsız var-dövləti ələ keçirmiş və həyatını başına gələnlərin səbəbkarlarını cəzalandırmağa həsr etmiş gənc dənizçi.

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 144

0 Оценок: 0

  • 19 октября 2020, 03:17

Жанр: Классическая проза, Классика

Цикл интригующих повестей прославленного А. Дюма о знаменитых преступниках и самых громких преступлениях, от эпохи Возрождения до ХІХ века. Среди преступников – маршалы, герцоги, короли, вошедшие в историю со своими кровавыми злодеяниями и жестокими расправами.

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 485

0 Оценок: 0

  • 21 августа 2019, 17:40

Жанр: Приключения: прочее, Приключения

Серия мировой классики рассчитана на учащихся средних учебных заведений. Текст адаптирован под восприятие подростковой аудитории, особое внимание уделено динамичности повествования, скорости подачи информации, обучающим и воспитательным моментам.

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 1161

0 Оценок: 0

  • 20 декабря 2018, 21:40

Жанр: Зарубежная драматургия, Зарубежная литература

Кин – тот самый Эдмунд Кин, знаменитый английский драматический артист, прославившийся как исполнением шекспировских ролей, так и скандальным поведением. В пьесе Александра Дюма-отца он предстаёт как многогранная фигура: король на сцене и вынужденный.

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 1945

0 Оценок: 0

  • 25 сентября 2018, 14:40

Жанр: Исторические приключения, Приключения

1793 год. После казни короля Людовика XVI вся Европа ополчилась на Францию. В мрачном застенке еще бьется сердце несчастной королевы Марии-Антуанетты, чья участь, увы, почти предрешена. Тот, кого называют Кавалером Красного замка, готов спасти ее любой.

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 1847

5 Оценок: 1

  • 27 февраля 2018, 05:20

Жанр: Литература 19 века, Классика

Александр Дюма (1802–1870) – знаменитый французский писатель, завоевавший любовь читателей историческими приключенческими романами. Литературное наследие Дюма огромно: кроме романов им написаны пьесы, воспоминания, путевые очерки, детские сказки и другие.

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 1290

5 Оценок: 1

  • 27 февраля 2018, 05:20

Жанр: Литература 19 века, Классика

Александр Дюма (1802–1870) – знаменитый французский писатель, завоевавший любовь читателей историческими приключенческими романами. Литературное наследие Дюма огромно: кроме романов им написаны пьесы, воспоминания, путевые очерки, детские сказки и другие.

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 1424

5 Оценок: 2

  • 27 февраля 2018, 05:20

Жанр: Литература 19 века, Классика

Александр Дюма (1802–1870) – знаменитый французский писатель, завоевавший любовь читателей историческими приключенческими романами. Литературное наследие Дюма огромно: кроме романов им написаны пьесы, воспоминания, путевые очерки, детские сказки и другие.

  • Комментарии [0] |
  • Просмотров: 1886

5 Оценок: 2
Последние отзывы
2023-03-17 17:55:56

Tamanceff: Хороший научно-фантастический роман, в котором имеется множество фирменных фишек Уоттся из области биотехнологии и нейромедицины. И это не просто вставки для добавления “увесистости”тексту.

2023-03-17 17:35:36

Tamanceff: Этот роман из творчества Моэма у меня не первый. и вновь, что говорится, “в яблочко”. У автора получилось интересное путешествие по первой половине века ХХ, когда богу, смыслу жизни противостоят власть, статус и матеприальные блага.

2023-03-17 16:59:52

Tamanceff: Роман – потрясающий! Только благодаря ему можно было бы причислить Хаксли к разряду гениев. Герои, которые воспринимаются как живые, писательское предвидение, позволившее писателю разглядеть все те глупости, которые устроил человек и все это подвергнуть искрометной сатире.

Роман, проза

Гарсиа Маркес Габриэль – Рассказ неутонувшего в открытом море

Гарсиа Маркес Габриэль A.Tim 4 часа 55 минут
Роман, проза 194 8 36,9K

Кинг Стивен – Кольцо

Роман, проза 194 12 102,7K

Бах Ричард – Чайка по имени Джонатан Ливингстон

Бах Ричард Петров Никита 1 час 27 минут
Роман, проза 221 38 229,8K

Стародубцев Дмитрий – Семь колодцев

Стародубцев Дмитрий Клюквин Александр 17 часов 40 минут
Роман, проза 199 16 519,5K

Голсуорси Джон – Сага о Форсайтах

Голсуорси Джон Терновский Евгений 46 часов 15 минут Сага о Форсайтах
Роман, проза 193 11 83,7K

Кинг Стивен – Смерть

Классика 199 17 338,8K

Кафка Франц – Замок

Кафка Франц Терновский Евгений 14 часов 46 минут
Чувство силы Азимов Айзек
Колесо Уиндем Джон
Звуки речи Батлер Октавия
Корона Гордеев Владимир
Хижина Кир Неизвестный
Возвращение в парк ужасов Стайн Роберт
Интересное за неделю
Мефистофель в ониксе Эллисон Харлан
Жизнь Смерти Баркер Клайв
Чужая земля Николов Дмитрий
То, во что ты веришь Шекли Роберт
“Терминатор” наперекосяк V-V-Lev
Остановка в пути Янг Роберт
Светлана Малышева 17 минут назад

Жалко мужчину. В его желании ,, покоролить,, нет ничего необычного и криминального. Если его — человека в годах — так.

Гордеев Владимир – Корона
виталя кальков 18 минут назад
Мне и сюжет и чтец очень понравился
Валерьев Андрей – Родина
Vladimann2 20 минут назад

….Есть в мировой юридической практике понятие прецедентного права. Замечательная штука. Оно ведь учитывает все.

Вайнеры Аркадий и Георгий – Евангелие от палача
Вера Андрющенко 24 минуты назад
Не знаю понравилось или нет. Просто жутко встретить такого Двуликого януса в жизни.
Миронов Иван – Потеряшка
Pal’ga 26 минут назад

Спасибо, очень понравился весь цикл рассказов.Благодарю Виктора и Андрея. Обряд экзорцизма привлек внимание моих.

Глебов Виктор – Финал
Епифан Ух 32 минуты назад
Кинг сидит где-то и плачет: «Загубили! Жыстокий мир моды! Лучше б мне доверили его загубить!»:)
Богомазов Сергей – Объект 12
Ирина Валдайская 32 минуты назад

История народа, у которого не было и нет хорошего руководителя. Жаль… Великолепное исполнение. БРАВО, БРАВО, БРАВО!

Булгаков Михаил – Белая гвардия
Георгина Павлова 37 минут назад

Интересно, но затянуто. то, что на самом деле случилось — это первое, что сразу предполагается. как они не.

Джордж Элизабет – Великое избавление
Елена Григорьева 46 минут назад
Согласна, накрутили так накрутили. Но все равно понравилось.
Престон Дуглас, Чайлд Линкольн – Кабинет диковин
Egor Kucherov 51 минуту назад
По состоянию на март 23 не кончилось =) Автор всё еще пишет, а я, всё еще озвучиваю.
Учёба маленькой лесной девы
moderator12 51 минуту назад
Ждём следующую часть произведения — рассказ на один пук.
Карсак Франсис – Генезис
Egor Kucherov 53 минуты назад

Да. Очень грустно, что когда акнига брала книгу у меня из группы, без моего разрешения, она не смогла это сделать.

Гольский Валентин – Лёгкий способ развеять скуку
Bellodonnia 1 час назад
Не все понятно, но очень интригующе. И голос такой приятно-мурлыкающий. Кота моего напомнил.
Кораблёв Василий – Простые житейские радости
Сергей Бельчиков 1 час назад
Спасибо большое за добрые слова, буду радовать Вас и остальных слушателей и впредь. 🙂
Лондон Джек – Малыш видит сны
Светлана Ткачева 1 час назад

Не вижу в данном произведении ничего исторического-история любви и только. Чтец часто ошибается в ударениях и не.

Салиас Евгений – Крутоярская царевна
Наталья Воронина 1 час назад

Да, бывают же такие недоумки. Всегда слушаю этого Исполнителя с большим удовольствием! И всём рекомендую!

Уэллс Герберт – Неопытное привидение
moderator12 1 час назад
… а точнее мусорской шестёрке.
Гашек Ярослав – По стопам полиции
Megajess 2 часа назад

Это нужно перенести в Сказки для детей. Красивая сказка. Но! Все портит конец. Неправильно все закончил автор. Хорошо.

Цзи Александр – Девушка по имени Ветер
moderator12 2 часа назад

Сюжет напоминает фильм «Матрица», но здесь он ограничивается лишь моментом пробуждения. Некоторые события не логичны.

Бестер Альфред – Дьявол без очков
Irma-m 2 часа назад

Огромное спасибо Игорю Ристи за прекрасный перевод и начитку. Прослушала через год во второй раз с неменьшим.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.