Press "Enter" to skip to content

EDEBİYAT FATİHİ

METİN ÖRNEKLERİ

Biyografi Örneği:

Türk Edebiyatı 7 Konu Anlatımı

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ulusal egemenliğe da­yalı, demokratik ve laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti kurulur. Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek için her alanda köklü değişiklikler yapılır. Çağ dışı kalmış kurumların yerine çağa uygun yep­yeni kurumlar oluşturulur. Dil ve tarih alanlarındaki dağınık çalışmalar örgütle­nip kurumsallaştırılır. Ülkenin kalkındırılması ve bayındırlaştırması için köklü atılımlar yapılır. Böylece ülke gerçeklerine ve çağın gereklerine uy­gun yepyeni bir devlet yapısı oluşturulur.

Çağdaş bir devletin kurulması, Ankara’nın başkent olması, halkçılığın devlet programına girmesi, bilimsel ve lâik anlayışa dayanan ulusal eğitimin öngörülmesi, kadın özgürlüğü gibi toplumun çehresini değiştiren yeni oluşumlar, sanat ve edebiyatımızı da derinden etkiler. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar gelen sü­reçte sosyal yapıdaki çeşitlilik, sanatçıların çeşitli düşün­celer doğrultusunda; çeşitli konuları, çeşitli anlatım yolları kullanarak; çeşitli biçimsel kalıplarla ya da hiçbir kalıba, kurala bağlı olmadan yansıtmasına olarak tanımıştır.

Cumhuriyetin ilanından sonra edebiyatımız, çağdaş anlayışlar doğrultusunda gelişmesini başarıyla sürdürmüştür. Cumhuriyetin ilk yıllarında “Beş Hececiler” olarak adlandırılan şairler topluluğu, en parlak dönemlerini yaşamaktaydı. Yine bu yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın etkisiyle edebiyatta genel olarak Anadolu’ya bir yönelim başlar. Milli Edebiyatçılar, Bağımsızlar ve Beş Hececiler de yine bu dönemde eserler vermeye devam ederler.

Özellikleri:

    • Yazı diliyle konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmış dildeki sadeleşme çabaları aralıksız olarak sürmüştür.
    • Edebiyatımız bu dönemde toplumcu bir karakter kazanmış gerçekçi bir anlayış güdülmüştür.
    • Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü almış, şiirlerde de günlük konuşma dili kullanılmıştır. Yine bu dönemde şiirin biçimce daha da serbestleşmesi sağlanmıştır.
    • Şiir, roman, hikâye ve tiyatro gibi türlerde önemli gelişmeler olmuştur. Romanda ve hikâyede halk gerçekleri tamamen yerleşmiştir. Yine tiyatro ve deneme alanında büyük gelişmeler gösterilmiştir.
    • Cumhuriyetin kuruluşuyla 1940 (İkinci Dünya Savaşı) yılları arasında eser veren şair ve yazarlar genellikle daha önceki Milli Edebiyat akımının etkisinde tam anlamıyla “yerli” ve “halka doğru”; veya Batı’nın, özellikle Fransız edebiyatının etkisinde kişisel yollarında yürümüşlerdir.
    • Edebiyatımız İstanbul aydınlarının tekelinden kurtulmaya başlanmıştır. Anadolu’dan aydın yetişmeye başlamıştır.
    • Bu dönemden itibaren farklı edebi topluluklar ortaya çıkmaya başlamıştır

    Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında öğretici metinlerin özellikleri şunlardır:

    • Öğretici metinler bakımından bu dönemde büyük ilerlemeler kaydedilmiş; deneme, makale, gezi yazısı, hatıra, fıkra, eleştiri… alanlarında önemli eserler verilmiştir.
    • Bilgi verme, düşündürme, açıklama amaçlanmış; metnin yapısı dil ve anlatımı, kullanılan motifler bu amaçlara göre belirlenmiştir.
    • Kurtuluş Savaşı’dan yeni çıkmış olan ülkenin Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda büyük bir kalkınmaya girişmesi sonucunda millete ve milletin kültürüne yönelinmiş, Anadolu ve Anadolu insanı konu edilmiştir.
    • Öğretici metinlerde günlük konuşma dilindeki Türkçe sözcükler, halk söyleyişlerindeki tamlamalar kullanılır; Arapça ve Farsça sözcüklere fazla yer verilmez.
    • Bu dönem yazarları, öğretici metinlerde terim ve kavramları, gündelik hayata ait sözcük ve sözcük gruplarını kullanarak edebi bakımdan güçlü bir anlatıma ulaşmayı amaçlarlar.
    • Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı öğretici metinlerinde yazı dilinin konuşma diline yaklaştırılması, açık ve sade bir dilin kullanılması daha fazla okura ulaşılmasını sağlamıştır.

    Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında öğretici metin türlerinde eserler kaleme alan önemli sanatçılar şunlardır:

    1. NURULLAH ATAÇ (1898 – 1957)

      • Deneme ve eleştiri türünde usta bir isimdir.
      • Batılı anlamda ilk deneme ve eleştiri yazılarının yazarıdır.
      • 1940’tan sonraki yazılarında Türkçeyi özleştirme çabası öne çıkar.
      • Eserleri:
      • Deneme-Eleştiri:Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar.
      • Günlük:Günce.

      2. SUUT KEMAL YETKİN (1903 – 1980)

      • Deneme ve eleştiriyle tanınmıştır.
      • Sanat, estetik, resim ve felsefe alanlarında eserler vermiştir.
      • Düşüncelerini açık ve yalın bir anlatımla kaleme almıştır.
      • Eserleri:
      • Deneme:Günlerin Götürdüğü, Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Üzerine, Düşün Payı, Yokuşa Doğru, Şiir Üzerine Düşünceler, Denemeler
      • İnceleme-Araştırma:Ahmet Haşim ve Sembolizm, Sanat Felsefesi, Edebiyatta Akımlar.

      3. İSMAİL HABİP SEVÜK (1892 – 1954)

        • Milli mücadeleye destek veren önemli yazarlardandır.
        • “İzmir’e Doğru” ve “Açıksöz” gazetelerinde başyazarlık yapmıştır.
        • Türk edebiyatı tarihi, anı, gezi yazısı gibi türlerde eserler vermiştir.
        • Eserleri:
        • Edebiyat Tarihi – İnceleme:Türk Teceddüt Tarihi, Avrupa Edebiyatı ve Biz, Edebiyat Bilgileri
        • Gezi Yazısı:Tuna’dan Batı’ya Yurttan Yazılar
        • Anı:O Zamanlar

        4. CEMİL MERİÇ (1917 – 1987)

        • Deneme türünün usta isimlerindendir.
        • Denemeleri dışında, edebiyat tarihi, felsefe, tarih çalışmaları ve çevirileri de vardır.
        • Eserleri:
        • Deneme:Bu Ülke, Mağaradakiler
        • Araştırıma-İnceleme:Umrandan Uygarlığa, Kırk Ambar, Bir Dünyanın Eşiğinde.

        5. SABAHATTİN EYÜBOĞLU (1908 – 1973)

          • Deneme ustalarındandır.
          • Araştırma ve incelemeleri de vardır.
          • Eserleri:
          • Deneme:Mavi ile Kara, Sanat Üzerine Denemeler

          6. ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR (1883 – 1963)

          • İstanbul’un lüks semtlerini ve Boğaziçi’ni, eski aşklarını, eğlencelerini anlatmıştır.
          • Anlaşılır bir dille, anı, makale, öykü ve romanlar yazmıştır.
          • Anıları ve CHP roman yarışmasında (1942) üçüncü olan Fehim Bey ve Biz adlı romanı önemli eserleridir.
          • Eserleri:
          • Anı:Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri, İstanbul ve Pierre Loti
          • Roman:Fehim Bey ve Biz

          Diğer Açık Lise Konu Anlatımları

          • Biyoloji 3 Konu Anlatımı
          • Biyoloji 7 Konu Anlatımı
          • Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 1 Konu Anlatımı
          • Dil ve Anlatım 5 Konu Anlatımı
          • Tarih 4 Konu Anlatımı
          • Biyoloji 1 Konu Anlatımı
          • Biyoloji 2 Konu Anlatımı
          • Biyoloji 4 Konu Anlatımı
          • Biyoloji 5 Konu Anlatımı
          • Biyoloji 6 Konu Anlatımı
          • Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2 Konu Anlatımı
          • Coğrafya 1 Konu Anlatımı
          • Coğrafya 2 Konu Anlatımı
          • Coğrafya 3 Konu Anlatımı
          • Coğrafya 4 Konu Anlatımı
          • Coğrafya 5 Konu Anlatımı
          • Coğrafya 6 Konu Anlatımı
          • Coğrafya 7 Konu Anlatımı
          • Coğrafya 8 Konu Anlatımı
          • Demokrasi ve İnsan Hakları 1-2 Konu Anlatımı

          9. Sınıf Türk Dili Ve Edebiyatı 7. Ünite: Biyografi-Otobiyografi Ders Notu

          9. Sınıf Türk Dili Ve Edebiyatı 7. Ünite: Biyografi-Otobiyografi Ders Notları

          Bu yazımızda 9. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersi 7. ünitesi biyografi/otobiyografi ders notlarını bulabilirsiniz. Özenle hazırladığımız ders notunun içeriğinde biyografi/otobiyografi türlerinin özellikleri, diğer türlerden farkları, bu türlerin gelişimi ve bu Türk ve dünya edebiyatında biyografi/otobiyografi türündeki önemli eserleri ve yazarları, örnek metinler var. Ayrıca ünite içeriğinde yer alan hâl tercümesi, monografi, tezkire, özgeçmiş/CV, portre gibi terimlerin açıklamalarını da bulabilirsiniz.

          9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI
          BİYOGRAFİ/OTOBİYOGRAFİ DERS NOTU-PDF

          BİYOGRAFİ-OTOBİYOGRAFİ-TEZKİRE

          Biyografi (yaşam öyküsü): Herhangi bir sanat, bilim ya da meslek dalında tanınmış kişilerin hayatlarının anlatıldığı yazılardır.

          Hayat hikâyesi veya yaşam öyküsü de denir. Eski edebiyatımızda bu türe tercüme-i hâl denirdi. Divan edebiyatında biyografi türüyle benzerlik gösteren eserlere tezkire denir.

          • Tanınmış kişilerin çektikleri sıkıntıları, karşılaştıkları engelleri, başarıya ulaşmada gösterdikleri gayretleri anlatmaktır. Okuyucunun, topluma örnek olan bu kişileri yakından tanıma imkânı bulması, bu insanların başarı öykülerinden hareketle kendi koşullarını en iyi şekilde değerlendirme yolunu seçmesi amaçlanır.
          • Biyografilerde dil göndergesel işlevde kullanılır.
          • Biyografiler nesnel olmalıdır.
          • Biyografilerde gereksiz ayrıntılara girilmez.
          • Biyografiler açık, yalın, duru bir dille yazılır.
          • Biyografilerde daha çok açıklayıcı anlatıma başvurulur. Konuya göre öyküleyici ve betimleyici anlatımlara da başvurulabilir.
          • Bir düşünürün, bir sanatçının, bir sporcu ya da tanınmış bir kişinin kendi yaşam öyküsünü anlattığı eserlerdir. Öz yaşam öyküsü de denir.
          • Kişi, kendi hayatını anlattığından öznel ifadelere sıkça rastlanır.
          • Otobiyografilerde birinci kişili anlatım söz konusudur. (… doğdum, öğrenim gördüm, eser yazdım vb.)
          • Otobiyografi ve anı da yazar kendi yaşamından söz ettiği için ikisi de ben merkezli yazı türüdür.
          • Anı türünde yazarın amacı kendi hayatından ziyade dönemini ve tanık olduğu olayları da anlatmaktır. Otobiyografide yazar, kendi hayatını anlatmaya yoğunlaşır.
          • İki türün ortak noktası birinci kişi ağzından anlatılmasıdır.

          Monografi (TEK YAZI): Ünlü bir kimsenin yaşamını, bir yazarın, sanatçının yaşamını ve yapıtlarını ya da herhangi bir alanda tek bir konuyu ele alan ve onu özgün bir görüşle inceleyen uzunca inceleme yazısıdır. Monografiler bir kişi, yer, eser, olay, konu hakkında yazılabilir.
          Öz geçmiş / CV: İş başvurusunda bulunan veya işe alınmak istenen adayın geçmişe dönük (özgeçmiş) tecrübelerini, akademik bilgilerini ve iletişim bilgilerini sunum yapan yazılı belgedir. Öz geçmiş, çoğunlukla bir iş başvurusunda, kişinin kendini tanıtmak için başvuru yaptığı kurum ya da kuruluşa verilmek üzere yazılır.
          Hâl tercümesi: Osmanlı Dönemi’nde yazılan, daha çok öz geçmiş özelliği gösteren eserlerdir.
          Portre: Bir kişiyi ayırt edici yönleriyle tanıtmayı amaçlayan yazılardır. Kişiyi yalnızca dış görünüşüyle yansıtan portreye fiziksel portre; kişinin iç dünyasını, duygularını, düşüncelerini, huy ve karakter özelliklerini anlatan portreye de ruhsal portre denir. Portrelerin çoğunda bu iki türün özellikleri bir arada bulunur.

          BİYOGRAFİ TÜRÜNÜN ÖNEMLİ ESERLERİ

          Dünya edebiyatında bu türün ilk önemli yazarı, Eski Yunan Edebiyatı’ndan Plutarkhos’un “Hayatlar” adlı eseridir.

          Dünya edebiyatı diğer önemli eserleri:
          Hayatlar
          Plutarkhos
          Thomes More
          William Roper’in
          James Boswell’in
          Samuel Johnson’un
          Üç Büyük Usta
          Stefan Zweig

          • Divan edebiyatında şairleri anlatan eserlere “tezkire” denirdi.
          • Çağatay yazarlarından Ali Şir Nevai 16. yüzyılda “Mecâlis’ün-Nefâis” adlı eseriyle Türk edebiyatında ilk biyografi örneğini vermiştir.

          ÖNEMLİ BİYOGRAFİ ESERLERİ

          • Mehmet Emin Erişilgil’in “Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp”, “Bir İslâm Şairinin Romanı: Mehmet Akif”;
          • Tahir Alangu’nun “Ülkücü Bir Yazarın Romanı: Ömer Seyfettin”;
          • Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan’ adlı eserleri biyografik romana örnek gösterilebilir.
          • Amerikan edebiyatında Paul Auster’in (Pol Ostır) İç Dünyamdan Notlar
          • Isaac Asimov’un (Ayzek Ezimov) Dolu Dolu Yaşadım,
          • Fransız edebiyatında Andrè Gide’in (Andre Jid) Tohum Ölmezse Dünya edebiyatının tanınmış otobiyografilerindendir
          • Abidin Dino➜Kısa Hayat Öyküm,
          • Yusuf Akçura➜Ya Kendim Ya da Defter-i Âmâlim
          • Hasan Ali Yücel➜ Hayatım
          • Şevket Süreyya Aydemir➜Suyu Arayan Adam
          • Ayşe Kulin ➜ Babama

          TEZKİRE NEDİR? ÖZELLİKLERİ
          Eski dönemlerde önemli kişilerin, özellikle şairlerin hayatlarının anlatıldığı; eserlerinden örneklerin verildiği düzyazı türüdür. Günümüzdeki biyografik-antolojik eserlere benzeyen tezkireler bir tür
          edebiyat tarihi çalışması da sayılabilir.

          Tezkire Bölümleri

          Tezkireler üç bölümden oluşur. Bunlar;

          Mukaddime (Giriş): Eserin sunulduğu kişiye övgüler, dönemin şiir anlayışı ve eserin yazılma nedeni hakkında bilgilere yer verilir.
          Asıl Metin:
          Tanıtılan kişinin sosyal çevresi, edebî kişiliğiyle ilgili bilgiler, sanatı üzerine değerlendirmeler ve eserlerinden örnekler bulunur.
          Hâtimeden (Bitiş): Eserin bitiş tarihi, yazılış süreci ile ilgili bilgiler, dönemin padişahına veya önde gelen devlet adamlarına dualar, eserdeki kusurlar için af isteği yer alır.

          Tezkire-biyografi farkı:

          Nesnel bir tutumla, açık ve sade bir dille, bilgi vermek amacıyla yazılan biyografilere göre tezkireler; öznel bir tutumla, övgü veya yergi amacıyla kaleme alınmıştır. Tezkirelerde yazarlar, genellikle
          sanat güçlerini göstermeye çalışmış; seci, aliterasyon, tezat ve tenasüplerle süslenmiş; sanatlı bir dil
          kullanmıştır.

          ÖNEMLİ TEZKİRELER:

          Divan edebiyatında şairlerin hayatının anlatıldığı Şuâra Tezkireleri edebiyatımızda biyografi türündeki ilk eserler kabul edilir.

          15. YY. ➜ Edebiyatımızdaki ilk tezkire 15. yüzyılın sonlarında Alî Şîr Nevâî’nin yazdığı Mecalisü’n-Nefâis adlı tezkiredir.

          Türk Edebiyatı’nda sırasıyla;

          16. YY. ➜
          Sehi Bey: Heşt-Behişt (Anadolu sahasındaki ilk tezkiredir)

          Latifî: Tezkiretü’ş-Şuara
          Ahdî: Gülşen-i Şuârâ
          Âşık Çelebi: Meşâiri’ş-Şuârâ
          Kınalı-zâde Hasan Çelebi: Tezkiretü’ş-Şuara
          Beyânî: Beyânî Tezkiresi

          17. YY. ➜ Sâdıkî, Riyâzî, Fâizî, Rızâ, Yümnî, Asım ve Güftî;
          18. YY. ➜ Mûcib, Safâyî, Sâlim, Beliğ, Safvet, Râmiz;
          19. YY. ➜Fatin gibi belli başlı tezkire yazarları mevcuttur. Bunların dışında da yazılmış çok sayıda tezkire mevcuttur.

          METİN ÖRNEKLERİ

          Biyografi Örneği:

          1946’da Mardin’in Savur ilçesinde, orta gelirli çiftçi ailesinin sekiz çocuğundan yedincisi olarak dünyaya geldi. Ağabeyi Tahir Sancar’ın ifadesine göre, ailesi Oğuz Türkleri’nin Hasi kolundan olup Horasan’dan Mardin’e göç etmiştir. Aziz Sancar, ilk ve orta eğitimini Mardin’de tamamladı. Lise yıllarında futbolla ilgilendi, ancak son sınıfta futbolcu olmaktan vazgeçerek yüksek öğrenimine devam etmek üzere İstanbul’a gitti.

          1963 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’den 1969 yılında birincilikle mezun oldu. İki yıl Savur’da bir sağlık ocağında hekimlik yaptıktan sonra bir NATO-TÜBİTAK bursu ile önce Johns Hopkins Üniversitesi, ardından Dallas Teksas Üniversitesi’ne gitti. Dallas’ta üniversitenin moleküler biyoloji programına ve Caude Rupert’ın laboratuvarına katıldı. Bu laboratuvarda Sancar, danışmanı Claud Rupert ile fotoliyaz olarak adlandırılan bir geni kolonlamış ve genetik mühendisliği ile bakterilerde çok yüksek oranlarda çoğaltmıştır. Bu genin kodladığı enzim, ultraviyole ışıkları ile zarar görmüş DNA’nın onarımını yapar. Bu buluş Dr. Sancar’ın önce yüksek lisans, ardından doktora derecesi (1977) almasını sağladı.

          Sancar, 1977-1982 yılları arasında Yale Üniversitesi’nin tıp fakültesinde çalıştı. Bu dönemde fotoliyaz enzimi çalışmalarına ara verip nükleotid kesim onarımı araştırmaları başladı. DNA onarımı dalında doçentlik tezini tamamladı. 1997 yılından itibaren araştırmalarını biyokimya ve biyofizik alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Amerika Birleşik Devletleri North Carolina-Chapel Hill’de North Carolina Üniversitesi biyokimya ve biyofizik bölümünde sürdürmektedir.

          Otobiyografi Örneği:

          ÜMİT YAŞAR’IN HAYATI

          Önce şunu belirtmek yerinde olur “benim hayatım” roman değildir. Baştan başa şiirdir benim hayatım, şiirdir ve aşktır.

          Köhne dünyayı 1926 yılında şereflendirdim. Daha doğrusu çilem 1926 yılında Tarsus’ta başladı. Babamın adı Lütfi, Annemin adı Güzide.

          İlk çocukluk yıllarımdan bu yana çeşitli kazalar, hastalıklar, ameliyatlar geçirdim. Üç yaşımda bacağım kırıldı, dört yaşımda mangala oturdum, beş yaşımda 20 basamak taş merdivenden düştüm, yedi yaşımda başıma sandık kapağı düştü, bu arada fazla ateşli olarak geçirdiğim kızamık sonucu kekeme kaldım, (o günden beri ateşliyimdir) 14 yaşımda apandisit, 19 yaşımda böbrek (tek böbrekliyim), 30 yaşımda bademcik ameliyatları geçirdim. 22 yaşımda evlendim. Düşme, boğulma otomobil kazası nev’inden canımdan bezdim.

          Geçirdiğim kazaları sayarken 22 yaşımda evlendiğimi de söylemiştim. Eşimin adı Özhan. Vedat ve Lütfi adlarında iki oğlum var yaşları 18 ve 15…

          Ümit Yaşar Oğuzcan

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.