Press "Enter" to skip to content

Filler ve ebabiller (kuşlar)

Allah’a göre kalite nedir?

Filler ve kuşlar

Ömrümüzün umuttan yoksun,sevgiden fakirleşmiş en zavallı dönemlerinde bütün sıkıntıları içimize atar,bütün dertlerden nasibi alır,hantal bir file dönüşür ve hiçbir yere sığamayız…Minik bir ara sokağı sıkışmış hissiyatıyla bulunduğumuz yeren kaçmak,uzaklaşmak isteriz fakat mümkün olmaz…Bastığımız topraklar ağırlığımızdan çökecek sanırız. Bazen de hayatın bizi minik bir kuşa döndürmesini bekleriz. Tüm dertlerimizden arınmış, mutluluğa kanat çırpan özgür kuşlar misali yol almak isteriz. Korkusuzca yeryüzüyle gökyüzü arasında yeşile ,maviye boyanırız… İşte şimdi koca hantal bir filden ,özgür minik kuşa dönüşme vaktidir belki..

Kararlılık ve cesaret ,düşleriniz için kesilmiş iki bilettir.Eğer bu biletlere sahipseniz,hantal fili geride bırakıp yolculuğunuza bir kuş misali çıkmaya hazırsınız demektir.

  • Açıklama
  • Taksit Seçenekleri
  • Yorumlar
  • Yayınevinin Diğer Kitapları
  • Yazarın Diğer Kitapları

Ömrümüzün umuttan yoksun,sevgiden fakirleşmiş en zavallı dönemlerinde bütün sıkıntıları içimize atar,bütün dertlerden nasibi alır,hantal bir file dönüşür ve hiçbir yere sığamayız…Minik bir ara sokağı sıkışmış hissiyatıyla bulunduğumuz yeren kaçmak,uzaklaşmak isteriz fakat mümkün olmaz…Bastığımız topraklar ağırlığımızdan çökecek sanırız. Bazen de hayatın bizi minik bir kuşa döndürmesini bekleriz. Tüm dertlerimizden arınmış, mutluluğa kanat çırpan özgür kuşlar misali yol almak isteriz. Korkusuzca yeryüzüyle gökyüzü arasında yeşile ,maviye boyanırız… İşte şimdi koca hantal bir filden ,özgür minik kuşa dönüşme vaktidir belki.. Kararlılık ve cesaret ,düşleriniz için kesilmiş iki bilettir.Eğer bu biletlere sahipseniz,hantal fili geride bırakıp yolculuğunuza bir kuş misali çıkmaya hazırsınız demektir.

Filler ve ebabiller (kuşlar)

En büyük güç, başarı için taşınan umut, sabır ve çaba taşlarını taşımaktan gelir. Ebabiller bunu yaptılar ve hatırlattılar.

Bir taşla beş Fil vurmak Nasıl olur?

“Güçsüz, Güçsüz Olduğu İçin Güçsüz Değildir, Sadece Güçsüz ve Aciz Olduğuna İnandırılanlar GÜÇSÜZDÜR.”aözmbt

Darwinizm insanlığa sadece evrimi kakalamamıştır. Evrimle beraber gelen ideolojilerde esas olan bir olguda “Güçlüler ayakta kalır, zayıflar yok olur gider” tezi vardır. Güçlüler zayıfları ezmelilerki doğanın kanunları yerini bulsun aksi takdirde evrim tersine döner ve hayat yok olur büzüşür mantığı temeli oluşturmaktadır.

Hitler buna inandı. Marks buna inandı.

Hitler Yahudi Soykırımını yaparken bakın ne diyor “Napalım bizler Yahudileri(acizleri) yok etmeyelimde gerisin geri tek hücreli canlılara mı dönelim?” diyor. Yani yaptığı yıkım ve soykırımı “gücün acizleri” yok etmesi prensibine dayandırıyor. Sözüm ona “vahşi doğa kanunları” insanlar arasında da yaygınlaşmalı diyor.

Peki, gerçekten doğa’da vahşi yaşamda darvinizm geçerli mi?

Hayır? Çünkü Darvin’e göre zayıf ve aciz varlıklar yaşamı hak etmiyor, onlar yok olmalı ki güçlü türler ortaya çıksın.

İşte “Ari” ırkının üstünlüğüne inanan Hitler, Yahudi ırkını bu yüzden soykırımda geçirdi. Darvin’in evrimci teorisi Evrensel Sosyalim olgusunun saf temiz yapısı içinden Allah’ı söküp alarak Ateist Sosyalim türünün ortaya çıkmasına yol açtı.

Kuran, toplumcu ve evrensen toplumcu yapılanmayı, bir araya gelmeyi, birey de olmayı emreder ama BİREYCİ, ÇIKARCI olmayı asla kabul etmez.

Darvinizmin zayıfların doğa içinde yaşama ihtimalinin olmadığı tezinide ret eder İslam.

Bunun çok kanıtı vardır.

Risalelerinde coğrafyamızın en büyük alimlerinden olan Üstad Bediuzzaman, “Tilki zeki ve kurnazdır ama aç gezer, elma kurdu aptaldır ama sağa dönse sola dönse rızık vardır” der.

Gerçekten başka örneklerde çok.

Kuran’da “Nice az topluluklar, kalabalık ordulara karşı az olmalarına rağmen Allah’ın izniyle galip gelmişlerdir der”. Allah ve yolladığı kitap Kuran sayıların, miktarların yanıltıcı olduğunu önemli olanın kalite olduğu söylerken kaliteye maddiyatçı gözle bakmaz. Kalite ruhanidir.

Bir insanın kalitesini nasıl belirleriz.

Kapitalizm insanı Kaliteli müşteri olma tabiriyle isimler. Kendi çıkarını en iyi kollayan birey, kaliteli bireydir Kapitalist mantıkta.

Komünizm, insanı emekçi ve komünal yapıya inanmış ve devrime bağlı yoldaşlıkla kalite standardı getirir.

Faşizm, kendi ırksal özelliklerini en belirgin şekilde ortaya çıkaranın en kaliteli ırk olacağını vurgular.

Devletler, vergisini zamanında gününde ödeyen, askerlik hizmetini yapan, karışmayan konuşmayan kaytarmayan, bayrağa, marşa ve toprağa tapan ve kul olan vatandaşı en kaliteli vatandaş olarak görür.

Allah’a göre kalite nedir?

Allah’a göre kalite, zayıf cılız Ebabil kuşlarının biri ağzında, diğeri iki ayağında keskin üç küçük volkanik Mekke’nin siyah taşalarıyla Ebrehe’nin Kabe’yi yıkmaya gelen fillerle dolu ordusu içinden en az 3 filini ve beş adamını yere serip yenmesidir kalite.

Kalite, kınayanın kınamasından korkmadan, güce tapmadan, gücün kulu olmadan dosdoğru yolundan adaletle, merhametle, sevgiyle, dürüstlükle, adamakla ve adanmışlıklarla yürümektir. Bunu yapabilene kaliteli denir. Burada Anahtar kelimemiz ADALETTİR. İnsanın kalitelisi “adalet’e” inanır.

Kuran’da Fil suresinde geçen olay, Kabe’yi yıkmaya gelen muazzam bir ordunun ağızlarında ve ayaklarında ki keskin volkanik taşları Fil ordusunun üzerine yüksekten bıraktıklarında tüm ordunun nasıl da yenildiğini göstermesi açısından ibret ve ders vericidir.

İşte kendini güçlü sananların vaya güce tapanların anlaması gereken bu. Haddini bilmek.

Gücün adaleti yoksa zalimdir. Adaletin, inancı yoksa eksik ve acizdir. Adalet, gücü ele geçirmek istiyorsa adil olmayı sürdürsün yeter.

Fil Suresi, bir taşla beş fil nasıl vurulur onu anlatmaktadır.

İslam dünyasının liderleri ellerindeki taşları Ebabil kuşlarına fırlatma acziyetini, dalaletini ve hıyanetini gösterirken, Filistinli ebabil çocuklarının, taşlarla yeniden Fil avına çıkmasından ders alıp UTANMALIDIR artık.

Filler ve kuslar

Bu hikaye Allah celle ve ala hazretlerini, Kurandaki bir sureyi ve peygamberimizi tanıtıcı bazı bilgiler ile yoğurularak yazılmıştır.

Filler ve Kuşlar

Çocuklar bu hadise Peygamberimizin -sallallahu aleyhi vesellem- doğumundan 50-55 gün önce olmuştu. Bu olayın olduğu yıla “fil senesi” denir.

Ebrehe isimli kötü kalpli bir Yemen valisi vardı. Bu vali insanların, kutsal bir yer olan ve Allah’ın evi olan “Beytullah’a” yani Kabe’ye hac, ziyaret ve ticaret için gitmelerini kıskanıyor ve herkesin Yemen’e gelmesini istiyordu.( Biliyormusunuz ? Kabe Arabistan’daki Mekke şehrindedir ve Peygamberimiz Muhammed Mustafa (SAV) bu şehirde doğmuştur.)

Bu sebeple aklına çok haince bir fikir geldi. Ben büyük bir ibadethane yaparsam ve Kabe’yi yıkar ve yerle bir edersem herkes buraya gelir bu sayede biz de çok para kazanırız diye düşündü. Bu fikirlerle büyük bir ordu hazırlamaya başladı.

Bu ordunun içine binlerce asker ve çok büyük filler vardı. Hele bir tane en büyük ve çok güçlü olanı vardı ki ordunun en önünde gidiyordu. Adı “Mamud” idi. Bu orduyla Çölleri aştı ve Mekke’ye yakın bir yere kadar geldi. Kabe’yi yıkmaya kesin kararlıydı.

O zamanlar Mekke şehrinin başkanı Peygamberimizi dedesi olan Abdulmuttalib idi. Ebrehenin askerleri O’nun develerini almışlardı. O’da Ebrehe’nin yanına giderek develerini geri istedi. Ebrehe onunla dalga geçerek isteyerek:

“Ben de, Kâbe’yi yıkmamam için ricâya geldiğini sanmıştım. Görüyorum ki sen, develerinin derdindesin, bunu sana yakıştıramadım…” deyince,

Abdülmuttalib büyük bir vakarla:

-” Ben, develerin sâhibiyim, onları istiyorum. Kâbe’nin de sâhibi var. O’nu sâhibi koruyacaktır!” diye cevap vermişti. Sonra develerini alarak oran uzaklaştı..

Sonra Ebrehe ve ordusu hücuma geçti. Anlatılanlara göre Kabe’yi yıkmak için hücuma geçtiklerinde en önde bulunan koca fil ve diğer filler yere oturuyorlar ve bir türlü kalkmıyorlar Kabe tarafına doğru yürümüyorlardı.. Ebrehe bunun sebebini bir türlü anlayamıyordu. Evet Ebrehe her şeyin ve hepimizin Yüce Yaratıcısı ve Kabe’nin de Rabbi Allah (CC) ı hiç aklına getirmediğinden o filleri durduranın da kim olduğunu anlayamıyordu.

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de anlatıldığına göre bu sırada birden gökyüzünde sürü sürü kuşlar belirdi. Allah’ın emir vermesiyle, Gagalarında ve ayaklarına küçük ama çok etkili taşlar almışları ve kendilerine verilen emri yerine getirip bu taşları Ebrehe’nin ve ordusunun üstüne bırakmak için adeta yarışıyorlardı. Bu kuşlar o kadar çoktu ki adeta gökten yağmur gibi taş yağıyordu.

Elbette ordudan hiç kimse böyle bir şey beklemiyordu. Ordu dağıldı ve askerlerin büyük kısmı kaçamadan oldukları yere yığılıp kaldılar, Ebrehe kaçmayı başardıysa da O da kısa süre sonra dayanamadı ve yapmak istediği kötülüğün cezasını çekti.

Böylece Hazreti Allah küçük kuşlar vasıtasıyla Kabe’yi korudu planlarını boşa çıkardı, kendisine güvenenleri ve sığınanlara yardım etti çünkü çocuklar Allah koruyucudur ve her şeye gücü yeter.

Allah-u Teala Kur’an-ı Kerimdeki Fil suresinde bize bu olayı şöyle haber veriyor:

“Kâbe’yi yıkmağa gelen fil sâhiplerine, Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? Onların kötü plânlarını (hile ve düzenlerini) boşa çıkarmadı mı? Onların üzerine sert taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Sonunda onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yapıverdi”.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.