Hercai 2 sümeyye koç yüklə
Ne bir veda sözcüğü ne de haklı bir isyan. Hiçbir şey, onu sevmemeye yemin ettiği adamın karşısında güçlü tutamamıştı. Dudaklardan dökülen her serzeniş karşısında ördüğü duvarları biraz daha yıksa da, onu bir daha affetmeyeceğine dair büyük bir yemini vardı.
Sümeyye Koç “Hercai 2 – Meftun” PDF
Yıkık dökük bir mazinin ortada bıraktığı yaralı bir adamla en az kendisi kadar yaralı olan bir kadının paramparça sevda hikâyesi bu. Hayallerini asmış bir kadının, yeniden düşlere tutunuş hikâyesi bu.. Hercai bir adamın, meftuna dönüş hikâyesi..
Ne bir veda sözcüğü ne de haklı bir isyan. Hiçbir şey, onu sevmemeye yemin ettiği adamın karşısında güçlü tutamamıştı. Dudaklardan dökülen her serzeniş karşısında ördüğü duvarları biraz daha yıksa da, onu bir daha affetmeyeceğine dair büyük bir yemini vardı. Asla boyun eğmeyecekti, ihanetini unutmayacak, o adamı yeniden sevmeyecekti. Olmamıştı. Yeminlerini bozduran, karanlık bir gecede ellerinden tutan, onu düşüren adamdan başkası değildi.
Yaralıydı. Lakin o adam daha yaralıydı. Seviyordu. Lakin o adam daha çok seviyordu.
“Dinle,” diyordu yürek yakan bakışlarını kuzguni harelere emanet ederken..
“Dinle ki anla öldüğümü, seni öldürdüğümü sandığım her yerden!”
Sen sadece bir bıçaktın. Bense o bıçağın düşmanıma değil, kalbime saplanacağını hesaba katamayan bir zavallıydım.
Elektron kitap : Turuz.com
Kısa bilgi : D&R
Mir.az’a Destek İçin Bağış Yapın!
Sitemizin aktif kalabilmesi için Patreon hesabı açtık ve desteğinizi bekliyoruz. Birkaç dolar bile olsa, desteğiniz bizim için çok şey ifade eder. Neden desteğe ihtiyacımız var?
Sümeyye Koç “Hercai 2 – Meftun” PDF
Kitabı sadece kayıtlı kullanıcılar indirebilir.
Destek için kitaplara yorum yazabilir ve Telegram kanalımıza katılabilirsiniz. Teşekkürler.
hercai-2-meftun-sumeyye_koch-2018-113s-2.pdf
Sitemizde yer alan kitaplar, okuyuculara tanıtım amacıyla sunulmuştur. Bu kitaplar, çeşitli konuları içeren ve farklı yazarlar tarafından kaleme alınmış eserlerdir.
Unutulmamalıdır ki, yazarların ve yayıncıların emekleri sayesinde ortaya çıkan bu eserler, birçok zorlu süreçten geçerek okuyucularla buluşmuştur. Bu nedenle, yazar ve yayıncıları desteklemek için kitapları satın almanızı öneririz.
Hercai 2: Meftun. Sümeyye Koç. (PDF indir)
Yıkık dökük bir mazinin ortada bıraktığı yaralı bir adamla
en az kendisi kadar yaralı olan bir kadının paramparça
sevda hikâyesi bu. Hayallerini asmış bir kadının, yeniden
düşlere tutunuş hikâyesi bu. Hercai bir adamın,
meftuna dönüş hikâyesi…
Ne bir veda sözcüğü ne de haklı bir isyan. Hiçbir şey,
onu sevmemeye yemin ettiği adamın karşısında
güçlü tutamamıştı.
Dudaklardan dökülen her serzeniş
karşısında ördüğü duvarları biraz daha yıksa da, onu
bir daha affetmeyeceğine dair büyük bir yemini vardı.
Asla boyun eğmeyecekti, ihanetini unutmayacak, o adamı
yeniden sevmeyecekti. Olmamıştı. Yeminlerini bozduran,
karanlık bir gecede ellerinden tutan, onu düşüren
adamdan başkası değildi.
Yaralıydı. Lakin o adam daha yaralıydı.
Seviyordu. Lakin o adam daha çok seviyordu.
“Dinle,” diyordu yürek yakan bakışlarını kuzguni harelere
emanet ederken. “Dinle ki anla öldüğümü, seni öldürdüğümü sandığım her yerden! Sen sadece bir bıçaktın. Bense o bıçağın düşmanıma değil, kalbime saplanacağını hesaba katamayan bir zavallıydım. ”
Meftun (Hercai 2) – Sümeyye Koç
Meftun (Hercai 2): Yıkık dökük bir mazinin ortada bıraktığı yaralı bir adamla en az kendisi kadar yaralı olan bir kadının paramparça sevda hikâyesi bu. Hayallerini asmış bir kadının, yeniden düşlere tutunuş hikâyesi bu. Hercai bir adamın, meftuna dönüş hikâyesi…
Ne bir veda sözcüğü ne de haklı bir isyan. Hiçbir şey, onu sevmemeye yemin ettiği adamın karşısında güçlü tutamamıştı. Dudaklardan dökülen her serzeniş karşısında ördüğü duvarları biraz daha yıksa da, onu bir daha affetmeyeceğine dair büyük bir yemini vardı.
Asla boyun eğmeyecekti, ihanetini unutmayacak, o adamı yeniden sevmeyecekti. Olmamıştı… Yeminlerini bozduran, karanlık bir gecede ellerinden tutan, onu düşüren adamdan başkası değildi.
GİRİŞ
Gökyüzü bağrına karaları çalarken, sessiz veryansınların, duyulmayan çığlıkların, dillere pelesenk olmuş içli yakarışların yankıları bir mezar gibi gömülüyordu topraklara. Hafifçe atıştıran kar taneleri masumiyetleriyle semadan salınırken, yeryüzüne düştükleri an kirleneceklerinden habersizlerdi.
Kurumuş ağaç dalları soğuk fırtınanın etkisiyle sarsıntıya uğrarken gökyüzü şiddetli ama İstanbul sokakları fazla dingindi. Sanki o an, tüm dünya sessizdi. Gönlündeki pervasız yangının sönmesini, sinesine katre katre yağan acıların yitip gitmesini, dermansız kollarına sevdiği kadının kokusunun sinmesini bekleyen yaralı bir adam vardı, gözkapaklarına çöreklenen siyahlığın ardında.
O adam, Miran’dan başkası değildi. Oldukça karanlık ve bir hayli sessiz, bir o kadar da karmaşık bir dehlizde sıkışıp kalmıştı güçsüz bedeni. Kıpırdayamıyordu. Baktığı, gördüğü, duyduğu her şey derin bir karanlığın sarmaladığı boşluktan ibaretti.
Her bir uzvu yara bere içinde kalmışçasına acıyordu. Dili tutuk, kelimeleri zemheri bir yokluğa hapsolmuştu. Dudakları ona ihanet etmeyi seçmişti, sessizlerdi. Şimdi nasıl fısıldayacaktı onsuzluğu, acıdan parçalanmış tarafları? Çaresizdi. Hiç olmadığı kadar. Hiç olamayacağı kadar.
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.