Haris El-Muhasibi – Kalb Hayati-2_text
olacan açkça anlasan; o hain arkadatan nefret edip ona kzmaz ve seni tuzaktan kurtaran arkada da sevip, güvenip ona minnettar olduunu göstermez misin? Sana kötülük yapmak isteyene kar artk uyank ve dikkatli olup, bu kötülüe engel olana da daha fazla güvenip ona yanamaz msn ki, seni, buna sebep
Прохождение «Кали: Зов Тьмы» 2 серия 1 сезон | Клуб Романтики Гайд
Описание серии: Амала знакомится с проводником Рэйтаном, который поможет группе в путешествии по Индии. В ходе расследования Амала понимает, что с дипломатом происходило нечто странное.
Прохождение Кали Зов Тьмы — 2 серия 1 сезон «След из хлебных крошек». Ответы
В начале серии Амала выбежит в коридор, где встретит Приянку. Она объяснит, что перебои со светом — это нормально для Калькутты, а скрипы и шорохи связаны с тем, что дом уже слишком старый и постоянно оседает. Также она будет в недоумении от того, что Амала позволила себе выйти в пижаме:
- Понимаю, это невежливо с моей стороны. +1 Лояльность
- Это всего лишь пижама. +1 Независимость
- Уже ухожу. +1 Лояльность
Наутро выберите наряд:
- Красивое сари (25 алмазов). Нет эффекта
- Великолепное сари (26 алмазов). +1 Уважение, ваш наряд впечатлил коллег, Рэйтан оценил ваш наряд по достоинству
- Милое сари (бесплатно). Нет эффекта
Затем выберите себе причёску и украшение. Приянка заговорит о матери Амалы, и девушка немного взгрустнёт:
- «Очень скучаю по маме». +1 Лояльность / Ты честно призналась, что тоскуешь, и это скажется в будущем
- «Стараюсь об этом не думать». +1 Независимость / Вы стараетесь подавить свои чувства, это скажется в будущем
Амала решит позвонить домой и поговорить с младшим братом Кираном. Выберите желаемый завтрак. Затем вы познакомитесь с проводником Рэйтаном Вайшем. В беседе с Рэйтаном по пути в отель вы узнаете, что Мистер Роуз рвался начать расследование без Амалы. Если вы поладили с Киллианом раньше, то узнаете, что Киллиан заступился за вас.
Путь Лояльности
Девушка спокойно подойдёт к группе, постарается казаться максимально дружелюбной, хотя по-прежнему намерена поговорить с Роузом и обсудить его поведение. Получите табличку «Ты избежала прямого конфликта».
Путь Независимости
Амала будет более прямолинейна и выскажет Роузу всё в глаза. Вы можете за себя постоять.
Группа решит разделиться, и вам нужно будет выбрать напарника для дальнейшего расследования:
- С Киллианом. Останетесь на втором этаже с Киллианом, чтобы допросить персонал отеля
- С Лимой.
- С Рэйтаном.
Если выбрали Киллиана
Мужчинa пpeдлoжит пepвым дeлoм oпpocить гopничныx.
Часть сари зацепится за серёжку Амалы, и Киллиан, Лима или Рэйтан предложит свою помощь:
- Да, пожалуй (23 алмаза) / Довериться / Позволить. Киллиану понравилось помогать вам (Кат-сцена) / Вы немного сблизились с Лимой / Рэйтан считает вас привлекательной (Кат-сцена)
- Попробую сама / Сменить тему / Веэливо отказаться
То, кого вы будете допрашивать, зависит от сделанного выбора.
Если выбрали Киллиана:
- (Быть строгой.) +1 Независимость
- (Быть мягкой.) +1 Лояльность
- (Быть щедрой.) +1 Лояльность
Если выбрали Лиму
Дeвушки зaтpoнут личныe тeмы. Лимa увepит глaвную гepoиню, чтo oнa пoнимaющий и иcкpeний cлушaтeль, и ecли дeвушкa зaxoчeт пoдeлитьcя xoть чeм-тo, тo кpиминoлoг oбязaтeльнo выcлушaeт и пoддepжит:
- Дoгoвopитьcя (2З aлмaзa). Ты нeмнoгo cблизилиcь c Лимoй / Aмaлa ничeгo нe paccкaжeт личнoгo, нo дeвушки дoгoвopятcя пoддepживaть дpуг дpугa в paбoчeй гpуппe.
- Cмeнить тeму. Нет никакого эффекта
Если выбрали Лиму:
- (Пригрозить.) +1 Независимость
- (Схитрить.) +1 Лояльность
- (Надавить.) +1 Независимость
Если выбрали Рэйтана
Увидим cцeну paзгoвopa Aмaлы и Peйтaнa. Из кoтopoй узнaeм, чтo мaмa и бaбушкa глaвнoй гepoини были пpoтив, чтoбы Aмaлa oтпpaвилacь в Индию, нo вcё paвнo cудьбa пpивeлa дeвушку нa poдину eё пpeдкoв.
Hapяд глaвнoй гepoини зaцeпилcя зa oбувь.
Пpoвoдник вызoвeтcя пoмoчь Aмaлe.
- Пoзвoлить (2З aлмaзa). Pэйтaн cчитaeт тeбя пpивлeкaтeльнoй. Apт
- Beжливo oткaзaтьcя. Нет никакого эффекта
“Чeгo oн вecь тpяcётcя? Epундa кaкaя-тo. Haдo дeйcтвoвaть инaчe”:
- (Уговорить рассказать.) +1 Лояльность
- (Встряхнуть его.) +1 Независимость
- (Привлечь его внимание.) +1 Лояльность
Вы узнаете, что дипломат в последние дни был слишком нервным и чего-то постоянно боялся. Затем группа решит исследовать номер мистера Хейза, который до этого уже обследовала уволившаяся горничная. Серия завершится.
Haris El-Muhasibi – Kalb Hayati-2_text
Doç. Dr. olarak atand. 1997’de Doçent, 2003’te Profesör oldu.
Halen bu görevine devam etmektedir.
Razi’nin Tefsirinde Tasavvuf, zmir, 1996.
Gece badeti, zmir, 1999.
ehitlik ve ehitlerin Mayat, st. 2001.
ARKADALAR VE NEFS TANIMA
Kulun Tevbeye Azmedip Sonra Dönmesi
Muhalif Olacak Hususlar)
“Nefsim, Allah hakkna
etme ve Allah’a yaplan
etme konusunda Baz haklar zayi etmeterk
bu kuauda azim gösterdi. dikçe veya baz taatlarda yapmack hareketlere girmedikçe, bu durum böyle devam edecek gibi. Peki ben nereden geldim?” karar
“Senin havfn zayftr, Allah’tan olan
lavfmn güçlenmesi ve saknmamn artmas
tavsiye ederek cevap
idman yaparak ve
gösterme, günahlarda srar
korkuttum. Neticede azim ve
üzerine riyakâr ol-
aya kayd ve Onun yine aya kay-
kld. Ancak çok geçmeden, nefsin
döndü. Tevbe ettim ve azim gösterdim.
d, ben yine tevbe ettim ve azim gösterdim. Sonra baz günah ve
döndüm. Bazlarn da tam
“Sen daha cehalet dönemine yaknsn. Günahlarla
ve murâkabeye itinada
nefsin güçlüdür. Lezzetlerle olan ülfetin ve
ilikinin iddetinden ötürü, ehvetin galeyandadr.
çabuk dönüyor ve Allah hakk da
gösterdiin azminde vefal
davranamyorsun. Neticede baz
ibadetleri zayi ediyor
yapmack bir ekilde yapyorsun.”
“Arzularm nasl tabilirim,
öldürebilirim, hevâ-i nefsi nasl zayfla-
düün, Allah’n bunlardan
rü sana verecei azapla ve tekrar dirilme, sorgulanma, iddetli
azap ve sevaplardan mahrumiyet fikriyle nefsini korkut.
sen bunlar hak etmisin. gelecekten endie içinde
ederek nefsin lezzetlerine engel
yince, çabucak dön,
Nefsini korkutma temrinlerine
güçlenir. Nefsin istek ve isyanlarn reddeder,
kullandrmazsan, âdetlerinden kopar, zevklerini vereceinden ümidini keser,
olursa da, arkasndan
hemen korku ve üzüntüyü devreye
ite o zaman takvaya
dorulukta müstakim olur ve
Allah için murakabe ve ihlâsta yükselirsin.”
“Bu bana çok uzun
temrinlerde ve nefis mücahedesine güçlü olabilmem
zayf olduumdan ötürü bana
Arkadalar ve Nefsi Tanma .
gereken ya da Allah’a
gider ve takvan güçlenir: Birincisi,
bütün sebepleri ortadan
gereken veya yerine getirmen
etmene yardmc olan tek
sonra fazla bekleme-
günaha almadan, arzularn tatll kalbe yerleme-
den hemen günah kökünden koparmaktr.”
“Ayak kaymasna ve hataya neden olan eyler hangileridir?”
“Meselâ adam, helâl olmayan
eye bakmaktan ve bu iten
holanmaktan ikâyet etmektedir. Yol kenarnda oturup ko-
veya dinlenmektedir. Arkadalaryla
Yol kenarnda her oturuunda nazar etmemeye niyetlen-
mektedir ama, nazar
galip gelir ve nazar eder.
ehveti aniden galeyana Sonra döner,
bu oturma iini terk eder, evinde veya mescidinde oturursa, onu fitneye sokan sebep ortadan kalkar. Bu haliyle, fitneye maruz eder. Sonra yine oturur ve
kalan en güçlü insandan daha güçlü
tekrar eder. îte
adam, kendisini fitneye sokan sebebi ortadan kaldrnca, le
yüz yüze olan en güçlü insandan daha güçlü
terk etmek, fitne sebebini ortadan kaldrr.”
ihtiyac dinî bir vecibe
çksn. Olup olmayacanda üphe isyân etmesin.
yerine getirmek için
olmayacan ise eer çkmak nefsin
günahtr. Nazarn olup Aksine, Allah biliyor
rahat veya zevk
Allah’n sevmedii bir
meyip dinini korumak gayesiyle, çkmayacakt. Yani Allah’n haklarndan bir vecibeyi eda etme gayesi olmasayd, çkmayacakt.
Allah ona kzar endiesiyle, nazardan
mimiyeti Allah tarafndan bilinince, Allah için olur.
vecibe olmasayd, Allah’a tevekkül edip çkmayacakt.
Allah onun, nefsinin rahat için korur.
etmeyecek kadar kerem
ihtiyac, kendisi veya ailesi için mutlaka yerine geti-
onsuz olmayan dünyevî bir
saylr. Allah onun, Rabb’inin
lunmak veya övünmek ceini
maln artrmak, riyada buçkmayacan ve terki tercih ede-
Allah’n taat üzerine
ailesi için zaruri bir
durum olmasayd, Allah’n onu
yeceini bildiinden O’na tevekkül edip çkmayacakt. Nefsinin lezzeti için çkmaynca, inallah, Allah’n onu terk etmeye-
ceini ve koruyacan ümit ediyorum. htiyaç olmadan ve daha önceki tecrübelerden, günahtan salim kalmayacan bildiinden, irâdesi güçleninceye kadar, bu tür
çkmasn demiyorum. süre
dar çkmay terk etmesi evlâdr.
Kendini tedavi edinceye kadar, ksa bir
çkmamasn uygun görüyorum. Gybet etme,
olmayan eylerle aka yapma ve baka-
syla alay etme gibi konularda dilinden ikâyetçi
Bu durumun ne zaman ve hangi artlarda daha çok olduunu aratrmaldr. Arkadalaryla beraber olunca m,
yoksa olmaynca geliyorsa,
bu durum çoalmaktadr? Beraberlikten
getirilmesi gerekli olan bir vecibe veya onlarla beraber rz’k
etme yolu ortaya
nefsinin rahat veya arzularn
tatmin etmek için deil, o vecibeyi yerine getirmek veya geçi-
Bu durumda Çünkü O biliyor
için Allah’a güvenmelidir.
ve arzularn tatmin etmek için oturmuyor. bir vecibeyi yerine
getirmek veya bu vecibeyi yerine getirmeye
etmek olmasayd, Rabb’ini kzdracak endiesiyle, oturmay terk ederek Allah’ tercih ise,
inallah, Allah ona
kalamayacan, konuma ve yaknlklaryla onu Rabb’inin houna gitmeyen zeminlere kaydracaklarn bildii ve bunu birçok tecrübelerle snad halde, onlarla olunca salim
yerine getirilmesi gereken dinî bir vecibe veya
gereken ve onsuz olmayan bir geçim vastas da ortada yokken oturursa, bilerek elleriyle kendini tehlikeye
Adamn htiyac çin veya Ahiret Arkadalar Olarak Gördüü Fakat Yanlarnda Oturunca Salim Kalamayacan
Bildii Kiilerle Oturmak çin
Dar Çkmas Dedim
kalmayacan defalarca denemesine ramen, Rabb’inin houna gitmeyen sözler söylemeyeceine azmederek çkan kii hakknda görüün nedir?” “Yanlarna gidince salim
“Daha önce de Rabb’inin houna gitmeyen eyler konumayacana azmetmi olmasna ramen salim kalmamsa, bu-
korumamasna neden olmu
denemekle kendini tehlikeye kendini tehlikeye
az salim olan orta-
yukarda deinilen nedenler dnda onlarla oturmaktan ve onlar ziyaret etmekten kaçnrsa, Allah
etmeyecek kadar kerem
rahat ve arzularna
onlar terk etmitir.
yerine getirmek için onlarla oturunca,
hevâ-i nefsine tercih etmitir.”
beraberlii hayr ve zikir için olur da
gitmeyen baz sözler de konuulursa, durum nasl olur?”
“Meclislerini ve beraberliklerini terk etmelidir.
tecrübe etmitir. Ayrca, nafile bir i, günah-
“Ama onlar Allah için Dedi
“Yalanclar bu ad, davalar
kullanrlar. Allah için kardelii deil,
habbeti bile iddia eden kimselerle en azndan, üzüntüye gir-
karde, arkada ve dost desen
dümannmaruz kaldn kii,
nasl Allah için karde ve arkada oluyor ki?
öyle bir kelime
duymusundur: “Adam Allah’n gazabn zirve seviyede hak eder.
Konumasyla seni Allah’n gazabna maruz brakandan daha düman, kim yardr? Behz b. Kyamete kadar
üzerine gazap yaztlr.”
Iakim’in rivayet ettii hadîs ise öyledir: “Yalan konuarak halk
güldüren kiiye yazklar olsun, yazklar olsun, yazklar olsun!”2
için öyle bir söz söyler ki, Allah’tan, yerle
sndaki mesafe kadar uzaklar.”
senden raz olur ve nefsin de bundan
vazgeçmez. ster adaletle
düman olduu kiiye düman olursan, bu ifrat olur. Ama konuma bundan da fazladr. te bu sana dümandr, dost deil.
ifade edildiine göre
Cenâb- Hak, Hz. Musa’ya unu
vahyetmitir: “Ya Musa, kendine dost ararken dikkatli
yardmc olmayanla arkada Çünkü o senin dümanndr, kalbini katlatrr.” üzerine sana
ite böyle olan, senin
vb. isimler verirsen,
üfüren kii gibidir.
cl-Bulmri, Zehaib, 31; Müslim, Birr, 145;
10; Darimî, sti’zan, 66.
da öyledir. Onlarla beraber Allah’a isyân etmesen
öyle buyuruyor: “Kötü arkada, körüe seni
hak etmediin eyi vermi olursun.
ilemene neden olandan daha
Allah için arkada,
Allah’a isyan edilen kii nasl Allah için dost olabilir?
megul olmasna ve oyuna dalmasna engel olamazsn. Bu türlüsü karde deildir, dümandr, hatta dü-
ksmdr: Adam var onu tanmazsn veya taarkadaln olmamtr. Adam var bid’atçdr, adam
yannda durumu kapaldr, ama
Kalbin bid’atçdan ve fasktan nefret eder. Seni
Tanmadn ve arkadalk etmediin
dostluk kurmazsn. Bunlarla aldanmazsn,
eklinde, senin gibi olan, dostluk kur-
Beraber gaflete dalar-
sn, Allah’ hatrlamayacak ekilde O’na isyan edersin. Veya
hatrlarsn da, gaflet perdesinin
Zaten avclar da karga avlamak
eytann oyunu ve aa düürür. En yumu-
oyunlar yaparlar. Ser-
Her kuu avlamak
kendi cinsinden bir
Hz. Ebû Derda’nn, Hz. Selman’a
alardr. Onlarla seni uyutur, neticede ak avcdan daha yumuak davranr.
ama ruh ruha yakndr. Gökteki ku yerdeki benzerinin yanna konar.” Ne güzel söylemi. Biz de bunu tecrübelerimizle görüyoruz. Avc, benzeri bir ekildeki kula kular avlad gibi, eytan da, ayn eyi yapar. Çünkü senin bid’atçdan, fasktan ve avamla ünsiyetten nefret ettiini bilmektedir. Kalbini, ayn tipte kiilerle “Beden bedenden uzak
Arkadalar ve Nefsi Tanma arkadala,
Ülfet ve sevgi içinde onlarla
fasktan çekindiin sin.
sevmeye davet etmektedir. zaman, bid’atç ve
onlardan çekinmez ve endie etmez-
ünsiyet kurar, rahatlar,
yaklar ve konuma-
larna ortak oluncaya kadar sözlerini süsler. Sonra, arkadalar
havf sahibi olduunu, gybet, yalan ve benze-
eylerden nefret ettiini, onlardan çekindiini
dana hemen bu dip, ünsiyet laf etmeyi,
tür eylerle süslü laf yaptrmaz. Allah’ zikre-
tiplerde olurlar. blis, senin
brakr. Sonra fuzûlî
sükûnet bulmay güzel,
dalnca, gybet ve yalan süsleyip güzel gösterir.
iinizde havf sahibi kiiler iseniz, gy-
yapmay, Allah adna gazaplanma, hayret etme, reddetme
veya söz konusu kiiye
bu makamda havf
sahibi deilseniz, gybeti, ikinizin zikrettii
veya birinizin zikredip dierinin raz olduu, o kiiye gazap-
lanma, kinlenme, öç alma vb. ekillerde yaptrr. Ya da halkn
noksanlklarn anlatp rahatlama yoluyla gybet yaptrr. Yalan ve alay da böyledir. eytan,
Allah’ henüz zikretmeden, size bunlar süsler ve yaptrr.
man, kulu, Allah’n
kul kabul etmez. Nefsi,
istemez, nerde erli eyleri
gelince, onu, kendisi
konuacak? Buna kar
altna alacak biriyle karlatrr.
konumay ho gösterir, derken laf laf açar. Bir günün tamam veya günün büyük bir ksm susma ve selâmetle veya faydal eyler konuma ya da Sonra,
geçer. Allah için
Sonra ayrlmayacak ekilde ko-
Neticede, ikisine de lânet
Onun için Hz. Ömer öyle demitir: “nsanlardan emîn olanlarn dnda, arkadalarndan çekin. Allah’tan korkmayandan da emîn olunmaz. Çünkü o arkadan, gaflete dütüün zaman, seni uyarr.” Onunla buluunca selâmetini artrr. Fay-
yapyorsan seni zikre
ve tevbe edersin. Allah’n
olur, yararlanr ve
seni nehyeder ve uya-
gitmediini bilmediin eyi
günah olarak bilmediin hata-
lardan, gelecekte de çekinirsin.
mam afiî de öyle diyor:
“Aklnn yars arkadandadr.” Ne güzel söylemi! Çünkü, gafil olduun konuda akln uyarnca, sanki akln yars ondayd da sana iade etti gibi olur. Veya bütün akln ondayd
anda onu sana iade
aklnzn yars birbirinizdedir. Çünkü, arkadann olduu konuyu sen fark ediyor ve onu ikaz ediyorsun. Sen
olunca, o seni uyaryor. Bir araya geldiinizde,
görmü oluyorsunuz. Arkadalarn arasnda oruç
tutsa, gazvelere katlsa,
hacca gitmi olsa
Çünkü, namaz, orucu, hacc, kendisinedir; onunla Allah’n
houna gitmeyen konumalara
Bunun örnei una benzer: Zengin bir arkadan olsa, sen de fakir, muhtaç bir adam olsan. Sana her geldiinde yemeini yese fakat sana hiçbir ey yedirmese, mal onundur, zarar ise sanadr. Aynen bunu gibi namaz, orucu vs. onundur, sebebiyet verdii vebâl ise sanadr.
Sen onunla karlamadan önce selâmette tan sonra seni dinde
Bazen o seni fenala daldrmadan, sen ie balayabilirsin. Çünkü, kalbinin rahatlad, nefsin ünsiyet ettii bir yerdesin. rir.
ve taatine dalabilirsiniz ya da gücünüz nis-
ümidini kesmez, neticede Allah’n
konumadan ayrlmazsnz. Üzerinde üzerinde lamaz.
onu karüzerinde yardmla-
bir farz zayi ettiniz, nafile
te asl hüsran budur.
Allah’a isyan ettiin, tasannuda
arkadan vardr ki, ölmüler, kabre yönelmekle seni yalnz brakmlar, onlarla ilediin günahlar yazl bir ekilde geride kalmtr. Arkadalkla ilgili söz çok uzundur ama, burakadar
onlarn sohbetlerini anlatacam, inallah. Burada, azmini kracak ve zayf olduun zaman tevbe ile Allah için vefa
ayrldn zaman Onunla
kartrmayacan sebeplere dikkat çektim. kesersen, nefsine kar güçlü olursun. Çünkü ii
güçlü olan fitneci sebeplerle olabiliyor. Zira, fitne
karlanca, zayftan da daha zayf
veren sebeplerden kaçmaktadr.
sebepler zayf olan arkadalarndan ayrnca, günahlar terk
etme konusunda, daha güçlü hale gelmektedir.
ve rahatlkta on-
önem vermen, Cehennem’e kar
Böyle olup tezekkür ve tefekkür edince, tefek-
kürü güzel yap ve aratrmay derinletir. Ta
lardan daha galip kimse
kalp için, onlardan daha
dinine eksiklik koyan eyin gerçeini anlayasn.
Cehennem’e kar bedenine acyp dinde noksanlktan endie
konuya yaklarsan, sana anlatlan cümle-
lerden iin özünü anlarsn.
Bunda Allah’n gazabndan da emin
olamazsn. ayet, arkadalarnla
gitmeyen sözler söyleyeceini
rak onlara vc kendine
ve onlarla caktr.
sonra nefsine acya-
bakarsan, içinde bulundu-
tehlikeden ötürü kyamette onlardan
onlarla sohbetten ötürü
büyük günahlar yüklendiini görecek
karlamadan daha çok
Bu Allah’tan korkup
nefret ettiin bir
Bu konuda çok açk din kardelerinle her
örnek vardr. Meselâ, arkada ve
elbisenden bir iplik koparsalar, onlarla lr!
Onlardan da onlarla bulumadan da nefret edersin. Çünkü,
devam ederse sakaldan olacan ve bir köseye dönüeceini gayet iyi bilmektesin. O zaman da halk sana aalayc böyle
ekilde, elbiseden de olursun.
nefsine ve dinine
dinine verdii eksikliin
özünü anlayan kimse, onlarAncak verâ’ ve saknma açsndan Bunlardr Allah
isim onlar için haktr ve gerçektir.
de, nefsimin onlarla
bütün arkadalarm terk ettiim
olmas ve sabrszlk
göstermesine ne dersin?”
“Nefsin onlardan ayrlmay kabul ettikten sonra, emin o-
konulardan kaçnsan ve kendini koruyup Allah’n gitmeyen eyler konumadan, aradan birkaç gün geçse,
için kalbin, ferahlanr.
onlarla daha az
bulumaya gayret edersin. Selâmetin tatlln duyup bununla Allah’n rzâsn ümit etmeye balaynca, onlarla bulumak ve onlar görmekten daha kötü bir Seni bu
isteyen birini hissedersen, o-
bunun tatlln duyuncaya kadar, yalnz kalmaya çalr, seni bu halden koparmak isteyenle bulumaktan nefret edersin. Çünkü, gaflette olan müridin rahat konumakta, kederi ise susmaktadr. nsanlarla konuup rahatselâmette kalp kalpten
mette kalma istei galip der
bu böyledir. Kalbine, selâdeildir. O zaman da susmak ona ke-
sevgisi kalbine galip olan için
Selâmette kalmaya lip gelir,
sonra da salim kalmak için
Allah’n kendisine nimet olarak verdii selâmetten onu ayracak olan karde ve arkadalaryla konumak ona gelir. sa,
kaçrnca, yeryüzü, bütün geniliiyle ona dar
dünya ona zindan
Çünkü onunla karlamadan önce hem
de bedeni selâmette
Sonra O’nun gazabna neden olmasndan korktuu eyler ko-
yüzü bütün geniliiyle ona dar
bouldu. Çünkü selâmet tehlikeye dönümütü.
konumaktan kaçnnca, yer yüzü bütün genilii ile ona dar geliyordu. imdi ise üzüldüü bir kelimeyi konuunca bu durumu hissetmeye balad veya i o hale Daha önce
dönütü. Bu, verâ’n miras, takvânn âdeti ve Allah’n, güçlüe gö-
üs gerip ehvetlerle mücadele eden müritlere olan yardmdr. Dedim
“Onlarla ünsiyeti terk etmeye azmetsem
bile, onlarla kar-
lamaktan tamamyla kurtulamam. Çünkü, geçimim
bir ilim halkasnda, cemaatle
üzere gittiim camide, bir cenaze namaznda; onlardan birinin
veya benim bir iimin onlardan birine
beni ziyaret etmelerinde, nasihatimi ka-
bul eder de, benim ondan
o da arkadalarndan
ayrlr ümidiyle, onlardan birine yaklamam durumunda, onlardan biriyle
“Sen onunla dostluu terk etme azmini gösterip ondan ayrlarak
seçtikten sonra, seninle
holanmadn, konumasna kar
senden utanr ve sevmediin halde seninle dost olmaktan çekinir.
Ondan çekindiin zaman,
kalbin onunla gaflete dalmaktan
O da bu tavrn görünce senden uzaklar.
Arkadalar ve Nefsi Tanma’ Onunla konuma beplerden ötürü
ve arzusu olmadan,
karlar, sonra da
endiesiyle, dikkatli davranrsan, kötü veya fuzûlî bir
“Herhalde beni, Allah’n taatndan alkoymak
bir dille uyarr,
Belki de ona bir faydan olur. Nasihat kabul
edecek bir kimse deilse veya bir ey desen, sana dinî açdan zarar verecek ekilde seninle tartacak bir ahs ise, konutuklarndan
holanmaz ve kaçnrsn.
muak bir ekilde ona ya girmezsin.
O hevesli olsa bile, tartma-
konuda açklama istiyor, sen de bunu açklama yaparsn, aksi takdirde susarsn. bir
uzatr sen de ona engel olamyor ve oradan da kalkamyorsan, gücün varsa, ahireti hatrlatrsn. Belki
bu konumadan vazgeçer, sen de sevap alrsn. Nitekim brahim ct-Teymî’den söz rivayet edilmitir: “Öyle adam var ki,
konumaya dalan topluluun yanna gelir, onlar zikre yöneltir; hem yaptnn sevabn alr hem de onlarn sevab batl bir
kadar ayrca sevap alr.”
Hayrla konumaya balarsa, yine de kendi kendine, “Bu hayrl bir ey, ama bundan sonra ne gelir bilemem.” der dikdavranrsn. Senden ve arkadalarndan edindii tecrübeden ötürü, sana Allah’n zikri ile konumaya balad halde, katli
sen dikkatli isen,
Bu durumda Allah’n
rinden sonra ikinizi de ilgilendirmeyen bir
konuursa, süregelen saknmadan ötürü, durumu hemen anlar onunla konumaya dalmazsn. Aranzda bir konuma geçmezse, saknman, Allah’a kar havfn artrr ve bu davrann sana tecrübe
zaman, zikirle balayan sonra da zikir esnasnda veya sonrasnda, mâlâyâni veya Rabb’ine kar günah olan bir olur,
yaplabilecei durumlar karsnda,
Çar-pazardaki kimseler de böyledir. Geçimin
konuursun ama, Onlardan
kalbin dikkatli ve
biri seni ziyarete gelse
veya bir ihtiyacn
ya da bir ihtiyac için o sana gelse, onunla
maya dalmaz, Allah’n raz olduu
ura! Ancak onunla karlatn zaman,
getirmen vacip olan bir eyle imtihan
onunla durumun nasl olaca tam
Yüzme örenen birinin boulan çalmasna benziyor. Nasl kurtarabilir ki?
sözler söyleyinceye kadar
konumaya dalnca, daha önceki saknmayacan biliyorsun.
Kendisine nasihat edesin diye
uzun boylu konu-
susarsn. Zira ötürü, kalbin
Allah’n gazabndan korkarsan, kabul etmesi ar-
emreder, kötülükten nehyeder veya uyarrsn.
Aksi takdirde susar, tartmaya girmezsin. Allah için ziyaret ettiin veya onlarn seni ziyaret ettii ak-
araya geldiinde Allah’n
tecrübelerin, onlarla bir
houna gitmeyen konumalara dald-
gösteriyorsa, nefsinin rahat için onlara gitmezsin.
Ünsiyct seni, evinde beraber olup kendilerinden bu ko-
üphe etmediin kiilerle gaflete sürüklüyor ve haram eyler konumana neden oluyorsa, onlara kar da diknularda
olmalsn. Bu en zor sebeplerdendir. Onlardan uzakla-
amyorsun ama trken söyledii
Allah’n Cennet ehlini anla-
önce biz, ailemizin (Tûr, 52/26)
olan da öyle anlatyor: arasnda (mark ve) sevinçli
Dininde seni fitneye düürmelerine onlara ac. Onlarla ünsiyetin ve onlar
bu en zor durumdur.
Dikkatli ol ve üzerinde terbiye
etme hakk olanlar, Allah’n emrini yerine getirinceye kadar,
houna gitmeyen konumalardan
Allah’n lah sana,
terbiye edin ve öretin”;
kadar sevap alrsn, senin yol ve
lim kimseden rak ilim
huyunu örenirler ve
u âyeti görmüyor mu-
ve zekât vermeyi emrediyordu.”
de böyledir. Onunla selâmette kalamayacan
ve onunla oturuyorsun.
Bu durumlardan terk ederek, terk ol,
zaman, ayrca onlarn sevab
Hz. Peygamber’e de, “Ailene
zaman, bâtla dalmaktan ürker hemen tevbeye
dönersin. Allah’n, Hz. smail’i
neye sevk edecek eylerden çekinirler. Onlarla gaflete
nehyedin”; Dahhak, “Ailenize kendilerini yin.”
onlar terbiye etmeyi emrediyor: “Kendinizi ve
nizi ateten koruyun.” (Tahrim, 66/6).
O zaman ya yalnz ola-
olacan kimseyle ören.
beraber oturmay, ilim tahsilini
yüz hatlarnla onlar da dikkate sevk
getirmen gereken bir haklar varsa, yerine
Ya hepsi yararlanmaktadr, ya bir ksm yararlanmaktadr ki, bu da sana yeter, ya da yapmack hareket etmekte ve seni oyalamaktadrlar. Ya da seni uratrdanladndan, senden utanr ve geri çekilir. O zaman da üç gruptan
salim olur, bir felâket ve günahla
ilim tahsil edersin.
Ticaret veya sanatnda sana ortak olan veya ücretle
dn ya da yannda dir.
onunla sürdürdüü âdetlerinden
sürdürdüü âdetlerden kes. Sakn ve sakndr. Diuratarak dünyan slah etmesinde yardmc olma.
Çünkü, Rabb’ine dönmekten ve O’na tevbe etmekten müstani kalamazsn. ayet azmin, kullardan ve baengel olmasn.
ka eylerden gelen ve
Allah’n sana vacip
yaparken kaydran sebepleri kesmekse, bu azme mukabil Allah’a
olur ve buna sebep olan
Allah’a istifar eder,
eyden kaçnrsn. Gelecekte böy-
ve benzerlerinden saknrsn. Allah korkusu ve ü-
yapnca, inaallah bu
Bunlar ve benzerleri, sana
gelecek için de tecrübe ve ibret olurlar.
Eer Allah’a sadk yardmyla
zaman geçmeden Allah
mücahedeyi merhametle karlar, nefsin senden ve sürükleyecek,
kaydracak eylerden ümidini keser ve
Bu sebepler ve seni fitneye sürükleyecek, ayan kaydracak baka sebepler çknca, sana anlattm gibi davran. Bütün sebepleri anlatmak kitab çok uzatr. Akll olan tafsilata gerek kalmadan iaretle de saknr.
Ayan kaydran sebepleri ortadan
kaldrmak ve organlarn Rabb’inin alkoymak, perhiz yapmaya benzer.
kalma ümidi ve uzun süre devam edecek hastalklar korkusuyla,
zevklerini terk etmesi gibi, perhiz
Rabb’in için teklerini yerine
altnda ve her taraf
yatalaktr. Takdir edilen
olur, perhiz yaparsa yaar. Doktorlarla
Bütün arzu ve isdüünelim. Sevdi-
eylerden yerse helâk
karde olmu, eczanelerin
göüs germi, güzel yiyeceklerden uzaklamtr. Az yedii ve hasta olduu için bedeni çok /.yflam. Her gün küçülmesine ramen shhati artmaktadr. O
perhizi tercih ennektedir. Nimetler denizi içinde bedeni eri-
mesine ramen, helâk olur endiesi ve perhizin ona shhat verecei ve devaml salk içinde olan bir bedenle o nimetlerden yararla-
ve hastahksz, sefa içinde hiçbir
yaar ümidiyle, bu yola devam ennektedir.
helâk edecek her tehlikeye
yapmaktadr. Üzerinde, zayflk, maaralara çekilme, halktan kaçma, kullarla ünsiyet etmeme, hüzün ve sevinmeme apaçk görünmektedir. Bütün bunlar, dünya zevklerinden yararlanmaktan holanmad ve Allah’n gazabna düçar olur da kendisine azap
hak olur korkusu ve bununla Allah’n
azabndan kurtulma, rinden hastahksz bir
kazanma, Cennet zevkleekilde yararlanma ve bunu takip edecek
sonsuz bir hayât ve Allah’n yüce
karlaabilecein kötü akbeti
düün, ahiretin güzel hayâtn iste, rzâsn O’nun adna perhizden yararlan. Çünkü O,
mücahede ve mücadelede güçlüe göüs Allah sana yardmyla yönelir, seni kötülüe götürecek
eyleri terk etmeyi kolaylatrr, taatyla seni nimetlendirir.
tekellüfsüz bir kerim,
yannda cimriliin yanama-
Mürid kulundan, rzâsn talep etmede doruluk, nefsiyle mücadele, hevâsyla mücahede istemektedir, îte o zaman zorluklar hafifletmekte, hevâsn öldürmekte, bir cömerttir.
görünce, bütün ilerini
ayet bedeni zayf dünya ehlinden biri, efendisine yönelse ve yürürken bazen düse bazen de ayaa kalksa ve bu durum defalarca tekrarlansa;
sonra efendisi geri
kölenin kendisine yönelirken,
dorulup tekrar ona yöneldiini ve dümesi, ona yönelme ve yaknnda bulunma isteine engel olmadn görse ve bu durum defalarca tekrar etse; efendinin yannda da çok sonra
sayda binek olsa,
üphesiz o efendinin kerem ve rahmeti,
insan da kendisi istirahat etsin
çabucak kendisine kavusun diye köleye, hemen
bu efendiden çok daha merhametli ve kerem Mürid kul, nefsiyle mücahede ederken, aya sürç-
mekte ama, bu O’nun rzâsn dr.
etmeye engel olamamakta-
Aya kaydnda, yüz üstü düüp sapandan daha çok üzü-
Allah kulunu böyle görünce, ellerinden tutarak
etmeyi hafifletmekte, onu kurb derecelerinin yükseklerine
çabucak çkarmaktadr. Kerem ve cömertliinde, rahmet ve re’fetinde, lütuf ve
efkatnda ei ve benzeri olmayan
“Bana riyay ve sebeplerini anlattn. Riya nerden
Dedim zel gösteren
bana tuzak kuran, dünyay gü-
dümanm ve beni fitneye sevk eden dünya vardr?”
“Dümann, ancak nefsinden ald güçle sana zarar verebilir. Eer böyle olmasayd, dümann daveti seni Rabb’ine daha çok yaklatrrd. Seni davet edince ona uymay reddettietmi olursun. Çünkü o seni Rabb’inin houna gitmeyen eye davet etmi, sen ise reddetmisin. Bu konudaki korunman Allah korkusundan ve O’nun sevabn inde, bununla
gelmektedir. Daveti reddederek,
ümit ve recay yerinde kullanm oluyorsun. Nefsin dünyaya
deer vermeyince, onun güzellii seni Allah’a daha çok yaklatrr. Çünkü dünya ile imtihan edilmisin ama ona yüz vermemisin.
Ahireti istemi ve
ona rabet etmisin. Dünyada
ve neticede ahirette
yararlanmay reddetmi ve dünyann sebep ol-
duu bir imtihanda Allah’a itaat etmisin. Nitekim
öyle buyuruyor: “Biz yeryüzündeki
kendisine süs olsun diye yarattk
onlarn hangisinin daha
Allah, zînetler arasn-
da senden güzel amel etmeyi istediini bildirmektedir. için,
dünyada güzel nimetler yaratm
amel edeceini denemektedir.
kimin daha güzel
Dünyada yaplacak en güzel amel, ona kar zahid davranmak ve ahireti ona tercih etmektir. Bunu yapamaynca, Allah’n Allah
neden olan bütün
sana gerekli olan verâ’dr.
Sen nefsine uymadkça,
dalâlet ve hataya
davetleri sana hiçbir zarar vermez. Aksine, Allah ve
ve insanlar reddetmekle sevap
alm olursun. Sana
yapan, eziyet eden, tuzak kuran ve sana
aan da böyledir. Bundan ötürü Allah’a isyan ona karlk vermezsen sana bir zarar veremez. Aksine
senden yararlanmak gibi, kendileriyle
ve kendini helak eder.
mücadele etmeyi Allah’n emrettii kimseler
müstesnadr. Onlarla mücadele etmen sana fayda verir. ki durumda da kârlsn. Ya galip gelirsin ya da öldürülürsün. Ga-
büyük sevap alrsn, öldürülürsen ehit olursun. Nitekim Cenâb- Hak öyle buyuruyor: “De ki, bize yalnz iki iyilikten birini gözetlemiyor musunuz?” (Tevbe, 9/52) Öyle ise, sana zarar veren her dümana, hevâ-i nefsin oyunu neden ollip
korktuum her mahzurlu i hevâ-i nefisten ileri gelmektedir. Bu ona muhalefet etmenin, Allah’a itaat olduunu göstermektedir. Allah’a itaatte ise, sdk ve muhabbet vardr. Bunu bana biraz izah ve erh eder misin?” “Öyle anladm
“Nefsini tasdik etmedikçe Allah’ tasdik edemezsin. Nef-
tanmadkça onu tasdik edemezsin. Onu kontrol etmedikçe onu tanyamazsn. Nefsini ölüm ve Allah’a arz etmen ve hallerine itiraz etmen gerekir. Onu, iyi yaptn zannettii sini
ilerde itham etmedikçe ve kötü yaptklar iler konusunda
itham edince, tefti edersin; tefti edince, hallerine sin; hallerine itiraz
arlar ve tanrsn.
Onu tanynca ondan saknrsn, saknnca gözetlersin, gözetleyince Allah’n taatndan kaçn, yan çizdiini, onu yaratann sevmedii eylerle süslendiini görürsün. Çünkü her kötülüün kaynadr. Her belâya sürükler. Onu yaratan Allah, onun devaml kötülük emrettiini, kötü hevâsna uyduunu haber vermektedir. Öyle
ondan sakn ve din konusunda
Nefsin Kötü Meyillerini Bilmek
“Nefsin baz ayplarn bilmeme
edeyim, tefti edeyim ve tanyaym.”
“Nefsin rzâ halinde
olmaya azimli olduunu,
reddetmeyip boyun ediini görmüyor musun?”
veya kâfir herkes rzâ
lendii zaman, nefisten
istersen reddeder ve kin,
kötü ahlâk, cahillik gibi çocuklara bile
bunu yapmyorsa, aldatan ve yalanc olmuyor mu? htiyaç annda seni terk ediyor, zenginlik zamannda ise yardm va’dediyor. ( )na muhtaç olduunda seni felâkete terk ediyor. Çünkü, sinirlenme annda,
hak edeceini, ateten korunacan,
gazabn kazanmaktan ko-
ona muhtaç olduun zaman, azab gerektirecek
ruzlara seni teslim ediyor,
bu konuda sana yardm ediyor ve
Kurtulmaya neden olacak eyler
ardan almana neden oluyor. Bunlar düman, yalanc ve suçlu kim olabilir? Ihlâs da böyledir.
sana yapandan daha
ihlâsl olur. Hâl-
buki bu ihlâs deildir, ihlâsa niyettir. Güya, çok muhtaç
olduun günde önceden
olmaktadr. Bunu hiç engellemeden gönül
çknca, kendisinden kaçacan
amele girmeye davet eder, yerine getirmeyi va’dettii
duygusunu coturur, ihlâstan ve amelin kabul olmasna neden olan eylerden alkoyar. Çok muhtaç olduseni alkoyar, riyâ
günde amelinin boa gitmesine neden olacak durumlarla
olduu anda en çok muhtaç olduun
seni ihlâstan alkoysa ve bununla,
günde amelinin boa gitmesine neden olmak verse,
Ortada bir verâ’
yokken, sana verâ’ vermektedir. Oysa bu
karlatnda, Allah sevaptan mahrum ka-
sana gazaplarn, azaba müstahak olur ve
lrsn endiesiyle, Allah’n houna gitmeyen eyleri terk etmeye ve azaptan emin olmak ve sevap elde etmek için de, günahlardan kaçnmaya davet etmektedir.
imtihan takdir edilip balayncaya kadar sürer,
ite o zaman arzulan alevlenir; azaba dûçar olur ve sevaptan
endiesiyle terk ettii eyleri istemeye balar:
Azaptan emin olmak ve sevap elde etmek ümidiyle, verâ’ göstereceini iddia ettii konulan reddeder. Seni aldatmak
sana vermeyi va’dettii
kncaya kadar ondan kaçmayasn ve ondan emin olasn diye, sana güven verenden, daha düman biri bulunabilir mi? Ki o,
için senin helak
olman ve bozulma-
n istemektedir. Zühd zühdü
de böyledir. Elinde bir
verir. Sana, zahitlerden
para elde edince, ya istekli ve o
duygulan kabarr, çok kazanma-
konuda mücadele eden
alkoyar, va’dini unutur ve sana söylediinin aksini
da böyledir. Genilik ve shhat zamannda, henüz be-
ve musibet ortaya
olduun razdr. Çünkü nef-
önce, senin rzâ ehli
houna giden bir haldir. Kendisi için rzâ istenecek herhangi bir durum yoktur. Dolaysyla bu rzâ deil rzâya niyettir. Çünkü rzâ, belâ ve musibetin ortaya çkmasndan sonra söz sin
musibet ortaya çknca ya da geçi-
darlk görülünce, rzâdan kaçnr. Aksine endie ve sürükler
Va’dettiini yerine getirmez. Allah’n
davet eden ve rzâya engel olan kendisi olur.
Tevekkül ve Allah’a güven konusunda da durum böyledir.
ve geçim sebepler yeterli bir
tevekkül içinde olur. Halktan ve Allah’n
deil, Allah’tan bir eyler beklediin bir hâl ortaya çknca, tamamen tamaha kaplr, halktan bekleme ümidi ve endiesi bagösterir, kalp
sebeplere sarlr ve
hareketler ve yaltaklanmalar balar. Nefis, ona seni Allah’a tevekkülden
muhtaç olduun zaman
Allah seni, onunla
vaadlerini hatrlatr ve va’dii
onu sktrrsan, seninle mücadele eder ve kar koyar. Va’ad ve ve’idi, Allah’n onu gördüünü, yarn hesaba çekileceini hatrlatarak zorlarsan, aklyla hatrlar ve onda yakîn ortaya çkar, marifeti büyür, basireti kuvvetlenir; bu durum onun boyun eme isteine aykr olarak, hevâsn ve huylarn kahredii
Senin, kendisi ve
görünce, fark edilmeyen çok
ardna düer. Tasannua girmen rahatlaman için ucbu;
kötülükleri arasna girdiini,
noktalarda zevk almak
elde etmeni isteme-
Ona meyledersen, Bunu yapamazsa onun olursa olsun
ve aldrmaz, elde ettiini kâr
onunla aldatt noktalarn ince-
nuda daha önce Cenâb- Hakk’n zikrettii hususlar kabul etmen ve ona dayanman durumunda amelinin boa gideceini, Allah’n kzgnlna maruz kalacan hatrlar ve kalbine havf ve saknma galip olursa, nefis holanmazsa da boyun eer. Sonra,
bu azme ramen aldatmaya raz olamazsn,
Neticede Allah’a davet eder, Allah’tan korkan
riya, kibir, haset,
olanlar gibi yaar, yalan,
gibi dinî afetlerden
Sen bunlara aldanr ve onun ortaya
olduunu zannedersin. Ne zaman ki, bir sknt, bir k etme hali ortaya çkarbclâ ile karlar ve dedii eyleri sa, kalbin, havf, ihlâs, zühd, rzâ, tevekkül, sdk vb. durumlar
konusunda durur, hevâ-i nefs galeyana
olan arzular coar.
etmi olsayd, ihtiyaç annda heztlar ortaya çkmazd. Zdd olan bir ey
bunlar kalbinde yer
kökünden sökülürdü. Öyle ise bunlarn laf olduunu, gerçek olmadklarn ve tahkik edilmemi iddialar oldukortaya çksa,
larn anlarsn. Meselâ halktan
onu bulamazsan, onun
görsen, tabiî ki
ondan saknma ve daha
yardmc olacana için,
güvenmemeye ondan sknt annda sana yere
dair sözler duysan, daha önceki
kadar az bile olsa, ortaya aksini
çkan en küçük bir kötülüü ettiin her hayr, onun hevâsna uyduun
Sen de gelecekte
Onun vefaszlk yapp seni terk ettiidümanna yardmc olup üzerine saldrd-
fazla dikkat edersin.
olunca seni terk eder,
ne hayret ederken,
seninle beraber oldu-
her kötülük de o seviyor diye
tevik eder. Zayi
ondan saknmak alirete
düündürürsen o seni dünya rahat üzerinde tefekküre davet eder, bu konuyu tartr ve temenni eder. Kldiki rekât namaz, seni dünya ileriyle ilgili bir eyler hatrve
olsan bir tarafa dayanr ve
düünmekte olduun ahiret konusundan seni ayrmak için mücadele eder. Hevâs aklna galip gelir. Akln gaflet eder ama o gaflete dümez. Akln bir
buna engel olmak
ondan ayrlman da
O bu halde sana dümanlk eder.
Dolaysyla onu tan ve sakn. Çünkü onu tanrsan ondan
Allah’a güven, tevekkül ve
nefret eder, ona kzar, Rabb’ini seversin. Nefisten ümit keser,
Rabb’inden ümitli olursun. Yaptklarnn Allah’n nimeti, minneti ve fazl sin,
bunlar yapmada Meselâ
ve ikrar eder, ükredersin. Nef-
ondan ayrlman da
onun yannda iin farknda deil iken bir kaya parçasyla kafan ezmek istese ve o anda dier arkadan bu tehlikeye ilse, sen
seni uyarsa, sen de
atlp elinden kaya parçasn
arkadan yaplan bir yemee zehir katsa ve dier arkadan, sen o yemei yemeden önce seni uyarsa, üphesiz ilk arkadandan nefret eder ve seni uyaran çok daha yere atsan veya o
seversin. Seni sin.
Sana tuzak kurandan ümidin
Onu anladn için
öldürmek isteyenden saknr, uyarana güvenir-
ona sevgin sona
uyarana bel balarsn. seni
iyilik yapar, faziletini ikrar edersin.
m, sana tuzak kuran dümann tuzandan seni kurtarmtr.
sana tuzak kuran nefsin, seni uyaran ve ikaz eden
Rabb’indir. Nefis kaç defa
belâ getirmek istemi, seni
kötülüe sürüklemi, sen de yapmaya yeltenmi veya yapmaya balamsn da Rabb’in seni uyarm, sen de ya o kötülüü
yapmam ya da yaptna piman olmu ve tevbe etmisin. Nefsini tanynca, ona kzgnln, Allah’a ise sevgin artar. Allah’a tevekkül eder, nefsinden ümidini kesersin. Allah’a gü-
venir nefsinden korkar vc ürperirsin.
yaptn iyilikleri ona yapmadn kötülükleri sever.
mezsin. Nefsin, iyilii sevmedii izafe etmezsin. Nefis, terk edip
Yaptklarn da been-
Sen onun sevdii eye kendini kaptrrsan, kötülük ilemen gerekir.
nefsin sevdiinin hilafna uyaran ve yar-
tanan onu dorularsn.
ona müdahale etmez ve arzularna boyun emezsen, o zaman da Allah’ dorular ve O’na takva ile bala-
nr, güvenir ve dönersin. Nefsini, seni ümitsizlie
kalan hususlarda itham ve tefti
houna gitmeyen Daha önce
ey bilmezsen, eyin ondan
tarafndan kabul edileceine dair ümidini de koru.
Seni affetmez düüncesine
Çünkü affedemeyeceinden korkan
Affedileceine inanan ve emniyet içinde aldanan
zalim, hain, aldatan, sözlerini süsleyerek delillerini güçlendiren biriyle
Kalp Hayat • 2 deliller getirebilesin.
bulununcaya kadar onu
kalmasn, hakk anlasn ve
hakknda deliller bulunan bir hakk yerine getirmekten çekinince, onu mahkemeye çkarr, hapis veya dövülme cezas verirsin. O bu duruma bakp elde edeceinin en azndan mahrum kalacan ve mahrum edildiinden daha fazlasnn kendisinden alnacan anlaynca, hakk yerine getirir ve zulmü reddeder. tiraf ettii veya
Ayrca Kitap ve sünnet delilleriyle de onunla mücadele et, aleyhine deliller getir, ayplarn aratr, kötülüünü ve yalanchatrlat. Tâ ki, hakk itiraf etsin ve boyun esin; mazeret-
Hakka boyun eerse, ne
Cehennem aCehennem azabnn
Aksi takdirde, hapistir.
iddetini ve onunla azaplanaca düüncesini ettir.
basireti ve yakîn
gözüyle görünce, içinde kor-
ku heyecan doar, piman olma, hakka boyun eme ve azmetmede gecikmez. Çünkü elde ettiinin çok fazlasnn kendisinden
alnacan bilmi ve görmütür.
Sonra terk ettii hususlarda seninle mücadele edip tuzak
kurmamas için uyar ve sakndr. Tartr ve mücadele ederse, hemen aleyhinde deliller getir ve azab göster. Onu, sevab terk etmekle sars, yakînî bir müahede ile bu sevab ona göster. Ayrca, nefse kar Allah’tan yardm dile, O’na tevekkül et, O’na dayan, O’na hüsnüzan herhangi bir iyiliin
Nefse tevekkül ettiinde,
Nefisten de ümit ve emelin
“Bana nefsimi tanttn. Ben de ondan sakndm. Riyay ve se-
imdi de nefsi daha iyi tanmaya ulathaberdar et. Her ne kadar onu bana tanttysan
beplerini anlattktan sonra,
ran eylerden beni
görmüyorum. Onunla mücadele
için gerekli aletler
Ucbun ne olduunu, nelerde bulunduunu ve ne ondan korunulacan bana anlat.”
fayda salamaz. ile
ekilde bulunan, günahla-
onlara göstermeyen, hata ve ayak sürçmelerini onlara süs-
ucub, kalbi kör eder. Öyle
beenen kimse, kötü biri olduu halde kendisini iyi, helik olduu halde kurtulmu, hatal olduu halde kendisini doru biri olarak görür. Ucub sahibi kimse, gaflete meyletmeye devam eder ve bu suretle bildii günah ve ayak sürçmelerini kendini
ameller gözünde çok görünür, o da bunlarla aldanr.
azalr, Allah’la aldanr. iftira
Dahas, bu ucub onu Allah hakknda
ve yalana sürüklemesine
zanneder; dalâlete götürmesine
gelenleri helak olur,
tekebbirler kibirlenir, böbürlenenler böbürlenir ve büyükle-
enler büyükleir (Yani bu durumlar daha ileri derecelere varr). Bu ümmetin ahirinin helaki da ucub sebebiyledir. Buna delil, Uz. Peygamber’in, bu ümmetin sonundakileri kasdede-
“taat olunan cimrili-
i, uyulan hevâ-i nefsi ve görü sahiplerinin her birinin kendi görülerini beendiini gördüün zaman, kendini kurtarmaya bak.
M “Üç ey kurtulu ve üç ey de
olunan arzular, uyulan cimrilik ve
Ebû Hüreyre, Hz. “Üç ey helak edici-
kiinin kendini beenmesidir (ucm).” der.
Peygamber’den dir. itaat
olunan arzular ve kiinin kendini
de bunun benzerini ifade
olur. Ümitsizlik ve
Allah rahmet etsin, ne
beendii zaman günahlarn
Günahlarn anlayamaynca onlar küçümser ve tevbe etmesi gerektiini düünemez. Günah küçümsediinden, layamaz.
ondan korkup çekinmez ki, kökünden söküp atsn. Böylece günah ilemeye devam eder ve helâk olur.
ve onlar önemser, sonra da
ümitsizlie düerse, tevbesinin kabul
mez ve yine günah ilemeye devam eder. Allah’a itaat edip O’nun rzâsna uygun amel ilemekten vazgeçer ve bu sebeple de helâk
Mes’ud bu sözüyle, kiinin kendini been-
mesinin helâk sebebi olduuna iaret etmitir. dini
nefsini tezkiye eder. Nefsini tezkiye edince
onu itham etmez; Allah’n emirlerine muhalefetini önemsemez ve nefsini kurtulmu zanneder.
Ebû Dâvûd, Melahim, «g- ay.
17; ct-Tirmizt, Tcfsiru Sûre, 5;
etmeyiniz.” (Neon, 53/32). Tefsirde,
denilmitir. Peki kendine göre nefsi kötülüklerden beri ise
nasl onu itham edebilir? nasl
itham edemeyince de ayplarn
hakknda Zeyd b. Elem, “Onu tebriye etmeyin.” demitir. bn Cüreyc, “Günah ileyip, ‘Biz taat ediyoruz.’ demeyin.” derken, Mutarrf, “Geceyi uyku ile geçirip pimanlk içinde sabahlamam, geceyi ibadetle geçirip kendimi beenerek
sabahlamamdan daha çok
houma gider.” demitir.
çeitli hasletleri bir araya toplar. Meselâ, kiiye gizli kalr, gizli
unutur, hatrladklarn da küçümser. Keza, kiiye hatalar kalr, sözü
hak olmaz. Bu durum, onu kullara
ve Allah’la aldanr. lim ve ameli nedeniyle da-
ilim ve amelini Rabb’ine
zaman Allah’n yannda koruyuculuu sona
kendini nefsine teslim eder. Böylece Allah’n indinde zalim ve fasklardan
halde, kendini iyi kimselerden görür.
Hz. Aie’den gelen
görmez misin? Kendisine,
“Kii ne zaman günahkâr olur?” diye sorulunca, o, “Kendini iyi bir kimse zannettiinde.” cevabn vermitir. Hz. Aie ne doru söylemitir! Kii ameliyle ucba
kimse olarak görür.
kakmaya sevk kalar
sadaka vb. bütün amellerini
veya verdii sada-
ona büyük görünür. Allah’a olan minnet borcunu unutur
ükrünü yerine getirmez. Bundan dolay yapt iyilikleri baa kakar ve sevab yok olur. Nitekim Allah öyle buyurmaktadr: “Baa kakmak ve eza etmek suretiyle verdiiniz sadakalar boa çkarmayn.” (Bakara, 2/264) Böylece Rabb’inin ve bundaki
Allah’n Resûlü de öyle buyurmaktadr: “Allah, kyamet
gününde üç kiiyle konumaz, rahmet nazaryla onlara bakmaz ve onlar temize çkarmaz, onlar için elem verecek bir azap
düün, verdiim cevab
baa kakan mennandr.” 6
etmek hususunda azmini Al-
ucub dört ekildedir: Amel, ilim, isabetli göve hatal anlay. lim, Kitap, sünnet ve ümmet âlimlerinin Bil ki,
sözlerinden anlalan ve hfzedilendir. sabetli görü, Kitap,
sünnet ve icma’dan, kyas yoluyla, söz konusu mes’elenin daha
hükmü sabit olmu dier bir mes’eleye benzemesi halinhükmünü çkarmaktr. Matah anlaya gelince, Kitap, sünnet
ümmetin icma’ndan istinbat olunmakszn, zannn onun hak olduuna itirazyla birlikte, nefsin hevâsna uyarak hak olmayan tevil ve cehaletle düülen tenakuzdur. Amel, ilim ve
Allah tarafndan verilmi bir iyilik ve nimettir. Bunlarn asl
çk menba’lar Allah olunca, bunlar elde eden
bu noktada uebe dümez. Kul, kendini sevap almaya müstahak, nimet verilmeye
kabul edilmeye ehil
ramen, kendisine verilen nimeti ve Allah’n üzerindeki minnetini büyük görmek veya sevap alma ve sadece bir fazl u kerem olarak yaptklarnn kabul görme ümidi ile böyle düüsine
nür ve davranrsa ucub ve
amelini çok görür
gözünde büyütürse, ilim ve görüünü güzel bulur, bunlar
da nefsine izafe eder ve nefsini över de, Allah’n kendisine
dii nimeti ve bu ve ameliyle ucub
udur: Nefsin, amel veya
övmesi ve Allah’n verdii nimetleri unutmasdr. Nefsin övünmesi ve nimetleri unutmas, din ile ilmiyle kendini
Ancak, kulun yapmak isteyip de sonra
Çünkü burda ek olarak, Allah’a tevekkül yerine nefse dayanma, vardr. Bu da nimeti unutmaktan ileri gelir. Çünkü Allah’tan gelen nimete ulatameller istisnadr.
kendi kendine elde edemeyeceini arlar. Öyle
Allah kendisine iyilik ihsan etmise
“Üzerime düen, Allah’n dinde bana verdii nimetlerin tamam için Allah’ hatrlamam, zikretmemdir. ayet bunlardan bir ey unutursam, o zaman ucub yapm olur muyum?” Dedi
“Hayr. Din ve dünya nimetlerinin
inanman artyla, her nimetin nimet olduu-
nu tek tek hatrlaman ve üzerinde
her nimet esnasnda Allah’ hatrlayp,
sana farz olmaz.
olduunu bilirsen, bu senin için Allah katnda daha faziletli bir durum olup seni ükre sevk eder ve senden ucbu uzaklatrr. Sana verilen ilim ve amele karlk hamd etmekle bir-
ayet nimeti zikretmeyi unutsan ve o hususta yanlsan,
sana verilen ilim ve amelle övünerek bunlar nefsine izafe et-
yapm olmazsn. Bu durumda, amelinin dnda
söz konusu nimeti de
olursun. Ancak, Allah’n verdii nimetleri unutarak
Ameli Nefse zafe Etme
“Benden baka kimsenin
yapmad bir ameli
olur? Zira o ii bizzat
olmasaydm, ne onu nimet
Allah’tan sevap beklerdim.
ya da bildiin bir eyi bilmekle ucub yap-
olmazsn, ancak bunun Allah’n nimeti olduunu unutup,
ederek onunla övündün
mu olursun. Ancak bunu Allah’n bir nimeti ve minneti kabul eder ve nefis serbest
kendi arzularna meylede-
nimet verenin sadece Allah olduu ortaya
çkar ve o zaman da ucba girmi olmazsn.
bilmemle, o ii kendi nefsime
memin ve onunla övünmemin Dedi
arasndaki fark bana açklayn.
‘Tapm olduun zorunlu ve
tabii bir bilgidir.
meye güç yetiremeyecein
yaptn bilmen yapmadn söyle-
ben yaptm.” diye söylemeye de gerek duymazsn. Ucbe ce
ii çok miktarda ve
görerek kendi kendine öyle demeye kadar götürür:
yetirebildim, sabrettim, bitirdim veya cömertçe verdim,
anladm.” Nefsinin gücü ve basiretinin keskinliiyle
nerek nefsini büyütürsün.
Baka zamanlarda da Allah’n nime-
unutur, nefsine yönelir ve
günlerdir oruçluyum veya çok scak bir günde oruç tutmay azimle baardm.” eklinde hitap edersin. Bu a-
meli nefsine izafe ederek onu çok görmen ve abartmandr.
Ksacas gücü ve sabr
nefsine izafe ederek,
yapabilme gücüne sevinir, ona dayanmaktan vazgeçmez ve Allah’n nimet ve minnetini hatrlamaz isen bir
fark edersin. Zira
bir gaflet içerisinde
kendi fazlndan sana bu gücü
vermemi olsayd bunlar yapmaya güç çinden kendine bu kadar övgü yetki
miydin? Ya da güç ve deer biçer miydin? te
Allah’n bir nimeti olan amelini bilmek
hususunda nefsine bundan
(ucb) arasndaki fark budur.
“Kendimi bu dediklerine maruz ve meselenin, amelimi bilmekten öteye gittiini görüyorum. Çünkü nefsime, benden kaynaklanan bir endie ile, yapt ameli bilmezlikten gelmesini, hatta
namazda iken kendisini uyku-
baka birisinin olduunu hissetmesinden endie ediyorum. çimden, “unu yaptm bunu yaptm.” dememin ne sakncas vardr? Zira nefsim yaptklarm bilmiyor diye, yaptm iler hakknda kendisine bilgi veriyor deilim. Çünkü, Allah’n nimetini
unutup nefsimi överek,
klan, orucu tutan
ameli ona izafe etmem,
bildiren ilmî bir delil istiyorum ki, birileri
bu mesele hakkn-
üphe uyandrarak itiraz eder ya da bunun aksini iddia eden delil getirirse, nefsime kar bana destek olabilsin. Ayn za-
bir delil gösterilmeden itiraz-
c ikna olmayacaksa, bu delil onu kabul etmee sevk etsin.” Dedi
“Evet zaten ancak Allah’a
maruz kalrlar. Ibn Ebi’zZinad, Musa b. Ukbe’nin Kureyb’den Ibn Abbas’n öyle dediini rivayet ediyor: “Davud hayâtnda hiç günah ilemedi. Faolanlar iyilikleriyle sevinir ve uebe
kat bir sefer nefsini
beenip ucba maruz
Rabb’im, Davud ailesinden birisinin ihya etmedii bir gece yoktur ve Davud ailesinden birisinin oruçlu
de yoktur.” Haccac’n rivayetinde Davud’un öyle dedii kaydolunur: “Gece ve gündüzden geçen her saatte
namaz klarak veya oruç
tutarak ya da zikrederek
mutlaka sana ibadet etmitir.”
ailesine izafe etmitir.
ve gündüz yaplan ameli
onlarn bu ibadete devam etmelerini salayan da kendisiydi. Hz. Davud bu ameli büyük gördü. Zira kulland ifade ediyor.
ameli büyük görme
Araplar bu tür bir ifade eklinden, ancak
ameli kendisine izafe
ve nefsini de övdü. Zaten
Allah’n Hz. Davud hakkndaki sözü de bunu ifade ediyor.
vahyederek öyle dedi: “Ey Davud!
yardm etmemi olsaydm buna gücün yetmezdi
ba baa brakacam.”
ve artk seni nef-
artk seni nefsinle
“zzetime ve azametime yemin ederim
ba baa brakacam.”
Davud Allah’n nimetini hatrlyor olsayd, Cenâb- Allah ona hatrlatma gereini görmezdi; dolaysyla onu cezalandrp nefsiyle ba baa brakmazd. Bu yüzden Allah Hz. Davud’a unut-
olduu nimeti hatrlatt ve amelini izafe ettii, yaptn beendii nefsiyle ba baa brakt. Bunun için bn Abbas Hz. Davud’u “Nefsini beenen kii.” olarak adlandrd ve Allah’a olan
hemen ardndan cezalandrld. Neticede
züntü ve nedamete sebep olan ve ahirette de onu uratracak.
Orya’nn 7 Hz. Davud’a hakkn helâl edecei zamana kadar bu durum devam edecektir. Ucb ne büyük bir imtihan ne korkunç bir afettir! I
Iadîste ifade edildii gibi
lakk’n Kur’ân- Kerim’de
rasnda Hz. Muhammed’in ashabna
bu kabildendir. Hz. Peygambcr’in ashab ve onlara tâbi olanlar o zaman yeryüzünde Allah’a ibadet eden tek ve en hayrl topluluk idi. Sadece Allah için kzar ve O’nun dinini savunur, destekler ve Allah
dümanlarna kar topyekün
savamak için toplanrlard. Allah onlar için öyle buyurmutur: “And olsun ki Allah birçok yerde (sava alanlarnda) ve Huneyn Sava’nda size yardm etmitir. Hani çoklu-
beendirmi, fakat sizi hezimete uramaktan kurt aramamt. Yeryüzü bütün geniliine ramen size dar gelmiti. Sonunda (bozularak) gerisin geriye dönsize kendinizi
adnda bir ahs savaa göndermiti. Kendisi savata öldürülünce Uz. Dâvûd dul kalan hanm ile evlendi. A. b.
“Bu gün aznlktan dolay malup olmayz.” demiti. Ne zaman ki saylaryla övünüp sevindiler ve Allah’ unutup güçlerine gübiri;
vendiler, Allah o anda desteini onlardan çekti ki
çokluun kendilerine bir faydas olmayacan ve onlar dümanlarna kar galip klann saylan deil, ancak Allah olduunu hatrlasnlar. Sonra Cenâb- Hak, Resûlü’ne ve ashabna bir ikram
olmak ve dinini gözetmek üzere onlara acd ve onlar muzaffer kld. Daha sonra Allah onlara söylemi olduklar bu sözü ve eksik olan bu tutumlarn Kur’ân’da bildirdi. te bu, say çok-
luundan doan Süfyan
Uyeyne’nin öyle dedii rivayet olunmutur:
gün Hz. Eyyûb, Rabbi’ne yalvararak öyle dedi: “Ey Rabbim! Ben bütün ilerimde hep Senin isteini kendi isteime “Bir
“Bunu yapma gücünü nerden elde ettin ey Eyyûb?” diye çarld. Bunun üzerine Hz. Eyyûb hatasnn farkna vararak bana kül döktü ve “Senden Ey bir buluttan
verilen bir nimet
bu amelin Allah’tan kendisine
fark edip ikrar ederek; “Evet sen-
ve Hz. Davud’un olay, ameliyle
çermektedir. Allah’n izniyle
olduu ameli Rabb’ine unuturken hatrlad zaman hemen Rabb’ine zelil
konuyu yerinde açklamaya çal-
(marma) ucb manâsyla
daha içermektedir. öyle kimse, kendisini, ameli
ilmi veya ameliyle
ettiini ve yüce bir
olduunu bana açklayn.”
sanr. Fakat, Allah’n
galebe ettii, korku ve endienin
Allah katnda sevab hak
kadn Hz. Âie’ye öyle demiti: “Hz. Peygamber’c Allah’a ortak komamak, hrszlk yapmamak, zina etmemek, çocuklar bir
öldürmemek, dünyaya getirdiim çocuklar hakknda iftira etmemek ve hayrda kendisine isyan etmemek üzere biat ettim ve Rabb’imin bütün buyruklarn yerine getirdim. da bana kar-
Rabb’im beni cezalandrmaya-
kadn rüyasnda kendisine öyle denildiini kendisini azaba uratmayacana and içen sen
misin? Peki seni ilgilendirmedii halde söylediin sözlere ve yap-
ne öyle dedii rivayet tip
ilere ne dersin?”
melek gelerek kendisiedilmitir: “Konuurken sözlerini incelaçp gösteriyorsun, hayra engel oluyorsun,
eziyet ediyorsun ve
be parmayla kadnn yüzüne
“Mee kar be, artrman biz de artrrz!” dedi.” Râvî, kadn sabahladnda yüzünde hâlâ parmak izlerinin olduunu anlatmaktadr. te bu Allah’a kar ameliyle marmadr, (iaflet, unutkanlk ve cehaletten ötürü azab hak etmitir. rak;
“Onun, Allah katnda büyük
deerinin olduunu san-
dna delil var mdr?” Dedi
“Hem kalbinden hem
teren nice deliller vardr. Meselâ, Hz.
bana bir belânn gelmesini veya Allah’n kendisine kar dümanna yardm etmesi ya da yapt bu kadar amele ramen dua ve isteklerini reddet-
Allah’a yalvarrken amelini büyütmesi,
mesini hiç beklememesi.. Evet bütün bunlar,
inandn gösteren delillerdir.
Hz. Eyyûb’ün “Ey Rabb’im! Ben bütün ilerimde hep Senin isteini kendi isteime tercih etmiimdir.
neden getirdin?” demesi de bunun
yi amel ileyen kimse duasnn kabul
muamele edilmemesini, bana musibet gelmesini, dümannn eline dümesini ya da dünya kötülüklerinden birisine maruz kalmasn çirkin görüp bunu tedii bir ekilde kendisiyle
karlar ve sanki Allah’a minneti
marp Allah’tan karlk isteyerek, tiini
düünürse ameliyle ucub ve
mükâfatlandn mas gerek-
Kukusuz Allah’n kullarna olan nimeti ve fazl olmasayd, onlar iyi ameller ilemee muvaffak etmezdi. Zira iyi amel Allah’n bir fazl ve nimetidir, kullar
çok günah Günahlar
pek az ükrederler, pek
Dorusu ükretmek de Allah’n bir nimetidir. pek çoktur. Allah öyle buyuruyor: “Eer üstünüz-
de Allah’n lütuf ve merhameti olmasayd, içinizden hiçbir kimse asla temize
zaman, insanlarn en hayrls olan Peygamber Efendimiz ashabna öyle dedi: “Hiçbirinizi ameli âyet indii
kurtaramaz.” Ashab, “Seni de mi amelin kurtaramaz
elçisi?” diye sordular. Resûlullah, “Evet, Allah beni
rahmetiyle kqatmasa, beni de amelim kurtaramaz”* dedi.
Hz. Pcygamber’in öyle dedii de “ayet Allah
sorguya çekecekse bize azap
eyden dolay, beni ve sa
Daha sonra sahabeye bakyoruz,
takva ve faziletlerine
korkularndan dolay, insan olarak deil
baka bir yaratk olarak dünyaya gelmeyi temenni etmi olduklarn görüyoruz. Ebû Bekir kumru kuu olmay, Ömer ise bir saman çöpü olmay temenni etmilerdir. Ebû Ubeyde, mran b. I lüseyn ve bakalar da buna benzer eyleri
temenni etmilerdir. Kullarna
en büyük hüccet Allah’ndr. O’nun kulla-
rna minneti, nimeti ve fazl vardr, kimsenin O’na minneti yoktur, kullarn yaptklar hayrl iler de Allah’tandr.
baa kakma ” âyetini yapma.” eklinde açklamtr. Dorusu bu âye-
“Amelinde naz tin
iyilii çok görerek
ne anlama geldii konusunda farkl görüler olmutur. Ba-
zlar, “Sana hediyeler vermeden bakalarna hediye verme.”
eklinde açklamlardr. Katade’ye göre, “Ameliyle
karln isteme.” anlamn ifade ediyor.
cl-B,lârî, Rikak, 18; Müslim,
Münafîkîn, 71, 73;
374 Rivayet edildiine göre Hz.
da yukar çkmaz. yaparak
ve Hz. Eyyûb öyle
ederek gülmen, amelinle
namaz bana taklr
te idlâlle ucub budur.
hayrl amel ile nefsi övüp Allah’n nimetini unutmaktr. Rebah el-Kaysî’ye, “yi amel ileyenlerin amellerini bozan nedir
Ey Ebû Muhacir?” diye soruldu. Rebah, “Allah’n nimetini unutup nefsi övmektir.” eklinde cevap verdi.
Yanl Rey ile Ucub Dedim
“Verdiin bu cevabnda
rey sebebiyle ucba
rey bir nimet deildir
onunla ucb durumunda
nimetin unutulmasyla vasfedilebilsin. Zira bu bir
rey bid’at ve dalâlet hususunda
mahrumiyet saylr. Ahkâm hususunda ise bazen günah ve mahrumiyet bazen de günah saylmayp sadece dinde tihan ve
Kitap, sünnet ve icmaya
bid’atlere, küfre ve dalâlete
insanlar din hususunda
saptrp onlar helâke götüren sebep
de bu türde olan reydir. Nitekim Peygamber Efendimiz reyi
zamanda ümmetine galebe edeceini bildirmi ve insanlarn bu durumda kör ve sar olup hiçbir nasihatin ahir
Sa’lebe el-I luzenî,
“Peygamber Efendimize, “Ey iSiz kendinize bakn. Siz doru yolda olunca sapan
kimse size zarar vermez.” (Maidc
dum, Peygamberimiz cevab verdi: “Ey Ebû Sa’lebe, iyilii emretin, kötülüü nehyetin. taat olunan bir cimrilik, tâbi olunan arzu ve görü sahiplerinin kendi görüleriyle övündüklerini gördüünde nefsini kurtarmaya bak” 9 demektedir. Peygamber Efendimiz âyetin, insanlarn ettikleri
övündükleri zaman Müslümanlarn bu
anlamna geldiini haber
Sahabe ve onlardan sonra gelen âlimler de reyle övünmeyi zemmetmiler ve reyle amel etmenin insan helake götüreceini
hakknda doru olmayan eyleri söyleyenler için, Ccnâb- Hakk’n sözlerine baknz: “yi iler yaptklarn Allah
“Kötü ii kendine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse mi?” (Fatr, 35/8). Dier bid’at ehli de böyledir.
övünmeselerdi, bid’atlarn savunup
bütününü, Müslümanlardan da
fetva verenleri helâke
ucb içinde olmaktr. Zira övündüler;
yanl tevilleri yapp hak sandlar ve yanl fetvalar verenler ise kyas artlar-
kyas yapp hakka
sandlar ve kyaslaryla övündüler. Oysa onlar bâtl din edinmilerdir.
Ebû Dâvûd, Melahim, 21.
övünmenin büyük zararlarn açkladn ve tahribatlarn anlattn. imdi de onun ne olduunu bana bilreyle
“Kesin olmamakla birlikte bir zan kabul ettii ve hevâ-i nefsten
olduunu görüü güzel
güzel görmesi neden kaynaklanyor?
ey ancak cehaletten Dedi
gaflet ve cehalet
“Nefsi eletirmekten kaçnmak, o
yanak ve hakknda Allah’tan gelen
olmadan o görüü bu nimet deil, büyük bir
güzel görmekten kaynaklanr.
musibet ve korkunç bir
ucbun giderilmesi artk ona tamamyla galebe eder. hatrlasa bile,
Zaten bunu nimet bir afet olarak
yerine, daha fazla kökleir ve
nefsini eletirsin ve neticede
kabullenmesine veya terk etmesine
ilim sahibi olsun.
övünmütür. Onu büyük ondan saknsn. Ya da onu bir
izah edici bir da-
nimet sayan kii onunla
yi Ameller Sebebiyle
“Abid, din sebebiyle
“taat ve hak rey bir
ve hakka uygun isabetli
bunlarn Allah tarafndan kendisine verilen nimet olduunu hatrlamak ve Allah’n fazl olmadan hiç ile
bu nimete ulaamayacana
giderilebilir. Zira nefis
bunu ne yapabilirdi ne de ondan ileri gelmitir. Zira nefsin arzusu bunun aksini istemektir. Bu yüzden Allah kendisine nimet vermek istedii kulun akln uyarr. Kul akl ile, nefsi arzusunu yener neticede
doruyu yapmaya azmedip, nefsin arzu ve isteklerine muhalefet eder. Çünkü nefsin arzular, insann yapmak istedii her iyiliin aksini istemektedir. nsan gece namazna kalkt zaman nefis uyuyup rahat etmeyi ister ve oruç
yemek içmeyle gdalanmay ve
amayla rahatlamay sevdii için oruçlu olmaya kar çkar. Dier hayrl ameller de böyledir. ayet nefsin arzusuna braklsa, yaplmaz.
amel etmenin, nefsinin bir becerisi deil, Allah’n kendisine verdii bir nimet olduunu hatrlayp itiraf ise iyi
etmeli ve bu nimete ükretmelidir.
ükretmekte kusurlu olduunu ve hakkyla ükredemediinin uuruna varmaldr. Hu nimete hakkyla ükredemedii için, ona ehil olmadn ve bu nimetin kendisinden alnmasn hak ettiini bilmelidir.”
ar gelmeyen iyi ameller de vardr.
dalmayp sükût etmek, gözü harama kapamak, gybet, faydasz ve günah olan sözleri terk etmek ve kalbiyle zikir ve fikir etmek vb. bunlardandr.” lere
“Bu saydklarnn tamam dar nefsi yoracak kadar
istek ve arzula-
hatlar ve kalbinden geçen sözleri ancak
Yine gözü haramdan sakndrmak da
bakmaktan alkoymaktr. Ahiret için kalp
arzularna engel olur.
Akl erbabnca, insann iledii bütün hayr ve iyi amellerin, nefsin arzu ve isteklerin hilafna olduu dorulanmtr. Çünkü nefis yorulur veya en azndan istek ve arzularndan alkonur. Bütün bunlar, nefsin arzulan hilafna bir dir.
bakas tarafndan yaptrldnn
O da, nefse bunlar fazlndan veren yaratcs ve sahibi olan
ükür ve hamd ona aittir.
yaplan amelleri kendinden
diasnda bulunur ve insan da nefsini sabr ve gücüne Överse, kendisinde bulunan
ona yaklasn. Zaten
Yüce Allah’n, Rabb’inin rahmet ve minnet sin
ettii hariç, her nef-
bize bildirmesi, yeterlidir.
Kii bu inançla nefsine yaklamaldr. Kukusuz nefis bu iddiasnda yanltc ve iftiracdr. Aksini arzulad, kendisine
ar gelen ve nin
bir eyi, kendisi-
nasl iddia edebilir?
yapmak istemedii, aksini arzulad ve ya-‘ plmasna baland zaman terk ettirmek için mücadele Evet
bir eyi, kendisinin
Kukusuz bu nefsin mak ve cahildir. Dedim
bir iftirasdr ve
nasl iddia edebilir?
amel ileyen, azmi güçlü, dünyaya
devam eden kimse, bazen,
öyle bir arzu, öyle bir istek hisseder
ibadet için nefsinde
neredeyse sabr taacak-
bu onun tabiatdr. Hatta bazen, bu snr da amaktadr. Amelimizde iyi ve kötüyü kartrmamza ramen, bazen
nefiste böyle bir arzu
olmaz; zaten bu arzu
yaradlyla badar. Zira iin banda kendisinden böyle bir eyin ortaya çkmamas için çaba harcamaktayd. Ancak ne zaman ki Allah, kuluna güçlü bir azim, nefsiyle mücadelede ve onu etkisiz hale getirmede mücadele sabr nasip eder ve nefis de artk onun kendi isteklerine cevap vermesinden umutsuz kalr, Makk’n ne güçlü ne de zayf
nuru ve kendisinin güçlü azmiyle ri
olur ve ahiret dertle-
kendisine galebe ederse, bu iddiasndan ve
Ancak bununla birlikte nefis, yaratld yap ve huyunu korur. ayet insanda en küçük bir talep
tembellik bulursa, o kötü hallerine döner ve Rabb’ine
artk brakp, terk eder.”
Zorla teslim olan, tehdid ve azarlama veren,
sana destek verip
onu malup etmeden
etmeyen; buna ramen, senin davetine icabetinden
etmeyeceinden ve daha önceki kötü dönüp dönmeyeceinden emin olmadn
ilerden ötürü över veya onun kendi arzu ve
bildiin için onu tenkit
taraftan, nefse galip
lanncaya kadar sana boyun emesinde
olup hizmetinde kul-
kür etmez misin? Çünkü, onun bu kötü hallere
nun deimediini, ettirildiini, bir
arzu ve isteklerine yet
zorla icabet ettiini,
çk menfezi bulduu anda eski ve senden yüz çevireceini ga-
esir alp, ailesinden,
rndan, malndan, vatan ve toprandan
dümeden evvel o seni esaret altna almak için var gücüyle savamt, ancak birileri gelip sana destek verdi ve onu sana yakalayp teslim etti. Ama hâlâ ülkesine dönmek için benzer. Esarete
pekimekte, seni öldürmek veya esaret altna alp berabe-
onu dövüp zorlamaktasn. Fakat onun
bulup seni terk etmesinden ve kendisine vermi oldu-
brakp kaçmasndan endie duymaktasn. Bu “Övülmeye lâyk ya da iinde dürüsttür.” diyebilir misin? iini
yolu olan ahireti
çalyordu. Ancak, için, za’fyetini
giderip seni güç-
arzularndan vazgeçene kadar nefse Nefis
daha evvel dünyaya sarlp
istiyordu ve seni istekleri
esaretine almaya var gücüyle
ve istemeyerek dahi olsa, boyun
Daha sonra Allah, sana, nefsini tenkit edip kötülüklerden alkoymay nasip etti. Akln ve ilmini, cehalet ve arzularna
güçlendirdi ve seni nefsine muhalefet edebilmeye muvaf-
kld. Neticede ve
etme noktasnda senden
alt. Yaratl ve huylarn sana boyun emeye kotu. tarza
Sen ise, nefsin bu itaatine ramen, daha halen eski haline dönmesini bekleyip ona kar sana yardm edip, sana ita-
klandan desteini sürdürüp çekmemesini istiyorsun tekrar seni artk tanmayp bütün istek ve arzularn sana
yaptrmasn. Zira bu hem dünya hem raman demektir.
sözü geçen esir arasnda
ve daha iddetli bir fitnedir.
olduunu düünmemektedir. Oysa nefis, kendisinden istenilen eyin, hem dünya hem de ahirette kendi hayrna olduunu biliyor. kendisinden istenilen eyin kendi hayrna
“Muhalefet hususunda nefis te,
nefsin erri esirinkinden daha fazladr Zira nefis bilerek
bilmediinden ve gerçei anla-
ayet kendisinden kabul edilmesi
slam’n küfürden farkn, Allah’a ve dinine kar savaan dar- harbin kötülüünü bilip doru bir ekilde anlasayd, belki de slâm’ isteyerek kabul edip dar- harbe dönmekten vazgeçerdi. istenilen
ki nefis esirden
dr. Zira o seni ancak kurtulua
diini bildiine göre, inat edip
ve faziletini anlar.
Çünkü bazen esir, iNitekim Cenâb- Hak, Ehl-i Kitap-
bildikleri halde reddettiklerini bildi-
lardan olma!” (Yunus,
senden önce kitab okuyanlara
Andolsun, sana Rabb’in-den hak geldi.
öyle buyuruyor: “(Resûlüm)
her hususta nefse benzeyip aralarnda
daha erli ve daha çok inatç-
edip bildii halde, blisin, inat ve
öyle açklyor: “Nitekim hak uruna (savaRabb’in seni, evinden çkard zaman, mu’min-
inkâra gittiini ise
a gitmek için) lerden
birtakm bundan holanmyordu. Hak
iken sanki gözleri göre göre ölüme sürülüyorlarm gibi (cihad
konusunda) seninle tartyorlard.”
nefis de böyledir, her
eyi açkça bildii halde hakk
red konusunda, esirlerin en erlileriyle eit, cahil veya
Neticede isyan ve reddetme konu-
sunda aralarnda bir fark kalmaz.
sadece Allah’adr, tenkit
namamak gerekir. Nefsini tanyan kiinin ucbu gider. Böylece Rabb’ini yüceltir,
O’na ükreder. Nefsinin errinden iddetle saknr.
Rabb’ine güvenip sadece O’na
nimet sahibi olan Rabb’ini
ve nefsine buzedip,
arkadan olsa ve sen uykuda iken onlardan birisi kafan bir tala ezmek istedii anda dieri, ta arkadann elinde havada tutarak seni uyandrsa ve arkadann sana ne yapmak Meselâ,
Ucb istediini gösterse; ya da onlardan biri seni
zehir koysa, dieri
vana yedirerek bildirse ve sen
arkadann ne yapmak de gözünle o hayvann
yemei yemi olman durumunda ölümüne
olacan açkça anlasan; o hain arkadatan nefret edip ona kzmaz ve seni tuzaktan kurtaran arkada da sevip, güvenip ona minnettar olduunu göstermez misin? Sana kötülük yapmak isteyene kar artk uyank ve dikkatli olup, bu kötülüe engel olana da daha fazla güvenip ona yanamaz msn ki, seni, buna sebep
benzer kötülüklerden baka zamanda da kurtarsn ve sana kötülük yapana
da, tekrar böyle bir kötülükte
rumlarnda, uyank olup kendini ondan koruyasn?
olduunu iddia ederse, sen dier arkada unutup kurtuluunu,
çekten seni kurtaran
tuzak kuran kötü arkadaa izafe eder misin? Hayr, akln oldu-
u sürece bunu yapacak deilsin! Kukusuz,
nefsinin sevk ettii nice kötülükler
ancak Allah onu terk etmene
uyandrp, o kötülükten kurtarmtr. Oysa o kötülük neticesinde ta ve zehirle ölmekten daha kötü olan, tur.
atete yanmak ve helak olmak vardr.
Nefsinin seni, Allah’n haklarn yerine getirmekten al-
durumlar olmutur. Ancak Allah seni, nefsin arzularnn aksini yapmaya muvaffak klmtr. Öyleyse nefsine buz edip onun errinden korkman ve onu överek iyilikleri ona izafe etmekten saknman gerekir. Rabb’ini ise sev, O’na güven ve O’na kar mutmain ol. Sana ulaan bütün iyilikleri O’ndan bilerek sadece O’na ükretasla
“Senin bu açklamanla
u sonuca varabiliriz:
de genel olarak ayn eyleri nefsimi serbest braksayd,
düünüyordum- ayet Rabb’im
muhakkak nefsim beni
rürdü. Öyle ise beni helak olmaktan kurtaran sadece Allah’tr.
Beni hayrl iler ilemeye muvaffak klan tek minnet sahibi
O tektir, orta yoktur.
Reyle Övünmeyi (Ucub) Nefyeden eyler
rey nimet olmaynca,
gelen ucbu nasl
bununla Allah’n üzerimdeki nimetini hatrla-
nefsime izafe etmeyeyim? Zira,
hizlan ya da dinde bir eksiklik
gelen ucbu öyle giderebilir: Nefsini
sünnet ve kyastan açk ve net bir
görüp kabul etmeyerek ve meydana gelecek her-
hakknda hüküm vermeye
“Nefsini nasl ve neyle itham eder?”
“Sehiv ve gaflet gibi nefsin
Çok hata yaptaya kayd, saylmayacak
ona bildirmekle itham
kez önemli meselelerde
bulunduu tecrübe ile sabit olmutur. kuku duymadan isabet ettiini zanneder.
derecede kötü tevillerde
Bunlara ramen, hiç
daha sonra, gaflete
girip hata ettii ve
görmede, eytann yaptklarn süslemesi ve nefsin arzularndan
ayet, sadece halkn genelinde görülen, Allah’n dinine
doru olduuna, üphesiz
olduu halde hakl ve yalanc ve yanl olduklarna
yanl düünceye ise
bile, nefis yeterince
olan insanlardan rey, fetva ve bid’at ehli olan Müslümanlara kadar, hepsi
Nefislerin birbirine gayet
ve aralarnda bir hayli
bilinmektedir. Hiçbir nefis sehiv- ve gafletten
dier insanlarn nefislerinden
yaratl biçimi onlarn yaratl biçimi gibidir, arzular onlarn arzular gibidir. Bununla birlikte, insanlara yanl süsleyip
O da onlar yanl ve masiyete
kuran ve onlarn
zaman, nefsini eletirip itham güzel ve
insan gerçek olan
Kitap ve sünnette
basiret ve ilim sahibi insanlara
yan salih insanlar hep böyle yapmlardr. Sürekli reylerini eletirip
yanllkla itham etmiler ve nefislerinden kork-
m ulardr. Meselâ, evlenip de duhul gerçeklemeden ve herhangi bir
nehir belirtilmeden kocas ölen
kadnn durumunu ö-
Mes’ud’a gidip gelindii, tbn
cevap verecei korku-
sundan, onlar tam bir ay beklettii rivayet olunmutur. Daha sonra kendisinin cevap
öyle demitir: “Ben bu hususta kendi reyimle hüküm verece-
im, ayet doru dir.”
o Allah’tandr, eer
Hz. Ebû Bekir’den de buna benzer
bir olay rivayet edil-
öyle demitir: “ayet o birçok ite diniz.” (Hucurat, 49/7). Sahabenin
uysayd skntya düer-
düünün!” Katade bu âyetin tefsirinde öyle demiaklnz hataya daha meyillidir, zira onlar reylerini
eletirip Rabb’lerinin kitabna arz ederlerdi.”
Said el-Hudri’nin ise
birçok ilerde size
uysayd skntya düerdiniz.” (Hucurat
habyd. Daha düük olanlarn durumunu
Mes’ud öyle diyor: “Ey nsanlar! Reyi eletiriniz. Alyemin ederim ki, nerdeyse klcm, Allah ve Peygamber
rzâsnn olmad Sehl
yerde kullanmaya kalkacaktm.
Hanif, “Ey nsanlar! Reylerinizi eletirin.” derken,
Hudeybiye antlamasnn bilseydim, var.
diye bunlarla yetiniyoruz.
reyini eletirir ve
itham eder, ancak
nasl tedbir alacak?”
üzerinde icma bilir
yapld gün Peygamber’e itiraz ede-
etme görüündeydi m.” Bu hususta çok hadîs
Allah’n kitabnda Müslümanlarn
muhkem âyetler olduu gibi
âlimler arasnda ihtilaf
tür âyetlerin tevilinde
meydana gelmitir. Bir de sadece
binde erilik olanlarn hakknda
Ccnâb- Allah onlarn fitne çkarmak ve onu tevil bu tür mütcabih âyetlerin peine dütüklerini anla-
tyor. Zira kalplerinde erilik ve dalâlet vardr. Peygamber’in’
ekilde ibadet edilebilmesi
gibi farkl gruplara
Kukusuz Kitap ve sünnetin bir ksm muhkemdir. Bu ksmn okunuu açktr ve tefsirinde de icma vardr. Bu tür 1.
aratrmaya ve kabulü eletirmeye veya kabul etmesinden sakndr-
âyet ve hadîsler açktr.
amellerini süslü göstermesi neticesinde verilen
âyet ve hadîslere
sünnet ve icmadan, kendisine kyas edi-
len benzeri bir meseleye ihtiyaç olabilir. sini
itham edip tedbir almal ve acele etmemelidir. Zira bu
dümek mümkündür. Aratrmayp
mek gurur ve hatadr. Din konusunda tedbirsiz olmak ve Allah hakknda yanl eyleri söylemekten saknmamak demektir. Acele etmemeli, dikkatli olmal; kaçnmal, kabul etmemelidir.
Aklyla süsleyip, kalbiyle güzel
olduuna inanmasn. Sadece
Kitap, sünnet ve icma’a
ve ihtilafl olan konularda da bunlarla
Veya kyas yapmaya
se âlimlere sorar, görülerini
ehil birisi ise,
örenir ve onlarn yolunda
nazardan olmayan kii, akl yetmediinden
haram bilmeyip doruyu yanltan ayramyorsa acemler gibi, ihtiyaç durumunda âlimlere sorup
O’na inanlmas gereken müteabih
konusu olunca edilmesi gerektiine inanmaldr.
ilimde rasih olan âlimleri, insanlarn onunla
hükmü içermeyen bütün
methetmitir. ite bu,
engel olan yoldur.
izlediin zaman, Allah’n izniyle, Allah’n dini hususunda yan-
“Nimet saylmayan Dedi
nasl ucub oluur?”
“Nefsinde gördüün, güç ve sabra dayanarak ve Allah’tan nasl nimet beklediini unutarak, ucub sahibi olursun. Meselâ
Ahnef b. Kays, Hz. Peygamber’in öyle buyurduunu söyler: “Davud Rabb’ine öyle dua etmitir: “Ey Rabb’im! sra-i (oullan brahim, shak
Yakub’un hakkyla Senden
Ibn Abbas bu hadîs hakknda öyle diyor: “Hz. Davud bu sözleriyle,
bana Muhammed ayet
öyle demitir: “Allah imtihan
Ka’b el-Mukbirî bu hadîs hakknda
Davud’a, ‘Ben onlar musibetlerle
dedii zaman Hz. Davud, ‘Ey
Rabb’im! ayet beni de musibetlerle imtihan edersen ben de sabrederim.’ dedi.
‘Ben onlar imtihan ederken onlara
Allah öyle dedi:
neyle, hangi ayda ve
günde imtihan edeceimi bildirmedim, fakat sana ise söylüyorum. Bu yln bu aynda seni imtihan edeceim.’ Fakat buna ramen Hz. Davud sabredemedi. Sen nefsini sakndr! cl-I lindî,
Kenzu’l-‘Ummal, XII, 118.
“Nefis, mal, soy, arkada, airet, çocuk ve hizmetçilerinin
“Nefis sebebiyle ucub nedir?”
amel, akl, güçlü ve güzel vücût sebepleriyle
oluan ucubdur. Vücûd ve
nefsin bunlar güzel göstermesi
kibirlenip böbürlenir, güzelliini kötülüklere
“Bu sebeple oluan ucub nasl Dedi
ve sonunun çürümek ve yok ol-
mak olduunu unutmasndan meydana geliyor. bakalarna
“Allah’n üzerindeki nimetini ve O’na
ramen bu konuda ihmalsizlik ettiini, Allah’n bu durum karsnda azap verme hakk olduunu ve atein o vücûdu buna
yakp perian edeceini hatrlamal
lcmelidir. Nefsinin hakikatini, toprak ve bir
ve nefsini kötü-
damla sudan yara-
tldn, içinde sidik ve dk tadn, öldükten sonra, toprakta
vücûdunun çürüyeceini ve
döndürüleceini bilmelidir. Kukusuz insan bunlar bildii zaman kendisinden ucub gider. ükretmeye azmedip nimet sahibi olan Allah’a
tevazu gösterir ve
“Nefsi büyütmek, sadece ona dayanmak, Allah’a tevekkül
etmei O’na ükretmei unutmaktr. Ad kavmi buna açk örnektir. Zira onlar güçlerine güvenerek;
“Bizden daha güçlü
Güçlerine dayanp Allah’n azabndan
da gücüne dayanarak Hz.
nu kuatt. Onlar yok etmek
s kopard, ancak Allah kayay
dadan büyük bir onun boynuna
gamber’in bildirdiine göre Hz. Süleyman, “Bu
rimden yüz için,
olan çocuk elde etme
kul bazen Allah’a tevekkül etmeyi
dayanr. Hz. Davud’un, “Ey Rabb’im! ayet beni musibetlerle imtihan edersen sabrederim.” demesi buna baka bir örnektir.
Bazen de insan savalarda kendisine verilen güçten retle
Allah’a isyan eder, nefsine
dayanp gücüyle övünerek
öldürmeye koar veya gücüyle övünerek gördükimseyi kötüleyip gücüyle ona kar böbürlenir.
Dedim “Gücü Dedi
oluan ucbu nasl
“Kul gücü sebebiyle kendisinde oluan ucbu gidermek
bu gücü yerinde kullanp kullanmayacan ve bununla onu bakalarndan üstün için ükredip etmeyeceini çin,
için kendisine Allah
olarak verildiini bilmelidir.
tarafndan bir ikram ve nimet
Bu yüzden ükretmeyi
kendisine bir görev
Allah’n istemedii yerde kullanmasna devam ettii tak-
dirde bir cezayla
dilerse bir hastalk veya sakatlkla
bunun kendisinden alnacandan korkmal-
gururu ve gücüyle ucbu
takdirde, o eski
brakr ve artk bu nimete kar Allah’a ükreder.”
“Akl, zekâ ve fetanet sebebiyle oluan ucbu açklar
“Bunlar büyük görüp sevinmek, güzel görmek ve din ya da dünya hususunda örenmesini
ve ilmi idrak edip alglamas için kendisine bahedilen akl ve
zekâ nimetine sebebidir.
ükretmeyi unutmak, ucbun
bazen Allah’a tevekkül etmeden akl ve ze-
kâsna olan güveni, onu aratrma ve dikkatten alkoyar ve din hususunda hata yapmaktan çekinmez. Bu durum onu, Allah
yalan söylemeye kadar götürür.
amirini veya kendisiyle
mez dolaysyla hakk anlamaktan mahrum batl savunmakta
direnir. Kendisi kadar
da ancak kendisinden daha
akl ve zekâya sahip
amel ileyen daha tak-
vâh olanlar hakir görüp cahil ve ahmaklkla itham eder. Bununla yetinmeyip onlar aklctmeycn eekler gibi görür. zekâsyla üstün hafife
onlar ve iledikleri
rerek, kendisinin onlardan üstün
Her ne kadar iyi akl ve zekâsnn üstünlüünü gerekçe göste-
alp deersiz varlklar olarak
ameli olmasa da,
“Her ne kadar kendisine akl verilmise de halen
sehiv ve gaflet içinde
ve her ne kadar
kendisine daha fazla zekâ verilmise de zekâsyla
ne nazaran kendisine daha
Allah’a ükretmelidir. Zira Allah tarafndan
olsun, daha çok ibadet
bu nimete akl, aley-
durumunda kalsn ve bu
Dier taraftan, olduunu ve dilerse,
denesin diye verilmitir.
bu akln Allah’n elinde
kendisi gibi veya daha üstün olanlara
n giderebileceini yani Allah’n bir anda bu akl yok etmeyeceinden emin olmadn bilmelidir. Bu
insan za’fn, cehaletini ve aklyla çok az eyler idrak
bu akln Allah tarafndan kendisine minnet edilen
nimet olduunu ve
anlaynca, kendisi te
gerektirdiini, aleyhine hüccet
bunun ükrünü yerine getirmediini kadar zekâ sahibi olmayann daha iyi vaziyetve
inanr. Zira Allah’n kendisiyle üstün
ükrü ödememitir. Allah’n
kendisinden daha az zekâya sahip olanlarn Allah’a
görmesine ramen; örenmesi, anlamas veya amel etmesi gereken bir eyi ihmal veya terk ettii fazla itaat ettiklerini
zaman, Allah’n kendisinden bu akl nimetini almasndan emin olamaz. *
ite akl ve zekâs sebebiyle ucub sahibi olan kii, bu leri
zaman artk ucub
etmekten korkar, görevlerini yerine
farz olan görevlerini
Soy Sebebiyle Övünmek Dedim
“Soy sebebiyle oluan ucub nedir?”
“Soyu ve atalaryla kendini üstün görüp büyütmektir. yet atalar
dünya hayatnda din
kendini onlarla övüp yüceltir ve Allah’n, kendisini salih ve insanlardan
aa bir soydan gelseydi buna kzar ve on-
lardan nefret ederek bakalarna intisap ederdi. Allah’n veli
ve itaatkâr kullarnn soyundan getirip
koruyarak nimet verdii halde, bunu unutup ükretmez ve bu
aleyhine bir delil
Atalarndan dolay kendisine sayg duyulduu zaman övü-
ükretmeyi hatrlamaz ve mazeretsiz
unutur, öyleki, bazlar çok günah iledii ve tevbe etmedii halde hiç amel etmeden kendisinin affedildiine ve kesin ola-
rak kurtulacana inanr. görür, kendisi gibi soylu
haval haval yürür, insanlara köle gözüyle bakar.
Bu yüzden böbürlenip bakasn hakir olmayan komu, akraba ve bakalarn-
ümmetin kendisine kö-
zanneder. Atalarnn amellerine ters hareket ettii
halde Allah katnda onlar gibi olmak
dur ve bu Allah’ bilmemektir.
“Bundan nasl saknlabilir?” Dedi
“Allah’n kendisini sevip dost kabul ettii kimselerin zürriyetinden
nimete ükretmesi gerektiini ve atalarnn
amelini deil kendi amelinin
karln göreceini bilmeli;
onlar sadece kendi amelleriyle kurtulup yüksek derecelere
atalar gibi soylu olduklar halde
etmeyen birçok kimse, Allah katnda domuz ve kö-
peklerden de daha alçak sayldlar.
Atalarnn izledii yoldan ayr yerden baka bir yere gider
bir yol izlerse
o da atetir. Ancak ameli veya
Allah’n rahmetiyle kurtulabilir. Zira Allah, öyle buyurur: “Allak katnda en kaytrhnz Allah’tan en çok korkanntzdtr.” (Hucurat, 49/13)
Ibn Ebi Huseyn’in rivayet ettiine göre
gitmemiti. Haris üzerine Allah çok
Kabe-i erifin üzerine
siyah köleye bak, Kabe’nin
çkm ezan okuyor!” demiti. Bunun üzerine Ccnâb-
u âyeti indirdi: “Allak katnda en hayrlnz Allak’tan en
Hz. Peygamber öyle buyuruyor: “Allah sizden cahiliyenin
kabadayln almtr, ise
hepiniz Adem’in çocuklarsnz,
bütün insanlarn ayn eyden
yaratldklar, üstün soy ve salih atalarn
ve sadece kiinin kendi
amelinin fayda salayabilecei bildirilmektedir. Hz. Peygamber
öyle buyuruyor: “Ey
lah’n huzuruna amelleriyle geldiklerinde siz boynunuzda dünyay yarak gelip
bizi kurtar!’ diye
yüz çevirmek durumunda kalrm.” 12
Ebû Hüreyre ve bakalarnn da rivayet ettiklerine göre Cenâb- Hak, Hz. Peygamber’e yakn hsmlarna slâm’ tebli etmeyi emrettii zaman, Hz. Peygamber Kureylileri kabile “EbûDâvûd, Edep, 12
el-Munt an Hamli ‘l-Esfar,
sonra öyle demitir: “Ey
Allah katnda size hiçbir
örenip kalbine yerletirdii zaman nefsini tanr, gururu ve ucbu gider, Allah’a ükretmeye önem verir,
günaha girmekten, kendisinden daha az soylu olup da daha takvâh olann kurtulup kendisinin helak olacandan endie eder.
bu konuma indirdii
tahkir edeceine, onlara
tevazu gösterip onlar sevmeye balar ve atalarna benzemeye çal-
Zira Allah onlar, insanlara gösterdikleri tevazular ve nefisleri-
“Peygamber’den rivayet olunduuna göre; “Ey Falma! Ey Safyye! Kendiniz
Size Allah katnda hiçbir
yararm olmayacaktr. ” dedikten sonra öyle demitir: “Fakat h-
smlk hakknz ber’ in bekler
hakk ödeyeceim.” Ayrca Hz. Peygam-
öyle dedii de naklonulmutur: “Onlarn nesli efaatimi de Abdulmuttalib oullar beklemez mi?” Peygamber efendi-
göre, her takva sahibi salil insan da akrabalarna
“Peygamberle evliyalarn efaatine kat bilmeli
ancak Allah’n gazabna
kendisine rahmet etmek için peygamber veya
evliyann efaatini buna sebep
el-Buhârî, Vesâyâ, 11; Ncscî, Vesâyâ, 6.
istedii kimselere efaat
Allah’n gazabna urayan kiiye ne pey-
efaat etme izni vardr. Zira Allah
(Enbiya, 21/28) Katade,
“Ancak raz olduu kimseye
bunun kyamet gü-
Mücahid de “Allah’n kendisinden
raz olduu kimse hariç baka hiç kimseye efaat etmezler.” eklinde
Allah’n gazabna urayan bir
kimseye efaat etmek istediinde, onun Allah’n gazabna ura-
dna dair haber verilir. Hz. Peygamberin
bakn!: “(Kyamet gününde)
Rabb’im! Onlar benim aslabmdr! (Nereye götürüyorsuni) diye Allah’a yalvarrm. Allah cevaben, “Senden sonra neler
nsan her ne kadar peygamber veya evliyann efaatine nail olacan umsa da, fakat Allah’a isyan bilemezsin!” der.”
edip gazabna uramaktan, dolaysyla hiç kimsenin efaatine
olamayacandan korkmaldr. Her ne kadar Peygamber efaatini akrabalarna tahsis etmise de, dier Müslümanlar gibi O’nun efaatine nail olmay ummal, ama Allah’n gazabna uramayacandan emin olmamaldr. nail
arasnda olur, övünüp gururlanmaz ve mez. Allah katnda gazaba
uramayp, maymun ve domuzlar-
olmayan kimse nasl
Peygamberden sonra insanlarn en hayrllar, din ve dünyada eref sahibi insanlar bile gazaba uramaktan korktuu halde, sen
nasl bundan emin oluyorsun. Onlar Rabb’lerinden
O’nun azabndan da korktuklar için, çou zagpta edip onlar gibi olmay temenni etmilerdir. 1;
Müslim, Fcdail, 32, 40; ct-Tinnizî,
övünüyorsun. Onlar öncü ve
kadar korkuyorlar, senin
onlarn Rabb’lerinden korktuklar
senin de Rabb’inden korkmana daha fazla ihtiyaç var.
“Dünyada talih kimseler
katnda soylu olduu halde atalarndan
yoksa ucub nasl olabilir?”
“Soyuyla övünmek, onunla böbürlenip insanlar
görmek, ovlaryla onlar ayplamak, gybetlerini yapmak ve kendini onlardan üstün görmekle olur.”
ayn soydan geldiine ve yaratlnn aynen dier insanlarn yaratl gibi olduunu, yaratlta dier insanlardan hiçbir üstünlüünün olmadn bilmelidir. Zira yaratl ekilleri bir, babalar bir, anneleri bir, ölüm ve imtihan”Bata dier
önünde ceza ve mükâfat var, hesailedii günahlarla azab hak etmi durumdadr.
lar her an boyunlarna takl,
irk ye lâyk kadar
ükretme borcu da bulunmaktadr.
övünmcmcli ve onlarn övünme-
anlamaldr. Zira onlarn Allah katnda köpek
deerleri yoktur. Hz. Peygamber öyle buyuruyor:
braksnlar! Aksi takdirde Allah katnda pislii burunlaryla tadan pislik
\\;d-Tirmizî, Mcnakib, 73; Milsned,
bir hadîste ise
övünen kiiye de sin!’*
dedi ve kendisiyle birlikte on ata-
saydktan sonra arkadana, “Ya sen kimsin?” dedi
Cenâb- Allah Uz. Musa’ya
vahyederek öyle dedi: “Atalaryla
Ancak, eer atalar din ve takva sahibi kimselerse, durum daha önce sana anlattm ekildedir.
“ayet atalarndan Arap asll, takva ve iyilikte önde olan kimse olmayp sadece geçmite güç ve krallk erefine sahip kimseler olmularsa, bundaki ucub nasl olur?”
“Deerini büyütür, atalarnn vardklar azab ve içinde bulunduklar durumun halk katnda ayp, Allah indinde çirkin bir
hakir, kendini onlardan üstün görür.
kar böbürlenir ve
Daha önce atalarnn
Allah’n kendisini atalarnn erefi yerine imanla ereflendirip gaflet içinde olan atalarnn kervanndan koparmakla vermi
olduu nimete kar ükretmeyi hakir görüp böbürlenir
ihmal eder. nsanlar öylesine
kendisinin, takvâda çok
kesin gözüyle bakar ve (Allah
durum onu, atalarn hezimete uratarak din adna aldklar gerekçesiyle, din ve din
dümanlk besleyip Müslümanlar aldatmaya kadar götürebilir. Dedim
“Atalarnn, Allah’n kullarna yaptklar
zünde çkardklar cede vardklar
ve fesad, Allah’ inkâr etmeleri ve neti-
ve azab bilmekle bunu giderebilir. Ayrca
Allah’n kendisine minnet ederek, onlardan dünyaya gelmesine
klmayp onlardan ayrdn, slâm erefiyle ve imann zînetiyle zînetlendirdiini aklndan
Zira ate ehli olan kimselerle, kendi çoklukla-
atalarnn dünyada iken himayele-
rinde olan insanlara iyilikte
kararlar vermilerse, Allah’a
ayp saylan kimselerden klmayarak dünyada alçakla maruz klmamlar. Fakat bununla birlikte, Allah ve ve
mü’minler nazarndaki deerlerini bildii için, atalaryla övünmemeli, ancak Allah katnda büyük olanlar büyük, alçak olanlar alçak görmeli.
Say Çokluuyla Övünme Dedim
“Evlât, hizmetçi, müttefik, airet,
arkada ve teb’ann çok-
luuyla övünmek nasl oluyor?” Dedi
galip gelerek, Allah’a deil, onlara
dayanr, onlarla süslenir ve
deil, saylarna güvenir.
Huneyn Sava’nda ashaptan biri Allah’ zikretmeyerek Müslümanlarn çokluuna dayanarak; “Bugün aznlktan dolay malup olmayz.” dedi. Bunun üzerine u âyet indi: “Hani çokluunuz
kendinizi beendirmi, fakat sizi
Çokedip sevinmeleri üzerine Allah onlar kna-
Mü’minler çokluklaryla övündükleri gibi kâfirler de çokluklanyla övünürler. Allah öyle buyuruyor: “Ve ‘Biz malca ve evlâtça
daha çouz, biz azaba uratlacak deiliz/
Çokluuyla övünen kii kendini insanlardan üstün görür. Teb’ann ve evlâtlarnn çokluuna dayanr ki, ona destek olup onu muhafaza etsinler. Bakalaryla kavga etmeye, onlar sövüp dövmeye çok cesaretli olur. Bu da onu zulmetmeye, bakalar-
haklarna tecavüz etmeye kadar götürür.
ve böbürlenmeye iten sebep övünmektir (ucubdur).
“Hem kendinin, hem övündüün duklarn
Allah’n desteklemedii kiileri kimsenin
kiiyi kimsenin koruya-
Zira, Allah’a tevekkül etmeyi
brakp bakasna dayanan insan Allah, destek ve himayesinden mahrum brakr ki, o zaman kendileriyle övündüün kimselerin ne çokluu ne de birliktelii kendisine fayda verir. Allah, mühlet vermeden onu cezalandrr. Mühlet verdii takdirde kul buna aldanmasn ve her an azabn kendisini yakalayabileceini bilsin. Zira Allah yer yüzünde en hayrl topluluk olan
Huneyn Müssadece knayp
lümanlarn, çokluklaryla övünmeleri üzerine, cezalandrmaktan vazgeçmediine göre, nefsine hakszlk eden zalim ve günahkârlar asla cezasz brakmaz.
övündüü topluluun ölümün onu yalnz brakacan ve
kendisini terk cbelâlarla
kalacan, bu kalabaln Allah katnda hiçbir faydasnn olmayacan bilmeli. Kiinin kyamet gününde kardeinden, annesinden, babasndan, einden, evlâtlarndan ve kendileriyle ö-
yerinde olanlarn atete olmalarn temenni edeceini ve kendine destek verenlerin gücüne dayanarak iledii zulüm ve
gösterdii böbürlenme üzere
çkarmamal. Allah’n kendisine minnet edip çokluk vermesinden ötürü ükretmeli. Zira ükretmedii takdirde Allah’ kz-
katnda ne din ne dünya hususunda hiçbir yararlar olmayacak ve onu savunmayacaklardr. Kul bu marifetini kalbine yerletirdii zaman, bu sebeple
ameller iler, kaderinde yazlan kötülük-
lerden korkar ve sadece Allah’a tevekkül eder.
Mal Sebebiyle Ucub
“Mal sebebiyle ucub nedir?” Dedi
çok görüp ona güvenmektir.
“Biz malca ve evlâtça da çounluktayz.” (Sebe\ kiiyi kibir ve
Malyla övünür, fakiri küçük görür. Maln helâl olmayan ehevî duygularda kullanr, malyla zulüm ve hakszlk etmeye cesaret eder, fari
olunduuna fakir bir
kendini onlardan üstün görür. Rivayet
gün Hz. Peygamber, yannda oturan
diye elbisesini kendine
bu mal kendisine imtihan
çeken zengin bir
sorumluluk ve görevle-
sahibi birisinin fakirden daha fazla
kötülüklere götürebilecek mal
hacca gitme, zekât verme, akra-
helakten kurtulur. Zira
Allah ve kul haklarnn bir
da sorumlu deildir.
Avf ve Habbab gibi salih insanlar, yanlarnda çok mal biriktirmekten çekinmi ve korkmulardr. Abdurrahman
yurmutur: “Ondan üçüncü güne
altn kalacaksa, Allah yolunda harcamak
Peygamber öyle buyanmda bir veya iki krat
Zerr’in rivayet ettiine göre Hz.
m Zira Efendimiz, maln ne yaptn
önünden, arkasndan yoksuldurlar.
Uhud da kadar hile altn-
yannda çok mal bulundurmaktan korkar ve zühdü
öyle dedii naklonulmutur:
mallarn Allah kullarna sandan, solundan, savurup datmadtkça, Allah katnda malsz ve
Kul kalbiyle buna
nefsini hakir görür he-
olmasndan korkar ve kendisinden daha güvencede olan fakirin kymetini bilir, ona sayg duyar. Mal çokluuyla övünlik
Temenni, 3; Müslim, Zekât, 31; Mâce, Zühd, 8; Müsned, V, 309.
bn Mâa; Mukaddime,
harama nasl götürdüü açkça görünmüyor mu? Karun! Milletinin arasna süslü püslü elbiselerle çkt, salkiiyi
yerin dibine geçirdi.
Peygamber öyle buyuruyor:
“Bir adam, giydii bir
larla sallana I
böbürlendi, Allah da
parçal htrkasyla, nefsini beenerek gururlu bir ekilde
Kyamet gününe kadar yerin dibine yuvarlanacaktr.” 20 Bu yüzden mal ve zînet ile övünmenin (ucbun) gerektirdii cezadan korkmaldr. Çünkü kendisi gibi mal fitnesinden imtihan olmayan en basit insan Allah katnda daha hayrldr. yürürken, Allah yere emretti, yer
yarlp hemen onu
Ebû Zerr öyle anlatyor: “Hz. Peygamber ile birlikteydim. Camiye girdik, bana, “Ey Ebû Zerr! Ban kaldr ve camide bulunan en büyük, en saygn adam kimdir, bir bak!” dedi. kaldrdm, giydii birtakm elbise içinde gururlanan bir adam gördüm ve
“udur.” dedim. “Tekrar ban kaldr ve camideki en basit insan kimdir, bir bak.” dedi. Üzerinde eskimi iki parça elbise gördüüm bir adam fark ettim ve “udur.” dedim. Bunun üzerine Hz.
iaret ederek öyle dedi: “Bu, dün-
adamlardan hayrldr.” dedi.” 21 Zira Allah
katnda hayrllk takva ve ibadetle olup, zenginlik veya baka dünya güzellikleriyle deildir. Kul bu mânâlar kalbine yerletirdii zaman, malnn fitnesinden korkar ve fakirin kendisinden daha hayrl olduuna inanr. Zira sadece görevlerinin çok
fitne ve belâlara
maruz kalmas yönüyle fakirden üstündür. Bu yüzden kul bilsin ki, Allah kendisine, ükredip etmeyeceini snasn diye çok mal vermitir. Kimin hakkyla ükredip etmedii de bilinmedi-
uyank olup akbetinden korksun. Allah’n
kii bunlara dikkat ettii zaman, mal sebebiyle kendi-
oluan ucub gitmi
Müslim, Libas, 50, 51; Darimî, Mukaddime, 40. Miistcd, V. 170.
âlimlerin kibre ucb, ucba kibir dediklerini
kibrin ilk iaretidir.
denmitir. Zaten ucb sahibi
nin kibirden kurtulmas, neredeyse imkânszdr. Zira insan bazen, kendisine verilen din veya dünyay büyük görüp onunla
övünür ve bunun Allah’n
bakasna kar böbürlenmez. birlikte,
hakir, kendisini üstün
insan bir kimseyi hakir
övünerek sevinince kibir deil de ucb sahibi olur. Fakat ne zaman ki ncfsiyle övünür, bakasna bakarak içinden onu hakir ve çirkin görür ve “Ben daha hayrl ve daha üstünüm.” derse,
olur. Neticede insan kibre götüo zaman ucbtan kibre ren ucbtur. Öyleyse kibir ucb deil ayr bir vasftr.”
Kibrin Özellikleri ve Çeitleri
“Kibir nedir ve neden olmaktadr?”
Ondan, Allah’n çarçabuk cezaolumaktadr. Çünkü kibir, Allah’n d-
nda hiç kimsenin hakk olmad gibi, O’nun dnda hiç kimseye
Çünkü O’nun dndakiler yaratlm kuleyin sahibi her eye gücü yeten Allah’tr. te
katnda en büyük günahlardandr. Zira kimseye yakmaz. Kul, sadece efendisine yak-
sfat taknmaya kalknca, efendisinin gazap ve hiddeti son
Hz. Ebû Hüreyre’nin Hz. Peygamber’den
u hadîse bakmyor musun? “Cenâb- Hak, “Kibriya benim
benim izanndr. Kim bunlarda benimle
onu atee atarm.” buyurmaktadr.” 22
Hz. Ömer’den mütevazi
onu dçdttr. birisinin
rivayet edilen hadîste ise Efendimiz,
m buyuruyor. bn Abbas
Allah onu yedinci
kat yerin dibine batrr.”
boynunda, idaresi bir melein elinde olan,
” Ebû Dât/üd, Libas. 25; bn Mâce, Zühd, 24
yakmayan eyi elde etmeye çalmtr.
Kibirlinin Allah tarafndan
perian edilmesi ve alçaltlmas hakkdr. Zira
Mcs’ud, Hz. Peygambcr’dcn, “Kalbinde har-
kadar kibir bulunan kimse Cennct’e giremez.”
hem dünyada hem
hakir görmesi ve
hakkdr. Nitekim O, öyle buyuruyor: “Melekler de
(kurtarn). Allah’a gerçek
olmayan söylemenizden ve O’na kar büyüklük taslamanzdan ötürü, bu gün alçaklk cezasyla cezalandrlacaksnz’ (derken) onlarn halini bir görsen.” (En’am, 6/93). “Cehennemin kaplarndan
girin, orada ebedî
kalacaksnz. Kibirlenenlerin yeri ne
kötüdür.” (Mü’min, 40/76) Allah,
haber veriyor: Cehennem’de en korkunç azaba
urayacaklar hadlerini aanlardr. Onlar da
Hem kendi günahlarn, hem de onlara uyan zayflarn günahlarn yüklenmektedirler. Cenâb- Hak, onlarn Cehennem etrafnda
diz çökülerini anlatrken, “Sonra her milletten
kar geleni ayracaz.” demektedir
önce kibirlilerden balanaca izah yaplmaktadr.
u izahlar var: “Ama ahirete
inkâradr, onlar büyüklük
kyamet günü, hem kendi veballerini tam yüklensinler, hem de bilgisizce saptrdklar kimselerin
birkaç âyette ise
yüklük taslayanlara, “Siz olmasaydnz, sanlar olurduk.” diyorlar.” (Sebe\ 34/31). taslayan
Salih’in, gerçekten Rabb’i
sunuz?’ dediler.” (A’raf,
el-Buhârî, Tcvlid, 36.
“Zayf saylanlar, elbette biz
tarafndan gönderildiini biliyor mu-
Büyüklük taslayanlann inatç,
Allah’a muhalefet eden, za-
yflar srat- müstakimden alkoyan ve Peygamberlere muhalefet
eden kiiler olduklar
“Bana kulluk etmee tenezzül Cehennem’e girecekledir” (Mü’min, de,
alçaltlarak da harolunacaklardr.
kyamet günü halkn ayaklar altn-
da ezdirilerek harol uuaeaklar.” der. Kibir, birçok kiinin Al-
gelmesine ve inkarcla
hiçbir kibirli Allah’a
heybet ve celâline
yakn olamaz. Ona yakn
rivayet edilen, “Kalbinde hardal
kimse Cennct’e giremez.” hadîs-i erifi daha önce geçmiti. “ite ahiret yurdu! Onu yeryüzünde böbürlenmek ve bozgunculuk istemeyenlere veririz”
bile sahibini tedir.
Güreye, “üstünlük” kelimesinin büyüklük ve
(Kasas, 28/83) âyeti
Kibirden çok az bir miktarn
Cennet’ e girmekten
Belâ olarak da bu yeterlidir.
Çünkü, Allah’n vermi olduu
nimetten ötürü kibirlenmektedir. srailoullarnn bir
yankâr olunca, ibadet edenler bu isyankârlar küçük görüp, onlara
ibadet edenlerin ise ibadetleri
lendiren bulut, oradan
Bunun yan konularda cahil
önce abidleri gölge-
ona ilim öretmemesi ve dinî kalmas da onun hakkdr. trYeryüzünde haksra; Allah’n
yere büyüklenenleri âyetlerimden
buna iaret etmektedir. Bir
kalbinden Kur’ân’ anlama kabiliyetini alrm.” derken, bir
dierinde, “Kalplerini melekût âlemine kapatrm.” denilmektedir.
Yani yakîn gözüyle görülen eyler perdelenir, kâinattaki
ve Allah tarafndan terk edilmiliktir.
ve kâinat tefekkür etmelerine engel olurum.”
“Bitki ovada bitip
velerinde bitmedii gibi, hikmet de mütevazi olan kalbe yerleir, kibirli olan kalbe deil.
diken, tavana vurup yarar,
darb- meseldir. Ksacas
olan alçalr, cahil kalr; mütevazi olan hikmet ehli olur ve on-
dan yararlanr. Kibirli olan
Allah’n hiddetine maruz kalr ve ksa zaman-
da cezasn çeker.
Ebû bran el-Cüveynî
ve Malik b. Dinar’dan
öyle bir olay aktarlr: “Hz. Süleyman rüzgâra, kendilerini yukar yükseltmesini emreder. Rüzgâr onlar, meleklerin kalem czltlarn zi indir”,
iitecekleri bir yere kadar yükseltir. Sonra, “Bi-
diye emreder. Ayaklar denize
deinceye kadar onlar
“ayet arkadanz (Süleyman’n) kalbinde hardal tohumu kadar kibir olsayd onu yükselttiimden daha alçaklara batrrdm.” der. indirir.
“Kibir nedir, neden olmaktadr, hangi
Bunlar bana Dedi
kin, haset ve riyâ
ayrlr. Bunlarn temelinde de kiinin kendi deerini bilmemesi vardr. Kii kendi deeri
cahil olunca, kibirlenir.”
“Kendi deerini bilmemek, kiinin gözünde deerini yüceltir.
ahlâknn tümüne birden Bazen
ahlâk doar. Kibir
benzerlerinden neet eder. Ancak
defa kibrin kalbe gir-
mesi deerini yüceltmesindendir. Kul kendini yüceltince büyüklenir, kibirlenince burnu havaya kalkar, böbürlenir, izzetinden söz eder, kibir,
ve kendini beenir. Dolaysyla
yüklük taslamaktan baka
zaman) eriemeyecekleri bir
yoktur.” (Mü’min, 40/56)
hakknda, “Ulaamayacaklar büyüklük” tefsirini aktarmaktadr. bn Cureyc ise, “Yeryüzünde üstünlük” ifadesinin “büyüklük” anlamna geldiini söyler. bn Abbas da,
âyetlere büyüklük taslamak olduunu söyler. bakmyor musun?: “Musa Dedi ki: “Ben hesap gününe
inanmayan her kibirliden, benim de Rabb’im, sizin de RabbHniz (olan Allah’a) sndm.” (Mü’min, 40/27). “te Allah, her kibirli zorbann kalbini böyle mühürler.” (Mü’min, 40/35).
Bana bunlarn her
içinde tefsir eder misin?”
Rabb’i arasnda olan kibir.
Bu kibrin en büyüüdür.
insanlar arasndaki kibir.
hakknda Allah öyle buyuruyor: “Bana kulluk etmee tenezzül etmeyenler, aalk olarak Cehennem’e gireceklerdir.” (Mü’min, 40/60) “Ne Mesih, Allah’a kul olmaktan çekinir, ne de ilki
taslarsa bilsin ki
O, onlarn hepsini kendi huzuru-
lanmaktadr ve Allah katnda büyük
bir eydir. “Onlara, ‘Rah-
dendii zaman, ‘Rahman nedir? Senin bize eder miyiz hiç’ derler. Ve (bu), onlarn nefreti-
ni artrr.” (Furkm, 25/60). “(Onlara gelen
büyüklük taslamalarn) ve kötü tuzak (lar)
tirdi).” (F tr, 35/43).
ederek Rabb’ine itaatten
mitir. Hz, Peygamber’den de, ce,
“Yazklar olsun banal
emrolundu hemen secde 26
hadîsi rivayet edilmitir.
Araplar eskiden, rükû’a gitmekten kaçmyorlard. zillet
Âdem’e secde etme-
sayyorlard. Hz. Peygamber’in peygamberliinden önce,
olmak demekti. Hakim
Peygambcr’e ayakta secde etmek artyla bey’at ettim.” sözü de buna iaret etmektedir. Hakim, daha sonra meseleyi kavram-
Ebû Süfyan da öyle diyor: “Ey Kureyliler! Allah’n sizin boyun bükmenize ihtiyac yoktur.” Boyun bükmemek eski bir tr.
bundan kaçnyorlard. Bu böyle bilinmektedir.
Hatta birinin elinden bir
orda brakr, eilip almazd.
kopar ve ayakkabs
o eilip almaktan kaçnr. Dolaysyla secde
etmekten kaçnrlard. Onlara göre secde
Ca’de’den rivayet edilen, “Allah’a secde
etmek üzere alnn yere koyan kimse kibirden uzaktr.”” bu gerçee parmak basmaktadr. Yani Rabb’i
Rabb’i arasnda olan
kibir türü, Peygamberleri
reddetme, sözlerini dinlememe, inat edip onlara muhalefet etmeyi de kapsar. Peygamber’e
ysyla Allah’n emrine
olmaktan kaçnrlar. Dola-
inatlar, kitabn reddeder, hüc-
cetlerini inkâr ederler. Zikredilecek âyetler
latmaktadrlar: di biz ler.”
bize kölelik ederken,
gibi olan iki insana
sizin gibi bir insana itaat ederse-
mutlaka ziyana urayanlarsnz demektir.”
kendileri gibi birine itaat etmekten
“Bize melekler indirilmeliydi, yahut
Rabb’imizi görmeliydik deil mi?’
kendi içlerinde büyüklük tasladlar ve büyük bir azgnlkla haddi
“O’na (Peygamber’e), kendisiyle bemelek indirilmeli deil mi?” (Furkan,
hazine indirilmeli veya beraberinde bir melek
gelmeli deil miydi?” (Hûd,
“(Firavun) ve askerleri yer-
yüzünde haksz yere büyüklük tasladlar.” ibadet eden bir kul olmaktan
neticede ilâhlk iddia
Vehb öyle diyor: “Hz. Musa, Firavun’a, “man et, hem kurtul hem kralln senin olsun.” deyince, Firavun, “Vezirim Haman’a danaym.” dedi. Hz. Musa’nn dediini anlatnca Flaman, “Sen tapnlan
bir ilâh iken, tapan bir kul
Hz. Musa’ya olan inadndan ötürü
tf-Tirmizî, Siyer, 21.
etmedi. Kibirlenip kendileri gibi bir beere
kaçndlar. Kendilerine daha büyük bir kiinin gönderilmesini istiyor
ve halk arasnda büyüklük taslyorlard. Nitekim Allah,
“Kendi kendilerine kibirlendiler” Kibrin
sra, peygamberlere uyanlar, kendileri gibi
alyor onlarla ortak bir statüde bulunmak
istemiyorlard. Nitekim Hz. Nuh’a, “Sana, bizim basit görülü
takmlarmzdan bakasnn uyduunu görmüyoruz”
“Badie’r-Rey” ifadesinin, “Ortaya attklar
geldii eklinde bir açklama aktarmaktadr. Onlara, Hz.
Nuh’a inanmadklar haberini vermektedir. Yoksa Hz. Nuh, kullar, Allah katnda küçük görmüyordu. Nitekim âyette
ifade var: “Sizin gözlerinizin hor gördüü kimseler için, “Allah
demem. Allah onlarn
iyi bilir.” (Hûd, 11/31).
den ötürü inananlar küçük gördüü, dolaysyla Peygamber’e ittiba
etmedikleri haber verilmektedir.
Kureyliler de, “Dediler bir
deil miydi?” (Zuhruf;
iki kentten, 43/31).
Ebû Mes’ud es-Sakafî olduklarn söyler. Kureyliler reislik ve dünyalk açsndan Hz. Peygamberden daha ileride olanlara uymak istiyorlard. Çünkü onlar, “Bir
mü bamza peygamber
Allah da, “Rabb’inin rahmetini onlar 43/32).
veriyordu. O’na uyanlar
“Muhammed’in getirdii iyi uymakta bizi geçemezlerdi.” (Ahkaf, ötürü,
olsayd onlar O’na
46/11) diyorlard. Yani, biz
O’ndan daha üstünüz, dolaysyla hakkn bize verilmesine daha lâykz. Karun da öyle demiti: “Bu servet bende bulunan bir bilgi sayesinde verildi.” (Kasas, 28/78)
Hz. Peygamber’in peygamber olmadan önceki üstünlüklerine bakarak,
olanlarn hakir olmalarndan ötürü böyle bir lanni
eye lâyk olmadk-
u ifade bulunuyor: “Allah aramz-
lâyk gördü?” (En’am
üstün gördüklerinden, kibirleniyor, Allah’a
Bundan ötürü Ehl-i kibirlerinden O’na inanm-
yor ve Peygamberine muhalefet ediyorlard. Kitap Efendimizi
(Kur’ân) kendilerine gelince onu inkar
ettiler.” (Bakara, 2/89)
bir âyette: “Vicdan-
onlarn (doruluuna) kanaat getirdii halde, srf hakszlk
Iaksz olduklar halde, üstünlük taslyorlar. Ve
Allah öyle ferman ediyor:
böbürlenmek ve bozgunculuk etmek istemeyenlere zel) sonuç, takvâ sahibi
Kölelerimiz seninle oturup nazil
O’na yalvaranlar (Kurey büyüklerinin arzusuna uyarak) kovma (o mürikler ister inansnlar ister inanmasnlar). Onlarn hesabndan sana bir sorumluluk, senin hesabndan da onlara bir sorumluluk yok ki, bu zaRabb’lerinin
valllar kovup da zalimlerden olasn. Böylece Biz onlarn ki”Allah
mini kimiyle denedik
lâyk gördü.” desinler.”
(En’am, 6/52-53). “Gözlerin
isteyerek onlardan (Rabb’lerine yalvaranlar)
(Kehf, 18/28) Allah, Nebi’sine,
tünlük istiyorsun.” diyor. nanmayanlarn Cehennem’e girince,
(burada) görmüyoruz.” (SaU 38/62) diyecekleri haber verilmektedir.
Sözü söyleyenin Ebû Cehil, kasdedilenlerin
Suheyb ve Mikdâd olduklar söylenmitir.
Kullar arasndaki kibre gelince, o büyüklük taslamaktr.
büyüklük taslamann gerçei nedir?”
onlar hakir görmek ve ka-
bul etmemektir. Kii dierlerinden hayrl onlara küçültücü ve alçaltc bir gözle
bildii halde, onlardan geldii için, gerçei kabul
etmemektir. Meselâ onlardan lükten
olduunu düünür, bakar. kincisi, doru
hayr söylese, bir kötübir konuda münazara edip
etmez ve bile bile reddeder. Nitekim Allah, srailoullarn bu durumla nitelendirmitir: “Vicgalip gelse, kibirli olan kabul
danlar, onlarn (doruluuna) kanaat getirdii halde, srf hakszlk ve böbürlenme yüzünden onlar inkâr ettiler.” (Nemi, 27/14).
(Kur’ân) kendilerine gelince, onu inkâr
ettiler,” (Bakara, 2/89).
münazaraya girse, bütün gayesi, üstün gelme, reddetme ve anlamaya yanamamadr. Bir bakakibirlilerden birisi bir
sndan örenmeyi kendine yediremediinden, onlar
ve galip gelmeyi çok. sevdiinden böyle yapar.
bu tipleri öyle anlatyor: “nkâr edenler dediler ki, “Bu Kur’ân’ dinlemeyin, (okunurken) onun hakknda gürültü edin, Allah
gelirsiniz.” (Fussilet, 41/26). Kibirliye ha-
emredilse inkar eder ve üstünlük
nerek hakk reddeder. nin eseridir. Allah’n,
Bu kalbindeki kibrin ve “Ona Allah’tan kork!”
kendisini günaha sürükler.” (Bakara, 2/206) sözüne kulak
ve öldürüldü.” dedikten sonra,
sanlar arasnda adaleti emredenleri öldürenler (yok mu), onlar
olan, kendisine iyilii
emredeni öldürür. Allah’n
kulak ver: “(Bir kavmi)
îmran, 3/21) âyetini
Mes’ud, “Bir adama, “Allah’tan kork!” denildiinde,
“Sen kendine bak, bana
m emrediyorsun?” demesi “Sa
günahtr.” der. Hz. Peygamber bir adama,
elimle yiyemiyorum.” dedi.
fendimiz, “Yiyemeycsin! Sen sadece kibrinden böyle yapyor-
O adam, daha da sa elini azna kaldramad.
hakir görerek üstünlük taslasa
bildii halde reddetse, o kimse kullara
tpk eytann yapt
“Ben ondan hayrlym.”
olduunu düününce secde etmedi. lâlbuki, bunun mahvedici olduunu biliyordu. Çünkü Allah’n emrini reddederek, I
“Secde etmem.” diyordu. Böylece Allah’a
Çünkü mene itibaryla üstün olduunu düünüyordu. Onun menei ate, Hz. Âdem’in ise toprakt. Ate topra yediinden daha güçlüydü. Bu sözü, Allah’ tanmadndan ve Hz. artt.”
Adem’e kar geldiinden söylüyordu. Böylece Hz. Âdem’e
gösterdii kibir onu, Allah’a
mel’un oldu. Bütün bu
gelmeye götürdü. Kâfir
Kaysn, “Ya Rcsûlâllah! Ben güzellii seven bir insanm. Bu kibir saylr m?” sorusuna verdii, “Hayr, kibir, 29 hakk kabul etmemek ve halk küçümsemektir” eklindeki cevapta özetlenmitir. Bir dier rivayette ise, “Kim hakk tan-
ve insanlar hakir görürse”
M^7/m,E§ribe, 107. Müslim,
Dolaysyla kim büyüklük
Allah’n emrini kabul
etmez, O’na ibadet etmeye boyun emezse, o Allah’a kibirlidir.
de kardeini hakir görerek kendisini daha hayrl
görür veya hakk bildii halde kabul etmezse, insanlara kibir
olur. Kibrin asl,
insanlar küçük görüp
bile bile reddetmektir.
genel hatlaryla budur.
Beenme (Ucub) Olan
olmaktadr. Alim ilmini beenince, bu beenisi onu dier in-
büyüklenmeye götürür. Neticede, bazlar kendisinden daha çok takvâl bile olsalar, avama kar kibirli olur. Bu, Hz. Ömer’in âlimler hakknda korktuu eydi. Nitekim âlimlere, “Örettiiniz kiilere kar mütevazi olun, zalim sanlar üzerine
âlimlerden olmayn, Allah’n
ilminiz cehalet olarak
görülmesin!” derdi. Yani ilminizle kibirlenirseniz,
Alim, ilmi rür, hafife alr,
onlardan kaçar, uzak durur,
hizmetçi gibi kullanr, örettiklerine
önce selâm vermesi
kalanlar hor gö-
minnet eder, onlarn
alr, onlarla alay eder,
alnnca veya ihtiyaçlar tam karlanmaynca onlara kzar. Çünkü, kendisini çok büyük gördüünden, bütün bu ileri hak ettiini, onlarn bu ileri yapmalarnn gerekli olduunu düünür. disiyle
reddeder. Vaaz etse
iddetle tenkit ederek konuur. Kendisine
öüt verilirse, öütte
bir hadîs-i erifte bir
iddetle tenkit ederek konuur, kendisine bir
Hz. Muaz’n rivayet ettii ler
kendisi vaaz etse
alnsa veya reddedilse kzar. *
âlimin yedi sfat anlatlmaktadr: dierleri
bakasndan üstündür, ey emretseler, öretmek
verseler sinirlenerek reddeder. 3. Kendisi
öüt verse sert ve hain olur. 4. Eit bir ekilde onlarla konumaya tenezzül etmez. Çünkü onlar ona denk deiller! 5. Takva açsndan hem kendisinden üstün hem onlara öretse, veya
aa olanlar küçük görür ve hafife alr.
zünde sanki akl erdiremeyen eeklerdir. kendisine fayda vermez, faydas olsa bile
Hiç kimsenin ilmi onun gözünde fayda
te bütün bunlar Allah’ bilmemekten ileri
ondan daha çok Allah’ bilmektedirler. Çünkü Allah’tan daha çok korkmaktadrlar. Onlar ona sayg gösterirken, o onlalar
küçümseyici bir gözle bakar. Neticede o alçalm bir
yücelmi mütevazilerdir. Çünkü Allah, kibirliyi alçaltr ve küçük düürür, kendisi için tevazu göstereni ise yüceltir. onlar
onlar küçük görür, ilmi
övünür, cehaletlerinden ötürü onlar ayplar, haklarna
aalar, balarna kakar. Bir ey öretse davranr. Hiçbir zaman Allah için mütevazi olmaz.
tecavüz eder, onlar
yukarda saylan baz sfatlardan kaçnrkendilerini kaptrrlar. Ksacas, kim bir az ilim
elde ederse, ilmi daha az olanlara
Bazlar kendilerini kurtaramaz ve
“ilim insann alçak
da Allah’ idrak etme ve ilmiyle
marifetine delil getirme seviyesine
gönüllülüünü artrr. Anlattn kii-
ve cehaleti artmaktadr?”
yamura benzer. Aaçlar onu kökleriyle emerler. Her aacn sahip olduu tada göre tadn artrr. Ac olanlarn acl artar, tatl olanlarn tatll. Tatlnn suyu tatl olarak, acnn ve saf
onu örenirler. Bu ilim hcrbirinin meyil ve arzusunu artrr. Kibirli olann kibrini artrr. Çünkü,
kibre meyilli olan cahil
ilim elde ettiinde kibirlenecek
malzeme bulmu demektir. Onun cahil iken Allah’tan
için kibri artar.
korkuyor ve Allah’ bilmenin
biliyorsa, ilim elde edip artar.
Ama adam delillerine
Nitekim Hz. Muaz
ars da artar.” demitir. Allah’ bilip, aleyhinde olan durumlar anladndan ötürü iç ars artnca, zillet, alçak gönüllülük, efkat ve korkusu da
meyil ve arzusu dünya ve büyüklenme olunca, kibrini,
sunu, kendinden hissini artrr.
küçük görme duygu-
aa olanlar reddetme
Bunlar kibir ve galip olma sevgisinin neticesi-
küçük görür. olmaktadr, ii çok zor,
olsun, kendinden daha az amel edeni
daha cahilse, kendi kendine, “Heder’
çünkü ameli çok azdr.”
Kendinden daha az amel edenleri hakir görür, küçültücü bir ekilde gözle bakar. Ya da üzerlerinde büyüklük taslar. hareket eder ki, bakalar önce selâm versin. Bakalar ona iyilik
ziyaret ederler o etmez.
olsuna giderler o gitmez. Faziletiyle onlar
i yaptrr, onu çaltrrlar. Kendisine öüt verene kzar. Çünkü amelde onlardan üstündür! Onlar ise amel etmeyen ve haddi aan kiilerdir.
Birine, önce selâm verse,
davetine icabet etse veya dostluk kursa, bununla ken-
disine iyilik ve hak let
etmedii eyi; sadece kendisine
dolaysyla ondan daha
düünür. Kendisi için Allah’tan çok büyük ümitler tarken, onlar adna ciddi korkular içindedir. Onlar gördüünde veya hatr-
ciddi korkular hisseder.
endie duymaz, onlar için ise, Çünkü onlarn helak olduklarn dü-
kendisi için hiçbir
kendisine azap edilmeyeceine dair
Hâlbuki esas helak olan kendisidir. Hz.
Peygamber’in, “Bir ahsn, “nsanlar helak olmulardr.” eklindeki sözlerini
duyarsanz, biliniz ki en büyük felâka urayan oâut
hadîste Efendimiz ne güzel li,
Müslim, Birr, 139; Ebû Dâvûd, Edep, 77; Mmmfta, 272.
buyurmular! Çünkü o
422 niyette hissedip
kibir ve üstten
houna gitmeyen bu kötü
mitir. Hz. Peygamber
bir hadîsinde, “Kiinin
kardeini hor görmesi, kötülük olarak kendisine
Söz konusu ibadetle
ahs, bakasn küçük
adna korksa ve onlardan çok kendisi için ümit beslese; onlar da ona büyük bir zat gözüyle bakp kendilerini küçük görseler; ondan çok kendilerinden korksa ve kendilerinden çok onun için kurtulu ümidi besleseler; ksacas onun kurtulacan, kendilerinin ise helak olacaklarn zannetseler, ite o zaman onlar ondan daha çok ibadet ve görüp, kendinden çok, onlar
O kii Allah’n gazabna urayacak ve ahirette ameli bouna gidecektir.
Kibrinden ötürü, Allah,
alacaktr. Dierleri ise alçak gönüllülükleri, Allah’a olan sevgileri,
küçük görmeleri, o ibadet edeni, onlardan ayr dur-
duu ve meclislerine katlmad için büyük görmelerinden ötürü,
Allah’n rahmetiyle karlaacak ve O’na daha yakn olacak-
Çünkü Allah onlan sevip yüceltmeseydi, onlar O’nu sevip ta’zim etmez ve O’na yakn olma ümidini tamazlard. lardr.
Evet onlar, Allah’n rahmet ve mafiretine urayacaklar ve Allah onlar ibadet ve gayretleriyle kendi katma alacaktr. Kibirlenenin caktr.
yok olacak ve en kötü hale sokulaAllah’n vermi olduu amel nimctiyle
görmü, onlardan uzak duraldanm, daha çok bakas için endi-
kibirlenmi, kullarn küçük
mu, Allah’a güveniyle e duymu ve asl kendi rektiini
nefsinden korkup ona
Müslim, Birr, 32; Ebû Dâvûd, Edep, 35; ct-Tirmizt, Birr, 18;
a’bî ve Ebu’l-Celd öyle
bir olay anlatrlar:
larndan, “srailoullarnn reddedilen evlâd.” diye
Kendi kendine, “Ben srailoullarnn reddedilen evlâbu ise onlarn abididir. Yanna oturaym, belki Allah
yanna oturdu. Abid kendi kendine, “Ben srailoullarnn abidiyim, bu ise reddedilenleridir, gelmi yanma oturuyor.” dedi ve ona kzarak yanndan kalkmasbeni de affeder.” dedi ve
peygamberine, “Git onlara söyle,
yeniden ibadete balasnlar. Çünkü, abidin ibadetlerini sildim, dierini ise affettim.” diye vahyetti. Baka bir hadîste, bulutun
balad açklamas da vardr. üphesiz
Allah, kullarn kalplerine bakar.
ganlar kalbe tâbidir. ce, cahil
Âlim veya abid kendini beenip böbürlenin-
veya günahkâr olan da mütevazi olup Allah’n azameti ve
korkusu karsnda boyun eince, abidden daha çok olur.
“srailoullanndan bir adam, yine kendilerinden olan bir abide rastlad.
Abid secdede iken srtna bindi ve
Abid, “Vallahi Allah seni affetmez.” diye
kii, asl Allah seni affetmeye-
cek.” diye vahyetti. Kendini Allah
katnda çok büyük gördüün-
den, secde ve ibadetinden ötürü kendisine yaplan
büyük olduunu ve Allah tarafndan affedilmeyeceini düündü-
ünden o kiiye affedilmeyeceini söylemiti. Böylece hem ucub hem kibir yapm, hem de Allah’a olan ümidinde aldanmt. Halk küçük gören kibirli ahs da böyledir. Onlar arasnda sanki sadece kendisi kurtulacaktr. Hz. Peygamber’e bir adamdan söz edildi. Günün birinde adam çkageldi. “Söz ettiimiz adam
selâm verdi ve ayakta durdu. Hz. Peygamber, “Allah için söyle! Kendi kendine, “Brdakilerin arasnda benden faziletlisi yoktur.” demedin mi?” sorusuna adam, “Allah’a yemin ederim öyledir.” dedi.
sadece kendisinin kurtulua ereceini
için tiksinip ayakta
kakyordu. Nitekim sahabeden olan Haris. b. Cerir öyle diyor: “Güleç yüzlü abidler çok houma giderler. Ama rin
sen güleç ameliyle
halde ask bir suratla seni karlayan, sanki
saysn çoaltmasn!” Allah böylelerinden raz olsayd, Nebi’sine öyle
demezdi: “Mü’minlere kanatlarm indir (onlara
ve efkatli ol).” (Hicr, 15/88). “Allah’n rahmeti sebebiyledir ki,
O’nu sevdii dostlarn
alçak gönüllü, kâfirlere
onlar, onlarn da
öyle anlatyor: “Mü’minlere
onurlu ve iddetlidirler.” (Maide,
âlim ister abid olsun,
nazarnda hiçbir deeri yoktur.
Bu dalâletlerine bir de kibir eklemiler. Yeryüzünde onlardan baka doruyu söyleyen ve Bir
insanlar ise dalâlettedirler.
hidayete götüren kimsenin
mahlûk olduuna ederler.
inanrlar. Kaderi ve ahirette rü’yctullah inkâr
da inanmazlar. Raflzîlcr, Mürciye
ve Haricîler bunlardandr. efaati yalanlarlar. Sahabe-i kirama uzatrlar.
mü’minlerin annesi Hz. Âie’ye
ayet kitabn uzama-
sndan endie etmeseydim, onlar geniçe anlatrdm. Bu frkalarn 33
çkm uzaklamlardr. Hakk söyleyen hiç kim-
tanmazlar. Cehalet ve kibirlerinden ötürü, yeryüzünde sade-
ce kendilerinin hidayette
Abbas, Hz. Peygamber’den
yet etmektedir: “Bir grup insan gelecek, Kur’ân okurlar, grtlaklarn
yan, bizden daha
Sonra Efendimiz asha-
“F.y topluluk bunlar sizdendir
ama bunlar Cehennem
“Riyadan olan kibir nedir?”
“Kul kendisiyle tartan veya herhangi bir
kabullenmez. Veya da falan
kiinin söyledii gerçei reddeder.
üstün veya daha
eksiklik olur diye
yenildi ya da hatas
denilmesin diye, gösterii onu kibir ahlâkna götürür. Her ne
tartan veya emreden daha hayrl olduunu de gurur ve gösterii kabullenmeye engel olur. Aslnda
içinde kendisiyle bilse
balangçta gerçek anlamyla kalbinde
“Peki neticede kin
kibir nasl oluyor?”
diye, kendisine zulmettii,
veya ilikisini kestii kiiyle, helallemekten kaçnr.
Dolaysyla onun sözünü kabullendi denilmesin
ei-BukM, Enbiya, 6, Fedalu’l-Kur’ân, 36, Maazî, 61, Tevhid, 23; Müslim, Musarrifu, 275; Ehû Dâvûd, Sünne, 28.
vardracak kadar, gerçei reddeder. Yani gerçei
derecesinde kullanr. Kendilerine
yapt, kin ve dümanlk besleolduunu bildii halde gösteri ve kin
beslemek, kibir ahlâk edinmektir. Kendini beenenin kibri
Kendisine verilenleri muhatabnda bulamaynca
olduunu düünür ve souk davranr. Bu konu ilim ve amel açsndan, hem din hem dünyay kapsar. Kendisine dierlerinden fazla bir nimet verilince houna gider ve kibirlenir. Bu cehaletten ve ükrü bilmemekten kaynaklanr. daha hayrl
bu noktada kendilerine güvenemez-
kiinin kendini beenmesi ve kibirlenmesi, kendi-
sinde bulunan nimetten
Nimetler çoalp büyü-
ve kibir çabuk yol bulur. Özellikle
kiiyi halktan ayran ilim ve amel gibi hususlarda daha çok etkili
Büreyde’nin Hz. Ömer’den
madn m? “Uhud günü
Hz. Peygamber’i korurken
yaraland diye, Talha’da sürekli bir böbürlenme
“bn Abbas Hz. Ömer’e, Hz. Talha hakkndaki düüncesini sorunca u cevab almt: “Kendisinde ler
kibir eseri olan bir
izah yapt: “Çünkü
günü, dier ashaptan farkl bir ayrcala sahip
olmutu. Hz. Peygamber’i bizzat vücûdunu siper yaparak korumutu. Neticede eli isabet ald. Yaral parman ayann
hemen Hz. Peygamber’in üstüne aband.” Hz. Ömer bu kahramanlndan ötürü, Hz. Talha’da altna koyarak kopard ve
Bu, bilinen bir gerçekten ötürü, bir Müslümana hakaret
etmek deildir. Fakat bu kadarck
söz söylenmise, biz bîçarelerin her halimizde daha dikkatli
Çünkü Hz. Peygamber,
kibir olan kimse Cennet”e giremez.’*
Giyilen elbiseyle yaplan kibir de böyledir.
yen giymeycnlere giyen
Iasan- Basrî, “Yün elbise
ipek elbise giyenden fazladr.” derken ne
ipek elbise giyen, ehl-i dünyaya
ama yün giyen dindara kar mütevazidir. Buna mudindarlnn bir iareti olarak yün elbise giyen ipek elbi-
küçümser. îpek elbise giyen, üzerinde
elbisesini ve zahidlerin iaretini
kibir ve kendini
emin olamaz. Kiiyi bakasndan ayran her hâl ve davran Bundan ötürü Temim-i Dar Hz. kibrin davetçisidir. Ömer’den, kssa anlatma izni isteyince Hz. Ömer izin verme-
“Bu adam kesmek demektir.” demiti. Kabilesine namaz kldran bir ahsa, namazdan sonra onlara vaaz etme ve ve
arkasndan da dua okuma ekilde
korkuyorum.” diyerek kibirlenmesinden
endie etmiti. Hz. Huzcyfe de bir gün namaz kldrdktan sonra, “Ken-
imam arayn veya bundan sonra tek banza kln.” demiti. Baka bir rivayette, “Cemaat arasnda kendimden daha faziletlisi görmediim hissine kapldm.” ifadesi geçdinize
Dierlerinden ayrlacak ekilde kendisine bir nimet verilen çok az kii kibirden kurtulabilir. Allah’n kendisine büyük bir azim, güç ve koruyuculuk verdii kii müstesna. 35
Libas, 26; Et-Tirmizî, Birr, 61; tim
“Dinle olan kibri anlattn. Peki dünya
olan kibir nasl
“Dünya ileri gelir.
kibir soy, güzellik, güç,
mal ve say çokluundan
aa olanlar, amelden bazlarnda dierlerini
kendisine hizmetçi ve köle görecek dereceye varr.
oturmaktan kaçnr, onlara
böbürlenir, sinirlenince onlar
ayplar, salih olan kii bile sinirlendii
karya runda lu!” kes
Hz. Ebû Zerr anlatyor: “Hz. Peygamber’in huzu-
mücadelemiz oldu. Ona, “Ey zencinin
üzerine Uz. Peygamber, “Ey Eba Zerr! Her-
ayndr, herkes ayndr. Beyazn siyahtan
Muhatabn annesi siyah (zenci) Ebû Zerr’ in ise beyaz rktan olduu için kendisini ondan hayrl görüyordu. Hz. Peygamber’in, “Herkes ayndr sözü.” bu düünceye iaret etmektedir. Ebû Zer, “Bu söz üzerine yere yattm ve adama, “Gel ayanla
bama bas!” dedim.” ifadesini ilave ediyor. Evet salih kii sinirlendiinde, soyca bir tehlikeyle
aa olana kar böyle
Gybetini yapar, soyluluunu
muhatabna, “Havazinli, Hintli vs.” deyip küçültmesi gibi. Bununla sadece onu ayplamaz, ayn zamanda böbürlenir. “Ben senden soyca üstünüm ve erefliyim. Falan kabileden falann oluyum. Sen kimhatrlatr ve
onu küçük düürür.
kimlerdensin? Sen falann
deil misin? Senin
nasl cüret eder, nasl bir görebilir ve
benimle kendini denk tutar?”
Bundan ötürü, Hz. Peygamberin yannda böbürlenen iki ahstan biri dierine, “Ben falann olu falanm. Sen çimsin? Annen bile bilinmiyor!” deyince, O öyle buyurmutur: “Hz.’ Musa’nn yatmda iki kii böbürlenmiti. Birisi dokuz dedesini saynca,
Allah Hz. Musa’ya
dokuzu da Cehennemliktir, sen de onuncu-
Hz. Peygamber öyle buyuruyor: “Ya
haline gelen ecdadla böbürlenmeyi brakrlar ya
da burunlanyla pislik yiyen böceklerden daha
“Allah sizi cahiliye ayplarndan kur-
tarmtr, artk böbürlenmeyin.”
böbürlenen, dierlerini çirkin görür, onlara
yaradlndan ötürü onlar
Âie validemiz anlatyor: “Hz. Peygamberin huzuruna bir kadn geldi. Ben de el iaretiyle onu ayplar bir hareket yaptm. Hz.
Efendimiz, “Gybetini yaptn.” diyerek beni azarlad.” Güzel
ayplam ve taklidini yapmt.
Güçlü olan zayf ayplar, küçük görür, gücüyle iftihar eder, böbürlenir. Mal sahibi malyla övünür, marr, giydii lüks elbiseyle caka satar. Bundan ötürü Allah öyle buyuruyor: “(Karun) süsü (debdebesi) içinde kavminin karsna çkt.
de bize verilseydi, hakikaten
büyük nasip sahibidir!”
Kendilerine bilgi verilmi olanlar
verilenin bir benzeri
size, dediler, ina-
Allah’n sevab daha hayrldr.
kavuur.” Nihayet Biz, onu da evini de yere batrdk; Allah’a kar ona yardm edecek bir topluluu
olmad. Kendi kendini (savunup) kurtaranlardan da deildi.
361; et-Timizî, Mcnakib, 74.
onun yerinde olmay isteyenler, “Vay, demek Allah kullarndan dilediine rzk açar ve ksar, Allah bize lütfetmi olma-
sayd, bizi de yere batrrd.
maz!” demee baladlar.”
airet ve hizmetçileriyle övünen kii, daha az olan-
lar küçük görür, onlara üstünlük
gerçekten kâfirler iflah ol-
balar, kibirle neticelenir.
ucbu (kendini beenmilii) birbirine denk tutuyorsun. Din ve dünya konusunda aralarnda ne fark vardr?” “Kibirle
ameliyle böbürlenir, nefsini över, Al-
lah’n nimetini unutur. Kimseye
övünmesi ona, bakasndan hayrl olma duygusunu verir. Dierlerini küçük görmeye balar, onlara kar souk davranr, onlardan kaçnr.
ilerine gelince, kii, güzellii,
övünme bir araya gelir. mal soyu, gücü vs. ile
övünür. Bata kibirlenmez. Ancak bu ekilde övünüp kibre,
üstünlük duygusuna kaplmayan kimse yok gibi-
Hz. Peygamber’in, giydii güzel
(kendini beenmilikle) nitelediini
Din ve dünyasyla kibirlenen kii, Allah’n sevmedii iki eyi kendinde toplamtr: Üstünlük sevgisi ile hakka boyun ememe ve kendinden olan kiilerden hakk kabullenmeden nefret etme. Onlarla ancak sert bir ekilde konuur, aalatn bir gözle bakar ve onlar küçük görür.
Etme ve Kulun Kendini Bilmesi
“Kendini tanyp, din ve dünya açsndan
Dedim ki: “Peki kendini nasl bilecek?”
“Balangcn, hayâtn ve
düünerek kendini bilir. Dünyaya geldii güne kadar geçen zaman boyunca hiçbir ey deilken, Allah onu yoktan yaratt. Üstelik ölü bir eyden yaratt. Yani hayattan önce onu Ölü olarak yaratt. Çünkü, önce onu topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan, sonra bir kan phtsndan yaratt. Sonra da kemie çevirip etle kaplad. Dolaysyla, akbetini
hayatndan önce ölümünden, güçlülüünden önce zayflndan, âlimliinden önce cehaletinden, görür halinden önce, körlü-
ünden, duyar halinden önce sarlndan, konuur halinden önce dilsizliinden, karnnn tokluundan önce açlndan, örtünmü halinden önce çplaklndan, hidayetinden önce gafletinden, zenginliinden önce fakirliinden
Sonra ölü iken canlandrd, kör iken görür hale getirdi,
zayf iken güçlendirdi,
iken duyar hale getirdi,
cahil iken bilgi sahibi yapt, fakir iken
zenginletirdi, aç iken doyurdu, çplak iken giydirdi, gaflette
iken hidayete erdirdi.
aa mertebelerden söz konusu
düünerek nefsini tanmal, ne kadar zelil, zayf, eksik, miskin, muhtaç olduuna ahit olmal, böylece deerinin küçüklüünü bilmelidir. Bu bilgi ona, Dolaysyla kii, önceki
büyüklerime ve benzerlerinden
Balangçta bu deersizlii ve nefsini bilme
ve kötü bir halden yüce bir
gözünde nefsinin bir
birincisi ile kendini, ikincisiyle
alkoyar. Allah’tan gelen ikinci nimet,
Allah’n kendisine vermi
de Rabb’ini tanr. Birincisiyle,
küçülür, ikincisiyle Rabb’inin deeri
emaresi olarak, Rabb’ine
Balangc ve ilk hali bu olan kii kibirden uzaktr Bu gerçei Hz. Lokman oluna, “Yavrum! Topran kibirle ne alâkas var?” derken ne güzel ifade eder. Evet, asl ayaklar altnda ezilen toprak olan ve daha sonra da ekiyip
kii, nasl kibirlenir?
görülen kiiye, “Sen gö-
topraktan bile deersizsin, pis
asl, ayaklar altnda ezilen toprak ve
mu çamurdur. Sonra pis nutfe halini alr. ayplanmak, deeri düürülmek
Fasl da budur. Kii
ne de fasln.” denir. Araplara göre
nsann asl ayaklar altnda ezilen toprak, fasl da, elbise çamara bulatnda pis olduu için ykanan, menidir. Do-
maddeden yaratlmtr. Allah’n
beyanlarna kulak verin: “Kahrolas insan ne kadar da nankördür! (Allah) onu hangi eyden yaratt? Nutfeden.
ona biçim verdi.”
“Sonra onun neslini bir öz-
den, hakir bir su (yun özün) den yapt.” (Secde, 32/8). Hz. Pey-
de, “Allah öyle buyuruyor:
Oysa, Ben onu öyle bir eyden yarattm.” dedikten sonra,
tükürüünü mübarek avucuna koyup nsan
eyden yaratld, pis bir yere kondu ve yerden çkt. Çünkü erkein sulbünden gelip, sidiin pis bir
yoldan geçerek rahme ular. Burdan da yine sidik yolundan geçip dünyaya varr. Hz. Enes anlatyor: “Hz.
hutbesinde, “Her biriniz ikier defa sidiin geçtii yoldan geç-
misiniz.” diyerek kibirlenenlere seslenmiti.
insanolunun sperm, sonra ölü bir
yaratld ey topraktr. Sonra ölü kan phts, sonra ölü bir çinem et, sonra
beden safhalarn geçmitir. Acizlik ve yetmezliinden ötürü
duyamayan, göremeyen, konuamayan, düünemeyen ve hareket
bir beden. Sonra,
ama küçük, zayf ve aciz bir ekilde dünyaya gönderilir.
bir süre kazurata teslim edilir.
Kalb hayatı 2
Сервисы VK
Поиск видео Найти
Топ недели
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
519 951 просмотр
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
943 081 просмотр
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
38 438 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
410 737 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
10 857 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
652 210 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
4 261 просмотр
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
321 443 просмотра
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
171 522 просмотра
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
162 768 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
139 809 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
505 658 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
217 150 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
551 545 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
214 608 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
81 761 просмотр
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
234 389 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
538 581 просмотр
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
183 081 просмотр
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
267 797 просмотров
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
670 571 просмотр
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
151 641 просмотр
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
367 081 просмотр
Мы больше не будем рекомендовать вам подобный контент.
124 514 просмотров
Левая колонка
Следующее видео
Фильм: “Мои приключения на Черном море”. Туристическая фирм.
2 384 462 просмотра
объявления мичуринск
Похожие видео
Фильм Сноуден/ Стоит Ли Смотреть?
233 767 просмотров
Стрим Народного фронта // 17 марта 2023
214 608 просмотров
Народный Фронт
Спасибо вам, учителя!
1 188 392 просмотра
Национальные проекты России
Викторина Ботаник, выпуск 192 (16.03.2023)
267 797 просмотров
Викторина “Ботаник”
Вторая жизнь отходов
670 571 просмотр
Национальные проекты России
Жить надо так #юмор #жизнь
367 080 просмотров
GAYAZOV$ BROTHER$ – Я, ты и море #ОКсКараоке
551 545 просмотров
Одноклассники. Всё ОК!
145 419 просмотров
Мои любимые рецепты
Иванушки International – Не могу без тебя #ОКсКараоке
538 581 просмотр
Одноклассники. Всё ОК!
Умный сын растёт
162 768 просмотров
Всё интересное и смешное
ОБАЛДЕННЫЙ салат из капусты! Все дело в заправке. НА ЭТОМ СА.
234 389 просмотров
Прекрасная кулинария
Лёша Свик – Малиновый Свет #ОКсКараоке
505 658 просмотров
Одноклассники. Всё ОК!
После долгой поездки так хочется обнять близкого тебе челове.
198 112 просмотров
Музыкальные Клипы и Хорошее Настроение
Давайте вместе придумаем название к этому видео!
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.