Press "Enter" to skip to content

Oğuzname nedir

En eski yazmayı 14. yüzyılın başlarında en az iki kişinin gördüğünü biliyoruz. Bunlardan biri İlhanlı tarihçisi Reşideddin Fazlullah’tır. Câmiü’t-Tevârîh adlı dünya tarihinin 1306-1312 yılları arasında yazdığı ikinci cildinde Oğuzname’nin efsanevi tarih bölümünü Farsça olarak kaydetmiştir.

Oğuzname (7 Cilt, Kutulu)

Kutuda Yer Alan Kitap İsimleri:
Oğuzname 1 – Atasözleri
Oğuzname 2 – Uygur Nüshası
Oğuzname 3 – Reşideddin Oğuznamesi
Oğuzname 4 – Kazan Nüshası
Oğuzname 5 – İngiltere Nüshaları
Oğuzname 6 – Câm-ı Cem-Ayin
Oğuzname 7 – Kısa Metinli Oğuznameler

Türk milletinin pek çok ortak değeri bulunmaktadır. Dil birliği, tarih birliği, kültür birliği Türk milletinin en önemli ortak değerlerindendir. Dil birliği, tarih birliği, kültür birliğinin en önemli unsurlarından birisi ise Oğuzname adlı eserdir.
Oğuzname, insanoğlunun yaratıldığı günden itibaren bütün Türklerin uzak tarihini, atalarını, nesillerini, toplum yapısını, özellikle devlet yapısını, dilini, hukukunu, geleneklerini ve yaşayış tarzını daha çok rivayetlere dayanarak anlatan eserdir. Dolayısıyla Oğuzname, Oğuz Türklerinin kimlik belgesidir. Eserin girişi dikkate alındığında da bir Dünya Tarihi’dir.
Oğuzname, Türklerin kökeni açısından en önemli kaynaklardan biri olma özelliğini taşımaktadır. Hazret-i Nuh’tan itibaren 17. yüzyıla kadar olan Türk tarihi, eserde rivayete dayalı olarak anlatılmaktadır. Eser, Türk – Moğol tarih birliğinden itibaren Türk tarihini gözler önüne sermektedir. Oğuz – Kıpçak, Oğuz – Karluk, Oğuz – diğer Türk kavimleri ilişkisi rivayete dayalı olarak anlatılmaktadır.
*
Prof. Dr. Necati Demir’in uzun soluklu ve titiz çalışması sonucunda ortaya çıkan 7 ciltlik ve toplam 2250 sayfalık bu dev eserle dünyadaki bütün Oğuzname nüshaları ilk defa bir araya geliyor.

Yayın Tarihi: 07.07.2021
ISBN: 9786057670496
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 2250
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 16.5 x 24 cm

Bu üründen 76 adet satın alınmıştır.

Oğuzname nedir?

Üç parçayı da bir arada bulunduran en eski yazma kayıptır ama parçalar ayrı ayrı bugüne ulaşmıştır.

En eski yazmayı 14. yüzyılın başlarında en az iki kişinin gördüğünü biliyoruz. Bunlardan biri İlhanlı tarihçisi Reşideddin Fazlullah’tır. Câmiü’t-Tevârîh adlı dünya tarihinin 1306-1312 yılları arasında yazdığı ikinci cildinde Oğuzname’nin efsanevi tarih bölümünü Farsça olarak kaydetmiştir.

Reşideddin sadece efsanevi tarih bölümünü vermiştir ama Dede Korkut’un Kayı İnal Han zamanında ortaya çıktığını belirtirken onun “güzel sözleri, kerametleri ve hakkında hikâyeler” olduğunu, bunları ayrıca zikredeceğini de yazmıştır. Bu ifadelerden Reşideddin’in elinde tam bir Oğuzname bulunduğunu anlıyoruz.

En eski yazmayı gören ikinci kişi, Mısır’daki Kıpçak Türk Devletinde (Memlüklülerde) yaşamış bulunan tarihçi Ebubekir bin Abdullah bin Aybek ed-Devâdârî’dir. Ebubekir, 1310’larda yazdığı Dürerü’t-Ticân adlı eserinde Oğuzname terimini de ilk kez kullanmış oluyor. Şöyle diyor:

Muahhar (sonraki, diğer) Türklerin de saygı gösterdikleri ve aralarında elden ele dolaştırdıkları Oğuzname adında bir kitapları vardır. Bu kitapta onların ilk faaliyetleri ve ilk hükümdarları hakkında bilgi bulunmaktadır. O hükümdarlardan büyüğünün adı Oğuz’dur. Oğuzname’de Tepegöz diye isimlendirilen bir şahsın hikâyeleri anlatılır… Bu kitapta, Oğuzların aralarında günümüze kadar anlatageldikleri meşhur hikâyeleri ve meselleri vardır. Onlardan zekâ sahibi ve soy soylama ilmine vâkıf olanlar bunları ezberleyip anlatırlar.”

Tarihçi Ebubekir’in bu kaydı birkaç bakımdan çok önemlidir. 1) Kitabın adını ilk defa olarak zikrediyor. Böylece Oğuzname adı 14. yüzyılın başlarına kadar gitmiş oluyor. 2) Kitapta üç bölüm olduğunu belirtiyor: Tarih (Türklerin ilk faaliyetleri ve ilk hükümdarları), Tepegöz gibi hikâyeler yani Dede Korkut destani hikâyeleri, meseller (atasözleri). 3) Bu kayda göre Türkler kitaba çok saygı gösteriyorlar ve elden ele dolaştırıyorlar. 4) Dede Korkut destani hikâyeleri ile atasözleri zeki kimselerce ezberlenip anlatılıyor. Yani bunlar kitapta yazılmış olduğu gibi sözlü rivayette de yaşıyor.

14. yüzyıl başlarında iki tarihçinin gördüğü Oğuzname, parçalar hâlinde bugüne ulaşmıştır. Üç parçanın bugüne ulaşan en önemli yazmalarını, tarihleri ve dilleri / leçeleriyle gösteriyorum.

Efsanevi tarih: Câmiü’t-Tevârîh‘teki “Târîh-i Oğuzân ve Türkân” bölümü (1306-1312, Farsça), Ebülgazi Bahadır Han’ın yazdığı Şecere-i Terâkime (1660, Çağatay Türkçesi), Kazan yazması olarak bilinen Afganistan Afşarları Oğuznamesi (1790’lar, Çağatay Türkçesi).

Dede Korkut destani hikâyeleri: Dresden yazması (16. yüzyıl, Eski Oğuz Türkçesi), Vatikan yazması (16. yüzyıl, Eski Oğuz Türkçesi), Günbed yazması (18. yüzyılın 2. yarısı, Güney Azerbaycan Türkçesi).

Atasözleri: Berlin yazması (1620’ler, Eski Oğuz Türkçesi), Petersburg yazması (17. yüzyıl başı, Eski Oğuz Türkçesi).

Burada Oğuznamelerin en önemlilerini yazdım. Bunlar dışında efsanevi tarihin sadece bir bölümünü içine alan veya Oğuznameyi düzensiz bir şekilde kısaltıp özetleyen yazmalar da vardır. Nehir Destan Oğuzname kitabımda tam 26 adet Oğuzname hakkında bilgi verilmiştir; mirî malıdır, isteyen okuyup yararlanabilir. Yukarıdakiler de dâhil en önemli Oğuzname parçası hiç şüphesiz Uygur harfli Oğuz Kağan Destanı’dır.

Uygur harfli Oğuz Kağan Destanı, Oğuzname’nin efsanevi tarih bölümüne aittir fakat Oğuz Kağan’ın hayatıyla sınırlıdır. 15. yüzyıl başlarında Çağatay Türkçesiyle istinsah edilmiştir ama daha eski tarihli bir yazmadan kopyalanmıştır. Önemi, içinde bulundurduğu İslam dışı motifleriyle Türklerin Müslümanlığından önceki rivayeti yansıtmış olmasından gelir.

Türkler Oğuzname’yi gerçekten elden ele dolaştırmışlar mı? Başka bir yazıda da buna bakalım ama isterseniz yeni yıla atalarımızın saygı gösterdiği Oğuzname parçalarından birini, mesela Dede Korkut’u okuyarak girelim, ne dersiniz? Korkut Ata’nın alkışı üzerimizden eksik olmasın!

Oğuzname 7 Cilt Kutulu

Türk milletinin pek çok ortak değeri bulunmaktadır. Dil birliği, tarih birliği, kültür birliği Türk milletinin en önemli ortak değerlerindendir. Dil birliği, tarih birliği, kültür birliğinin en önemli belgelerinin başında Oğuzname adlı eser gelmektedir. Oğuzname, insanoğlunun yaratıldığı günden itibaren bütün Türklerin uzak tarihini, atalarını, nesillerini, toplum yapısını, özellikle devlet yapısını, dilini, hukukunu, geleneklerini ve yaşayış tarzını anlatan eserdir. Dolayısıyla Oğuzname, Oğuz Türklerinin kimlik belgesidir. Eserin girişi dikkate alındığında da bir *dünya tarihi*dir. Oğuzname, Oğuz Türklüğünün tartışmasız en önemli kaynağıdır. Ayrıca; Türgiş Devleti, Oğuz Yabgu Devleti, Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti, Danişmendli Devleti (diğer Anadolu beyliklerinin tamamı), Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Azerbaycan Cumhuriyeti Devleti, Türkmenistan Cumhuriyeti Devleti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti tarihinin en önemli kaynaklarındandır. Eser; Türk – Moğol tarih birliğini gözler önüne sermektedir. Oğuz – Kıpçak, Oğuz – Karluk, Oğuz – diğer Türk kavimleri ilişkilerini de ele almaktadır.

Kutulu ve 7 cilt olarak yayımlanan bu eser, Prof. Dr. Necati Demir’in dünyadaki bütün Oğuzname nüshalarını topladıktan sonra uzun yıllar süren çalışması neticesinde ortaya çıktı. Toplam 2250 sayfadan oluşan bu eserle dünyadaki bütün Oğuzname nüshaları, tıpkıbasımları ile birlikte ilk defa bir araya getirildi. Kutuda Yer Alan Kitap İsimleri:
Oğuzname 1 – Atasözleri
Oğuzname 2 – Uygur Nüshası
Oğuzname 3 – Reşideddin Oğuznamesi
Oğuzname 4 – Kazan Nüshası
Oğuzname 5 – İngiltere Nüshaları
Oğuzname 6 – Câm-ı Cem-Ayin
Oğuzname 7 – Kısa Metinli Oğuznameler

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.