Press "Enter" to skip to content

NÖROŞİRÜRJİ DERS NOTLARI

17 3. İNTRAKRANİAL TÜMÖRLER PATOLOJİK SINIFLAMA Nöroepitelial tümörler Meningiomalar Hipofiz adenomları Nörinomlar Gelişimsel tümörler Damarsal tümörler Germ hücresi tümörleri Komşu organ ve dokulardan gelişen tümörler Metastatik tümörler YERLEŞİM PATOLOJİK TİP İLİŞKİSİ ETYOLOJİ KLİNİK BULGULAR İNCELEME YÖNTEMLERİ TEDAVİ SEREBRAL HEMİSFERLERİN İNTRAMEDÜLLER TÜMÖRLERİ Astrositoma ( ve glioblastome multiforme) Hipotalamik astrositomalar Oligodendrioglioma Metastatik tümörler Primer beyin lenfoması SEREBRAL HEMİSFERLERİN EKSTRAMEDÜLLER TÜMÖRLERİ Meningioma Epidermoid / dermoid kistler POSTERİOR FOSSANIN İNTRAMEDÜLLER TÜMÖRLERİ Medullablastoma Serebellar astrositoma Beyin sapı astrositomu Hemangioblastoma Serebellar metastaz POSTERİOR FOSSANIN EKSTRAMEDÜLLER TÜMÖRLERİ Akustik nörinoma Meningioma Epidermoid/dermoid kistler İNTRAVENTRİKÜLER TÜMÖRLER

Nöroşirurji Yeterlik Sınavına Temel Hazırlık

Ülkemizde yeterlik sınavının nöroşirurji eğitiminin önemli bir parçası olduğu düşüncesi yaygınlık kazanmaktadır. Türk Nöroşirurji Derneği bünyesinde yapılan yeterlik sınavına ilgi de artarak devam etmektedir. Bu tercüme eser hem yeterlik sınav içeriği ile ilgili fikir oluşturmak hem de sınava hazırlık aşamasında kaynak olarak faydalanılması amacıyla hazırlandı. Tercüme yapılırken kitabın sözlü ve yazılı sınavın her ikisini de içeren üslubunu koruyabilmek için mümkün olduğunca metnin bire bir çevirisine yaklaşmayı yöntem olarak benimsedik. Tercümesi yapılan kitabın edebi bir metin olmaması bunu zorlaştırsa da bu üslubu önemli derecede korumayı başardığımızı düşünüyorum.

Eser Fırat Üniversitesi Fikir ve Medeniyet Öğrenci Topluluğu’ nun bir proje çalışması olarak, bir çeviri kurulu tarafından gerçekleştirildi. Desteklerinden dolayı FÜ. Rektörü Sayın Prof. Dr. Kutbettin Demirdağ’ a ve Fikir ve Medeniyet Öğrenci Topluluğu’ na teşekkür ederiz.

Çeviri kurulunda yer alan öğrencilerimin gösterdiği özverili çalışma yarınlarımız için ümit vericidir. Kendilerine teşekkür ediyor ve birlikte başarmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Çevirmen: Metin Kaplan
Yayın Tarihi: 26.12.2019
ISBN: 9786057874399
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 174
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kuşe Kağıt
Boyut: 16 x 24 cm

Bu üründen 1 adet satın alınmıştır.

NÖROŞİRÜRJİ DERS NOTLARI

1 NÖROŞİRÜRJİ DERS NOTLARI NÖRODİAGNOSTİK YÖNTEMLER KİBAS İNTRAKRANİAL TÜMÖRLER SVH KAFA TRAVMASI SPİNAL TM OMURİLİLĞİN VE KAUDA EQUİNANIN BENİNGN BASILARI SPİNAL TRAVMA MSS NİN DOĞUMSAL VE GİRİŞİMSEL ANOMALİLERİ MSS NİN ENFEKSİYÖZ VE PARAZİTER HASTALIKLARI PERİFERİK SİNİRLERİN CERRAHİ HASTALIKLARI STEREOTAKTİK VE FONKSİYONEL NÖROŞİRÜRJİ

2 1. NÖRODİAGNOSTİK YÖNTEMLER Direkt Kafa Grafileri Bilgisayarlı Tomografi Manyetik Rezonans Görüntüleme Anjiografi – Dijital substraksion Anjiografisi Beyin Sintigrafisi-Radyoizotop Sisternografi- SPEKT Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) Beyin Kan Akımı Ölçümü İntrakranial Basınç Ölçümü Lomber Ponksiyon Elektroensefelografi Elektromyografi / Sinir İletim Çalışması Uyarılmış Potansialler Ultrasonografi – Nöroendokrin Çalışmalar Biyopsi OMİRİLİK VE SPİNAL KÖK BASISINDA TANI YÖNTEMLERİ Direkt Radyoloji Myelografi Bilgisayarlı Tomografi Manyetik Rezonans Görüntülemesi Spinal Anjiografi DİREKT KAFA GRAFİLERİ İleri radyolojik yöntemlerin geliştirilmiş olmasına rağmen direkt kafa grafileri, özellikle kafa travmalı hastada halen başlangıç için yararlı bir tanı yöntemidir. Standart pozisyonlar şunlardır: 1.Sağ ve sol 2.Postero-anterior 3.Towne (fronto-oxipital) Normal radyoloji ve fizyolojik kalsifikasyonlar (pineal ve koroid plexus) bilinmeli ve şunlara dikkat edilmelidir: – Kırıklar – Kemik erozyonu (örn: sella tursika daki gibi fokal, multipl myelomadaki gibi genel erozyonlar) – Kemik hiperosetozu (örn. Meninjiomadaki gibi fokal, Pajet hastalığındaki gibi genel hiperosteoz) – Ota hat kayması (ancak pineal kalsifiye ise olmalıdır) – KİBAS bulguları (posterior klonoidlerin erozyonu, kranial sütürlerin ayrılması) – Kraniumun genel biçimi (platybasia, baziler invajinasyon, kraniosinostozis)

3 Klinik endikasyona göre istenen diğer pozisyonlar şunlardır; 1-Kafa kaidesi grafisi (submento-vertikal) 2-Bilateral optik foramen grafileri 3-Sella spot grafisi 4-Bilateral Stenvars grafileri 5-Transorbital petröz kemik grafisi BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ (BT) (Computerised Tomography – CT ) 1970 lerde bu noninvaziv tekniğin geliştirilmesi intrakranial patolojilerin incelenmesi ve tanısında adeta bir devrim yaratmıştır. Kranium çevresinde dairesel olarak hareket eden çok sayıda kaynaktan çıkan ince X ışınlarının doku tarafından emilme dereceleri kaynakların karşısında yer alan alıcılar (detektörler) tarafından belirlenir. Bilgisayar işlemleri yardımıyla çok sayıdaki küçük doku bloklarının absorpsiyon değerleri hesaplanabilir. Bu değerlerin iki boyutlu bir sisteme çevrilmesi ile tipik BT görüntüsü elde edilir. Rutin inceleme kesit kalınlığı 8-10 mm dir. Orbita, sellar bölge ve posterior fossa incelemesi için 2-5 mm kalınlığında kesitler alınabilir. Düz BT de anormallik saptandığında veya özel klinik endikasyonların varlığında (akustik nörinoma, arteriovenöz malformasyon, beyin absesi ) intravenöz kontrast madde enjeksiyonundan sonra inceleme tekrarlanır.intravenöz kontrast madde damarlanması artmış ve kan-beyin bariyeri bozulmuş bölgeleri gösterir. Standart beyin tomografisi aksiyel (transvers) planda yapılır. Görüntünün koroner veya sagittal planlarda rekonstrüksiyonu mümkündür ve özellikle sellar pineal bölge tümörlerinde, kafa kaidesinden yukarı doğru gelişen lezyonlarda değerlidir. Lomber subaraknoid mesafeye suda eriyen kontrast madde enjeksiyonundan sonra yapılan BT de bazal sisternalardaki dolma defektlerini görüntülemek mümkündür. Bu teknik özellikle küçük serebellopontin köşe tümörlerinin, sellar ve suprasellar tümörlerin ve travmatik bos fistüllerinin kesin yerinin belirlenmesinde değerlidir. BBT görüntüleri değerlendirilirken şunlara dikkat edilmelidir: Ventriküler sistemin durumu ve boyutu, parankim içindeki doku yoğunluğu değişiklikleri, orta hat kayması (shift), kortikal sulkuslar ve Sylvian fissürün genişliği, multiple lezyon bulunup bulunmadığı, kafa kaidesi ve kalvariumdaki değişiklikler. NÜKLER MANYETİK REZONANS (NMR) NMR tekniği uzun yıllar eriyik halindeki bileşiklerin kimyasal analizi için kullanılmıştır. BT örneğinde olduğu gibi bilgisayarlı görüntüleme tekniklerinin gelişmesi NMR tekniğinin invivo olarak hidrojen atom yoğunluğunun belirlenmesinde kullanılmasını mümkün kılmıştır. Hidrojen atom yoğunluğu doğrudan su içeriğinin göstergesidir. Dokuların su içeriği değişik olduğundan NMR tekniği ekstra ve intra kranial yapıların ayrıntılı görüntülerini sağlar. Manyetik bir alana yerleştirilen cisimlerdeki hidrojen atomu nükleusları küçük mıknatıslar gibi davranıp manyetik alanın aksına uygun dizilim gösterirler. Bu atomlar bir radyo frekans sinyali ile uyarıldıklarında enerji alarak dizilimlerini değiştirirler. Bu radyo frekans sinyali kesildiğinde eski

4 dizilimlerine dönerler ve bu sırada etraflarındaki bobinde bir elektromanyetik alan oluştururlar. Bu sinyalin değişik özellikleri (proton yoğunluğu, proton yeniden dizilimi) atom çevresindeki nükleuslar (T1) ve diğer protonlarla etkileşim (T2) konusunda bilgi verir. NMR kesitinin oluşturulması için bilgisayarlı görüntüleme teknikleri kullanılır. MR tekniğinin BT ye üstünlüğü şunlardır: iyonizen radyasyon kullanılmadığı için tehlikesi çok azdır; kemik artefaktı yoktur; doku su yoğunluğundaki küçük değişiklikler (örn. erken serebral enfarkt, demiyelize plaklar) BT de görüntü vermeden önce saptanabilir; hastanın durumu değiştirilmeden istenen planda (sagittal, koroner, aksiyel, oblik) kesit yapılabilir; aygıtın hareketli parçası olmadığından güvenilirliği yüksek, aşınma ve eskimesi minimaldir. ANJİOGRAFİ Birçok nörolojik ve nöroşirurji kal hastalıkta ekstra ve intrakranial damarların görüntülenmesi gerekir. bazı durumlarda (örn. karotid stenozu, sagittal sinüs trombozu) DSA (dijital substraksion anjiografisi) ilk başvurulacak inceleme yöntemi olmasına rağmen klasik (anolog) anjiografi halen standart tekniktir. Kontrast madde enjeksiyonundan önce çekilen filmin anjiogramdan çıkarılması (sbstraksiyon) kemik yapıları ortadan kaldırarak damar görüntülerinin kalitesini yükseltir. Anjiogramda arterial, kapiller ve venöz olmak üzere üç faz vardır. Karotid Anjiografi: İntrakranial karotid arter subaraknoid bölgede orta ve anterior serebral arter olmak üzere iki dala ayrılır. Anterior serebral arterler korpus kollozumun üzerinde seyrederek her iki frontal lobun medialını beslerler. Orta serebral arter Sylvian fissürün derinliklerinde seyreder, frontal ve temporal lobları, parietal lobların bir bölümünü besler. Vertebral Anjiografi: Vertebral arterler omuriliği, beyin sapını ve serebellumu besler. Baziler arter beyin sapı ve serebellumu besler. Baziler arter posterior klinoidlerin arkasında her iki posterior serebral arteri oluşturarak ikiye ayrılır. Posterior serebral arterler oxipital lobları, parietal ve temporal lobların bir bölümünü besler. Anjiografide şunlara dikkat edilmelidir: Damar, daralması (stenoz) veya plak oluşumu, anevrizmalar, arteriovenöz malformasyonlar, anormal tümör dolaşımı, damarlardaki yer değişiklikleri veya basılar. Tümör tanısında BBT nin üstünlüğüne rağmen anjiografi besleyici damarlar ve tümörün damarlanma derecesi hakkında yararlı bilgi verir. Anevrizma, AVM gibi damar patolojilerinin tanısında halen vazgeçilmez inceleme yöntemidir. Anjiografi sırasında arterosklerotik plaktan kopan emboli parçaları, hipotansiyon ve kontrast madde enjeksiyonuna bağlı damar spazmı nedeni ile serebral iskemi gelişebilir. Kontrast maddeye bağlı duyarlılık reaksiyonları görülebilir, ancak nadiren önemli sorunlara yol açar. Dijital substraksiyon anjiografisi (DSA) Dijital radyografi tekniğinde klasik anolog radyografi tekniğinden farklı olarak X ışınları ile elde edilen fluroskopik görüntü yükseltilerek TV ekranına yansıtılır. TV görüntüsü bilgisayar yardımı ile dijital ifade biçimine dönüştürülür ve video görüntüsü olarak kaydedilir. Kaydedilen görüntü bilgisi sabit değildir. Kontrast ve gölge yoğunluğu değiştirilerek incelenen bölgenin değişik radyolojik yoğunluktaki bölümleri

5 aynı ekran üzerinde gösterilebilir. Dijital teknikle yapılan ve substraksion uygulanan anjiografi, intravenöz (İVDSA) veya intra arterial (İADSA ) kontrast madde enjeksiyonu ile yapılabilir. Kısa sürede yapılabilmesi, daha az kontrast madde ve dozaj gerektirmesi, yüksek rezolusyonu ve arşivleme kolaylığı DSA’nın üstünlükleridir. BEYİN SİNTİGRAFİSİ Diğer görüntüleme tekniklerinin gelişmesi sonucu beyin sintigrafisinin kullanım sıklığı oldukça azalmıştır. Değişik patolojileri ayırma yeteneği (özgüllük, spesifisite) kısıtlı olmasına rağmen intrakranial patolojilerin belirlenmesinde duyarlı bir yöntemdir. Tükürük bezlerinde ve koroid pleksusta tutulumu önleyen potasyum perklorat verildikten sonra technetium 99 ile işaretlenmiş Na perklorat intravenöz olarak enjekte edilir. Beyin içindeki dağılım öne, arkaya ve yana yerleştirilen gamma kameralar aracılığı ile saptanır. İzotop dağılımındaki anormallikler damarlanma artışından (örn. meningioma, AVM) hematom kitlesinden (örn. kronik subdural hematom), kan beyin bariyerinin bozulmasından (örn. glioma, herpex simplex ensefaliti) kaynaklanır. 2,5 cm den küçük lezyonları gösterememesi ve posterior fossa lezyonlarında pratik olarak tanı değerinin bulunmaması tekniğin olumsuz yönleridir. RADYOİZOTOP SİSTERNOGRAFİ Lomber subaraknoid mesafeye enjekte edilen radyoizotop maddenin BOS içinde dağılımının belirlenmesi,bos akımı hakkında bilgi verir.radyoizotop maddenin ventriküler sisteme kaçması ve uzun sürede emilmesi kommünike veya normal basınçlı hidrosefaliyi düşündürür. SPECT – Tek Foton Emisyonu Bilgisayarlı Tomografisi (Single Photon Emission Computerised Tomography) POZİTRON EMİSYON TOMOGRAFİSİ (PET) Yeni geliştirilen bu teknikte fizyolojik süreçlerin nicel incelemesi amacıyla biyolojik önemi olan bileşiklere bağlanmış pozitron yayan izotoplar (radyonükleidler) kullanılır. Pozitron yayan izotopların yarı ömürleri çok kısadır ve üretimleri için siklotron gerekir. Dolayısıyla PET aygıtları ancak siklotron bulunan büyük merkezlerde çalıştırılabilir.bu nedenle rutin klinik kullanıma girmemesine rağmen PET tekniği çok değerli bir araştırma yöntemidir. İzotop tarafından salınan pozitron doku içinde kısa bir mesafe aldıktan sonra elektronla çarpışarak yok olur ve bu sırada zıt yönlerde seyreden iki foton salınır.çok sayıdaki detektör çifti ve bilgi işlem teknikleriyle incelenen alandaki her bir pixel`deki lokal radyoaktivitenin nicel olarak belirlenmesi mümkündür.bu bilginin BT`de olduğu gibi işlenmesi sonucunda PET görüntüleri meydana gelir. PET`de kullanılan bazı izotoplar ve kullanım alanları şunlardır: İzotop Bağlandığı bileşik Ölçülen parametre Oksijen Karbonmonoksid Beyin kan hacmi Oksijen Su Beyin kan akımı Flor Fluorodeoksiglükoz Beyin glikoz metabolizması Oksijen Oksijen Beyin oksijen kullanımı

6 PET in klinik yararları şunlardır : Fokal iskemi veya enfarkt alanlarındaki oksijen kullanımı,oksijen ekstraksiyonu ile beyin kan akımı arasındaki ilişkinin belirlenmesinde önem taşır.ilk çalışmalar PET`in ekstra-intrakranial anostomoz ameliyatından yarar görebilecek hastaların belirlenmesinde yardımcı olduğunu göstermiştir. Demans, epilepsi ve intrakranial tümörler içindeki metabolik faaliyetlerin araştırılmasında da PET kullanılmaktadır. BEYİN KAN AKIMI ÖLÇÜMÜ Birçok intrakranial hastalık sürecinin incelenmesinde büyük değer taşımasına rağmen beyin kan akımı ölçümünün klinik kullanımı kısıtlıdır : 1.İntrakranial karotid arter anevrizmalarının tedavisi için bazen karotid artenin bağlanması gerekebilir. Ameliyattan önce ve ameliyat sırasında beyin kan akımı ölçümü iskemik komplikasyon tehlikesini en aza indirir. 2. Subaraknoid kanamada düşük kan akımı veya oto regülasyon bozukluğunun saptanması ameliyatın zamanlamasında yol göstericidir ve iskemik komplikasyon olasılığına işaret eder. 3. Extrakranial stenotik veya tıkayıcı karotid arter hastalığının hemodinamik değişikliklerinin saptanmasında yaralıdır. TEKNİK: Radyoaktif Xenon eriği intra venöz veya intra arteriyel olarak enjekte edilir veya kısa bir süre için Xenon gazı solutulur. Her iki hemisfer üzerine extrakranial olarak yerleştirilen bir veya daha fazla kolimatör arayıcılığı ile enjeksiyonu izleyen 10 dak. içinde beyin Xenon klirensi belirlenir. Normal değerler şöyledir: Gri cevher ml/100 g/dk Beyaz cevher ml/100 g/dk Ortalama 50 ml/100 g/dk Pozitron emisyon tomografisi (PET) de beyin kan akımını, özellikle bölgesel kan akımını duyarlı bir biçimde ölçer. Ancak teknik yaygın değildir. İNTRAKRANİAL BASINÇ ÖLÇÜMÜ Lomber ponksiyon sırasında BOS basıncını ölçmek mümkündür, ancak bu yöntem bazı nedenlerle intrakranial basınç izlenmesinde kısıtlı olarak uygulanabilir. Ponksiyon sırasındaki basınç ölçümü intrakranial basınç değişikliklerini ve basınç dalgalarını gösteremez., intrakranial kitlesi olan hastalarda lomber ponksiyon kontraendikedir, özellikle serebral herniasyon durumlarında intrakranial ve spinal boşluklar arasında önemli basınç farkları bulunur. İntrakranial basınç lateral ventriküle yerleştirilen bir kateter arayıcılığıyla ölçülüp izlenir. Epidural veya subdural mesafeye yerleştirilen aygıtlar aracılığıyla da ölçüm yapmak olasıdır, ancak bu yöntemle yanılma payı büyüktür. Frontal bölgede koroner sütürün hemen önüne orta hattın 2,5 cm lateraline bir burr deliği açılarak lateral ventrikülün frontal boynuzuna ventriküler kateter yerleştirilir. Kateter bir transuder aracılığı ile basınç kaydedici cihaza bağlanır.

7 İntrakranial basınç ölçümünün beyin dokusu harabiyeti, intraserebral kanama, enfeksiyon (venrikülit) gibi komplikasyonlar mevcuttur. Normal intrakranial basınç mm Hg değerindedir. Kan basıncındaki dalgalanmalar intrakranial basınçta Traube- Hering dalgaları adı verilen ossilasyonlara yol açar. İntrakranial basıncın 20 mm Hg üzerine çıkması orta, 40mm Hg üzerine çıkması şiddetli basınç artışına işaret eder. İntra kranial basınç artışında basınç dalgalarının amplitüdü artar. Basınç artışında üç tip intrakranial basınç artışı tanımlanmıştır. C ve B dalgaları: C dalgaları nabız, B dalgaları solunum gibi fizyolojik süreçlerin şiddetlenmesini ifade ederler, klinik önemleri yoktur. A dalgaları : intrakranial basınç artışının klinik parametreleri ile uyum gösteren A dalgalarının iki tipi tanımlanmıştır., ritmik A dalgaları 2-4 / saat frekansında mm Hg amplitüdün üzerinde, 5-20 dakika süreli, klinik parametrelerin ortaya çıkmasından önce saptanan dalgalardır. İntrakranial basınç ölçümünün klinik kullanım alanları: 1-Normal basınçlı hidrosefali olguları, uzun süreli B dalgaları BOS emiliminin bozulduğuna, drenaj ameliyatının gerektiğine işaret eder. 2-Postoperatif izlem: basınç artışı hematom toplanmakta olduğuna veya beyin ödemi geliştiğine işaret eder. 3- Küçük post travmatik hematomlar: Basınç ölçümü tedavi seçiminde yol göstericidir 4-Subaraknoid kanama:, Reye sendromu na bağlı KİBAS veya yapay barbitürat komasında basınç ölçümü tedavinin izlenmesi ve planlanmasında yararlıdır. LOMBER PONKSİYON Lomber ponksiyonla BOS basıncı ölçümü, inceleme için bos örneği alınması, normal basınçlı hidrosefali ve BOS fistülü varlığında BOS drene edilerek basınç düşürülmesi mümkündür. Yan yatar durumda, kalça ve diz eklemleriyle baş fleksiyonda iken alan temizliği yapılıp lokal anestezi altında L3-4 mesafesinde erişkinlerde No:18, çocuklarda No: 21 iğneyle subaraknoid mesafeye girilir. KİBAS kuşkusu varsa lombar ponksiyon yapılmamalıdır. İntrakranial kitle,özellikle posterior fossa da kitle varlığında lomber ponksiyon yapılarak BOS alınması serebral herniasyona neden olur. LP iğnesine manometre bağlanarak BOS basıncı ölçülür. Normal mm H2O dur (max. 180 mm H20). Subaraknoid kanama ve iğnenin ucunun bir damarı zedelemesi durumlarında BOS makroskopik kanlı görünür. Sırasıyla üç ayrı tüpe BOS alınır.rengin giderek açılması veya normale dönmesi durumunda travmatik ponksiyon yapıldığına karar verilir. BOS renginin her üç tüpte de kanlı olması durumunda subaraknoid kanama tanısı konur. Bu tanıyı kesinleştirmek için BOS santrifüj -edilir.subaraknoid kanamada eritrositler çöktükten üstte kalan sıvı sarı renklidir.(ksantokromik). Elde edilen BOS standart olarak biyokimyasal ve bakteriyolojik incelemeye alınır. BİOKİMYA: Protein: (normal mg/dl) Glikoz: (normal mg/dl) Gamma globülin: (normal total proteinin %12 sinden az)

9 Sinir iletimi çalışması: distal latans (uyarıdan kaydedici elektrodaki yanıta kadar olan zaman), uyarılan yanıtın amplitüdü, sinir iletim hızı, motor ve duyusal sinir işlevleri hakkında yararlı bilgiler sağlar. EMG ve sinir iletimi çalışması,nöroşirürjide periferik sinir kesilerinin, tuzak nöropatilerin, pleksus lezyonlarının,disk hernisi ve diğer nedenlere bağlı spinal kök lezyonlarının, intramedüller omurilik patolojilerinin tanısında vazgeçilmez bir inceleme yöntemidir.birinci motor nöron (primidal traktus) hastalıklarında tanı değeri yoktur. UYARILMIŞ POTANSİYELLER: GÖRSEL, İŞİTSEL, SOMATASENSORİYEL: Kayıt yöntemleri: Duyusal reseptörlerin uyarılması serebral korteksin ilgili bölgesinde minik (mikro volt düzeyinde) elektriksel sinyallerin oluşmasına yol açar.çok sayıda uyaran verilerek elde edilen yanıtların ortalamasının alınması ve büyütülmesiyle normalde zemin aktivitesi içinde kaybolan bu minik potansiyellerin kaydedilmesi ve incelenmesi olasıdır.kaydedici aygıt,duyusal uyarının verilmesini izleyen belirli bir süre içindeki(kortikal faaliyeti kaydedecek biçimde ayarlandığında zemin elektriksel aktivitesindeki negatif ve pozitif dalgalar birbirlerini nötralize ederek duyusal uyaran sonucu oluşan sinyallerin ortaya çıkmasına yol açar. Görsel uyarılmış potansiyeller: Aralıklı kuvvetli ışık kaynağıyla (flash) retina uyarılır veya renkleri değişen santraç tahtası biçiminde şekille (pattern) makula uyarılır. Kayıt oksipital lob üzerinden yapılır. İlk büyük pozitif dalga (p1)görme yollarında iletimin belirlenmesi için yararlı bir referans noktasıdır. Multiplesklerozdap1 dalgası olguların %90 ında gecikmiştir. Suprasellar bölge ameliyatlarında görsel cerrahi işlemin monitorizasyonu amacıyla kullanılmaktadır. Beyin sapı işitsel uyarılmış potansiyelleri: Bir kulağa akustik uyaran verilmesini izleyen 10 ml.saniye içinde ortaya çıkan elektriksel aktivite, VIII. sinir ve nükleusu (I ve II dalgalar) ile pons ve mezensefalondaki (III-V dalgalar) işitsel yolların iletimi hakkında bilgi verir. İşitsel korteks üzerinden kaydedilen ve daha geç ortaya çıkan (500msn) potansiyellerin klinik önemi azdır. Beyin sapı İUP,özellikle çocuklarda işitme fonksiyonunun değerlendirilmesinde, ekstramedüller ve intramedüller beyin sapı tümörlerinin değerlendirilmesinde, beyin ölümü tanısında, akustik nörinom ameliyatlarında cerrahi işlemin monitarizasyonunda kullanılır. Somatosensoriyel uyarılmış potansiyeller: Bir periferik sinirin(örn. median sinir,posterior tibial sinir) uyarılması sonucu ortaya çıkan potansiyeller parietal korteks üzerinden kaydedilir. Duyusal yolların seyri boyunca (vallex noktaları,omurilik trasesi) yerleştirilen elektrotlardan da kayıt yapılır.kaydedilen dalgaların tepe noktaları arasındaki değerler, iletim süreleri hakkında bilgi verir.uyaranın omuriliğin dorsal kolonundan parietal kortekse ulaşması için gerekli zaman merkezi iletim zamanı olarak bilinir. SSUP, duyusal yollardaki lezyonların (brachial pleksus zedelenmesi,omurilik ve beyin sapı tümörleri, demyelinize hastalıklar) tanısında, omurilik üzerindedir cerrahi işlemlerin (skolyoz cerrahisi, spinal tümör/avm eksizyonu) izlenmesinde kullanılır.

10 ULTRASONAGRAFİ Hidrosefalide ön fontanelden yapılan ultrasonagrafiyle ventrikül boyut ve biçimini saptamak olasıdır. Ultrasonografi orbita tümörlerinin ve ekstra kranial karotid arter hastalıklarının tanısında da kullanılmaktadır. NÖROENDOKRİN ÇALIŞMALAR Hipofiz adenomlarında tümörün endokrin özelliğinin belirlenmesi, diğer sellar ve suprasellar tümörlerde (kraniofranjioma, subrasellar meningioma, dermoid ve epidermoid, araknoid kist, hipotalamik ve kiazmal astrositoma) ise ikincil olarak ortaya çıkan endokrin bozuklukların saptanması gereklidir. Bu amaçla hipotalamik releasin ve inhibiting faktörlerin, ön hipofiz hormonlarının ve hedef organ hormonlarının serum düzeyleri ölçülür. BİYOPSİ MSS nin tümöral, (glioma, metastatik tümör, lenfoma) enfeksiyöz (abse, ensefalit, meningoensefalit), virütik (creutzfeld-jacob), dejeneratif (Alzheimer) hastalıklarında kesin tanı ve tedavi planlaması için açık cerrahi veya stereotaktik yöntemle biyopsi yapılır. Nörapatilerde kesin tanı için sural sinir biyopsisi gerekebilir. OMURİLİK VE SPİNAL KÖK BASISINDA TAN YÖNTEMLERİ VERTABRAL KOLONUN DİREKT RADYOLOJİSİ; Standart pozisyonlar şunlardır: Servikal bölge: 4 yönlü servikal vertebra grafileri (ön-arka, yan,sağ-sol oblik) Myelografi: spinal lezyonun düzeyini ve yerini(ekstradural, intradural,intradural intramedüller) belirler. Klinik bulgular radyolojik bulgularla uyumlu değilse lezyonun üst sınırının servikal lateral ponksiyonla verilen kontrast madde yardımıyla gösterilmesi gerekir, Myelografinin araknoidit, subdural enjeksiyon, hematom gibi komplikasyonlar seyrektir. SPİNAL BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ (BT) Bu yöntemin spinal patolojilerde tarama amacıyla kullanılması pratik değildir;ancak patolojinin düzeyi bilindiğinde BT ek ve yararlı bilgiler sağlar; 1-İntra spinal lezyonun ekstra spinal uzantısının (örn. Nörofibroma) görüntülenmesi 2-Lateral disk hernilerinin belirlenmesi 3-Kemik kanalın ve faset eklemlerin boyutlarının belirlenmesi myelografiden sonra henüz spinal subaraknoid mesafede kontrast madde varken yapılan spinal BT (postmyelo BT ) daha ayrıntılı ve kesin bilgi sağlar. MR GÖRÜNTÜLENMESİ MR tekniğiyle tüm vertebral kolon, spinal kanal ve omurilik değişik açılardan ve net olarak görüntülenebilir. Spinal patolojilerin incelenmesinde BT ye üstündür. SPİNAL ANGİOGRAFİ Spinal AVM vertebral korpus hemangiomu gibi vasküler lezyonların incelenmesinde başvurulan bir yöntemdir.

11 2. KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI SENDROMU (KİBAS) BEYİNOMURİLİK SIVISI (BOS) BEYNİN SU İÇERİĞİ / BEYİN ÖDEMİ BEYİN KAN AKIMI / BEYİN KAN HACMİ KAFA İÇİ BASINCI (KİB) KİBA NIN KLİNİK BULGULARI BEYİN DOKUSU HERNİASYONLARI (SEREBRAL HERNİASYONLAR) KİBAS TA İNCELEME KİBAS IN TEDAVİSİ BENİGN İNTRAKRANİAL HİPERTANSİYON (PSÖDOTÜMÖR SEREBRİ) KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI SENDROMU (KİBAS) Kranium sert, genişleme özelliği olmayan, boyutları ve hacmi sabit bir yapıdadır. İçeriğini oluşturan doku ve sıvıların da hacimleri sabit olduğundan bu doku veya sıvılardan herhangi birinin artışı veya kafa içinde yer kaplayan bir kitlenin gelişmesi kafa içi basıncında (KİB) yükselmeye neden olur; Monro Kellie doktrini. Çocuklarda KİB artışı, kranial sütürlerin açılıp kraniumun bir miktar genişlemesine neden olabilir. Kafa içinde normal koşullarda ml kan, ml BOS, ml beyin dokusu ( ml doku, ml intrasellüler sıvı) bululur. Ekstrasellüler sıvı hacmi, ml arasında değişir. Kafa içinde tümör, hematom, abse gibi yer kaplayan bir kitlenin gelişmesi; ekstra veya intrasellüler su miktarının artması (beyin ödemi); beyin kan akımının (BKA) artması (vazodilatasyon, venöz akım engellenmesi); BOS miktarının artması (emilim bozukluğu, nadiren aşırı salgılanma) KİB nı arttırır. İntrakranial yer kaplayan kitlelerde erken dönemde BOS hacminin azalması, spinal subaraknoid mesafeye BOS akımının artması ve BKA nın azalması, geç dönemde ekstrasellüler sıvı hacminin azalmasıyla kafa içi basınç artışı kompanse edilmeye çalışılır. BEYİN OMURİLİK SIVISI (BOS) Koroid pleksustan günde 500 ml BOS salgılanır. BOS, lateral ventriküllerden her iki foramen Monro aracılığıyla üçüncü ventriküle; aquaduktus Sylvii yoluyla dördüncü ventriküle; Magendie ve Luschka deliklerinden subaraknoid mesafeye geçer. Normal koşullarda BOS subaraknoid mesafede serbestçe akarak parasagittal bölgedeki araknoid villuslar aracılığıyla venöz dolaşıma katılır. Akım yolunun herhangi bir yerinde tıkanma olduğunda BOS yapımının devam etmesi nedeniyle ventriküler sistemde BOS birikerek (HİDROSEFALİ) KİB artışına neden olur. İntrakranial yer kaplayan kitle gelişmesi durumunda önceleri lomber subarakronoid mesafeye BOS akımının artmasıyla lomber intrakranial basınç korunur. Kitlenin büyümesi ve orta hat kaymasıyla lomber kanala ve konveksite subaraknoid mesafesine (araknoid villuslara) BOS akımı durur, KİB ani olarak yükselir.

12 BEYNİN SU İÇERİĞİ / BEYİN ÖDEMİ Kafa içinde ml intrasellüler, ml ekstrasellüler su bulunur. Beynin su içeriğinin artması sonucu BEYİN ÖDEMİ gelişir. Beyin ödemi, tümör, abse, hematom, kontüzyon gibi lezyonlar çevresinde veya iskemik beyin hasarı sonucu meydana gelir ve yer kaplayan lezyonun yaptığı KİB artışına katkıda bulunur. Beyin ödeminin üç türü vardır: 1. Vazojenik: Proteinden zengin plazma benzeri sıvının kan beyin bariyerinin bozulması sonucu çoğunlukla beyaz cevherde ekstrasellüler mesafede birikme sonucu oluşur. Tümör, abse, hematom, enfarkt ve kontüzyonlarda bu tür beyin ödemi gelişir. Ekstrasellüler sıvının normal beyin dokusundan geçerek ventriküler sisteme sızmasıyla bir miktar kompanse edilir. 2. Ödem sıvısı esas olarak intrasellüler yerleşimlidir. Nöron ve glia hücreleri şişmiş, ekstrasellüler mesafe daralmıştır. Beyin dokusunda diffüz bir patoloji olarak görülür. Temel olarak bir osmotik reaksiyondur; damar içi ile beyin dokusu arasındaki osmotik dengenin bozulması sonucu meydana gelir. Önceleri kan beyin bariyeri sağlam olmasına rağmen patolojik sürecin ilerlemesiyle bozulur. Boğulma, kalp durması, asfiksi, üremi, diyabetik ketoasidoz, disequilibrium sendromu, su entoksikasyonu ve uygunsuz ADH salgılanması sendromu bazı nedenleridir. Serebral iskemik hasarda hücre metabolizmasının bozulması sonucu intrasellüler Na+ artar ve hücreler şişer (sitotoksik ödem); ancak kapiller hasarın da tabloya eklenmesiyle vazojenik ödem tablosu hakim olur. 3. İnterstisiyel: Tıkayıcı hidrosefalide artmış basıncın etkisiyle ventriküler BOS, epandim tabakasını geçerek serebral ekstrasellüler mesafeye, özellikle periventriküler beyaz cevhere sızarak ödeme yol açar. BEYİN KAN AKIMI / BEYİN KAN HACMİ Kan akımı, kan basıncı ve damar direncine bağlıdır. Kafa içinde intrakranial basıncın da hesaba katılması gerekir. Beyin Perfüzyon Basıncı (sistemik KB-KİB) Beyin Kan Akımı (BKA) = Beyin Damar Direnci Normal koşullarda BKA beyin dokusunun enerji gereksinimine göre ayarlanır. BKA nın metabolik gerekleri karşılayabilecek düzeyde kalması için çeşitli mekanizmalar etkide bulunur. SEREBRAL DAMARLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER Ekstrasellüler ph değişiklikleri veya metabolizma artıklarının birikmesi damar çapını doğrudan etkiler. Arteriel PCO2 değişiklikleri beyin damarlarını doğrudan etkiler, ancak yalnızca PCO2 değerinin 50 mm Hg altına inmesi önemli değişikliklere neden olur. Beyin perfüzyon basıncı değişikliği otoregülasyon mekanizmasıyla damar çapında düzeltici (kompansatris) değişikliğe yol açar. Serebral vazodilatasyona neden olan faktörler: PCO2 PO2

13 Ekstrasellüler ph Metabolizma artıkları Beyin perfüzyon basıncı (otoregülasyon mekanizmasıyla) Serebral vazokonstriksiyona yol açan faktörler: PCO2 Ekstrasellüler ph Metabolizma artıkları Beyin perfüzyon basıncı (otoregülasyon mekanizmasıyla) Damar çapındaki değişiklikler beyin kan hacminde önemli değişikliklere yol açar ve bu da KİB nı doğrudan etkiler. Enerji gereksinimi beynin değişik bölgelerinde farklıdır. Beyaz cevherde kan akımı 20 ml/100 g /dak dır. OTOREGÜLASYON Beyin perfüzyon basıncının BKA nda önemli değişikliklere yol açmadan belirli sınırlar içinde dalgalanabilmesini sağlayan düzeltici (kompansatris) bir mekanizmadır. Otoregülasyon esas olarak myojenik etkiyle sağlanır, nörojenik etkilerin rolü azdır. Serebral perfüzyon basıncı 60 mm Hg nin altına düştüğünde ve 160 mm Hg nin üstüne çıktığında otoregülasyon bozulur. Bu sınırlar dışında BKA daha çok perfüzyon basıncına bağlıdır. Hasarlı beyinde (örn. Kafa travması veya subaraknoid kanamadan sonra) otoregülasyon bozulur. Beyin perfüzyon basıncındaki düşmeler BKA nda büyük azalma ve dolayısıyla iskemiye neden olur. Bunun tersine çok yüksek serebral perfüzyon basıncı, BKA nda büyük artışa dolayısıyla kan / beyin bariyerinin yıkılmasına ve hipertansif ensefalopatide olduğu gibi beyin ödemine neden olur. KAFA İÇİ BASINCI (KİB) Normal koşullarda foramen Monro düzeyinde ölçülen KİB mm BOS (0-10 mm Hg) değerindedir. Öksürme, ıkınma sırasında KİB geçici olarak 1000 mm BOS değerine kadar yükselir. Kafa içinde yer kaplayan bir kitle geliştiğinde basınç başlangıçta düzeltici (kompansatrist) mekanizmalarla normal sınırlarda tutulur. Ancak büyüyen kitle belirli bir hacime ulaşıp aştığında KİB logaritmik olarak artmaya başlar. KİB ventriküler kateter aracılığıyla izlendiğinde nabız ve solunumla ilgili düzenli dalgalar saptanır. Kafa içinde yer kaplayan bir kitle geliştiğinde bu dalgalar üzerine geçici yüksek basınç dalgaları (A dalgaları) eklenir. Ortalama KİB arttıkça bu basınç dalgalarının frekans ve amplitüdü de artar. KİB ndaki artış ve buna bağlı olarak beyin perfüzyon basıncının düşmesi sonuçta kritik bir düzeye erişir ve BKA önemli ölçüde düşer. Kan akımı 20 ml/100 g/dak düzeyine düştüğünde serebral kortekste elektriksel aktivite bozulur. KİB ın ortalama arteriyel kan basıncı değerine ulaşması durumundaysa BKA durur. KİBA NIN KLİNİK BULGULARI KİBA semptom ve bulguların çıkmasına yol açar, ancak BKA yeterli düzeyde kaldığı sürece nöronal hasar meydana gelmez. Tentoriyel veya tonsiller herniasyon beyin dokusu hasarına yol açabilir.

14 KİBA na bağlı klinik semptom ve bulgular şunlardır: 1. Baş ağrısı: Kafa içinde ağrıya duyarlı yapılar, orta meningeal arter ve dalları, kafa kaidesindeki büyük arterler, sinüsler ve köprü venalarıdır. Venöz genişleme, köprü venalarının gerilemesi, kaidedeki büyük arterlerin basısı, kaide durasının tümörle infiltrasyonu baş ağrısına neden olur. KİBAS ta baş ağrısı sabahları şiddetlidir, kusmayla azalır. Uykuda KİB artar ve kafa içinde yer kaplayan lezyonu olan hastalarda tehlikeli düzeylere ulaşabilir. 2. Kusma: Bulantı olmadan (projektil) kusma KİBAS için tipiktir. Nedeni iyi anlaşılamamıştır, intrakranial yapılarda yer değişikliğinin ve area postrema üzerindeki basının neden olduğu sanılmaktadır. 3. Papil ödemi: KİBA olan hastaların önemli bir bölümünde (hepsinde değil!) aksoplazmik ve ekstraaksonal akımın engellenmesine bağlı olarak ortaya çıkar. Optik disk şişer, retina ve diskte kanamalar meydana gelebilir. Uzun süreli ve şiddetli papil stazında görme (vizyon) kaybı tehlikesi vardır. Bu üç semptom ve bulgu, kafa içi basınç artışı sendromunun (KİBAS) klasik triadını oluşturur. Bazı KİBAS olgularında tek veya iki taraflı abdusens parezi/plejisi tabloya eşlik eder. KİBAS ta Cushing yanıtı (hipertansiyon, bradikardi, solunum ritmi bozuklukları), gastrointestinal kanama, nörojenik pulmoner ödem gibi sistemik komplikasyonlar meydana gelebilir. BEYİN DOKUSU HERNİASYONLARI (SEREBRAL HERNİASYONLAR) Beyin dokusunun intrakranial bölmeler (kompartmanlar) arasında yer değiştirmesine herniasyon (fıtıklaşma) adı verilir. İntrakranial boşluk tentorium serebelli tarafından supratentoriyel ve infratentoriyel (posterior fossa) olmak üzere iki ana bölmeye ayrılır. Supratentoriyel boşluk da falks serebri tarafından sağ ve sol olmak üzere iki bölmeye ayrılır. Herniasyon tipleri ve bunlara ait klinik bulgular aşağıdadır: 1.Lateral transtentoriyel herniasyon (Unkal herniasyon): Supratentoriyel bölgedeki tek taraflı kitle lezyonları, temporal lobun medial kenarının (unkus) tentorium açıklığından aşağı doğru herniasyonuna neden olurlar. KİB ın artmaya devam etmesi durumunda santral herniasyon gelişir. Semptom gelişiminin hızı, herniasyonun hızına bağlıdır. Orta beyinde retiküler formasyonunun bası altında kalmasıyla bilinç bozulur. Tentorium açıklığında III. sinirin basısıyla lezyonla aynı tarafta pupil ışık reaksiyonu zayıflar, pupil genişler. Karşı serebral pedunkülün tentorium kenarına yaslanması sonucu lezyonla aynı tarafta hemiparezi gelişebilir (yanıltıcı nörolojik bulgu), ancak çoğunlukla lezyonun karşı tarafında hemiparezi/pleji vardır. Bazı olgularda posterior serebral arter basısına bağlı homonim hemianopsi ortaya çıkar. 2. Santral transtentoriyel herniasyon (Diensefalik herniasyon): Orta hat kitle lezyonları veya serebral hemisferlerin diffüz şişmesi ortabeyin (mezensefalon) ve disenfesalonun tentorium açıklığından aşağı doğru vertikal eksende herniasyonuna neden olur. Mekanik bası veya perforan damarların gerilmesine bağlı iskemiyle bu yapılarda hasar meydana gelir. Diensefalik ve mezensefalik hasar sonucu bilinç bozulur, önceleri küçük olan pupiller orta genişlikte ve ışığa yanıtsız (fiks) bir hal alırlar. Dorsal mezensefalon (pretektal bölge ve süperior kollikuluslar)

15 basısıyla göz hareketleri bozulur, önce yukarı bakış felci meydana gelir. Sürecin ilerlemesi, tonsiller herniasyona yol açabilir. 3. Tonsiller Herniasyon ( foraminal herniasyon): İnfratentoriyel kitle lezyonları, serebellar tonsillerin foramen magnumdan spinal kanala herniasyonuna neden olurlar. Tentoriyel açıklıktan yukarı doğru da bir miktar herniasyon olabilir. Tonsiller herniasyon ense sertliği ve tortikollise neden olur. Beyin sapı (pons / bulbus) basısıyla bilinç bozulur, solunum düzensizleşir ve bunu solunum durması izler. İntrakranial kitlesi olan hastalarda lomber ponksiyon yapılması akut herniasyona neden olur. KİBAS ta ve herniasyon sendromlarında tanımlanan Cushing yanıtının (hipertansiyon, bradikardi, solunum ritmi bozukluğu) doğrudan medulla basısına bağlı olması olasıdır. Bu bulgunun klinik önemi abartılmıştır, çoğunlukla görülmez; ortaya çıktığında da bilinç bozukluğu mutlaka daha önce gelişir. Dolayısıyla bilinç düzeyinin izlenmesi daha güvenilir bir parametredir. KİBAS TA İNCELEME KİBAS ı veya KİBAS kuşkusu olan hastaya acilen BBT yaptırılmalıdır. KİBAS IN TEDAVİSİ KİBAS, kafa içinde yer kaplayan bir kitleye bağlı ise ve solunum sorunları KİB artmasına katkıda bulunuyorsa tedavi yöntemi açık ve kesindir; intrakranial kitle çıkarılmalı ve kan gazları gerekirse yapay solunumla normale döndürülmelidir. Bazı hastalarda bu önlemlere rağmen devam eden beyin şişmesi KİB ında şiddetli yükselmeye neden olur. Bu durum tümör veya hematom boşaltılmasından sonra veya diffüz kafa travmasından sonra görülebilir. Bu gibi durumlarda KİB ın diğer önlemlerle düşürülmesi, herniasyona bağlı beyin hasarı ve ölümü önleyebilir. KİB, ventriküler kateter veya yüzeyel (epidural, subdural) alıcılarla izlenir. KİB 30 mm Hg nin üzerine çıktığında tedavi gerektirir. Mannitol İnfüzyonu: ml % 20 mannitol eriyiğinin (1-1,5 g/kg) 15 dakikada hızla infüzyonu, plazma ile beyin dokusu arasında osmotik bir fark yaratarak KİB azaltır. Bu yöntem, intrakranial kitle nedeniyle durumu hızla bozulan hastada kraniotomiye kadar zaman sağlar. Mannitol saat süreyle 6 saatte bir tekrarlanan dozlarda da kullanılabilir. 0,25-0,35 g/kg dozda mannitolün serum osmolalite kontrolü ile saatte bir infüzyonu da olasıdır. Ancak tekrarlanan infüzyonların yüksek intrasellüler osmotik basınç oluşumuna yol açarak tedavi edici etkiyi ortadan kaldırdığı, kan basıncında ölümcül yükselmelere yol açtığı, akut tübüler nekroza neden olduğu bildirilmiştir. Steroidler: Steroidler, kafa içi tümör ve tümöre bağlı ödem olgularında KİB düşürülmesinde önemli etkiye sahiptir. Bu etkilerini hücre membranlarını ve kan/beyin bariyerini stabilize ederek yaparlar. Travmatik ve iskemik hasarın tedavisinde olumlu bir etkisi saptanamamıştır. Deksametason hastanın ağırlığına göre 8-16 mg/gün dozunda kullanılır. Hiperventilasyon:

16 Hastanın nöromuskuler blokajla hiperventile edilerek PCO2 değerinin 30 mm Hg ye düşürülmesi, vazokonstriksiyona ve beyin kan hacminde azalmaya yol açarak KİB düşürür. PCO2 değerinin daha da düşürülmesi şiddetli vazokonstriksiyona bağlı iskemiye neden olabilir. Çoğu hastada düşük PCO2 değerine uyum sağlanır ve birkaç saat sonra KİB ilk değerlere döner. BOS Boşaltılması: Ventrikülden BOS boşaltılması KİB derhal düşürür. Bu yöntem ancak sürekli uygulanması durumunda klinik yarar sağlar. Yapay Barbitürat Koması: Beyin hasarını izleyen KİBAS ta bazı kliniklerde yapay barbitürat koması uygulanmaktadır. Yöntem, nöronal faaliyeti azaltır ve serebral metabolizmayı düşürür; enerji gereksiniminin azalması iskemik alanlar üzerinde koruyucu etki yaparak vazokonstriksiyona ve beyin kan akımında azalmaya yol açar. Sonuç, KİB ın düşmesidir. Deneysel çalışmalarda umut verici sonuçlar alınmasına rağmen klinik sonuçlar çok iyi değildir.

17 3. İNTRAKRANİAL TÜMÖRLER PATOLOJİK SINIFLAMA Nöroepitelial tümörler Meningiomalar Hipofiz adenomları Nörinomlar Gelişimsel tümörler Damarsal tümörler Germ hücresi tümörleri Komşu organ ve dokulardan gelişen tümörler Metastatik tümörler YERLEŞİM PATOLOJİK TİP İLİŞKİSİ ETYOLOJİ KLİNİK BULGULAR İNCELEME YÖNTEMLERİ TEDAVİ SEREBRAL HEMİSFERLERİN İNTRAMEDÜLLER TÜMÖRLERİ Astrositoma ( ve glioblastome multiforme) Hipotalamik astrositomalar Oligodendrioglioma Metastatik tümörler Primer beyin lenfoması SEREBRAL HEMİSFERLERİN EKSTRAMEDÜLLER TÜMÖRLERİ Meningioma Epidermoid / dermoid kistler POSTERİOR FOSSANIN İNTRAMEDÜLLER TÜMÖRLERİ Medullablastoma Serebellar astrositoma Beyin sapı astrositomu Hemangioblastoma Serebellar metastaz POSTERİOR FOSSANIN EKSTRAMEDÜLLER TÜMÖRLERİ Akustik nörinoma Meningioma Epidermoid/dermoid kistler İNTRAVENTRİKÜLER TÜMÖRLER

18 Epandimoma Koroid pleksus papillomu 3.ventrikül kolloid kisti SELLAR/ SUPRASELLAR TÜMÖRLER Hipofiz adenomu Kraniofaringioma Optik glioma Suprasellar meningioma (tuberkulum sella meningiomu) PİNEAL BÖLGE TÜMÖRLERİ ORBİTA TÜMÖRLERİ KAFA KAİDESİ TÜMÖRLERİ İNTRAKRANİAL TÜMÖRLER İnsidans: Primer beyin tümörü insidansı yılda 6/ dir. Daha az sayıda görülmesine rağmen metastatik beyin tümör insidansının da bu düzeyde olduğu sanılmaktadır. Primer beyin tümörlerinin yaklaşık 1/12 si 15 yaşın altında görülür. Yerleşim: Erişkinlerde intrakranial tümörlerin %85 i supratentorial bölmede yerleşirler. Gliomlar, Meningiomalar ve metastazlar en sık görülen tipleridir. Çocuklarda intrakranial tümörlerin %60 ı infratentorial bölmede yerleşir, en sık görülen tipler medullablastoma ve serebellar astrositomadır. Patoloji: İntrakranial tümörlerin benign ve malign tiplerinden söz edilir, ancak bu deyimler ekstrakranial tümörlerdeki gibi değerlendirilmemelidir. Benign intrakranial tümörler, kraniumun sabit hacmi içinde büyüdüklerinde ağır sonuçlara yol açabilirler. Benign astrositomalar beyin dokusunu yaygın biçimde infiltre edebilirler veya beynin kritik bir bölgesinde büyüyebilir dolayısıyla total ve parsiyel eksizyonları mümkün olmayabilir. Malign tümörlerde hızlı büyüme, düşük diferansiasyon, hücre artışı, mitoz, nekroz, vasküler proliferasyon tipiktir, ekstrakranial metastaz çok seyrektir. Patolojik sınıflama: Dünya sağlık örgütü, 1979 da hücresel kökeni temel alan uluslar arası bir sınıflama yayımlamıştır. PATOLOJİK SINIFLAMA NÖROEPİTELİAL TÜMÖRLER Astrositoma: En sık görülen primer beyin tümörüdür, tüm intrakranial tümörlerin yaklaşık %40 ını oluştururlar. Astrositlerden geliş. İki temel histolojik tipi vardır: fibriller astrositomalar; erişkinde ve serebral hemisferde sıktır. Pilositik astrositomalar; çocukta ve serebellumda sıktır. Histolojik özelliklerine göre üç dereceye (grade) ayrılırlar. Grade 1 astrositomalar yaşamın 4.on yılında sık görülürler,tüm intrakranial tümörlerin %2-4 ünün oluştururlar. Pilositik astrositomaların tümü bu gruptadır. Grade 2 (anaplastik) astrositomalar dır. 5 on yılda sıktırlar, tüm intrakranial tümörlerin %11-13 ünü oluştururlar. Grade 3 astrositoma, glioblastome multiforme adını alır ve tüm intrakranial tümörlerin %25 ini oluşturur. En sık

19 görülen tiptir. 5.on yıldan sonra insidans artar. Glioblastome multiforme, bazı patologlar tarafından ve DSÖ sınıflamasında az diferensiye embriyoner kökenli tümörler arasında sayılmaktadır. Epandim Ve Koroid Pleksus Tümörleri: Epandimoma, ventriküllerin ve spinal santral kanalın duvarını kaplayan ependim hücrelerinden gelişir. Ventriküler sistem ve spinal kanal boyunca herhangi bir yerde görülebilirler. Ancak 4.ventrikül ve kauda equina da sıktırlar.çevre dokuları infiltre eder, subaraknoid mesafe yoluyla metastaz yapabilirler. Epandimoma tüm intrakranial tümörlerin %5-6 sını oluşturur. Koroid pleksus papillomu tüm intrakranial tümörlerin %0.5-1 ini oluşturur.genellikle benign dir. Aşırı BOS salgılayarak hidrosefaliye yol açabilir. Oligodendrioglioma: Oligodentrositlerden gelişir.tüm intrakranial tümörlerin %2-4 ünü oluşturur. Yavaş büyüyen sık kalsifikasyon gösteren keskin sınırlı bir tümördür. Az Diferensiye Embriyoner Tümörler: Glioblastome multiforme dışında en önemli üyesi medullablastomadır. Çocukta sıktır (Tüm intrakranial tümörlerin %8-10 u) serebellar vermiste yerleşirler. BOS yoluyla spinal ve intrakranial metastaz yapabilir. Pineostoma, Pineoblastoma: Pineal bezin esas hücrelerinden geliş.tüm intrakranial tümörlerin %1 ini oluşturur. Ganglioma, Gangliostoma, Nöroblastoma: Nöronlardan gelişen, ganglion hücreleri ve normal nöronlar içeren nadir tümörlerdir. (Tüm intrakranial tümörlerin %1 inden az) MENENGİOMALAR Araknoid zarın sinsitiyal hücrelerinden gelişirler. Genellikle venöz sinüsler yakınında ve araknoid granülasyonların olduğu parasagital bölgede, hemisfer konveksitesinde yerleşirler. Meningiomalar komşu beyin dokusunda basıya neden olurlar. Kraniumu infiltre etmelerine rağmen çoğu benigndir. Tüm intrakranial tümörlerin %15-20 sini oluştururlar. HİPOFİZ ADENOMLARI Adenohipofiz hücrelerinden gelişen aşırı miktarlarda prolaktin, somototropin veya kortikotropin salgılayan benign tümörlerdir. Tüm intrakranial tümörlerin %10-15 ini oluştururlar. NÖRİNOMLAR Kranial sinirlerin kılıf hücrelerinden (schwann) gelişen nörinomaların büyük çoğunluğu statoakustik, küçük bir bölümü de trigeminal sinir üzerindedir. Tüm intrakranial tümörlerin %5-10 unu meydana getirirler. Nörilemmoma (nörinom, schwannoma) yavaş büyüyen, infiltre olmayan tipidir. Nörofibroma tüm siniri genişleten diffüz tipidir, von recklinghausen hastalığında sıktır, malign dejenerasyon yüksektir. GELİŞİMSEL TÜMÖRLER MSS nin gelişmesindeki bozukluk sonucu oluşan tümörlerdir. Kraniofaringioma; rathke kesesi artıklarından gelişen, hipofiz sapıyla yakından ilişkide olan, çoğunlukla kistik, histolojik olarak benign bir tümördür. Tüm intrakranial tümörlerin %2-4 ünü meydana getirir. Epidermoid ve dermoidler; ektopik hücre artıklarından gelişen epidermal ve dermal elemanlar içeren benign tümörlerdir. Tüm intrakranial tümörlerin % ini oluştururlar. Kolloid kist; 3.ventrikül tavanındaki embriyolojik artıktan gelişen kistik, benign bir tümördür. Tüm intrakranial tümörler içindeki oranı % tur.

20 DAMARSAL TÜMÖRLER Hemangioblastoma, serebellar parankim ve spinal kordda sıktır. Tüm intrakranial tümörler içindeki oranı % tur. Serebellar ve / veya spinal hemangioblastomanın retinal angiomlarla birlikte görülmesi Von Hippel Lindau hastalığı adını alır. GERM HÜCRESİ TÜMÖRLERİ Germinoma; testis seminomuna benzeyen primitif bir tümördür. Teratoma; iyi diferensiye doku parçaları (dermis, kas, kemik) içeren bir tümördür. Nadir görülürler, sıklıkla pineal bölge yerleşimlidirler. KOMŞU ORGAN VE DOKULARDAN GELİŞEN TÜMÖRLER Kordoma; notokord artıklarından gelişen, klivus ve sakrokoksigeal bölgede sık görülen nadir bir tümördür. Glomus jugulare tümörü (kemodektoma); juguler bulbus, bazan glomus timpanikumdan gelişen kafa kaidesinde petröz kemiği tahrip ederek büyüyen vasküler bir tümördür. PRİMER BEYİN LENFOMASI Retikülum hücreli sarkoma, mikroglioma: damarlar çevresinde gelişen B hücreli lenfomadır. Tek veya multifokal olabilir. Bazı hastalarda ekstrakranial tutulumda vardır. Bunlarda primer odağın ekstrakranial mi yoksa intrakranial mi olduğu belirlenemez. Tüm intrakranial tümörler içinde %1-3 oranında rastlanırlar. METASTATİK TÜMÖRLER Tüm intrakranial tümörler içinde %12-17 oranında görülürler. Bronş ve meme karsinomları en sık rastlanan tipleridir. YERLEŞİM PATOLOJİK TİP İLİŞKİSİ 1-Serebral Hemisferler Ekstramedüller -Meningioma -Dermoid- epidermoid İntramedüller -GBM -Astrositoma -Oligodendrioglioma -Primer beyin lenfoması -Metastaz -Ganglioglioma Hipotalamus -Astrositoma Sellar / Suprasellar Bölge -Hipofiz adenomu -Kraniofaringioma -Meningioma

21 -Optik glioma -Epidermoid / Dermoid kist Ventriküler Sistem -Astrositoma -Kolloid kist -Koroid pleksus papillomu -Epandimoma Pineal Bölge -Germinoma -Teratoma -Pineostoma / Blastoma -Astrositoma -Meningioma 2-Posterior Fossa İntramedüller -Medullablastoma -Astrositoma (Serebellum ve beyin sapı) -Metastaz -Hemangioblastoma Ekstramedüller -Akustik nörinoma -Meningioma -Epidermoid / dermoid -Araknoid kist 3-Kafa Kaidesi Ve Sinüsler -Nazofarinks ve sinüs karsinomları -Kordoma -Glomus jugulare tümörü -Osteoma -Kondroma -Mukosel İNTRAKRANİAL TÜMÖRLER ETYOLOJİ Çoğu intrakranial tümörün nedeni belli değildir, bazı predispozan faktörler şunlardır: Kranial radyasyon – değişik nedenlerle (örn. Tinea capitis) yapılan tüm kafa ışınlamalarından sonra intrakranial tümör insidansının arttığı belirlenmiştir. İmmünosupresif tedavi- intrakranial lenfoma sıklığını artırır.

22 Nörofibramatozis- Optik glioma, meningioma ve akustik nörinoma bu hastalıkta sıktır. Tüberskleroz- subependimal astrositoma (supepandimoma) bu hastalığın bir komponentidir. KLİNİK BULGULAR Semptomlar genellikle sinsidir. Malignite derecesine bağlı olarak birkaç hafta yada yılda yavaşça ilerleme gösterir. Bazen tümör içine kanama veya hidrosefali nedeniyle akut bir klinik tablo ortaya çıkarır. İntrakranial tümörlerin semptom ve bulgularını 3 grupta toplamak mümkündür. 1.KİBAS ve serebral herniasyonlar: Baş ağrısı, kusma, papil stazı ana semptom ve bulgulardır. Herniasyona bağlı bilinç bozukluğu, pupil ışık reaksiyonu anomalileri gelişebilir. 2.Epilepsi: Beyin tümörlü hastaların %30-50 sinde generalize, parsiyel veya parsiyel başlayıp generalize olan nöbetlere rastlanır. Parsiyel (fokal) nöbetler tümör yerinin belirlenmesinde yardımcıdır. Jacksonien (fokal) motor nöbetler motor korteks çevresindeki tümörlerde, duyusal fokal nöbetler parietal duysal korteks tümörlerinde, kompleks parsiyel nöbetler medial temporal lob tümörlerinde görülürler. Saf görsel veya işitsel nöbetler çok nadirdir. SUPRATENTORİAL TÜMÖRLER Frontal lob: Kontrlateral hemiparezi/pleji, motor disfazi, (dominant hemisferde), kişilik değişikliği, antisosyal davranış, durgunluk, entelektüel bozukluk (demans) Parietal lob: Duyu bozuklukları- iki nokta ayrımı, atopognozia, asterognozia, duyusal ihmal, görme alanı defekti- alt homonim kuadronapsi, duyusal afazi sağ sol ayrımının bozulması, parmak agnozisi, akalkuli, agrafi, (dominant hemisferde), apraksi, agnozi (nondominant hemisferde) Temporal lob: Görme alanı defektleri- üst homonim kuadranopsi, duyusal afazi (dominant hemisferde) Oksipital lob: Görme alanı defektleri- homonim hemianopsi Korpus kallosum: Diskonneksiyon sendromları, apraksi, kelime körlüğü Hipotalamus / Hipofiz: Endokrin bozuklukları. Supratentorial tümörler 1. ve 2. kranial sinirleri doğrudan hasara uğratabilirler. Kavernöz sinüs basısı veya infiltrasyonu 3.ve 4. kranial sinir lezyonlarına neden olabilir. İNFRATENTORİAL TÜMÖRLER Serebellum: ataksi, kinetik tremor, koordinasyon bozukluğu, disartri, nistagmus. Mezensefalon, beyin sapı: Kranial sinir lezyonları(3 12), uzun trakt bulguları(motor veya duyusal), bilinç bozukluğu, tremor(nükleus ruber), göz hareketlerinde bozukluk, pupilla anomalileri, kusma ve hıçkırık (medulla) İNCELEME YÖNTEMLERİ Metastatik tümör insidansının yüksek olması nedeniyle intrakranial tümörlerde mutlaka AC grafileri çektirilmeli, eritrosit sedimantasyon hızı bakılmalıdır. Direk kafa grafileri: Dikkat edilmesi gerekenler -KİBA bulguları-(çocuklarda) sütür ayrılması,dövülmüş bakır görünümü, posterior klinoidlerde erozyon.

23 -Kalsifikasyon: Oligodendrioglioma, Meningioma (hiperosteoz yapabilir), kraniofarangiomada. -Osteolitik lezyonlar: primer ve sekonder kemik tümörlerinde kordoma, dermoid/ epidermoid, nazofarinks karsinomu, myeloma. -Pineal kalsifikasyonun orta hattan kayması. BBT: Dikkat edilmesi gerekenler -Tümörün yeri: yerleşimi, intramedüllermi, ekstramedüllermi olduğu -Kitle etkisi:orta hat kayması (shift), ventrikülere bası, hidrosefali -Komşu kemikte değişiklik: hiperosteoz (Meningioma) -İV kontrast madde enjeksiyonunun etkisi: Düşük dereceli astrositomalar çok az, malign astrositomalar düzensiz, meningiomalar homojen olarak boya tutarlar. Anjiografi: Tümör boyanması veya damarlarda yer değişikliğini gösterebilir. Bazı damarsal tümörlerde preoperatif olarak mutlaka yapılması gereklidir. MRI: İntrakranial, özellikle kafa kaidesi tümörlerinin incelenmesinde yararlı bir yöntemdir. BOS incelemesi: İntrakranial tümörlerde lomber ponksiyon kontraendikedir. Başka tekniklerle (ventrikül ponksiyonu) elde edilen BOS un sitolojik incelemesinde tümör hücresi görülebilir. Tümör İşaretleyicileri (Markerları): BOS ve serumda alfa feto protein ve beta insan korionik gonodotropin düzeylerinin yüksek olması intrakranial germinoma ve koriokarsinoma tanısında yardımcıdır. AYIRICI TANI İntrakranial tümör tanısı konarken diğer kitle lezyonları göz önünde bulundurulmalıdır. Vasküler (hematom, dev anevrizma, AVM, venöz tromboz, enfarkt), enfeksiyöz (abse, tüberküloma, ensefalit, sarkoidoz), travmatik (hematom, kontüzyon), kistik (araknoid, hidatik) TEDAVİ Steroid Tedavisi: Steroidler tümör çevresindeki ödemi dramatik olarak azaltırlar. 12 mg İ.V. yükleme dozunu izleyerek 4×6 mg./gün deksametazon verilmesi, genellikle birkaç saat içinde klinik tabloyu düzeltir. Sellar/parasellar tümörlerinde steroid yetmezliği görülebilir. Bu olgularda anestezi ve cerrahi öncesinde mutlaka steroid başlanmalıdır. Cerrahi Tedavi: İntrakranial tümörü olan hastalarda aşağıdaki cerrahi yaklaşımlardan biri veya birkaçı uygulanabilir Burr deliği: kraniuma cm çapında bir delik açılarak stereotaktik veya serbest teknikle tümör biyopsisi yapılır. Kraniotomi: Kraniumdan bir bölüm kesilerek flep (kapak) biçiminde kaldırılır. Kraniektomi: Burr deliği açıldıktan sonra çevre kranium yenilerek delik yeterli boyutlara büyütülür. Posterior fossa yaklaşımlarında rutin tekniktir. Transsfenoidal yaklaşım: Sellar tümörlere ulaşmak için kullanılır.. Transoral yaklaşım: Klivus ve üst servikal spinal kord tümörlerine ulaşmak için kullanılır. Bu yaklaşımlardan sonra uygulanacak işlem biyopsi, parsiyel tümör eksizyonu, internal dekompresyon, total eksizyon tümörün türü ve yerleşimine bağlıdır. Primer malign tümörlerin infiltratif

Temel Nöroşirurji Kitabı Pdf

Temel Nöroşirurji Kitabı Pdf. Bu dalda uzmanlık alan tıp doktorlarına nörocerrah ya da nöroşirürjiyen denmektedir. Öge,kamil (hacettepe üniversitesi yayınları, 2017) bu kitap, tıp fakültesi öğrencilerine nöroşirurjinin güncellenmiş temel bilgilerini sunmak amacı ile yazılmıştır.

Hastalıklarda Beslenme Tedavisi kitabını indir, pdf indir

Kapak değişimi nedeniyle kitap 4 cilt olarak ciltlenmiştir. • fiziğin temelleri ii, yalçın c, ayrım yayınları, ankara, 1986. Farklı kaynaklara başvurmadan aradığınız önemli bilgilere tek kaynakta kolayca ulaşma imkanı sağlanmıştır.

Hastalıklarda Beslenme Tedavisi kitabını indir, pdf indir

Okumayı kolaylaştıran ve zevkli hale getiren okuyucu dostu formatta oluşturulmuştur. Temel spinal cerrahi ameliyatları 24 dvd seti. Netter i̇nsan anatomisi atlası 7. Ders ve alıştırma kitapları (43259) edebiyat ve kurgu (41976) başvuru kaynakları (20738).

  • okyanus yayınları pdf indir 2019
  • ygs türkçe paragraf soru bankası pdf
  • yökdil çıkmış sorular kitabı pdf
  • demolition plan pdf
  • 7 habits of highly effective summary pdf
  • okyanus yayınları paragraf pdf
  • televizyon tarihi pdf
  • eğitimin pin kodu pdf indir
  • focus on grammar 5 fourth edition answer key pdf
  • üçdörtbeş tyt deneme pdf

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.